AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Turk Resim Sanatının Gecirdiği Donemler

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Turk Resim sanatının donemleri
Geleneksel cizgide ilerleyen Turk sanatı; 18 yuzyıldan itibaren belirginleşmeye başlayan batılılaşma hareketlerinin sonucunda bir sonraki yuzyılda batı sanatının seyrine girmiştir Boylece gunumuze değin uzanan ve cağdaş Turk sanatı olarak isimlendirilen surec ortaya cıkmıştır Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi Bey gibi isimlerden gunumuzun genc sanatcılarına, klasikizlenimci tarzdan resim ve heykelin otesine gecen kavramsal calışmalara kadar uzanan bu sureci, daha sonra ayrıntılı bir şekilde ele alacağız Batılı anlamda Turk resim sanatının gelişimini ve evrelerini tum detaylarıyla gozler onune sermeye calışacağız
Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun batı kulturune, bilgisine, teknolojisine, kurumlarına ve yaşam tarzına henuz kapılarını acmadığı donemlerde resim sanatının geleneksel anlamda nasıl ele alındığını, uretim alanları ve bicimlerini ozlu bir şekilde anmaksızın konuya girmek son derece sağlıksız olacaktır Bu, cağdaş Turk resim sanatının kokenlerini geleneksel resim anlayışına dayandırma gerekliliğinden dolayı değildir Hatta denilebilir ki, gunumuz Turk resminin temelleri geleneksel resim anlayışına pek az şey borcludur ve buyuk olcude ayrı temeller uzerinde kurulmuştur Ancak yeni değerler eski değerlere ne kadar az şey borclu olurlarsa olsunlar, sonucta onların yerini almışlardır ve yerini aldıkları şeyi anlamadan yeni değerleri anlamlandırmaya calışmak boş ya da en azından havada kalan bir uğraş olur
Turkler Anadolu'ya hakim olduklarında oldukca zengin bir mirasla karşılaştılar Batı kultur ve sanatının en erken donemlerden kalma urunlerini tanıma fırsatını buldular Ayrıca tarih boyunca batıyla savaş, ticaret v s gibi nedenlerle olan ilişkiler sonucunda ya da zaman zaman saraya davet edilen yabancı sanatcılar aracılığıyla batı sanatını bir olcude tanıyabildiler Ancak Prof Dr Mustafa Cezar'ın cok yerinde bir tespitinde olduğu gibi; batıya karşı ustun oldukları surece onlardan kulturel, teknolojik ya da sanatsal anlamda yararlanma ihtiyacı duymadılar Boylece 19 yuzyıla değin geleneksel sanat anlayışlarını surdurduler
Geleneksel sanat anlayışının, resimdeki yansıması minyatur ve bazı duvar resmilerinde kendisini gostermiştir
Turk Minyaturu I
Minyatur; coğunlukla elyazması kitaplarda, metnin anlaşılmasını kolaylaştırmak ve konuyu zenginleştirmek amacıyla yapılan kucuk boyutlu resimlere verilen isimdir Gerek hıristiyan gerekse İslam dunyasında cok sayıda minyaturlu yazma uretilmiştir Ancak Hırıstiyan sanatı, yaşanan kulturel ve duşunsel değişimlerle bağlantılı olarak doğanın gercekci tasvirine yonelmiş ve bu uğurda yağlı boya resmin sağladığı olanakları tercih etmiştir Ayrıca, matbaanın keşfiyle birlikte elyazmalarının azalmaya başlaması da buna eklenince, 15 yuzyıldan itibaren batı dunyasında minyatur onemini yitirmiştir
Oysa islam sanatcısı, islam felsefesine uygun olan şematik bir anlatımı tercih etmiş ve bunu minyatur sanatında yorumlamıştır Ustelik islam dunyası matbaaya daha birkac yuzyıl ilgisiz kalacaktır Dolayısıyla elyazmalarının uretimi artarak devam etmiştir
Minyatur sanatına yeni bir yaklaşım ve konu dunyası getirmiş olan Turk minyaturu, daha başından beri gercekci eğilimiyle dikkat ceker, ancak genel hatlarıyla İslam minyatur geleneğine bağlıdır Bu durum klasik Osmanlı uslubunun geliştiği 16 yuzyıla kadar belirgindir Gunumuze gelen ornek ve belgeler bizi 89 yuzyıllara Uygurlar donemine kadar ***urur Uygurlardan kalma az sayıda minyaturlu sayfa, ardından Selcuklular doneminden kalma (1113 yuzyıllar) Kelile ve Dimne, Varka ve Gulşah gibi sayılı minyaturlu yazma Turklerin bu sanata tarih boyunca vermiş olduğu onemi ortaya koyar Ancak sağlam ve tutarlı bir cizgi izleyebilmek icin Fatih Sultan Mehmet donemini beklemek gerekecektir
Fatih Donemi: Fatih'in İstanbul'u fethi sadece Turkler icin değil, tum dunya icin onem taşıyan tarihi bir olaydır Sınırlarını Hırıstiyan batının kapılarına dayamış olan Osmanlı, artık başkenti İstanbul olan guclu bir imparatorluktur Burada hemen şu saptamayı yapalım; demek ki, bu tarihten itibaren gelişme surecine girecek olan minyatur sanatı herşeyden once bir imparatorluk sanatı olacaktır Sultan İstanbul'un fethinin ardından fazla zaman gecirmeden sarayına doğulu ve batılı pekcok bilim ve sanat adamının toplamaya başladı Saraya gelen yabancı sanatcılar arasında Venedikli Maestro Paolo, Veronalı Matteo di Pasti, 14781481 arasında burada kalan ve padişaha cok sayıda madalyon hazırlayan Costanza da Ferrara ve Fatih'in bir portresini yapan Gentile Bellini gibi isimlere rastlanır Donemin en unlu nakkaşı olan ve Maestro Paolo'nun oğrencisi olduğu, bir sure Venedik'e gidip burada calıştığı soylenen Sinan Bey de; onun bağdaş kurmuş, elinde tuttuğu karanfili koklar bir vaziyette resmini yapmıştır Burada batı portre resminin unsurlarıyla minyatur geleneğinin uyumlu bir kaynaşması soz konusudur Boylece bu donemde Osmanlı minyaturunde portre geleneğinin temelleri de atılmış olur
Ancak bu donemden gunumuze gelen iki minyaturlu yazmadan Dilsuzname Edirne'de, Cerrahiyei İlhaniye ise Amasya'da hazırlanmıştır Saray atolyesinden cıkma resimli elyazmalarından gunumuze gelen ilk ornekler II Beyazıd donemine aittir
Osmanlı Saray Atolyesinde Minyaturlu Yazmaların Hazırlanması: Saraya bağlı olarak hem atolye hem de bir okul gorevi goren nakkaşhanelerden cıkma ilk ornekleri gormeden once, kısaca minyaturlu bir yazmanın nasıl hazırlandığını anlatmakta yarar vardır Elyazması kitapların hazırlanması toplu bir calışmanın urunudur
Nakkaşhanede sernakkaş ya da nakkaşbaşı adı verilen bir ustanın yonetiminde pekcok sanatcı birarada calışmıştır Atolyede sıkı bir disiplin icerisinde ustakalfacırak ilişkisi mevcuttur ve muhtemelen ilk once usta her sahneyi tasarlanmış ardından yardımcıları arasında bazı konuları paylaştırmıştır Yoğun bir calışma ortamı ve iş birliğinin soz konusu olduğu bu duzende, tum calışmalar sıkı bir disiplin icinde surmekteydi
II Beyazıd ve I Selim Donemleri : İşte bu ortamda hazırlanan minyaturlu yazmalardan gunumuze gelen en erken tarihli ornekler II Beyazıd donemindendir Bu donemde Fatih doneminde yoğunlaşan batı etkisi azalmaya başlamış ve portrelerin yerini yeniden elyazmalarının sayfalarını susleyen minyaturler almıştır
Kelile Dimne, Hamse, Husrev ile Şirin, Suleymanname gibi eserlerin minyaturlerinde Şiraz, Herat gibi ceşitli doğu okullarından gelen etkilerin yanı sıra az da olsa batı etkisi gorulebilir
Yavuz Sultan Selim doneminde ise, 1514'de Tebriz'in fethiyle bağlantılı olarak bazı İranlı sanatcıların saraya gelmesiyle Safevi uslubu etkili olmuştur Yaklaşık 40 yıllık bir surec icerisinde Fatih doneminden gelen batı etkileri ozumsenmeye başlanmış, bunun yanı sıra ceşitli doğu okullarının etkileri hissedilir olmuştur Henuz belli bir usluplaşma gorulmese de, bu donem icin bir hazırlık evresi niteliği belirgindir Mantık alTayr (1512), sadece Şiraz ve Tebriz okullarının değil Osmanlının karakteristik ozelliklerinin de gorulduğu bir ornektir
Kanuni Donemi : Kanuni doneminde Osmanlı minyaturu nihayet kişiliğini bulur İmparatorluk doğuda ve batıda sınırlarını genişletirken fethedilen ulkelerin sanatcıları da Osmanlı sarayına geciyordu ve bunlar Osmanlı sanatcıları uzerinde etkili oluyordu Nevai'nin 153031 tarihli Hamse'sinin minyaturlerinde Avrupa, Pers ve Osmanlı gelenekleri kaynaşmıştır
Bu donemde; Şahi'nin Divan'ı (1528), Ali Şir Nevai'nin biri 1534 tarihli diğeri tarihsiz iki Divan'ı gibi edebi icerikli yazmaların dışında en onemli calışmalar tarihi konulu elyazmaları olmuştur Bu konu, sonradan Osmanlı minyaturunun ana teması olacaktır ki, daha gercekci bir yaklaşımın gelişmesine yol acmıştır
Kanuni doneminin ortalarına doğru, Osmanlı tarihine ait olayları tasvir eden tamamen yeni bir tarz ortaya cıkmıştır Matrakcı Nasuh'un resimlediği 1534 tarihli Bayanı manazili sefari Irakeyn, Kanuni'nin Irak seferini anlatır Sultanın sefer guzergahındaki İstanbul, Halep, Diyarbakır, Tebriz, Bağdat şehirlerin ve kurulan kampların gorunumleri tasvir edilmiştir Buyuk bir gerceklikle yapılan resimler, dikkatli gozlemlerin sonucudur ve sanatcı ayrıntıya girmeden en onemli ozellikleri vermeyi başarmıştır Bu ozellikleri ile coğu kuşbakışı cizimlerden oluşan bu gorunumler, topografik resim tarzının ilk ve en canlı orneklerini oluştururlar
Osmanlı sanatcıları Kanuni'nin atolyesinde doğulu ve batılı sanatcılarla birlikte calışmışlar ve bunun sonucunda calışmaları ceşitlilik gostermiştir Yaklaşık 30 yıl suren II Selim ve III Murat donemlerinde, Osmanlı minyaturu bu dış etkilerden tamamıyla kurtulmuş ve tam anlamıyla bağımsız ve ozgun bir stil geliştirmiştir Osmanlı tarihiyle ilgili tasvirler bu donemde olgunlaşmış, realizm buyuk bir sadeliğe ulaşmıştır Bu donemde minyaturun en onemli konusu Osmanlı tarihidir Osmanlı sultanlarının tarihini, donemlerinin toplumsal ve sosyal olaylarını anlatan şahnameler yuzlerce minyatur iceriyordu
Bu donemde ayrıca II Mehmet doneminde ilk kez gorulen portreler de populer olmuştur Ote yandan edebi eserlerin illustrasyonu onemini kaybetmiştir
Klasik Donem : II Selim doneminde hazırlanan Nuzhetel ahbar der seferi Zigetvar'da kalenin fethini gosteren sahne, ilk kez figurlerle topografik tasviri birleştirerek daha sonraki calışmalarda geliştirilerek kullanılacak olan bir ozelliği ortaya koyar
Donemin en onemli şahnamecisi Lokman'dır Onun Zafername, Şahnamei Selim Han ve Şehinşahname adlı uc şahnameyi yazdığı bilinmektedir Donemin en onemli nakkaşı ise Nakkaş Osman'dır ve Lokman ile birlikte pekcok minyaturlu elyazmasında calışmıştır
Portre resminde onemli bir isim Barbaros Hayrettin, Kanuni ve II Selim'i resimleyen Nigari takma isimli Haydar Reis'tir Nigari, 35X40 cm ebatlarında buyuk boy minyaturler yapmıştır Osmanlı portrelerinin en onemli orneği III Murat doneminde resimlenmiş olan Lokman'ın Kıyafet elinsaniye fi Şemail el Osmaniye'sindeki ceşitli Osmanlı sultanlarına ait 20 portredir Bu portreler icin araştırma yapılmış ve sultanların ozellikleri cıkartılmıştır Portrelerdeki resmi ozelliğe rağmen bireysel nitelikler ve ifadeler başarıyla yansıtılmıştır
III Murat'ın oğlu III Mehmet'in sunnet toreni icin verdiği 52 gunluk şoleni anlatan Surname bu donemin en onemli minyaturlu yazmasıdır Bu el yazması sadece Osmanlı minyatur resmi acısından değil, fakat aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun 16 yuzyıldaki ekonomik ve sosyal durumu icin bir belge niteliği taşıması acısından da onemlidir
Osmanlı resminin en anıtsal el yazması hic şuphesiz Şehnameci Lokman'ın iki ciltlik Hunername'sidir (1584) Kitabın birinci cildinde I Osman'dan I Selim hukumdarlığının sonuna kadar her sultanın tahta cıkışı, atış ve av yiğitlikleri, bedeni kuvvet, cesaret, felsefe, donemin en onemli olayları ve olumu gibi konuları işleyen sahneler yer alırken; ikinci cilt yalnızca I Suleyman'ı konu alır Bu donemde yapılan pekcok minyaturlu diğer elyazmasıyla Osmanlı minyaturu klasik huviyetini bulur
Donemin sonlarına doğru ve bu okul en olgun işlerini uretirken tamamıyla yeni bir uslup ortaya cıkar Bu uslubun doğuşu gerek yuzlerce minyaturundeki uslup gerekse konu acısından tarihi resimlerden farklı olan 5 ciltlik Siyeri Nebi'de gorulur
Burada, Hz Muhammed'in hikayesi anlatılır Az sayıdaki figurler olağandan buyuktur ve yumuşak konturludur Minyaturler cok renkli, titreyen ve bukulmuş melek kanatları, alevli haleler ve bulutlarla zenginleştirilmiştir Tarihi resimlerin ve sade kompozisyonlara dayalı hikayelerin tersine yumuşak hatlar, parlak renk skalası ve sadece birkac figur kullanımı gecklasik donemin ana ozellikleridir
GecKlasik Donem : Bu donemde sahnelerde birkac buyuk figurun yer alması, yumuşak hatlar ve guclu renklerin vurgulanması genel ozelliklerdir Genellikle gecklasik donem tarihi konulu minyaturlerinde an toplantıları, şehzadelerle konuşan sultanlar, elyazması uzerinde calışan yazar ve ressamlar donemin gozde konularıdır Klasik donemin doğal toprak renkleri yerini mor ve koyu kırmızının parlak tonlarına bırakır
Şehnamei Mehmet Han (1609)'da Sultan'ın İstanbul'a donuşunu anlatan sahne tamamıyla yeni bir kompozisyon planının yansıtır Figurler diyalog halindedir, zaferin neşesi icerisindedirler III Mehmet doneminin onemli sanatcısı Hasan'dır Bu donemde klasik donemin aksine konularda buyuk ceşitlilik gorulur
III Mehmet doneminde saray ressamlığıyla karşılaştırıldığında cok farklı bir gorunuş ortaya koyan başka bir resim okulunun varlığı saptanır Bunlar eyalet resimleridir Fuzuli'nin Hadikat el Sueda'sı gibi orneklerde pekcok sahneye artık ceşitli toplumsal sınıflardan kişi dahil olur Zengin hayal gucune dayanan bu resimlerde bir halk uslubu vardır Bu okulun serbest, samimi atmosferiyle saray oklunun etkileyici, resmi uslubu arasında buyuk bir fark vardır
17 Yuzyıl : Tarihi konulu resimler azalarak da olsa 17 yuzyılın ortasına kadar yapılmaya devam etti Ote yandan 17 yuzyılın başından itibaren album yapımı ve bununla beraber tek figurler ve ayrı portreler onem kazandı Klasik ve gecklasik donem minyaturleriyle olan en carpıcı farklılaşma minyaturlerin ebatlarındadır Falname'nin 36 minyaturu yaklaşık 36X48 cm ebadındadır Bunlar, renkli, kalın fırcalarla boyanmış ve dekoratif detayların onem kazandığı minyaturlerdir
II Osman doneminde gerek tarihi konular gerek şahnameler yeniden populer oldu Donemin en onemli yazması Tercumei Şakayıkı Numaniye, her alandaki Turk buyuklerini konu alır Bunlar Nakşi'nin minyaturleridir Nakşi'nin resimlerinde sahneler cok az figur icerir ve dış mekan tercih edilmiştir
Onun tarzı klasik donemden ve sonraki resim okullarından farklıdır Calışmalarının en onemli ozelliği zarif fırca vuruşlarına temellenen saf desendir ve manzaralar genellikle ceşitli mat renklerle boyanır
Arka plandaki ağaclar ve binalar sahneye derinlik verme cabasıyla dikkatle gozlenmiştir ve olağandışı bir perspektif duygusuyla cizilmiştir Bu durum ozellikle kemerli pencere ve kapılarda gorulur Nakşi'nin renkleri de zengin ton ceşitlilikleri ve usta uygulanış teknikleriyle dikkat cekerler
Divanı Nadiri, ya da Antoloji de Nakşi'nin elinden cıkmış olmalıdır Onun minyaturlerinde pencereden gorulen patikalar, doğrudan resmin icine uzanan kemerli portaller ve uzaktaki golgevari figurler, derinlik duygusuna cok fazla onem verdiğini gosterir Kemerli acıklıklar resme guclu bir perspektif duygusu verir Acıktır ki, 17 yuzyıl başlarından itibaren batı sanatının en onemli ozelliği olan uc boyutlu tasvire yonelik illuzyonlar Osmanlı minyaturune girmeye başlamıştır
II Osman doneminde, sultanın tarihini anlatan son Osmanlı Şahname'si yazılır II Osman'ın Hotin seferi sırasında ordusuyla ilerlediği sahnede, on plandaki izleyici grubunun gosterilişi en yenilikci ozelliktir Figurler sultana bakmaktadırlar ve arkadan gosterilmişlerdir On plana alt kısımları resmin cercevesi tarafından kesilmiş şekilde yerleştirilmişlerdir, bu tum sahneye derinlik duygusu verir ATASOY, N ; a g e , s 69, 70 16 yuzyıl klasik donem uslubunu surdurmeye devam eden saray sanatcılarından ayrı olarak Nakşi'nin sunduğu yeni uslup hem batı sanatının etkilerini hem de derinlik sorununun cozumu girişimini yansıtır Bu doneme ait anonim bir album saray dışındaki orneklerin niteliği hakkında bilgi verir Bunlar daha ilkel ve naif bir şekilde ele alınmışlardır ve yerel halk kulturu ve populer zevki yansıtırlar
 
Türk resim sanatının farklı dönemlerinin detaylı bir şekilde ele alındığı mesajınız çok kapsamlı ve bilgilendirici bilgiler içermektedir. Geleneksel Türk minyatür sanatından başlayarak Osmanlı dönemine, fethedilen topraklar üzerinden yabancı sanatçı etkileşimlerine ve gelişme süreçlerine kadar geniş bir perspektif sunmaktadır. Minyatür sanatının tarihsel gelişim süreci, Batı etkileri, portre geleneği, saray atölyelerindeki çalışma düzeni, farklı dönemlere ait önemli eserler ve sanatçılar detaylı bir şekilde anlatılmıştır.

Özellikle minyatür sanatının İslam felsefesine uygun şematik anlatımı tercih etmesi, batı sanatıyla gelişme süreci, portre geleneğinin oluşumu, saray atölyelerindeki çalışma disiplini ve Osmanlı resim sanatının evreleri konularına detaylı olarak değinilmiş. Ayrıca dönemlerdeki sanatçıların eserlerine, minyatürlerin konu seçimlerine ve teknik özelliklerine vurgu yapılarak, Türk resim sanatının gelişimi adım adım izleyiciye aktarılmış.

Bu kapsamlı anlatım, Türk resim sanatının evrimini anlamak ve farklı dönemlerdeki sanatsal akımları takip etmek açısından oldukça önemlidir. Batı etkilerinin minyatür sanatına yansımaları, portre geleneğinin oluşumu, saray sanatçılarının çalışma düzeni gibi detaylar, Türk resim sanatının zengin ve çeşitli yapısını gözler önüne sermektedir. Bu bilgiler ışığında Türk resim sanatının gelişimine dair daha geniş bir perspektif elde edebilir ve sanat tarihine dair daha fazla bilgi edinebiliriz.
 
Geri
Üst