SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Sultan Ne Demek - Sultan'nın Anlamı -Sultan Nedir - Sultan tanımı
'Sultan (Arapça: سلطان), tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan İslamî bir sıfattır. Sözcük olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir. Genelde bağımsızlığını ilan eden İslam hükümdarları tarafından kullanılmıştır.
İslâm devletlerinde, hükümdara verilen unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarındadır. Sultan tabiri, Müslüman hükümdarlarının özellikle Sünnî kısmına ait bir unvandır. Sözcük, Arapça'dan alınmış olup, iktidar sahibi demektir. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve bürhan manâsına da alınmıştır. Sultan unvanını ilk defa 2. asrın ilk yıllarında, Gazne’de hükümdar bulunan Mahmud İbn-il Emir Sebüktekin kullandı.
Hilâfet, Emevî ve Abbasî sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denildi.
Sultanlık, Gazneliler'den, Selçuklular'a ve onlardan da Osmanlılar'a geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'e, Abbasî hilâfet merkezini, Şiî Büveyhoğullarının baskısından kurtardığından Abbasi halifesi tarafından "Karaların ve Denizlerin Sultanı" unvanı verilmişti. Haçlılar'a karşı kahramanca savunmasıyla ünlenen Kılıç Arslan, Sultan-ı İklim-i Rum lâkabıyla ünlüdür.
Osmanlı Sultanları, Orhan Gazi'den başlayarak, kitabelerinde hep sultan tabirini kullandılar. Sikke üzerinde ilk defa sultan ne yaptıgını bilmedi sıfatını kullanansa I. Murad Han'dır. Emir Süleyman’ın sikkelerinde yalnız “Emir Süleyman” ibaresi görülür. Çelebi Sultan Mehmed, Sultan ve Sultan-ı Âzam, Es-Sultan-ül Melik-ül Âzam ibaresi bulunan ve Akçe-i Osmanî denilen gümüş sikkeleri kestirdi. II. Murad Han'ın bazı sikkelerinde Sultan unvanı bulunduğu gibi, halefleri de paralarında bu tabiri bol miktarda kullanmışlardır. Sultan Çelebi Mehmed’e kadar Osmanlı padişahları için resmî kayıtlarda Sultan yerine “Bey” unvanı kullanılmıştır. Sultan sözcüğü Sultan-üs-Selâtin, Sultan-ül-Mücâhidin, Sultan-ül-Guzât, Emir-ül-Kebir unvanları saygı amaçlı ya da genel olarak, padişahlar hakkında kitaplara ve kitabelere yazılmıştır.
Abbasî Halifesi, Sofya’nın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâr’a yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu.
Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız İstanbul’da oturan padişah anlamına gelir. Türkler ise kendi hükümdarlarına yalnız kullanırken, Sultan değil, Padişah derler. Sultan sözcüğünü, ancak isimle beraber, Sultan Osman, Sultan Abdülaziz şeklinde kullanır veya Murad Han, Abdülmecid Han derler. Yalın sözcük olarak “Padişah” kullanırlardı.
Padişah, Türk imparatoru sıfatıyla hakan, İslâm imparatoru sıfatıyla sultandı. Padişahların kız ve erkek çocukları, anneleri ve kadınları için de adından sonra, Hatice Turhan Sultan’da olduğu gibi, sultan unvanı kullanılırdı.
Osmanlılar tarafından da, hem Padişahlar, hem de hanedanın kadın üyeleri için kullanılmıştır; örneğin Sultan Süleyman ve Esma Sultan.
'Sultan (Arapça: سلطان), tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan İslamî bir sıfattır. Sözcük olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir. Genelde bağımsızlığını ilan eden İslam hükümdarları tarafından kullanılmıştır.
İslâm devletlerinde, hükümdara verilen unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarındadır. Sultan tabiri, Müslüman hükümdarlarının özellikle Sünnî kısmına ait bir unvandır. Sözcük, Arapça'dan alınmış olup, iktidar sahibi demektir. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve bürhan manâsına da alınmıştır. Sultan unvanını ilk defa 2. asrın ilk yıllarında, Gazne’de hükümdar bulunan Mahmud İbn-il Emir Sebüktekin kullandı.
Hilâfet, Emevî ve Abbasî sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denildi.
Sultanlık, Gazneliler'den, Selçuklular'a ve onlardan da Osmanlılar'a geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'e, Abbasî hilâfet merkezini, Şiî Büveyhoğullarının baskısından kurtardığından Abbasi halifesi tarafından "Karaların ve Denizlerin Sultanı" unvanı verilmişti. Haçlılar'a karşı kahramanca savunmasıyla ünlenen Kılıç Arslan, Sultan-ı İklim-i Rum lâkabıyla ünlüdür.
Osmanlı Sultanları, Orhan Gazi'den başlayarak, kitabelerinde hep sultan tabirini kullandılar. Sikke üzerinde ilk defa sultan ne yaptıgını bilmedi sıfatını kullanansa I. Murad Han'dır. Emir Süleyman’ın sikkelerinde yalnız “Emir Süleyman” ibaresi görülür. Çelebi Sultan Mehmed, Sultan ve Sultan-ı Âzam, Es-Sultan-ül Melik-ül Âzam ibaresi bulunan ve Akçe-i Osmanî denilen gümüş sikkeleri kestirdi. II. Murad Han'ın bazı sikkelerinde Sultan unvanı bulunduğu gibi, halefleri de paralarında bu tabiri bol miktarda kullanmışlardır. Sultan Çelebi Mehmed’e kadar Osmanlı padişahları için resmî kayıtlarda Sultan yerine “Bey” unvanı kullanılmıştır. Sultan sözcüğü Sultan-üs-Selâtin, Sultan-ül-Mücâhidin, Sultan-ül-Guzât, Emir-ül-Kebir unvanları saygı amaçlı ya da genel olarak, padişahlar hakkında kitaplara ve kitabelere yazılmıştır.
Abbasî Halifesi, Sofya’nın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâr’a yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu.
Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız İstanbul’da oturan padişah anlamına gelir. Türkler ise kendi hükümdarlarına yalnız kullanırken, Sultan değil, Padişah derler. Sultan sözcüğünü, ancak isimle beraber, Sultan Osman, Sultan Abdülaziz şeklinde kullanır veya Murad Han, Abdülmecid Han derler. Yalın sözcük olarak “Padişah” kullanırlardı.
Padişah, Türk imparatoru sıfatıyla hakan, İslâm imparatoru sıfatıyla sultandı. Padişahların kız ve erkek çocukları, anneleri ve kadınları için de adından sonra, Hatice Turhan Sultan’da olduğu gibi, sultan unvanı kullanılırdı.
Osmanlılar tarafından da, hem Padişahlar, hem de hanedanın kadın üyeleri için kullanılmıştır; örneğin Sultan Süleyman ve Esma Sultan.