- Konu Yazar
- #1
Stres kuramının kurucusu kimdir?
genel uyum sendromu adlı stresin organizmada ne gibi etkileri olduğunu inceleyen bir kuram sahibi bilim adamı.Biyolojik çevreden kaynaklanan stres faktörleri nelerdir?
Biyolojik çevreden etkilenme sonucu ortaya bedensel birtakım hastalıklar çıkar. Çevremizde ortaya çıkan hastalıklar, bunlardan korunmaya çalışmak, başka ülkelerde ortaya çıkan kuş gribi gibi bulaşıcı hastalıkların bulunduğumuz bölgeleri etkilemesi de bizlerde strese neden olur.Stres kavramını ilk kullanan bilim adamı kimdir?
Stres kavramını ilk kullanan bilim adamı kimdir?Bilim dünyasında stres sözcüğü ilk kez 17. yüzyılda “elastiki nesne ve ona uygulanan dış güç” arasındaki ilişkiyi açıklamak üzere fizikçi R. Hook tarafından kullanılmıştır. T. Young isimli fizikçi ise, stresi maddenin içindeki bir güç veya direnç olarak tanımlamıştır.
Iş ile ilgili stres faktörleri nelerdir?
Iş ile ilgili stres faktörleri nelerdir?İş Yerinizdeki Kronik Stres Kaynakları
- Rollerdeki Belirsizlik. İşin tanımının sürekli değişiyor olması, beklenti ve isteklerin belirsiz olması, rollerin belirgin olmaması, iyi bir performans göstermeyi engeller.
- Kişiler Arası Çatışmalar.
- Sorumluluk.
- Yoğun İş Yükü
- Katılım.
- Mekan ve Yer Sorunları
- KİM PSİKOLOJİ
Çalışanlarda iş stresi oluşmasına yol açan temel faktör nedir?
İş ortamı strese her zaman elverişlidir. Bir işte bireyden pek çok şey ya da çok az şey istenmesi stres yaratır. Açıkçası işin her yönü strese yol açabilir. Aşırı sıcak, gürültü, ışık ya da çok az sorumluluk, çok fazla ya da az iş, aşırı veya az denetim insanlarda strese neden olabilir.Günümüzdeki anlamı ile stres kavramını tıp ve psikoloji literatüründe ilk olarak kim kullanmıştır?
Günümüzdeki anlamıyla stres kavramını tıp ve psikoloji literatüründe ilk olarak kullanan Selye stresi, uyaranlara karşı organizmanın verdiği yanıt olarak tanımlamıştır.Stres ilk nerede kullanıldı?
Stres ilk nerede kullanıldı?Kökeni Latince’de “estrictia”, eski Fransızca’da “estrece” sözcüklerinden gelen stres kavramı 17.yüzyılda felaket, bela, musibet, dert, keder, elem; 18. ve 19. yüzyıllara gelindiğinde ise güç, baskı, zor anlamlarında objelere, kişiye, organa ve ruhsal yapıya yönelik olarak kullanılmıştır (45).