AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Yoksa biz Matriks’te miyiz?

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Bazı araştırmacılar bir bilgisayar simülasyonunda yaşadığımız olasılığının yüksek olduğunu söylüyor ve gerçeğin nasıl bulunacağını bildiklerini düşünüyorlar

Yıllar boyunca, bazı bilimkurgu filmleri ve romanları dünyamızın aslında göründüğü gibi olmadığı, belki de Matriks’te (bu bağlam için belki de en çok bilinen sözcük bu) yaşıyor olduğumuz fikrini yaydı

Geçtiğimiz yıllarda, filozof ve fizikçiler, 2003’te Philosophical Quarterly’de “Bir Bilgisayar Simülasyonunda mı Yaşıyorsunuz? adlı makalesini yayımlayan filozof Nick Bostrom tarafından başlatılan bu düşüncenin üzerinde daha çok araştırma yapmaya başladılar Temel olarak, Bostrom, programlama gücünün hızla büyümesinin bir gün bütün evrenimizde dijital bir simülasyon yaratabileceğimize işaret ettiğini tartışıyor Ayrıca, imkan olduğunda, birden fazla simülasyonun yaratılamayacağını düşünmek için hiçbir neden bulunmuyor

Dolayısıyla, biz ya onun tarihi benliğinin simülasyonunu yaratabilmenin eşiğinde sadece gerçek evrende yaşıyor ya da çok sayıdaki bilgisayar simülasyonunun birinin içerisindeyiz Bu açıdan baktığımızda, varlıksal olasılıkların bizim aslen varoluşumuza karşı olduğu görülecektir

Fakat bu hipotezi nasıl test ederiz? Dünyamız gerçek değilse, sınırlar nerede? Hiç kimsenin tırmanamadığı mecazi kayalıklar, hiçbir zaman aşamadığımız sınırlar nerede? Jim Carrey’in, Truman Show’un sonunda, simülasyonun ötesindeki dünyaya geçmek için adım attığı sınır nerede?

Bu sorulara bilimin yardımıyla, ya da en azından bizlerin, yaşayan varlıkların sayısal olarak temsilcileri olduğumuz bir dünyanın sınırlarını tanımlayan simüle edilmiş bilim yardımıyla bu sorulara cevap verebiliriz

Geçtiğimiz yıldan beri, içerisinde fizik profesörü Martin Savage’ın da bulunduğu Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, olası bir çözüme önayak oluyorlar ve bizim gerçek olmadığımızı gösteren sınırları bulmak için nereye bakacaklarını bilebildiklerini düşünüyorlar

Temel düşünce, bilgisayarların dünyamızda bugün yaratabildiği evrenimizin sınırlı en küçük yapı taşları simülasyonlarına göz atmak ve daha sonrasında içerisinde yaşadığımız dünyada ve bugüne kadar yaptığımız en sıradan simülasyonlarda mevcut olan bir ‘işaret’ aramaktır

“Simülasyonları yeterli büyüklükte yaparsanız, evrenimize benzer bir şey ortaya çıkacaktır, diyor Savage bir açıklamasında “Daha sonra, bu, şimdiki küçük çaplı simülasyonlarda benzeri bulunan, evrenimizdeki küçük bir işareti aramak meselesi haline gelecektir

İçeriden simülasyonu nasıl tespit edersiniz

Beyniniz çoktan hata vermeye başladı ise hadi baştan alalım Evrenin simülasyonu hakkında zaten az bir şeyler biliyoruz çünkü onu biz kendimiz takip etmeye başladık Şimdiye kadar, hatasız bir şekilde, elektromanyetizmayı ve tanecikler gibi atomaltı parçaları birleştiren “güçlü kuvvet (strong force) olarak bilinen şeyi simüle edebiliyoruz Programlama gücü katlanarak büyüdüğünden, atom ve molekülleri ve hatta organizma ve bütün evreni teorik olarak simüle edebileceğiz

Bugünkü ve gelecekteki tüm bilgisayar simülasyonlarının proglamlama kaynaklarının sınırsız sayıda çalışmak zorunda olduğunu varsayarak, kapsamlı bir evren hazırlarken biraz hile yapmaları gerekiyor Özellikle, sınırlı programlama kaynakları ile bilim adamlarının “uzay zaman ve “sınırsız ses (bu şeylerin evrenimizin simüle etmek için sınırsız kaynaklara ihtiyaç duyduğu parçaları olarak öngörelim) olarak adlandırdığı şeyi simüle etmek imkansız olur

Bu sınırın altında çalışarak, bir simülasyon, bir algoritmaya ya da tamamen simüle edilemeyen bu elementler için benzer bir diğer teknolojiye ihtiyaç duyabilir Bu benim bahsettiğim, Savage ve ekibinin aramayı umut ettiği işaretleri bırakan bir tür ‘hile’

Gerçek olmadığımızı gösteren işaret

Böylelikle evrenimizin Big Bang değil de yumuşak bir tuş darbesi ile başladığını söyleyen işaret nerede?

Bu sorunun olası cevaplarını verebilecek birçok fiziksel bilgi bulunuyor, fakat Savage ve onun ekibi ultra yüksek enerjili kozmik ışınlarda, dünyamızda bunun bir sınır olarak ortaya çıkabileceğini düşünüyor

Son söz, şayet biz birer bilgisayar simülasyonunda yaşıyor isek, bu kozmik ışınlar aslında simülasyonun üzerine kurulduğu yapıyı yansıtır (Savage ve ekibi, onu, süper bilgisayarların, çoktan üzerinde çalışılmakta olan yukarıda adı geçen simülasyonları yaratmak için kullandığı latis yapıya benzetiyor)

Evrenin gerçekte yapılardan öte birlerden ve sıfırlardan ulaştığı görmemizin önündeki problem bu kozmik ışınların nadir olması ve bunların sır perdesini aralamada yeterli veri üretecek duruma gelmesinin zaman almasıdır

Sayısal köleler değiliz

Dünyamız bilim gerçeğinden çok bilimkurgu üzerine kurulu ise, size güzel haberler var Araştırmacılar görülemeyen birileri tarafından yönetilen sayısal köleler olma ihtimalimizin olmadığını söylüyor

Kaynak: newscnetcom
 
Bu metinde bahsedilen konu oldukça ilginç ve tartışmalı bir konu olan "Bilgisayar Simülasyonunda Yaşam İhtimali" üzerinde yoğunlaşıyor. Bazı bilim insanları, araştırmacılar ve filozoflar, evrenimizin aslında bir bilgisayar simülasyonunda olabileceği ve gerçeğin nasıl ortaya çıkabileceği hakkında teoriler ortaya koyuyorlar.

Nick Bostrom'un 2003'te yayımladığı makaleden başlayarak, bu düşünce giderek daha fazla ilgi çekmeye başladı. Temel düşünce, programlama gücünün hızla artmasıyla bir gün bütün evrenimizin dijital bir simülasyon içinde olabileceğine işaret etmesidir. Ayrıca birden fazla simülasyonun yaratılabileceği ihtimali de üzerinde durulan konulardan biridir.

Dolayısıyla, biz aslen gerçek evrende mi yaşıyoruz yoksa bir simülasyonun içinde mi olabileceğimiz konusundaki varlık olasılıkları düşündürücüdür. Bu hipotezi test etmenin yolları da tartışma konusudur. Araştırmacılar, bilimle ve matematikle desteklenmiş simülasyonlar üzerinden gerçeği aramaya çalışmaktadırlar. Örneğin, fizik profesörü Martin Savage ve ekibi, simülasyonlardaki sınırları bulmak için belirli işaretler aramaktadırlar.

Bilgisayar simülasyonlarının, programlama kaynakları ve diğer sınırlamalar nedeniyle gerçek evreni eksiksiz olarak simüle edemediği üzerinde durulmaktadır. Bu durum, bazı belirtileri ortaya çıkarabilir ve gerçek olmadığımızı gösteren ipuçlarını verebilir.

Son olarak, sayısal köleler olma ihtimalimizin düşük olduğu belirtiliyor. Araştırmalar ve çalışmalar, evrenimizin gerçekte olduğundan daha farklı ve karmaşık bir yapıya sahip olabileceğini göstermektedir. Ancak, bu konu hala birçok tartışmayı da beraberinde getirmektedir ve daha fazla araştırma gerektirmektedir.
 
Geri
Üst