SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Yunus Emrenin Detaylı hayatı
YUNUS EMRE KİMDİR HAYATI
Tasavvuf ehli ve halk şairi Hayatı ve kimliği hakkında kesin malumat yoktur Şiirleri, asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız bizde değil, bircok ulkelerde de alaka uyandırmış bulunan mustesna bir şahsiyettir 80 sene kadar yaşadığı, Eskişehir ’in Mihalıccık kazasına bağlı Yunus Emre koyunde, 1320 (H720) senesinde vefat ettiği ve buraya defnedildiği Kaynakların tetkikinden anlaşılmaktadır Vefatı icin başka tarihler ve başka yerler de bildirilmektedir
Cocukluğu hakkında bilgi olmayan Yunus Emre, bir işaret uzerine genc yaşta Tapduk Emre ’nin yanına gitti Otuz seneden fazla onun hizmetinde bulundu ve ondan feyz aldİ Hatta bazİ kaynaklar, Tapduk Emre ’nin kızını Yunus Emre ’ye verdiğini, hem talebesi, hem de damadı olduğunu kaydetmektedir
Yunus Emre, Tapduk Emre'nin hizmetinde bulunurken, manevi aleminde bir ilerleme olmadığını zannederek, uzuntusunden dağlara, kırlara duştu Yolculuğunda bir gun iki kimseye rastladı Onlarla arkadaş oldu Her oğun bunlardan biri dua eder, dualarının bereketi ile bir sofra yemek gelirdi Dua sırası Yunus Emre ’ye geldi O da dua etti Duada, “Ya Rabbi benim yuzumu kara cıkarma! Arkadaşlarım kimin hurmetine dua ettiyse, onun hurmetine duamı kabul et! dedi Dua bitince, iki sofra yemek geldi Arkadaşları; “Kimin yuzu suyu hurmetine dua ettin? diye sordular Yunus Emre; “Once siz soyleyin dedi Arkadaşları da; “Biz, Tapduk Emre ’nin kapısında hizmet eden Yunus ’un hurmetine diye dua ettik dediler Bunun uzerine Yunus Emre durumunu anlayıp, tekrar Tapduk Emre ’nin yanına dondu ve kapısının onune yattı Tapduk Emre ’nin gozleri gormuyordu Kapının onune varıp, ayağı bir şeye takılınca; “Bu bizim Yunus değil mi? diye sordu ve onu kabul etti O andan itibaren Yunus Emre, halkın dillerinden duşuremediği ilahileri soylemeye başladı
Senelerce hocasına dağdan odun taşıdı Getirdiği odunlar ip gibi duzgun idi Hocası; “Ey Yunus, bu ne iştir? Hic eğri odun getirmiyormuşsun buyurunca; “Efendim, bu kapıya eğri odun yakışmaz cevabını verdi
Anadolu ve diğer Turk illerinde cok sevilen Yunus Emre ’den başka bu sevgi, saygı ve hayranlık icin başka bir ornek yok gibidir Her bakımdan milletimizi birbirine bağlayan manevi bir toplayıcılığı vardır Onda, toplumumuzun ic yapısındaki aynı hisler, duygular ve değer yargıları bulunmaktadır Onu unutturmayan sebep budur Anadolu ’da Yunus Emre ’nin Divan ’ının bulunmadığı, ilahilerinin okunmadığı ev yok gibidir
Yunus Emre, şiirlerini aruzla ve daha cok hece vezniyle yazmıştır Şiirleri acık, derin manalı, samimi ve heyecanlıdır İlahi aşk, varlık, yokluk, hayat, olum meseleleri ve bunlara bağlı olarak, dunyanın faniliği gibi meseleleri en iyi şekilde şiirle anlatmıştır
Yunus Emre ’yi aynı yolda takib eden birkac şair daha gorulmuştur Bunlardan bilinenlerden ikisi; “aşık Yunus ve “Derviş Yunustur Yunus Emre ’nin en onemli takipcisi olan aşık Yunus Bursa ’lı olup, 1430 (H843) yılında vefat etmiştir Her iki şairin şiirlerini birbirlerinden ayırmak zordur Yunus Emre, Celaleddini Rumi'nin sohbetlerinde bulunmuştur Bu sohbetlerin, yetişmesinde buyuk rolu olmuştur
Yunus Emre ’de gunu birlik konulara rastlanmaz; gecim endişesi, aile sıkıntısı, evlat acısı, yakınlarının şahsi ve ailevi meselelerine hemen hemen hic yer vermez O, insanlığın umumi kader cizgisi uzerinde durmuştur Bunlar; kabir, omrun gecişi, olum, Allahu tealaya iman ve yalvarma, dini esaslar, insanın yalnızlığı, aşk, nasihatler ve hayatın gayesi gibi insanlığa has meselelerdir
Her yerde, her seste, her renkte, her zaman Allahın varlığını idrak eden Yunus Emre, bu dilsiz varlıkların buyuk tanıtışındaki gizli dilin hayranıdır
Yunus Emre, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam ile butun yakınlarının, dort halifenin, hazreti Peygamberin soyundan gelenlerin, butun İslam alimlerinin ezeli aşığıdır Hicbir batıl cereyana kapılmadığı gibi, onlar karşısında ahlaki nizamı, din sevgisini ve gercek tasavvufu koruyan kultur ve sanat seddi olmuştur İhlas ile, her şeyi Allah rızası icin yapmayı her zaman soylemiştir Yunus Emre icin Dervişlik, herkese faydalı olmak ulkusudur Şiirlerinde tembelliği, tufeyli ve faydasız olmayı kınamıştır
Şeriat, tarikat yoldur varana,
Hakikat, marifet andan iceru
diye, hakiki tasavvufu da o tarif etmişitir
1408 yılında Osmanlı Turklerine esir duşen ve Anadolu ’da 20 yıl kadar kalmış olan Mulbacher isimli bir yabancı, Yunus Emre ’ye ait şiirleri, ilahileri duymuş, oğrenmiştir Memleketine donduğunde, Yunus Emre ’nin şahsiyetinde İslamı anlatmış, kitaplar yayınlamış, yazılar yazmıştır Buyuk un sahibi Avusturyalı tarihci Hammer de, Yunus Emre ’ye ait şiirler ve ilahilere yer vermiş, bundan sonra da Batı ulkelerinde Yunus ismi cok yaygınlaşmıştır
Eserleri: Yunus Emre ’nin bilinen iki eseri vardır: 1) RisaletunNushiyye: Mesnevi şeklinde aruz (Failatun Failatun Failun) vezniyle yazılmış, tasavvufi, ahlaki, dini bir eserdir Anadolu ’da başlayan Turk Edebiyatında gorulen ilk nasihatnamedir
2) Divan: Yunus Emre Divanı ’nın bircok yazma nushaları vardır Fakat bu andaki butun şiirlerin Yunus Emre ’nin olduğu soylenemez Yunus tarzında, daha sonraki şairlerin yazdığı şiirler de karışmıştır Taş basması nushaları da vardır Yunus Divanı yine Anadolu ’da başlayan Turk edebiyatının ilk anı durumundadır
imagesyunusemreninhayatiuzun5b130c5e847c0
Yunus Emre ’nin şiirlerinden;
DOLAP
Benim adım dertli dolap,
Suyum akar yalap yalap,
Boyle emreylemiş Calap,
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım,
Ne tatlıyım ne acıyım,
Ben Mevlaya duacıyım,
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular,
Kolum kanadım kırdılar,
Dolaba layık gorduler,
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler bezenim,
Bozuldu turlu duzenim,
Ben bir usanmaz ozanım,
Derdim vardır inilerim
Şol dulgerler beni yondu,
Her azam yerine kondu,
Bu iniltim Hak'dan geldi,
Derdim vardır inilerim
Suyum alcaktan cekerim,
Donup yukseğe dokerim,
Gorun beni neler cekerim,
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gulmez,
Kişi muradına ermez,
Bu fanide kimse kalmaz,
Derdim vardır inilerim
MEVLaM
Dağlar ile taşlar ile,
Cağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile,
Cağırayım Mevlam seni
Sular dibinde mahiyle,
Sahralarda ahu ile,
Abdal olup ya Hu ile,
Cağırayım mevlam seni
Gokyuzunde isa ile,
Tur Dağında Musa ile,
Elindeki asa ile,
Cağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile,
Ol kumru bulbuller ile,
Hakkı seven kullar ile,
Cağırayım Mevlam seni
KERAMET ve MENKiBELERİ
HİC CURUMEMİŞTİ
AnkaraEskişehir demiryolunun kenarında bulunan turbesi, 1948 ’de yolun genişletilmesi icin kaldırılmak istendi Fakat bir turlu bu işte muvaffak olunamadı Hatta bir defasında, doşenen rayların sokulup, sekiz metre geriye atıldığı goruldu Bunun uzerine Yunus Emre icin bir turbe yapılıp, kabrinin oraya nakline karar verildi Yunus Emre ’nin yeni kabri, eskisinden 100 m kadar ileride bir tepecikte yapıldı Yeni kabrine taşıyacak beş kişilik heyet, kimseye haber vermeden ve hicbir merasim yapmadan calışacaktı Karar verildiği uzere hareket edildi Yalnız ertesi gun, Yunus Emre ’nin cevresine davetsiz, ilansız otuz binden fazla insan kalabalığı toplandı
Yunus Emre ’nin kabri itina ile acıldı Bedeni, 700 seneden beri hic bozulmamış bir halde, bir eli yuzunde, bir eli kalbinin ustunde, rahat bir şekilde uzanmış yatıyor goruldu Mubarek bedeni oradan alındı, tabuta kondu ve kalabalığın elleri uzerinde, 100 metrelik mesafe tam uc saatte katedildi Yeni mezarına defnedildi Yunus Emre ’nin vasıyeti şu idi:
“Beni hocamın turbesinde, giriş yolu uzerine gomsunler! Bundan muradı, şeyhini ziyarete gelenlerin, kendisini ciğneyip de gecmeleriydi Bu, hocasına ne olcude bağlı olduğunu gostermektedir
BEYİTLER
İŞ HİZMETTE
Yunus Emre, manevi, bir işaret alarak,
Vardı Tapduk Emre'nin hizmetine koşarak
Otuz yıl hizmet edip, zannetti ki, kendinde,
İlerleme olmadı, manevi aleminde
Uzuntuden kendini, atıverdi dağlara,
Baş acık, yalın ayak, dolaşırken bir ara,
Bir gun iki kişiye, rastladı birden bire,
Onları cok severek, dost oldu onlar ile
Yemek vakti gelince, dua etti birisi,
O anda indi gokten, yemek dolu bir tepsi
Ucu de yiyip icip, şukrettiler Allah'a,
Akşam vakti oburu, dua etti bir daha
Yine aynı şekilde, bir tepsi indi gokten,
Oyle ki bu yemekler, nefisti otekinden
Ucuncude Yunus'a donerek o muminler;
Sıra sende, şimdi de, sen dua etdediler
O zaman Yunus Emre, kaldırdı ellerini,
Dedi ki: Ya İlahi, mahcup eyleme beni
Onlar kimin ismiyle, dua ettiler ise,
O zatın hurmetine, bir sofra gonder bize
Duası biter bitmez, baktılar biraz sonra,
İndi gokten bu sefer, daha buyuk bir sofra
Dediler: Ey arkadaş, nasıl oldu bu oyle,
Sen kimin hurmetine, dua ettin ki boyle?
Dedi ki: Siz soyleyin, siz nasıl ederdiniz?
Siz kimin yuzu suyu, hurmetine derdiniz?
Dediler: Taptuk Emre, yanında hizmet yapan,
Yunus'un hurmetine, istiyorduk her zaman
Yunus bunu duyunca, dergaha dondu yine,
Yattı Taptuk Emre'nin, kapısının onune
O zaman hocasının, gormuyordu gozleri,
Evde, el yordamıyla, yuruyordu ekseri
Cıkıyorken, ayağı, takılınca bir şeye,
Dedi: Bizim Yunus mu, gelip yatmış eşiğe
Ve elinden tutarak, kaldırdı onu yerden,
Yunus, Yunusluğunu, kazanmıştı o gunden
Dağdan odun taşırdı, yıllarca o dergaha,
O manevi kapıdan, ayrılmadı bir daha
Yunus unutulmadı, yuzyıllar gecse bile,
Zira hizmet etmişti, ustadına zevk ile
KAYNAKLAR
1) Şakayikı Nu ’maniyye Tercumesi (Mecdi Efendi); s78
2) NefehatulUns; s691
3) Rehber Ansiklopedisi; c18, s224
4) Tam İlmihal Seadeti Ebediyye; (50 Baskı) s1163
5) Faruk KTimurtaş, Yunus Divanı
6) İslam alimleri Ansiklopedisi; c13, s157
YUNUS EMRE KİMDİR HAYATI
Tasavvuf ehli ve halk şairi Hayatı ve kimliği hakkında kesin malumat yoktur Şiirleri, asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız bizde değil, bircok ulkelerde de alaka uyandırmış bulunan mustesna bir şahsiyettir 80 sene kadar yaşadığı, Eskişehir ’in Mihalıccık kazasına bağlı Yunus Emre koyunde, 1320 (H720) senesinde vefat ettiği ve buraya defnedildiği Kaynakların tetkikinden anlaşılmaktadır Vefatı icin başka tarihler ve başka yerler de bildirilmektedir
Cocukluğu hakkında bilgi olmayan Yunus Emre, bir işaret uzerine genc yaşta Tapduk Emre ’nin yanına gitti Otuz seneden fazla onun hizmetinde bulundu ve ondan feyz aldİ Hatta bazİ kaynaklar, Tapduk Emre ’nin kızını Yunus Emre ’ye verdiğini, hem talebesi, hem de damadı olduğunu kaydetmektedir
Yunus Emre, Tapduk Emre'nin hizmetinde bulunurken, manevi aleminde bir ilerleme olmadığını zannederek, uzuntusunden dağlara, kırlara duştu Yolculuğunda bir gun iki kimseye rastladı Onlarla arkadaş oldu Her oğun bunlardan biri dua eder, dualarının bereketi ile bir sofra yemek gelirdi Dua sırası Yunus Emre ’ye geldi O da dua etti Duada, “Ya Rabbi benim yuzumu kara cıkarma! Arkadaşlarım kimin hurmetine dua ettiyse, onun hurmetine duamı kabul et! dedi Dua bitince, iki sofra yemek geldi Arkadaşları; “Kimin yuzu suyu hurmetine dua ettin? diye sordular Yunus Emre; “Once siz soyleyin dedi Arkadaşları da; “Biz, Tapduk Emre ’nin kapısında hizmet eden Yunus ’un hurmetine diye dua ettik dediler Bunun uzerine Yunus Emre durumunu anlayıp, tekrar Tapduk Emre ’nin yanına dondu ve kapısının onune yattı Tapduk Emre ’nin gozleri gormuyordu Kapının onune varıp, ayağı bir şeye takılınca; “Bu bizim Yunus değil mi? diye sordu ve onu kabul etti O andan itibaren Yunus Emre, halkın dillerinden duşuremediği ilahileri soylemeye başladı
Senelerce hocasına dağdan odun taşıdı Getirdiği odunlar ip gibi duzgun idi Hocası; “Ey Yunus, bu ne iştir? Hic eğri odun getirmiyormuşsun buyurunca; “Efendim, bu kapıya eğri odun yakışmaz cevabını verdi
Anadolu ve diğer Turk illerinde cok sevilen Yunus Emre ’den başka bu sevgi, saygı ve hayranlık icin başka bir ornek yok gibidir Her bakımdan milletimizi birbirine bağlayan manevi bir toplayıcılığı vardır Onda, toplumumuzun ic yapısındaki aynı hisler, duygular ve değer yargıları bulunmaktadır Onu unutturmayan sebep budur Anadolu ’da Yunus Emre ’nin Divan ’ının bulunmadığı, ilahilerinin okunmadığı ev yok gibidir
Yunus Emre, şiirlerini aruzla ve daha cok hece vezniyle yazmıştır Şiirleri acık, derin manalı, samimi ve heyecanlıdır İlahi aşk, varlık, yokluk, hayat, olum meseleleri ve bunlara bağlı olarak, dunyanın faniliği gibi meseleleri en iyi şekilde şiirle anlatmıştır
Yunus Emre ’yi aynı yolda takib eden birkac şair daha gorulmuştur Bunlardan bilinenlerden ikisi; “aşık Yunus ve “Derviş Yunustur Yunus Emre ’nin en onemli takipcisi olan aşık Yunus Bursa ’lı olup, 1430 (H843) yılında vefat etmiştir Her iki şairin şiirlerini birbirlerinden ayırmak zordur Yunus Emre, Celaleddini Rumi'nin sohbetlerinde bulunmuştur Bu sohbetlerin, yetişmesinde buyuk rolu olmuştur
Yunus Emre ’de gunu birlik konulara rastlanmaz; gecim endişesi, aile sıkıntısı, evlat acısı, yakınlarının şahsi ve ailevi meselelerine hemen hemen hic yer vermez O, insanlığın umumi kader cizgisi uzerinde durmuştur Bunlar; kabir, omrun gecişi, olum, Allahu tealaya iman ve yalvarma, dini esaslar, insanın yalnızlığı, aşk, nasihatler ve hayatın gayesi gibi insanlığa has meselelerdir
Her yerde, her seste, her renkte, her zaman Allahın varlığını idrak eden Yunus Emre, bu dilsiz varlıkların buyuk tanıtışındaki gizli dilin hayranıdır
Yunus Emre, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam ile butun yakınlarının, dort halifenin, hazreti Peygamberin soyundan gelenlerin, butun İslam alimlerinin ezeli aşığıdır Hicbir batıl cereyana kapılmadığı gibi, onlar karşısında ahlaki nizamı, din sevgisini ve gercek tasavvufu koruyan kultur ve sanat seddi olmuştur İhlas ile, her şeyi Allah rızası icin yapmayı her zaman soylemiştir Yunus Emre icin Dervişlik, herkese faydalı olmak ulkusudur Şiirlerinde tembelliği, tufeyli ve faydasız olmayı kınamıştır
Şeriat, tarikat yoldur varana,
Hakikat, marifet andan iceru
diye, hakiki tasavvufu da o tarif etmişitir
1408 yılında Osmanlı Turklerine esir duşen ve Anadolu ’da 20 yıl kadar kalmış olan Mulbacher isimli bir yabancı, Yunus Emre ’ye ait şiirleri, ilahileri duymuş, oğrenmiştir Memleketine donduğunde, Yunus Emre ’nin şahsiyetinde İslamı anlatmış, kitaplar yayınlamış, yazılar yazmıştır Buyuk un sahibi Avusturyalı tarihci Hammer de, Yunus Emre ’ye ait şiirler ve ilahilere yer vermiş, bundan sonra da Batı ulkelerinde Yunus ismi cok yaygınlaşmıştır
Eserleri: Yunus Emre ’nin bilinen iki eseri vardır: 1) RisaletunNushiyye: Mesnevi şeklinde aruz (Failatun Failatun Failun) vezniyle yazılmış, tasavvufi, ahlaki, dini bir eserdir Anadolu ’da başlayan Turk Edebiyatında gorulen ilk nasihatnamedir
2) Divan: Yunus Emre Divanı ’nın bircok yazma nushaları vardır Fakat bu andaki butun şiirlerin Yunus Emre ’nin olduğu soylenemez Yunus tarzında, daha sonraki şairlerin yazdığı şiirler de karışmıştır Taş basması nushaları da vardır Yunus Divanı yine Anadolu ’da başlayan Turk edebiyatının ilk anı durumundadır
imagesyunusemreninhayatiuzun5b130c5e847c0
Yunus Emre ’nin şiirlerinden;
DOLAP
Benim adım dertli dolap,
Suyum akar yalap yalap,
Boyle emreylemiş Calap,
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım,
Ne tatlıyım ne acıyım,
Ben Mevlaya duacıyım,
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular,
Kolum kanadım kırdılar,
Dolaba layık gorduler,
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler bezenim,
Bozuldu turlu duzenim,
Ben bir usanmaz ozanım,
Derdim vardır inilerim
Şol dulgerler beni yondu,
Her azam yerine kondu,
Bu iniltim Hak'dan geldi,
Derdim vardır inilerim
Suyum alcaktan cekerim,
Donup yukseğe dokerim,
Gorun beni neler cekerim,
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gulmez,
Kişi muradına ermez,
Bu fanide kimse kalmaz,
Derdim vardır inilerim
MEVLaM
Dağlar ile taşlar ile,
Cağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile,
Cağırayım Mevlam seni
Sular dibinde mahiyle,
Sahralarda ahu ile,
Abdal olup ya Hu ile,
Cağırayım mevlam seni
Gokyuzunde isa ile,
Tur Dağında Musa ile,
Elindeki asa ile,
Cağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile,
Ol kumru bulbuller ile,
Hakkı seven kullar ile,
Cağırayım Mevlam seni
KERAMET ve MENKiBELERİ
HİC CURUMEMİŞTİ
AnkaraEskişehir demiryolunun kenarında bulunan turbesi, 1948 ’de yolun genişletilmesi icin kaldırılmak istendi Fakat bir turlu bu işte muvaffak olunamadı Hatta bir defasında, doşenen rayların sokulup, sekiz metre geriye atıldığı goruldu Bunun uzerine Yunus Emre icin bir turbe yapılıp, kabrinin oraya nakline karar verildi Yunus Emre ’nin yeni kabri, eskisinden 100 m kadar ileride bir tepecikte yapıldı Yeni kabrine taşıyacak beş kişilik heyet, kimseye haber vermeden ve hicbir merasim yapmadan calışacaktı Karar verildiği uzere hareket edildi Yalnız ertesi gun, Yunus Emre ’nin cevresine davetsiz, ilansız otuz binden fazla insan kalabalığı toplandı
Yunus Emre ’nin kabri itina ile acıldı Bedeni, 700 seneden beri hic bozulmamış bir halde, bir eli yuzunde, bir eli kalbinin ustunde, rahat bir şekilde uzanmış yatıyor goruldu Mubarek bedeni oradan alındı, tabuta kondu ve kalabalığın elleri uzerinde, 100 metrelik mesafe tam uc saatte katedildi Yeni mezarına defnedildi Yunus Emre ’nin vasıyeti şu idi:
“Beni hocamın turbesinde, giriş yolu uzerine gomsunler! Bundan muradı, şeyhini ziyarete gelenlerin, kendisini ciğneyip de gecmeleriydi Bu, hocasına ne olcude bağlı olduğunu gostermektedir
BEYİTLER
İŞ HİZMETTE
Yunus Emre, manevi, bir işaret alarak,
Vardı Tapduk Emre'nin hizmetine koşarak
Otuz yıl hizmet edip, zannetti ki, kendinde,
İlerleme olmadı, manevi aleminde
Uzuntuden kendini, atıverdi dağlara,
Baş acık, yalın ayak, dolaşırken bir ara,
Bir gun iki kişiye, rastladı birden bire,
Onları cok severek, dost oldu onlar ile
Yemek vakti gelince, dua etti birisi,
O anda indi gokten, yemek dolu bir tepsi
Ucu de yiyip icip, şukrettiler Allah'a,
Akşam vakti oburu, dua etti bir daha
Yine aynı şekilde, bir tepsi indi gokten,
Oyle ki bu yemekler, nefisti otekinden
Ucuncude Yunus'a donerek o muminler;
Sıra sende, şimdi de, sen dua etdediler
O zaman Yunus Emre, kaldırdı ellerini,
Dedi ki: Ya İlahi, mahcup eyleme beni
Onlar kimin ismiyle, dua ettiler ise,
O zatın hurmetine, bir sofra gonder bize
Duası biter bitmez, baktılar biraz sonra,
İndi gokten bu sefer, daha buyuk bir sofra
Dediler: Ey arkadaş, nasıl oldu bu oyle,
Sen kimin hurmetine, dua ettin ki boyle?
Dedi ki: Siz soyleyin, siz nasıl ederdiniz?
Siz kimin yuzu suyu, hurmetine derdiniz?
Dediler: Taptuk Emre, yanında hizmet yapan,
Yunus'un hurmetine, istiyorduk her zaman
Yunus bunu duyunca, dergaha dondu yine,
Yattı Taptuk Emre'nin, kapısının onune
O zaman hocasının, gormuyordu gozleri,
Evde, el yordamıyla, yuruyordu ekseri
Cıkıyorken, ayağı, takılınca bir şeye,
Dedi: Bizim Yunus mu, gelip yatmış eşiğe
Ve elinden tutarak, kaldırdı onu yerden,
Yunus, Yunusluğunu, kazanmıştı o gunden
Dağdan odun taşırdı, yıllarca o dergaha,
O manevi kapıdan, ayrılmadı bir daha
Yunus unutulmadı, yuzyıllar gecse bile,
Zira hizmet etmişti, ustadına zevk ile
KAYNAKLAR
1) Şakayikı Nu ’maniyye Tercumesi (Mecdi Efendi); s78
2) NefehatulUns; s691
3) Rehber Ansiklopedisi; c18, s224
4) Tam İlmihal Seadeti Ebediyye; (50 Baskı) s1163
5) Faruk KTimurtaş, Yunus Divanı
6) İslam alimleri Ansiklopedisi; c13, s157