Hoş Geldin!

Bize kaydolarak topluluğumuzun diğer üyeleriyle tartışabilir, paylaşabilir ve özel mesaj gönderebilirsiniz.

Şimdi Kaydolun!

Türkiye'deki doğal güzellikler nelerdir?

zeberus

Yeni Üye
Katılım
29 Ocak 2024
Mesajlar
74.060
Tepkime puanı
2
Puan
38
Yaş
36
Türkiye'nin doğal güzellikleri nelerdir?

Türkiye ve Doğal Güzellikler
Türkiye bir çok doğal güzelliklere sahip bir ülkedir. Kumsalları, mağaraları,limanları,şelaleri, peribacaları, traverten ,falez ve kıyıları ile ülkemiz turistler için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu güzellikleri sayesinde turizme yatırım yaparak her yıl büyük bir turist kitlesini ülkemize çekmekteyiz tek yapmamız gereken ise bu güzelliklere sahip çıkmak ve onları korumaktır.

İşte Görülmesi Gereken Doğal Güzelliklerimiz;

ALTINBEŞİK DÜDENİ

Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünyasını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.

DAMLATAŞ MAĞARASI

Alanyadadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.

KARAİN MAĞARASI

Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiyenin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.


SAKLIKENT

Sadece 45 km. uzaklaşılınca 3000 m. yüksekliğe ulaşan Saklı Yaylasında kurulu Saklıkente varılır. Kış sporlarına elverişli bir yerdir Saklıkent. Aynı gün içinde Antalya plajlarından denize girebilir ya da Saklıkentte kayak yapabilirsiniz

İNSUYU MAĞARASI
Burdur İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya Karayolu üzerinde, Burdura 15 km. uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme ilk açılan mağaradır. 597 m. Uzunluğundadır. Su yüzeyine paraleldir. İçinde akarsular ve göller bulunmaktadır.Mağara ilk kez mağarabilimci Jeolog Dr. Temuçin AYGEN tarafından bulunmuş ve dönemin Valisi Vefik KİTAPÇIGİLin çabalarıyla 1966 yılında turizme açılmıştır.597 metrelik bölümü gezilebilen mağaranın içinde birbirleriyle bağlantılı irili ufaklı dokuz göl vardır. Bunlardan Büyük Göl adıyla anılanı 512 m2lik alanıyla Türkiyenin en büyük yer altı gölüdür.Oluşumu 10 milyon yıl öncesine dayanan mağara, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlar ve tavandan aşağıya sarkan kalker birikintileriyle bir saray görünümündedir. Dilek Gölünde bulunan dikit, 6 metrelik boyuyla Türkiyenin en büyük dikiti ve bir doğa harikasıdır.

Nilüfer Çayı
Nilüfer İlçesine adını veren ve Bursanın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı, Uludağın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyudur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek Nilüfer adını alır.Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere, daha yüksekte Karaıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir.Antik çağ kaynaklarında adı Odrys çayı olarak geçen Nilüfer, Bursa Ovasını suladıktan sonra Uluabat Gölayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayırköy Ovasından Ayvalı Dereyi alarak Uluabat Gölüne ulaşan Nilüfer, daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazından Marmara Denizine dökülür.Soğukpınar, Kaplıkaya, Değirmendere ve Madendere ile dağın kuzeyinden doğan Gökdere, Kaplıkaya, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfere karışarak Marmara Denizine dökülür. 1930lu yıllarda, Bursa ovasına açılan Almankanalı, Cenupkanalı ve Anakanal gibi kanallar da Nilüfere bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere, o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. Velhasıl Bursa sudan ibarettir diyen Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar.

Uluabat Gölü (Apolyont Gölü)

Türkiyenin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Uluabat Gölü, kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir.Yüzölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25, en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare, göl alanı 13 bin 500 hektar, derinliği ise ortalama 2.4, en çok 4 metre dolayındadır.En önemli beslenme kaynağı, göle saniyede ortalama 64 metreküp su getiren Mustafakemalpaşa Çayıdır. Çayın, mevsimlere göre getirdiği su miktarında görülen değişiklikler, göl su düzeyinin alçalıp yükselmesinde neden olmaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayına ve bu çayla birlikte Marmara Denizine akmaktadır.Gölde irili ufaklı 9 ada vardır. Bunların en önemlisi Gölyazı köyünün üzerinde kurulu olduğu ada ile, Halilbey (Alyos) ve Nailbey (Manastır) adalarıdır. Gerek Alyos, gerekse Manastır adalarında Bizans döneminden kalma örenler bulunmaktadır.Uluabat Türkiyenin önemli balıkçılık alanlarından biridir. 21 balık türünün bulunduğu ve daha önceleri kerevitin bol olduğu gölde, şimdilerde daha çok sazan ve turna avlanmaktadır.Uluabat Gölü sucul bitkiler yönünden de ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileriyle kaplıdır. Göl, Türkiyenin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.Anadoluya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kuş alanlarından Kuş Gölüne çok yakın mesafede bulunması nedeniyle Uluabat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğunun da en önemli sulak alanlarından biridir. Türkiyedeki 97 önemli kuş alanından biridir. Uluabat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın ve Tepeli Pelikanın önemli beslenme ve kışlama alanıdır.Antik çağda çok daha büyük olan Uluabat Gölü ile Marmara Denizi arasında, deniz taşımacılığı yapıldığı bilinmektedir.1980li yıllardan sonra göl yakınlarında kurulmaya başlanan sanayi ve Orhaneli Çayının taşıdığı kömür atıkları dolayısıyla gölün suyunda büyük ölçüde kirlenme ve göl alanında daralma başlamıştır.Göl ve havzasındaki yaşamın tehlike altına girmesi üzerine, bölge 1998 yılında uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınmıştır. 2000 yılında ise uluslararası yaşayan göller kapsamına alınan Uluabat Gölü, çevresindeki biyolojik çeşitlilik nedeniyle de doğasever ve çevreci bakışların buraya yönelmesine yol açmıştır.

Ayvaini Mağarası

Uluabat Gölü yakınlarındaki pekçok şirin köyden biri olan, Bursaya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü, eşsiz bir özelliğe sahip.Türkiyenin en uzun 6. mağarası olan Ayvaini Mağarası, Bursanın yeşil sıfatına yakışır özellikteki bu köyde yer alır.Hidrolojik olarak etkin durumda olan mağaranın Ayva ağzından yer altı suları çıkmaktadır. Mağaranın ikinci ağzı ise, Mustafakemalpaşa İlçesine bağlı Kazanpınar ve Doğanalan köyleri arasındadır.Mezozoik zamandan günümüze gelen ve 1970 yılında 3 kişilik bir İspanyol ekip tarafından keşfedilen mağaranın uzunluğu 5.5 kilometreyi buluyor.İçinde derinlikleri yer yer 3-4 metreye ulaşan 60 adet gölcük bulunan mağaranın çıkışındaki gölcüğün uzunluğu ise yaklaşık 400 metre. Su seviyesinin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, olağanüstü sarkıtlarla kaplı, bakir ve el değmemiş yapısı ile gerçek bir doğa harikası olan Ayvaini Mağarası, özellikle üniversitelerin mağaracılık kulüplerinin ilgi odağıdır.Güney Marmara Bölgesinin en uzun yer altı geçidi olduğu belirlenen ve sarkıt, dikit, duvar damlataşları, sulu damlataş havuzları ve küçük gölcükleriyle olağanüstü bir doğa harikası olan bu mağarayı gezmek için rehber alınması zorunludur.
 
Geri
Üst