AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Tarihi Ulu Camii Diyarbakır

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Diyarbakır Yüce Cami,Diyarbakır Ulu Cami Tarihi,Diyarbakır Yüce Camiye nasıl gidilir,Diyarbakır Yüce Cami hakkında veri,Diyarbakır Ulu Cami resimleri,Diyarbakır Ulu Cami mimari yapısı
Ulu Cami (Diyarbakır)
iyarbakır Ulu Cami Mahallesi ’nde yer alan bu cami Anadolu ’nun en eski camilerinden birisidir Arap orduları 639 tarihinde Diyarbakır ’ı ele geçirdiği zaman buradaki büyük bir kiliseyi cami olarak kullanmıştır
Büyük Selçuklu hükümdarlığı zamanında Vali Amidüddevle 1090 yılında yıkılmaya yüz tutan bu yapıyı Sultan Melik Şah ’ın isteği ile yeniden onarmıştır Bununla ilgili 1091 tarihli küfi yazılmış bir kitabeyi camiye yerleştirmiştir Bu onarımdan daha sonra 1115 yılında bir yer sarsıntısı ve yangın sonucu inşa büyük zarar görmüştür Sonraki yıllarda Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev, 1241 ’de Osmanlı Padişahı IVMehmed, Akkoyunlu Uzun Hasan bu camiyi onarmış ve bununla ilgili kitabelerini duvarlara yerleştirmiştir
Ulu Cami, dağıtılmış zamanlarda değişik dönemlerde tazelenmiş ve her onarımda yeni yapılar eklenerek bugünkü şeklini almıştır Caminin duvarlarında bir takım ustaların isimlerine de rastlanmakla beraber, bu ustaların caminin hangi bölümlerinde çalıştıkları katiyet kazanamamıştır Bunların arasında Melik Şah ’ın mimarı Urfalı Selami oğlu Mehmet ’in, Nisanoğulları ’ndan da Hibetullah el Gürgâni ’nin burada çalıştığını belirten yazıtlara rastlanmıştır
Ulu Cami ’nin büyük dikdörtgen bir avlusu vardır Bu avlu üç yanlamasına farklı alanlara yönlendirilmiş yapılarla çevrilmiştir Avlunun batısındaki iki katlı cepheyi Ebu Mansur İlaldı ’nın yaptırdığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır Bu birim antik çağın tiyatro cephelerini andırmaktadır Ancak bu cepheye eklenen kitabeler ve silmeler ile değişik bir cephe görünümü elde edilmiştir giderken ikinci katta birbirlerinden farklı kemerler kullanılmıştır Bu cephe doğu bölümünde 11631164 yıllarında İnaloğlu Mahmut ve veziri Nisanoğlu Ali vaktinde tekrarlanmıştır Bu birim de iki katlı olup, üst katı kütüphane olarak kullanılmıştır Burada, sütunların üzerine ve girişte karşılaşılan aslan ile boğa mücadeleleri kabartma olarak işlenmiştir Avlunun güneyinde ise, doğu cephesine bitişik olan Mesudiye Medresesi önüne de bugün tek katlı olarak görülen sütunlu, sivri kemerli bir revak sırası yerleştirilmiştir Böylece camiye bir bütünlük kazandırılmış, Mesudiye medresesine de cami ile benzer bir giriş mekanı oluşturulmuştur
Caminin avlusunun ortasında sekizgen sütunların taşıdığı şadırvan 1849 yılında yapılmıştır Bu avlunun bir kenarında üçer sütunlu bir namazgâh ile üstelik havuz bulunmaktadır Caminin avluya bakan cephesinin ortasına bir mihrap yerleştirilmiştir Bunun sağ ve solunda içeriye girişler, pencereler ve caminin tabi cephe ile birleştiği yerlere de tekrar birer kapı açılmıştır Bu duvarı ortasından kesen uzun bir yazı frizi dikkati çekmektedir Bu cephede üç sıra pencereler çözülmüş ve bunun üzeri eğimli bir çatı ile de örtülmüştür Böylece camiye giriş açıklanmış bir şekilde ortaya çıkarılmıştır
Caminin ibadet mekanı iki üçgenin taban olmayan kenarı sırası ile mihraba paralel üç nefe ayrılmış, bunun orta bölümünü de daha geniş bir mekân kesmiştir Bu ayaklar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır Bu kemerlerin üzerine ikinci bir kemer dizisi daha yerleştirilmiştir İç mekanın solunda ve doğusuna rastlayan bölümde bir mihrap daha bulunmaktadır Caminin en önemli bölümü olan mihrap ve minber XIXyüzyılda yapılmıştır Caminin ilk yapılışındaki mihrap ve minberi konusunda tatmin edici data bulunmamaktadır İbadet mekanının üzerini örten tavan kalem işleri ile süslenmiştir Bu tavan ile duvar arasındaki bağlantıyı karşılayan yere bir yazı frizi yerleştirilmiştir
Caminin batısındaki bir kapıdan da minareye çıkılmaktadır Minare kare gövdeli, silindirik külahlıdır Üstünde yer yer kitabeler bulunmaktadır
Diyarbakır Yüce Camisi ibadet mekanını enine kesen üç nef ve orta mekanın diğerlerinden daha bambaşka yükseklikte oluşundan ötürü Şam Emeviye Camisi ’ni andırmaktadır *
 
Diyarbakır Ulu Cami, tarihi ve mimari açıdan büyük bir öneme sahip olan eski bir camidir. Arap ordularının 639 yılında Diyarbakır'ı ele geçirmesinin ardından büyük bir kilise camiye dönüştürülmüştür. Cami, zaman içinde farklı hükümdarlar ve liderler tarafından onarılmış ve genişletilmiştir.

Caminin mimari yapısı oldukça dikkat çekicidir. Büyük dikdörtgen bir avlusu bulunan caminin çevresi farklı alanlara yönlendirilmiş yapılarla çevrilidir. Avlunun batısındaki cephe, farklı kemerlerin kullanıldığı Ebu Mansur İlaldı tarafından inşa edilmiştir. Doğu bölümünde ise İnaloğlu Mahmut ve Nisanoğlu Ali'nin zamanında yapılan birim bulunmaktadır. Avlunun ortasında yer alan şadırvan 1849 yılında inşa edilmiştir.

Camiye girişte dikkat çeken mihrapın sağında ve solunda içeriye girişler, pencereler ve caminin tabi cepheyle birleştiği noktalara kapılar yerleştirilmiştir. İbadet mekanı, mihraba paralel üç nefe ayrılmıştır. Bu nefsiz yapı, sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. XIX. yüzyılda yapılan mihrap ve minber, caminin en önemli detaylarından biridir. İç mekanın tavanı kalem işleriyle süslenmiş ve duvarla uyumlu bir yazı frizi ile desteklenmiştir.

Caminin batısında yer alan minare kare gövdeli ve silindirik külahlıdır. Minarede yer yer kitabeler bulunmaktadır. Ulu Cami, ibadet mekanını enine kesen üç nef ve orta mekanındaki farklı yükseklikle, tıpkı Şam Emeviye Camisi gibi önemli bir yapıdır.

Diyarbakır Ulu Cami, tarihi ve mimari açıdan incelendiğinde Anadolu'nun en eski camilerinden biri olarak büyük bir kültürel miras niteliği taşımaktadır. Caminin geçirdiği onarımlar ve eklemeler, farklı dönemlerin izlerini taşımakta ve yapıya benzersiz bir karakter kazandırmaktadır.
 
Geri
Üst