Zekâtın farziyyeti, terkedenin günahı

zeberus

Yeni Üye
Katılım
29 Ocak 2024
Mesajlar
74.060
Tepkime puanı
2
Puan
38
Yaş
36
1985 İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz Muâz (radıyallâhu anh)'ı Yemen'e yolladı (Giderken) ona dedi ama:

Sen EhIi Kitap bir kavme gidiyorsun Onları ağırlama edeceğin iIk şey AIIah'a ibâdet olsun AIIah'ı tanıdılar mı, kendilerine AIIah'ın zekâtı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını onlara haber ver Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekatı aI Zekat alırken halkın (nazarlarında) kıymetli olan mallarından sakın Mazlumun bedduasını almaktan kork Zira AIIah'la bu beddua arasında perde mevcut değildir

Buhâri, Zekât 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezâlim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Müslim, İmân 31, (19); Tirmizi, Zekât 6, (625); Ebü Dâvud, Zekât 4, (1584); Nesai, Zekât 46, (5, 55)

1986 Hz Ebü Hüreyre ve Hz Câbir (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ama: Deve, sığır veya davar sâhibi olup da, bunlardaki Allah'ın hakkını eda etmeyen herkese Kıyamet günü, bu mallar, olduğundan daha fazla ve olası olduğunca kocaman ve kilolu olarak geleceklerdir Adam, onlar için, düz ve geniş bir yere oturtulacak, hayvanlar bacakları ve tabanlarıyla onun üzerinden geçecekler Geçiş esnasında boynuzlarıyla tosluyacaklar ve ayaklarıyla ezecekler İçlerinde boynuzsuz ya da boynuzu kırık biri bulunmayacak Bu şekilde sonuncusu da onun üzerinden geçince, birincisi aynı geçişe yeniden başlayacak Mahlükatın hesabı tamamlanıp hüküm verilinceye kadar bu hâI devam edecek

Hem kenz'‚ (define) sâhip olup da ondaki (AIIah'ın) hakkını ödemeyen herkese, Kıyamet günü hazinesi, dazlak başlı bir yılan olarak gelecek, ağzını açıp peşine düşecektir Yılan yaklaştıkça adam ondan kaçacak Sonunda yılan ona:

Gizlediğin hazineni aI! Ben ondan müstağniyim!diye bağırır Adam, neticede yılandan kaçma çaresinin olmadığını anlayınca, elini ağzına sokar Yılan da onu, aygırın (alafı) kemirmesi gibi kemiriverecek

Buhâri, Zekât 3, Tefsir, Âli İmrân 14, Berâet 6, Hiyel 3; Müslim, Zekât 26, (987); Muvatta, Cihâd 3, (2, 444); Ebü Dâvud, Zekât 32, (1658,1659,1660); Nesâi, Zekât 2, 6, (5,1214)

1987 Hz Muâz (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular fakat: Kim malının zekâtını sevab umarak verirse, ona sevap verilir Kim de zekâtını vermezse biz zekâtı ve malın yarısını (cezâlı olarak, zorla) alırız Bu, Rabbimizin belli kararlarından biridir Ali Muhammed'e ondan bir hak yoktur

Rezin tahric etmiştir Ebü Dâvud, Zekât 4, (1575); Nesâi, Zekât 4, (5,15,16)

1988 Hz Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat edince, ondan daha sonra Hz Ebü Bekir (radıyallâhu anh) halife seçildi Bunun üzerine bedevilerden bir kısmı irtidâtetti (Hz Ebü Bekir halife olarak onlarla savaşmaya karar verince) Hz Ömer, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm): Millet lâilaheillallah deyinceye dek onlarla savaşmaya emrolundum Bunu söylediler mi, benden mallarını ve nefislerini korurlar (İslâm'ın) hakkı hâriç bundan böyle hesapları da Allah'a kalmıştır!demiş iken, sen nasıl insanlarla savaşırsın?dedi Hz Ebü Bekir: Allah'a yemin olsun, namazla zekâtın arasını ayıranlarla savaşacağım Zira zekât, malın hakkıdır Vallahi, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a vermekte oldukları bir oğlağı vermekten vazgeçseler, onu almak için onlarla savaşacağımdedi Hz Ömer sonradan demiştir fakat: Allah'a yemin ederim, anladım oysa, Hz Ebü Bekir'in bu görüşü, Allah'ın savaş meselesinde ona ilhamından diğer bir şey değildi Ayrıntılarıyla anladım ki, bu karar hakmış

Buhâri, İ'tisâm 2, Zekâtı, İstitâbe 3; Müslim, İmân 32, (20); Muvatta, Zekât 30, (1, 269); Tirmizi, İmân 1, (2610); Ebü Dâvud, Zekât 1, (1556); Nesâi, Zekât 3, (5,14)

MÜŞTEREK HADİSLER

1989 Hz Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular oysa: Sizi (ticari olmayan) atın ve kölenin zekâtından affettim Pek ise gümüş paralarınızın zekâtını verin Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz Fakat yüz doksan dirheme zekât düşmez İkiyüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir

Tirmizi, Zekât 3, (620); Ebü Dâvud, Zekât 4, (1574); Nesâi, Zekât 18, (5, 37)

1990 Hz Enes (radıyallâhu anh)'in anlattığına kadar, Hz Ebü Bekir esSıddik (radıyallâhu anh), kendisini Bahreyn'e gönderdiği süre, ona şu gelecek talimatı yazılmış olarak vermiş ve altını da Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın mührü ile mühürlemişti Mühüre nakşedilen yazı üç satır halinde idi Bir satırda Muhammed, bir satırda Resül, bir satırda da Allah yazılı idi Mektup şöyle idi: Bismillâhirrahmânirrahim Bu, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın müslümanlara farz kıldığı ve Allah'ın da Resülüne emretmiş olduğu zekât farizasıdır Müslümanlardan her kimden bu, usülünce taleb edilirse, anında vermelidir Kimden de belirtilenden fazlası istenirse vermesin:

1) 24 ve daha alçak miktardaki deve için koyun olarak vâcib zekât, her beş devede bir koyundur

2) 25'e ulaştı mı, 35'e dek, kadınsı bir bintu mehâz (ikinci seneye basan kadınsı deve); eğer bintu mehâz yoksa, bir ibnu lebun (ikisine basan erkek deve)

3) 36'ya ulaştı mı 45'e değin, bir kadınsı bintu lebun (üç yaşına basan kadınsı deve)

4) 46'ya ulaştı mı 60'akadar, erkek devenin aşacağı bir kadınsı deve Tarükatu'lfahl)

5) 61'e ulaştı mı 75'e kadar, bir ceza'a(beş yaşına basan bir deve)

6) 71'e ulaştı mı 90'akadar iki bintu lebun

7) 91'e ulaştı mı 120'ye dek, erkek devenin aşacağı iki hıkka (dördüne basan deve)

8) 120'yi aşınca, her kırk için bir bintu lebun

9) Her 50'de, bir hıkka

10) Sâdece 4 devesi olana zekât düşmez, sahibi nâfile olarak verirse o başka

11) 5 devesi olana bir koyun düşer

12) Koyunun zekâtı sâime olanlardan alınır (Sâime kırda otlatılan hayvana denir) Sâime koyun 40'a ulaştı mı 120'ye değin, bir koyun alınır

13) 120'yi geçti mi 200'e kadar, iki koyun alınır

14) 200'ü geçti mi 300'e değin, üç koyun alınır

15) 300'ü geçti mi her yüz koyunda bir koyun alınır

16) Adamın sâime koyunları 40'tan bir beceriksiz olsa ona zekât düşmez Sahibi (nafile olarak) kendiliğinden verirse o diğer

17) Zekât korkusuyla, müteferriklerin araları birleştirilmez, birleşik olanlar da ayrılmazlar

18) İki ortağın malından alınan zekâtta her ikisi de, yargı üzere birbirlerine başvuru ederler

19) Zekât olarak fazla yaşlı, ayıplı ve (koç, teke gibi) döl hayvanı verilmez, zekât memuru kabül ederse o diğer

20) (İki yüz dirhemlik) gümüşte, onda birin dörtte biri (yani kırkta bir miktarı) zekât vâcibtir

21) Gümüş miktarı 190 dirhemse, 200 dirhemden eksik olursa zekât yoktur Sâhibi verirse o başka

22) Kimin deve sayısı, zekât olarak bir ceza'a vermeyi gerektiren miktarı bulur ve ama sürüsünde ceza'a olmaz da hıkka olursa, bu kimseden hıkka kabul edilir ve buna, adama basit geldiği takdirde iki koyun eklenir veya yirmi dirhem eklenir

23) Kimin zekât olarak hıkka vermesi gerekir ve lakin sürüsünde hıkka olmaz ceza'aolursa, adamdan ceza'a kabul edilir, zekât memuru ona yirmi dirhem veya iki koyun verir

24) Kimin zekât olarak hıkka vermesi gerekir, ama sürüde hıkka yok bintu lebun olursa adamdan bintu lebun kabul edilir, kendisine iki koyun veya yirmi dirhem verilir 25) Kimin zekât olarak bintu lebun vermesi gerekir, fakat bintu lebun'u değil, hıkka'sı varsa kendisinden hıkka kabul edilir, zekât memuru kendisine ayrıca yirmi dirhem veya iki koyun öder

26) Kimin zekât olarak bintu lebun ödemesi gerekir, ama bintu lebün'u olmaz, bintu mehâz'ı olursa, ondan bintu mehâz kabul edilir, ama yirmi dirhem ya da iki koyun daha verir

27) Kimin zekât olarak bintu mehâz vermesi gerekir, ama bintu mehâz'ı olmaz, bintu lebün'u olursa kendisinden bintu lebün kabul edilir, zekât memuru yirmi dirhem veya iki koyun verir

28) Eğer adamın münasip şekilde bintu mehâzı yoksa, ibnu lebün'u varsa, bu ondan kabül edilir, beraberinde bir ödeme gerekmez

Buhâri, Zekât 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, Şirket 2, Hiyel 3; Ebü Dâvud, Zekât 4, (1567); Nesâi, Zekât 5, (5,1823) *
 
Geri
Üst