AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

VI. Mehmed Vahideddin Han

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
VI Mehmed Vahideddin Han Kimdir,sultan Vahideddin
VI Mehmed Vahideddin Han hayatı yaşamı
Vahideddin Han (Mehmed VI)
Son Osmanlı pâdişâhı ve İslâm halîfesi Sultan Birinci Abdülmecid Hanın oğullarının en küçüğüdür Annesi Gülistû Sultan ’dır 2 Şubat 1861 târihinde doğdu Fazla küçükken anne ve babasını kaybetti Ağabeyi İkinci Abdülhamid Han göre büyütülüp, himâye edildi Çok zekî olup fıkıh bilgisinde o kadar ileriydi 4 Temmuz 1918 ’de ağabeyi Sultan Reşâd ’ın vefât ettiği gün pâdişâh ve halîfe oldu Saltanata geçtiğinde ordu ve donanmaya bir Hattı Hümâyun göndererek Başkomutanlığı üzerine aldığını bildirdi Enver Paşanın Başkumandan Vekili unvânını Başkumandanlık Kurmay Başkanı şekline çevirdi Tahta geçişi dolayısıyla hazırlanan Hattı Hümâyunda Pâdişâh; Kabinede adâletin dağıtımı ve güvenliğin sağlanması hususunda daha fazla gayret harcanmasını, zarurî gıdâ maddelerinin ucuzlatılması için telaş önlem alınmasını, üretimin arttırılmasını, siyâsî suçluların affedilmesini, savaş bölgesi dışındaki sıkıyönetimin kaldırılmasını, devlet hizmetinde çalışacak olanların nâmuslu kimselerden seçilmesini, kânûnî bir sebep olmadıkça, kimsenin işinden uzaklaştırılmamasını istedi (Ali Fuat Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, s 156)
Bu istekler ve yeni icraatı, pâdişâhın devlet işlerinde ve memleket meselelerinde etkin bir yol tutacağının açık bir deliliydi Fakat, bu sıralarda Birinci Dünyâ Savaşının dehşet neticeleri gücenmek üzereydi Nitekim 30 Ekim 1918 ’de Mondros Mütârekesi imzâ edilerek, Birinci Dünya Savaşı, yenilgiimizle bitti
Mütârekeye imzâ koyan delegeler, 10 Kasım 1918 ’de saraya arzı tâzim için geldiklerinde pâdişâh bunları kabul etmedi Mütârekeden anında sonra, Osmanlıları, Birinci Dünyâ Savaşına sokan Talât, Enver ve Cemâl Paşalar, 3 Kasım'da yurt dışına kaçtılar 24 Kasım 1918 ’de Pâdişâh, Daily Mail Gazetesi muhâbirine beyânat verdi sonra Times Gazetesi ’nde de yayınlanan bu beyânatta, Osmanlıların Dünyâ Savaşına girmeleri sorumluluğunu, İttihat ve Terakki Fırkasına yüklüyor, bu sûretle, felâkete onları sebep gösteriyordu Bu beyânatında; “Osmanlı Devletinin harbe katılması âdetâ bir kazâ neticesidir Eğer siyâsî vaziyetimizle coğrafî durumumuz ve millî menfaatlerimiz, ciddî sûrette nazarı dikkate alınsaydı, vukû bulan teşebbüsün aslâ mâkul olmadığı açıkça anlaşılırdı Maalesef, o zamanki hükümetin basiretsizliği, bizi bu bâdireye sürükledi ve felâketimize sebep oldu Eğer ben Makamı saltanatta bulunsaydım, bu elim olgu katiyen husûle gelmezdi demiştir
Sonuç Olarak İttihatçı liderlerin baskısından kurtulan Sultan Vahideddin ’in elinde, fakat düşmanlara teslim edilmiş bir milleti idâre etmek kaldı
16 Mart 1920 ’de, İstanbul, İtilâf devletleri tarafından işgâl edildi Yunanlılar İzmir ’e, İtalyanlar Güneybatı, Fransızlar da Güney Anadolu ’ya girdiler Vahideddin Han, 11 Mayıs 1920 ’de, düşmanların hazırladığı ve Anadolu ’nun işgâlini ihtivâ eden Sevr Antlaşmasını, tüm baskılara karşın imzâlamadı Osmanlı ordusu tamâmen lağvedildi Medîne muhâfızı Fahri Paşa, on ikinci ordu kumandanı Ali İhsan Paşa ve Harbiye Nâzırı Mersinli Cemâl Paşa gibi kıymetli kumandanlar Malta ’ya sürüldüler Yalnız pâdişâhın şahsını gözetmek için, yedi yüz kişilik maiyyeti seniyye kıtası bırakıldı Sultan, bu taburu, Ayasofya etrâfındaki sipere sokup, câmiye çan takmak ya da müze yapmak isteyenlere ateş ediniz emrini verdi
İşgâl altındaki İstanbul ’dan vatanın kurtarılamayacağını anlayan Vahideddin Han, güvendiği kumandanları Anadolu ’ya göndermek istedi Oysa bunlar; “Dünyâya karşısında harp edilmez Bu meslek olmaz diyerek gitmeyi reddettiler Sultanın, kurtuluşun Anadolu ’dan gerçekleşeceğine ümidi tamdı Bir ara kendisi gitmeyi düşündüyse de, İngilizler; “Eğer Anadolu ’ya geçersen İstanbul ’u Rumlara işgal ettirir, taş üzerinde taş bırakmayız diyerek engellediler Bunun üstüne, bir gün saraya çağırdığı Mustafa Kemâl ’i; “Paşa! Şimdiye değin devlete çok hizmet ettin Bunları unut Ana şu anda yapacağın hizmet, hepsinden mühim olabilir Devleti kurtarabilirsin sözlerinden sonradan, büyük yetkilerle Anadolu ’ya yolladı
Vahideddin Han, bundan sonra, İstanbul ’daki işgâl kumandanlarını misafir etmek ve Anadolu ’daki mücâdeleyi gözden uzaktan tutmak için, türlü siyâsî gayretler içine girdi Fakat İngilizler de, Türk birliğini ayırmak için pâdişâh aleyhine çalışmaktan geri kalmadılar ve karşı kampanya başlattılar Yegâne arzuları, pâdişâhı milletin gözünden düşürmekti Nitekim, bunda ısrar eden İstanbul ’daki İngiliz işgâl kuvvetleri, 17 Kasım 1922 Cumâ günü, halîfeyi baskı ve silah zoruyla Dolmabahçe Sarayından motora alarak, Malaya harp gemisine bıraktı Bu gemi, son Osmanlı pâdişâhı ve İslâm halîfesini, İngilizlerin, Türk aydınlarını sürdükleri Malta Adasına götürdü Vahideddin Han, acı ve sıkıntı içinde geçen bir sürgün hayâtından sonradan, 16 Mayıs 1926 ’da İtalya ’da vefât etti Cenâzesi, Şam ’a getirilerek Sultan Selim Câmii Kabristanına defnedildi
Vahideddin Han, fazla zeki ve ivedi kavrayışlıydı Arada Sultan Reşâd olmayıp da, İkinci Abdülhamid Han'dan sonradan tahta çıksaydı, İttihat ve Terakki hükümetinin hatâlarını önleyecek, felâketlerin önüne geçecek kudret ve idâre sâhibiydi Mala, dünyâya düşkün olmadığı, hoş ahlâklı ve eşi az görülebilecek kadar nâmuslu olduğu vesîkalarda göze çarpmaktadır Fazla sevdiği vatanından koparken, yanına şahsî ve o kadar cüz ’î mülk varlığından başka bir şey götürmediği, ayrılmasının üzerinden az önce dört sene geçmeden, vefâtında, kasaba, bakkala ve fırına olan borçlarından dolayı 15 gün tabutunun kaldırılmamış olmasından da anlaşılmaktadır
Vahiddedin Hanın, vatanının ve milletinin uğradığı felâketler karşısında neler düşündüğü ve neler hissettiği, kayıtlara geçmiş şu hadîseden çıkarılabilir 1919 senesi Ramazanında bir sabahtan, Yıldız Sarayında yangın çıkar Kısa zamanda artan alevler, sultanın geceleri kaldığı dâireyi de sarar O geceyi tesâdüfen Cihannümâ Köşkünde geçirmiş olan Vahideddin, yangını haber alınca, üstüne pardösüsünü giyerek dışarı çıkar Köşkün önünde hiç telaş göstermeden yangını seyrederken, çevrede ağlayanları görür görmez gözleri yaşararak; “Benim vatanım alev içinde, onun yanına bunun ne kıymeti var demekten kendini alamaz *
 
Mehmed VI Vahideddin Han, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı ve İslam halifesidir. 2 Şubat 1861 tarihinde doğmuş ve ağabeyi II. Abdülhamid'in himayesinde büyümüştür. Fıkıh bilgisinde ileri seviyede olan Vahideddin Han, 4 Temmuz 1918'de ağabeyi Sultan V. Mehmed Reşad'ın vefatı üzerine padişah ve halife olmuştur.

Saltanata geçtikten sonra, ordu ve donanmaya yönelik emirler vermiş ve yeni politikalar izlemiştir. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında işler zorlaşmıştır. Vahideddin Han, işgal altındaki İstanbul'dan vatanın kurtarılamayacağını anlamış ve Anadolu'daki mücadeleyi desteklemiştir.

Sevr Antlaşması'nı imzalamamıştır ve Anadolu'nun kurtuluşuna inanarak güvendiği kumandanlarına destek olmaya çalışmıştır. Ancak İngilizlerin ve İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin baskısı artmıştır. Sonunda 17 Kasım 1922'de, İngilizler tarafından Dolmabahçe Sarayı'ndan alınarak Malta'ya sürgüne gönderilmiştir.

Vahideddin Han, sürgünde yaşadığı sıkıntılara rağmen 16 Mayıs 1926'da ölmüş ve cenazesi Şam'a getirilerek defnedilmiştir. Vahideddin Han'ın vatanseverliği, nâmuslu ve cömert kişiliği, vatanı için olan sevgisi ve mücadele azmi tarihe geçmiştir. Son Osmanlı padişahı olan Sultan Vahideddin, tüm yaşadıklarına rağmen vatanı ve milleti için mücadele etmiş ve tarihe geçmiştir.
 
Geri
Üst