AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Tuketici Kredilerinde Kefalet Sorunu ve Kredi Kefilliği

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
Tuketici Kredilerinde Kefalet Sorunu ve Kredi Kefilliği
Bilindiği uzere 4077 sayılı Tuketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı kanun 14062003 tarihi itibarıyla yururluğe girmiştir
Tuketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10III maddesi tuketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borcluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez duzenlemesini icermektedir
Doktrinde: Bu duzenleme ile amaclanan, tuketici kredileri ve dolayısıyla kredi kartlarındaki kefaletin adi kefalet olarak hukum doğurmasıdır Yorum yoluyla adi kefaleti amacladığı kabul edilerek tuketici lehine yorumlanması ve bu şekilde asıl borclu aleyhine icra takibi yapılmadığı surece kefilin takip edilemeyeceği sonucuna varmak gerekir Kanaatimizce, bu duzenlemenin amacı, borclunun odeme kabiliyeti bulunduğu halde borcun ifasının kefilden talep edilememesi olduğundan, asıl borclunun borcu odeme olanağının bulunmadığının bir aciz vesikası ile belgelenmediği surece kefil aleyhine icra takibi yapılamaması gerekir Bu cercevede, kefile başvurabilmek icin, kefalet sozleşmesinin yapılmasından sonra borclunun iflas etmesi veya borclu hakkında yapılan icra takibinin alacaklının hatası olmaksızın sonucsuz kalması yahut Turkiyede takibat yapılmasının imkansız hale gelmesi zorunludur (BKm486) goruşu savunulmaktadır1
Uygulamada, bir cok Tuketici Mahkemesi yeni tarihli kararda, yukarıdaki doktrinde belirtilen yorumu benimsemiş gorunmektedir
Ancak, TKHKm10III duzenlemesi incelendiğinde, metinde kullanılan kelimelerin adi kefalet amacında olmadığı, adi kefalet kavramının acıkca belirtilmediği gorulmektedir Duzenlemede, asıl borcluya başvurmadan kefilden borcun ifasının istenemeyeceği ifadesi yer almaktadır Gercekten de asıl borcluya başvurmak tabirinden farklı anlamlar cıkarmak mumkundur Bankanın hesap kat ihtarnamesi gondermesini asıl borcluya başvuru olarak kabul edilebilir Bu bağlamda kefillere asıl borcluya başvurulduğu ancak alacağın tahsil edilemediği bildirilmek suretiyle, asıl borclu ile birlikte kefillere de icra takibi acılabilir(hatta asıl borclu aleyhine icra takibi acmadan doğrudan kefili aleyhine takip yapılabileceği savunulabilir) Kanunda, asıl borclu hakkında takip yapılıp daha sonra aciz belgesine bağlandıktan sonra kefil aleyhine icra takibi başlatılabileceği yonunde acık bir duzenleme bulunmamakta iken bu yonde bir yorumu kabul etmenin kanunun metnine aykırı olduğunu duşunmekteyiz
Alacaklı banka tarafından borcun odenmesi maksadıyla asıl borcluya (ve kefillere) bu ihtarname ile başvuruda bulunması yeterli olup, kanun metninde, bu başvurunun asıl borcluya icra takibi şeklinde yapılacağı daha sonra icra takibinin sonucsuz kalması uzerine kefile başvurulabileceği ongorulmemiştir Kanunun bu hukmu ile tuketici kredilerindeki kefaletin adi kefalet niteliği taşıdığı belirtilmediğinden ve Borclar Kanunun adi kefalet hukumlerine acıkca atıf yapılmadığından kanun koyucunun iradesinin adi kefalet olmadığı duşunulmektedir
Nitekim 01032006 tarihinde yayınlanarak yururluğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi kartları Kanunun 24maddesinin son fıkrasında kredi kartı kullanımlarındaki kefalet,borclar kanununda belirtilen adi kefalet hukumlerine tabidir Asıl borcluya başvurup borcun tahsili icin tum yollar denenmeden kefilden borcun ifası istenemez Hukmu getirilmiştirKanun koyucu, artık Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa tabi olan kredi kartı ve banka kartlarındaki kefaletin adi kefalet olduğunu vurgulamış, bu yondeki iradesini acıkca ortaya koymuşturKanun koyucu TKHK hukumlerine tabi olan tuketici kredilerinde boyle bir iradeyi acıkca ortaya koymamış olması ve borclar kanunun adi kefalet hukumlerine acıkca atıf yapmamış olmasının goruşumuzu desteklediği duşunulmektedir Sonuc olarak, TKHK 10III maddesinin acık olmayan ifadesinin yarattığı tereddutler ve uygulama, yerel mahkeme kararları ve yargıtayın ictihatlarıyla belli olabilecektir
 
Geri
Üst