AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Yaşlılıkta Ruhsal Sorunlar

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Yaşlanma Nedir?

Hücrelerden organlara kadar bütün yapılarda işlevselliğin giderek azaldığı, biyolojik bir süreç olan yaşlanma, organizmanın büyüme ve gelişmesinde zamanla meydana gelen gerilemelerin toplamıdır.
Yaşlanma süreci, kronolojik ve biyolojik olmak üzere iki bölümde ele alınabilir. Kronolojik yaşlanma; insanın doğumundan itibaren içinde bulunduğu zamana kadar geçen, yıllara bağlı değişmeleri anlatır. Biyolojik yaşlanma ise; kalıtıma, sağlık ve çalışma şartlarına göre bedende meydana gelen fiziksel değişikliklerdir. Bu yaşlanmada soyaçekimin yanında kimyasal, psikolojik, çevresel etmenler ve yaşam biçimi de rol oynar.

Yaşlanma ne zaman başlar?
Yaşlanmanın ne zaman başlayacağı konusunda net bir sınır vermek çok mümkün değildir. Ancak yapılan bilimsel sınıflama şöyledir:

1.Orta Yaşlılık:40 ile 64 yaş arasını kapsar. Bu dönemde işlevsel kayıplar sıklıkla gençlik dönemi ile karşılaştırılınca %10 ile 30 arasındadır.
2.Yaşlılık:65 ile 74 yaş arasını kapsayan bu dönem sıklıkla emekliliği takip eden bir dönemdir.
3.İleri Yaşlılık:75 ile 84 yaş arasını içeren bu dönemde sıklıkla işlevsel kayıplar gözlenir ama kişi genellikle başkalarına bağımlı olmadan yaşamını sürdürebilir.
4.Çok İleri Yaşlılık:85 yaş üzerini içeren bu dönemdeki kişiler özel bakıma, özel evlere veya yardımcıya ihtiyaç duyarlar.

YAŞLIKLIKTA YAŞANAN BAZI RUHSAL SORUNLAR
I-YAŞLILARDA DEPRESYON:

İnsanlar çoğu zaman üzüldüklerini dile getirmek için “depresyon” kelimesini kullanır. Oysa depresyon sadece üzülmek değildir. Üzüntünün, karamsarlığın, hayattan zevk alamamanın süreklilik göstermesi ve işlevselliği bozması “depresyon rahatsızlığı” olabilir. Sanıldığı gibi sadece gençlerde görülmez. Yaşlılarda da çok sık görülen bu hastalık fark edilmez ise ilerler ve sonuçta istenmeyen sonuçlara (intihar, depresyonun süreklilik kazanması gibi) sebep olabilir.

Depresyonu nasıl tanıyacağız?
İlk olarak bir hasta yakınının anlattıkları ile başlayalım:
‘’66 yaşında olan annemin 25 gündür içine kapandığını, çok sık ağladığını, iştahında azalma olduğunu fark ediyorum. Ayrıca her şeyi unutuyor, hareketleri yavaşladı, çok sevdiği torunlarına sürekli bağırıyor. Geceleri kalkıp dolaşıyor. Uyuyamadığından, gün boyu yorgunluktan şikayet ediyor. “Ben niye ölmüyorum ki, evde bir iş yaptığımda yok. Çocuklarıma yük oluyorum.” diye konuştuğunu duydum. Annemin intihar etmesinden endişe ediyorum.’’


Bu hastayı da göz önüne alarak yaşlılarda depresyon belirtilerini sıralayalım;
**Gün boyu süren ağlamaklı-üzüntülü durum, moral bozukluğu, ağlama isteği,
**Önceden zevk aldığı şeylerden zevk almama, isteksizlik,
**Belirgin derecede kilo kaybı veya belirgin kilo alımı,
**Uykusuzluk veya aşırı uyuma,
**Hareketlerinden yavaşlama,
**Enerjisinin tükendiğini hissetme, yorgunluk ve bitkinlik,
**Kendisinin işe yaramadığı, bu dünyaya boşuna geldiği, ailesi ve yakınlarına yük olduğu şeklinde kendisinin değersiz olduğunu belirten konuşmalar ve düşünceler,

**Son zamanlarda artan dikkat dağınıklığı; örneğin, sakarlık, okuduğunu anlayamama, kendisini zorlamasına rağmen karşıdaki insanların söylediklerine odaklanamama,
**Ölüm düşünceleri, intihar girişiminde bulunma, yetersiz endişeler, gelecekten beklenti olmaması, sinirlilik, yalnız kalma isteği, kendi bakımını (temizlik, giyinme, beslenme, diğer hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçlara dikkat etmeme) yapamama, çeşitli bedensel yakınmalar (baş ağrısı, hazımsızlık şikayetleri, yaygın vücut ağrıları gibi) depresyonda olabilecek diğer belirtiler.

Depresyonun tanınmasını engelleyen sorunlar nelerdir?
*Hasta ve yakınlarının depresyon belirtilerini yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görmesi,
*Baş ağrısı, baş dönmesi gibi depresyona bağlı olan bedensel şikayetlerin yaşlılar ve yakınları tarafından daha ön plana çıkarılması,
*Hastanın depresyon belirtilerini; karakter zayıflığı, akıl hastalığı zannedileceği endişesi, yakınlarına yük olacağı gerekçesi ile söylememesi sayılabilir.

Depresyonun tanınıp erken tedavi edilmesi neden yaşlılarda önemlidir?
**Kalp ile ilgili hastalıklar, kanserler, felçler, bunama (demans), şeker hastalığı, organ yetmezlikleri, parkinson hastalığı gibi birçok hastalık yaşlılarda daha fazla görülür. Bu hastalıklara depresyonun eklenmesi bu hastalıkların gidişini kötüleştirir, yaşam süresini kısaltır.
**Günlük işleri yapmayı engeller, kişiler arası ilişkileri olumsuz etkiler.
**İntihar riski çok yüksektir. Özellikle yaşlı depresyonlarında intihar gençlerdeki depresyonlara göre çok daha fazladır.

Depresyonun belirtilerini kendimizde veya yakınlarımızda gördüğümüzde dikkatli olup hemen bir HEKİMDEN ve özellikle bir psikiyatristten yardım almayı düşünmeliyiz.

II-BUNAMA (DEMANS) NEDİR?
Her yaşta insanın zaman zaman isimleri, kişi adlarını unutması, bir eşyayı koyduğu yeri hatırlayamaması ya da sokakları şaşırması doğaldır. Ancak bu tip unutkanlıklar geçicidir ve günlük yaşamımızı etkilemez. Oysa yaşlılıkla birlikte unutkanlıkların artması ve hatta bunun yanı sıra başka zihinsel ve ruhsal bozuklukların da ortaya çıkması, “bunama”nın belirtisi olabilir.
Bunama; hafıza zayıflığı (unutkanlık), günlük yaşamla ilgili konularla başa çıkma kabiliyetinde azalma, insanlarla olan ilişkilerin bozulmasıyla giden ilerleyici bir rahatsızlıktır. Bunamanın en sık nedenleri “Alzheimer hastalığı” ve “damarsal nedenli bunama” dır.

ALZHEİMER TİPİ BUNAMA:
Alzheimer hastalığı (AH) bunamanın en sık nedenidir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Alzheimer Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
İlk olarak bir hasta yakınının anlattıkları ile başlayalım:
“70 yaşında olan babam ilk olarak 10 yıl önce başlayan giderek artan hafıza sorunlarını dile getirmişti. Sık olarak anahtarlarını unuttuğunu ya da bir şey almak için eve girdiğinde niye girdiğini hatırlamadığını söylüyordu. Konuşmayı seven birisi iken içine kapanmaya başlamıştı. Bazı zamanlarda, özellikle akşamları, nedensiz yere saldırgan ve sinirli davranışlar sergiliyordu. Dikkatini odaklamada güçlük çekiyordu ve söylenenleri anlamıyordu. Birkaç defa bankadan emeklilik maaşını almış, eve dönerken yolu bulamamış ve komşularımız tarafından eve getirilmişti.


Zaman ilerledikçe; mevsimleri, yılları, haftanın günlerini karıştırmaya başladı. Her şeyi tekrar tekrar soruyordu. Hatta her gün gördüğü torunlarına bile; “Sen kimin oğlusun? Buraya neden geldin?” gibi sorular soruyordu. Eşyaları ilgisi olmayan yerlere koymaya başladı (çoraplarını buzdolabına bırakmak gibi). Elbiselerini çıkararak sokağa birkaç defa kaçtı. Kendisine kötülük yapacağı gerekçesi ile anneme saldırgan davranışlarda bulunmaya başladı. 2 yıl önce zaten bozuk olan konuşması tamamen anlaşılmaz hale geldi. Artık altına idrar kaçırıyor ve kişisel temizlik ve bakımını yapamıyor.”

Bunama, erken döneminde akrabalar, arkadaşlar ve hatta doktorlar tarafından gözden kaçabilir ve yanlış bir şekilde “yaşlılık” ya da yaşlanmanın normal bir parçası gibi düşünülür. Hastalığın ilk başlangıcı sinsi olduğu için başladığı kesin tarihi belirlemek zordur. Başlangıçta;
*Unutkanlık çok sık görülür. Öncelikle kısa süre önce yaşanmış olayları hatırlamakta zorluk çeker. Uzun süre önce yaşadıklarından söz eder.
*Konuşmayla ilgili zorluk çekebilir, çok basit kelimeleri unutabilir ya da uygun olmayan kelimeler kullanabilir.
*Mevsimleri, yılları, haftanın günlerini karıştırabilir.
*Tanıdığı yerlerde kaybolabilir.
*Kişilik değişiklikleri görülebilir. Sakin, konuşmayı seven biri içine kapanık ve sinirli olabilir.
*Önceden hoşlandığı şeylere karşı ilgisini kaybedebilir.

Hastalık ilerledikçe;
*Unutkanlık daha belirgin hale gelir. Uzun süre önce yaşadıklarını da hatırlayamaz hale gelir.
*Özbakımını yapabilmek (giyinme ve tuvalet, banyo gibi) için yardıma ihtiyaç duyabilir.
*Giderek artan konuşma zorluğu çeker.
*Toplum içinde uygun olmayan davranışlar gösterebilir. Örneğin, su içtiği bardağa tükürmek, topluluk içinde soyunmak gibi.
*Yolunu sık kaybetmeye başlar. Örneğin, tuvalete gitmek isterken evden çıkıp kaybolabilir.
Hastalığın seyri süresince varsanı ve/veya sanrı dediğimiz belirtilere sık rastlanır.
Varsanı; var olmayan ses, koku, tatları duyma, olmayan şeyleri görmedir.
Sanrı ise; hastanın gerçek dışı inançlarıdır. Sanrılar daha çok “zarar görme”, “eşyaların çalınması”, “sadakatsizlik”, “oturduğu evin kendine ait olmadığı”, “evde yabancıların yaşadığı”, “televizyondaki kişilerin evde olduğu” şeklinde olabilir. Hastalığın sonlarında hasta tamamen yakınlarına bağımlı hale gelir ve hareketlerinde belirgin bir bozulma olur. Yemek yemede, yürümede zorluklar yaşayabilir. İdrar ve dışkı kaçırabilir. Unutkanlık oldukça ciddidir; akrabalarını, arkadaşlarını tanımama olabilir.

Alzheimer Hastalığından Şüphelenirsek Ne Yapalım?
Böyle bir durumda hemen bir PSİKİYATRİ UZMANINA gitmek uygundur. Çünkü hastalık sinsice ilerler ve zamanla hem hastanın hem de çevresinin yaşamını çekilmez hale getirir.

Tedavi edilebilir mi?
Bu hastalığın kesin nedeni henüz bilinmediğinden hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Ancak hastalığın erken tanınması ile hastalığın şiddeti azaltılabilir ve ilerlemesi yavaşlatılabilir. Tedaviler ve bazı pratik çözümlerle hasta ve yakınlarının yaşam kalitesi artırılabilir.

DAMARSAL NEDENLİ BUNAMA:
Damarsal nedenli bunamanın başlıca nedeni beyine giden kanın azalması ve beynin buna bağlı zedelenmesi ile olur. Yüksek tansiyon (hipertansiyon), şeker hastalığı (diyabet) hastalarında görülür.Alzheimer hastalığındaki bunamadan farklı olarak aniden başlar ve başlangıcı fark edilebilir. Tedavi ile damarsal nedenli bunama durdurulabilir veya yavaşlatılabilir.Ayrıca damarsal nedenli bunama ilerde olabilecek felçlerin habercisi olabilir. Bu nedenle damarsal nedenli bunamanın tedavisi ile ilerde oluşacak felçlerin önüne geçilebilir.

III-ANKSİYETE(KAYGI) BOZUKLUKLARI:
Kaygı, sıkıntı, bunaltı, endişe, huzursuzluk, tedirginlik, gerginlik, kaygı, hafakan, evham, stres, daralma, korku vs. anksiyete karşılığı olarak kullanılan kelimelerdir.
Aşağıdaki belirtiler sizde ya da bir yakınınızda olabilir. Bunların nedeninin psikiyatrik olabileceğini aklınızda bulundurmalısınız:
- “Sıkıntı geliyor, sürekli düşüncelerle boğuşuyorum. Geceleri kafama takılan düşünceler nedeniyle uyuyamıyorum.”
-“Telefon ya da kapı çalsa çok heyecanlanıyorum ve kalbim hızlı çarpmaya başlıyor. Yakınlarımın başına kötü bir şey gelmiş olabileceği düşüncesi ile çok endişeleniyorum.”
-“Nedensiz yere kalbim küt küt çarpıyor. Hemen aklıma kötü hastalıklar geliyor ve bende de mutlaka bir kalp hastalığı var diye düşünüyorum. Hastanelere kaç kez gidip çeşitli tahliller yaptırdım. Doktorlar bir şeyim olmadığını söyledikleri halde aynı belirtiler tekrar tekrar oluyor. Doktorlara inanmıyorum artık. Bir şey yoksa neden bu belirtiler var.”
-“Öyle şiddetli sıkıntı basıyor ki öleceğim, çıldıracağım ya da aklımı kaybedeceğim diye çok korkuyorum. Yerimde duramıyorum. Nefesim daralıyor, titriyorum, üşüme-ürperme geliyor, başım dönüyor. Bu nedenlerle acil servislere koşturduğum oluyor. Doktor ya bir şeyin yok diyor, ya da bir iğne yapıp eve gönderiyor.”


Psikiyatride anksiyete dediğimiz hastalık, tüm bu belirtilere neden olabilir. Hastalık için verilen bu örnekler dışında birçok belirtisi vardır. Huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik, sıkıntı, daralma, bir konu üzerine yoğunlaşamama, uyku bozuklukları, kolay irkilme, sinirlilik anksiyetenin önemli belirtileridir. Anksiyete, herkes tarafından zaman zaman hissedilen bir duygudur. Bu duyguyla tanışmamış kimse yoktur.
Eğer ki;
*Kişinin mesleki ve ailevi yaşantısını etkilemeye başlamışsa,
*Kişiler arası ilişkilerinde zorluklar oluşturuyorsa,
*Anksiyeteyi kontrol edemiyor ve başa çıkamıyorsa,
Sorunun psikiyatrik olma olasılığı yüksektir.

Unutulmaması gereken şey Anksiyete Bozuklukları, psikiyatride sadece belirli bir grup rahatsızlığı tanımlamak için kullanılır. Psikiyatride birçok rahatsızlık vardır. Ayırım ancak bir PSİKİYATRİ UZMANI tarafından yapılabilir.

Ne Yapmalı?
Bedensel belirtiler nedeniyle kişilerin ilk başvurdukları yerler genellikle acil servisler ya da dahiliye poliklinikleri olmaktadır. Yapılan muayene ve tahliller sonucunda belirgin bir tıbbi hastalık bulunmamasına ve doktorların belirtmelerine karşın kişileri, bazen yaşadıklarının psikolojik bir nedene dayandığına ikna etmek oldukça zordur.
Anksiyete bozukluklarından birinden muzdarip olan bir kişinin önemli bir sorusu vardır. “Ben bu sıkıntıdan nasıl kurtulurum?” Üstelik bu soruya çoğu zaman acilen yanıt bulunması gerekir.
Yapılması gereken bir PSİKİYATRİ UZMANINA başvurmaktır. Psikiyatri bu konuda epey yol almıştır. İnsanların yaşadığı anksiyete sorunları ilaç tedavisi ve/veya psikoterapi ile tedavi edilebilir. Hastalık şikayetleri çok büyün oranda azaltılabilmektedir.
Yaşlı kimselerde belli bir nedene bağlanamayan fiziksel yakınmaları olanların bir psikiyatri uzmanınca da değerlendirilmesi gerekir. Bu tür yakınmalar bir kaygı bozukluğu belirtisi olabilir.

Bu tür sorunlar için nereye başvurulabilir?
Psikiyatri hastaneleri, devlet hastaneleri, üniversite psikiyatri klinikleri, psikiyatrist bulunduran özel hastaneler, özel çalışan psikiyatristler.
 
Geri
Üst