Allah, Meleklere "yeryüzünde bir halife var edeceğim" diyor. Elbette aklımıza hemen, ilk insan olan Adem'in nasıl bir halife olacağı sorusu geliyor. Halife'nin tanrının temsilcisi olduğunu düşünürsek, belki sorumuza bir ölçüde cevap almış oluruz. Yani Adem, yeryüzünde ilk insan olarak tanrıyı temsil edecektir. Asıl sorun zaten bu noktada başlıyor: Adem, yeryüzünde değil cennette yaratılıyor! Üstelik eğer şeytan onu kandırıp ceza olarak Dünyaya gönderilmesine yol açmasa, sonsuza kadar orada kalacak! Madem ki Adem cennette yaşayacak, neden dünya yaratıldı? Bu soruların cevabını almak kolay olmasa gerek...
Melekler, "orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?" diyorlar. Melekler, gayet mantıklı bir sebebe dayanarak, ve tarihe bakıldığında kolayca görüleceği gibi, haklı olarak bu soruyu soruyorlar.
Allah, "ben sizin bilmediğinizi bilirim" diyor. Ama hiçbir açıklama yapmıyor. Üstelik melekleri tersliyor. Henüz olgunluğa ulaşamamış küçük bir çocuk bile kendisine mantıklı bir soru sorulduğunda karşısındakini terslemezken, Allah'ın meleklerine bu şekilde davranmasını olgunluk kavramıyla bağdaştıramıyoruz. Birkaç ayet sonra meleklerin kendi ağzından duyacağımız gibi, melekler allahın verdiği bilgiden fazlasını bilmiyorlar. Ve bu yorumu yaparken de allahın kendilerine verdiği bilgiye dayanıyorlar. Üstelik söyledikleri tamamen doğru...Yine de allah istediğini yapıyor.
Allah, Adem'i topraktan var ediyor. Kuranın anlatım eksikliği burada kendisini gösteriyor, çünkü hikayede Adem'in yaratılması anlatılmıyor. Biz de Adem'in nasıl yaratıldığını başka ayetlerden öğrenmek zorunda kalıyoruz. Adem'in yaratılışında toprağın kullanılmasının nedeni, (Aslında bu madde birçok ayette farklı tarif ediliyor. Bazen "süzme çamur", bazen "özlü ve yapışkan balçık", bazen "pişmiş çamur gibi kuru balçik" olarak tarif edilmiştir bu madde.) elbette toprağın üretici karakteriyle ilgilidir. O zamanlar insani meydana getiren maddeler hakkında hiçbir şey bilinmediği için, "bitkileri yoktan var eden" toprak; bu üretici karakteri ile, insanın da yaratılması için en uygun madde olarak görülmüştür. Ayrıca "ol" deyince her şeyi yapabilen tanrının neden insanı yaratmak için bir madde kullandığı sorusu sorulabilir.
Allah, melekleri sınava çekiyor. Hikayenin bu kısmı gerçekten çok ilginç. Öncelikle iyiliğin ve doğruluğun sembolü allah, meleklerinin samimiyetinden (!) şüphe diyor. Ve onları sınava çekiyor. Üstelik sınav tamamen adaletsiz. Allah resmen Adem'e kopya veriyor. Melekler de kendilerine verilmeyeni bilmedikleri için soruları cevaplayamıyor. Allah katında gerçekleşen bu olay bize oralarda bile düzenin hakim olmadığını gösteriyor.
Allah "size söylememiş miydim?" diyor. Allah, haksızlık yaptığı yetmemiş gibi, bir de Adem'e övgüler düzüyor.
Melekler secde ediyor, İblis etmiyor. Burada şeytan'ın içinde "Allah korkusunun" olmadığını görüyoruz. Çünkü resmen allaha kafa tutuyor. Allahın yarattığı bir meleğinin kendisine baş kaldırması gerçekten çok ilginç. Yeryüzünde her saniyeyi allah korkusu ile geçirmemiz istenirken Allah kendi katında ve kendisiyle yüz yüze olan meleklere bile bu korkuyu aşılayamamış...
Allah İblis'i kovuyor, İblis süre istiyor. Allah hiçbir açıklama yapmadan, Adem'in hangi yanının üstün olduğunu bile açıklamadan şeytanı kovuyor. Üstelik birkaç ayet sonra şeytan Adem'i kandırabileceğine göre, gerçekten de Adem bir "aciz insan" ve pek bir üstünlüğü yok. Allah "ceza gününe kadar lanetim üzerinde olsun diyor, ama somut bir ceza verdigi yok. İblis kıyamete kadar süre istiyor ve allah kabul ediyor. Yani allah, insanları yoldan çıkarması için iblise fırsat veriyor.
Allah, Adem'e; "Sen ve eşin cennette kalın, ama şu ağaca yaklaşmayın" diyor. Biz de hemen, asgari tutarlılığın ve mantığın gereği olarak bu keyfiliğin nedenini soruyoruz. Cennette zararlı bir ağacın olmasının nedeni ne olabilir? Allahın Adem'i o meyveden uzak tutmak için yapabileceği başka bir şey yok mu? Allah "sakın şeytan sizi cennetten çıkarmasın" diyor. Halbuki Adem yeryüzü için yaratılmıştı.
Seytan Adem ve Havva'yi kandiriyor. Burada cennetin hiç de sandığımız gibi bir yer olmadığını görüyoruz. Cennette zararlı ağaçlar var. Üstelik şeytan cennete elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor. Şeytan Adem'e "Allah melek olacağınız için bu ağacı yasakladı" diyor. Ve Adem meyveyi bu yüzden yiyor. Allah'tan hiç korkmuyor, ve kendisine yalan söylediğine inanıyor. Peygamberi Allah'a güvenmiyor! Olay bununla da bitmiyor. Adem melek olmak için elmayı yediğine göre, melekler Adem'den üstün varlıklar. Öyleyse ilk başta meleklerin Adem'e secde etmek istememeleri çok doğal. Hatta şeytan bile bu durumda haklı görünüyor. Her şeyden haberdar olan, her seyi gören ve bilen tanrı o sırada ortada yok... Adem'in aldatılmasını engellemek için hiçbir şey yapmıyor. Sanki her şey önceden planlanmış gibi. Allahın cennetinin korumasızlığı bir yana, orada insanlar kandırılabiliyor bile! Üstelik kandırılan Adem Peygamber! insanin aklına ister istemez "Adem bile kandırılıyorsa, 'aciz' insan nasıl kanmaz?" sorusu geliyor. Adem ve Havva meyveden yiyince hemen "zalimlerden oluyorlar" Ayrıca"ayıp yerleri görünüyor" ve hemen cennet yapraklarıyla örtmeye çalışıyorlar. Aslında kuranda, eşlerin birbirlerinin cinsel organlarını görmesinin haram olmadığı Müminun suresi 6. ayette anlatılıyor. Ama bizimkiler herhalde Allah'in kanunlarindan haberdar degil ki, örtünmeye çalisiyorlar.
Allah, Adem ve Havva'yi yeryüzüne gönderiyor. O ana kadar ortada görünmeyen Allah hemen ortaya çikiyor ve Adem ile Havva'yi cezalandiriyor. "Birbirinize düşman olarak inin" diyor onlara. Bu tavır onun yüceliğiyle hiç bağdaşmıyor oysa. Cezanın da gerçekleşmesi gerekiyor. Yoksa masalımızın bir anlamı kalmayacak.
Adem tövbe ediyor. Ve allah tövbesini kabul ediyor. Ediyor ama, Adem yine de dünyada kalıyor. Böylelikle her tövbe edeni bağısladığını iddia eden tanrının ne kadar doğru sözlü olduğunu bir daha görüyoruz. Halbuki şeytan tövbe bile etmemişken cezası ertelenmişti... Taha suresinde bu olay anlatılırken en başta Adem'in unutkanlığına bağlanıyor, birkaç ayet sonra ise "Adem başkaldırdı" deniyor. Bu da hikayemizdeki çelişkiler arasında yerini alıyor. Allah Adem'in tövbesini kabul edip yol gösterdikten sonra ise "Elbet benden bir yol gösterici gelir" diyor. Allah gösterdiği doğru yolu yetersiz bulmuş olacak ki, bir yol gösterici göndereceğini söylüyor. Bilimsel veriler, ilk insan ortaya çıktıktan sonra, İbrahim'in peygamberlik iddiasına kadar binlerce yıl hiçbir peygamberin ortaya çıkmadığını gösteriyor. Yani allahın yol göstericisi biraz geç geliyor...Bu hikaye bize, Adem'in bir peygamber değil, bir suçlu olduğunu ve bu dünyaya da cezasını çekmek için gönderildiğini anlatıyor
Melekler, "orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?" diyorlar. Melekler, gayet mantıklı bir sebebe dayanarak, ve tarihe bakıldığında kolayca görüleceği gibi, haklı olarak bu soruyu soruyorlar.
Allah, "ben sizin bilmediğinizi bilirim" diyor. Ama hiçbir açıklama yapmıyor. Üstelik melekleri tersliyor. Henüz olgunluğa ulaşamamış küçük bir çocuk bile kendisine mantıklı bir soru sorulduğunda karşısındakini terslemezken, Allah'ın meleklerine bu şekilde davranmasını olgunluk kavramıyla bağdaştıramıyoruz. Birkaç ayet sonra meleklerin kendi ağzından duyacağımız gibi, melekler allahın verdiği bilgiden fazlasını bilmiyorlar. Ve bu yorumu yaparken de allahın kendilerine verdiği bilgiye dayanıyorlar. Üstelik söyledikleri tamamen doğru...Yine de allah istediğini yapıyor.
Allah, Adem'i topraktan var ediyor. Kuranın anlatım eksikliği burada kendisini gösteriyor, çünkü hikayede Adem'in yaratılması anlatılmıyor. Biz de Adem'in nasıl yaratıldığını başka ayetlerden öğrenmek zorunda kalıyoruz. Adem'in yaratılışında toprağın kullanılmasının nedeni, (Aslında bu madde birçok ayette farklı tarif ediliyor. Bazen "süzme çamur", bazen "özlü ve yapışkan balçık", bazen "pişmiş çamur gibi kuru balçik" olarak tarif edilmiştir bu madde.) elbette toprağın üretici karakteriyle ilgilidir. O zamanlar insani meydana getiren maddeler hakkında hiçbir şey bilinmediği için, "bitkileri yoktan var eden" toprak; bu üretici karakteri ile, insanın da yaratılması için en uygun madde olarak görülmüştür. Ayrıca "ol" deyince her şeyi yapabilen tanrının neden insanı yaratmak için bir madde kullandığı sorusu sorulabilir.
Allah, melekleri sınava çekiyor. Hikayenin bu kısmı gerçekten çok ilginç. Öncelikle iyiliğin ve doğruluğun sembolü allah, meleklerinin samimiyetinden (!) şüphe diyor. Ve onları sınava çekiyor. Üstelik sınav tamamen adaletsiz. Allah resmen Adem'e kopya veriyor. Melekler de kendilerine verilmeyeni bilmedikleri için soruları cevaplayamıyor. Allah katında gerçekleşen bu olay bize oralarda bile düzenin hakim olmadığını gösteriyor.
Allah "size söylememiş miydim?" diyor. Allah, haksızlık yaptığı yetmemiş gibi, bir de Adem'e övgüler düzüyor.
Melekler secde ediyor, İblis etmiyor. Burada şeytan'ın içinde "Allah korkusunun" olmadığını görüyoruz. Çünkü resmen allaha kafa tutuyor. Allahın yarattığı bir meleğinin kendisine baş kaldırması gerçekten çok ilginç. Yeryüzünde her saniyeyi allah korkusu ile geçirmemiz istenirken Allah kendi katında ve kendisiyle yüz yüze olan meleklere bile bu korkuyu aşılayamamış...
Allah İblis'i kovuyor, İblis süre istiyor. Allah hiçbir açıklama yapmadan, Adem'in hangi yanının üstün olduğunu bile açıklamadan şeytanı kovuyor. Üstelik birkaç ayet sonra şeytan Adem'i kandırabileceğine göre, gerçekten de Adem bir "aciz insan" ve pek bir üstünlüğü yok. Allah "ceza gününe kadar lanetim üzerinde olsun diyor, ama somut bir ceza verdigi yok. İblis kıyamete kadar süre istiyor ve allah kabul ediyor. Yani allah, insanları yoldan çıkarması için iblise fırsat veriyor.
Allah, Adem'e; "Sen ve eşin cennette kalın, ama şu ağaca yaklaşmayın" diyor. Biz de hemen, asgari tutarlılığın ve mantığın gereği olarak bu keyfiliğin nedenini soruyoruz. Cennette zararlı bir ağacın olmasının nedeni ne olabilir? Allahın Adem'i o meyveden uzak tutmak için yapabileceği başka bir şey yok mu? Allah "sakın şeytan sizi cennetten çıkarmasın" diyor. Halbuki Adem yeryüzü için yaratılmıştı.
Seytan Adem ve Havva'yi kandiriyor. Burada cennetin hiç de sandığımız gibi bir yer olmadığını görüyoruz. Cennette zararlı ağaçlar var. Üstelik şeytan cennete elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor. Şeytan Adem'e "Allah melek olacağınız için bu ağacı yasakladı" diyor. Ve Adem meyveyi bu yüzden yiyor. Allah'tan hiç korkmuyor, ve kendisine yalan söylediğine inanıyor. Peygamberi Allah'a güvenmiyor! Olay bununla da bitmiyor. Adem melek olmak için elmayı yediğine göre, melekler Adem'den üstün varlıklar. Öyleyse ilk başta meleklerin Adem'e secde etmek istememeleri çok doğal. Hatta şeytan bile bu durumda haklı görünüyor. Her şeyden haberdar olan, her seyi gören ve bilen tanrı o sırada ortada yok... Adem'in aldatılmasını engellemek için hiçbir şey yapmıyor. Sanki her şey önceden planlanmış gibi. Allahın cennetinin korumasızlığı bir yana, orada insanlar kandırılabiliyor bile! Üstelik kandırılan Adem Peygamber! insanin aklına ister istemez "Adem bile kandırılıyorsa, 'aciz' insan nasıl kanmaz?" sorusu geliyor. Adem ve Havva meyveden yiyince hemen "zalimlerden oluyorlar" Ayrıca"ayıp yerleri görünüyor" ve hemen cennet yapraklarıyla örtmeye çalışıyorlar. Aslında kuranda, eşlerin birbirlerinin cinsel organlarını görmesinin haram olmadığı Müminun suresi 6. ayette anlatılıyor. Ama bizimkiler herhalde Allah'in kanunlarindan haberdar degil ki, örtünmeye çalisiyorlar.
Allah, Adem ve Havva'yi yeryüzüne gönderiyor. O ana kadar ortada görünmeyen Allah hemen ortaya çikiyor ve Adem ile Havva'yi cezalandiriyor. "Birbirinize düşman olarak inin" diyor onlara. Bu tavır onun yüceliğiyle hiç bağdaşmıyor oysa. Cezanın da gerçekleşmesi gerekiyor. Yoksa masalımızın bir anlamı kalmayacak.
Adem tövbe ediyor. Ve allah tövbesini kabul ediyor. Ediyor ama, Adem yine de dünyada kalıyor. Böylelikle her tövbe edeni bağısladığını iddia eden tanrının ne kadar doğru sözlü olduğunu bir daha görüyoruz. Halbuki şeytan tövbe bile etmemişken cezası ertelenmişti... Taha suresinde bu olay anlatılırken en başta Adem'in unutkanlığına bağlanıyor, birkaç ayet sonra ise "Adem başkaldırdı" deniyor. Bu da hikayemizdeki çelişkiler arasında yerini alıyor. Allah Adem'in tövbesini kabul edip yol gösterdikten sonra ise "Elbet benden bir yol gösterici gelir" diyor. Allah gösterdiği doğru yolu yetersiz bulmuş olacak ki, bir yol gösterici göndereceğini söylüyor. Bilimsel veriler, ilk insan ortaya çıktıktan sonra, İbrahim'in peygamberlik iddiasına kadar binlerce yıl hiçbir peygamberin ortaya çıkmadığını gösteriyor. Yani allahın yol göstericisi biraz geç geliyor...Bu hikaye bize, Adem'in bir peygamber değil, bir suçlu olduğunu ve bu dünyaya da cezasını çekmek için gönderildiğini anlatıyor