- Konu Yazar
- #1
solunum sistemi organları - solunum sisteminin görevleri - solunum sisteminin yapısı - akciğerlerin görevi - kalp ve görevi
Solunum sistemimiz vücudumuzun oksijen ihtiyacını karşılar. Oksijen ise vücudumuzun yakıtının, yani gıdaların ve yiyeceklerin yakılmasında kullanılır.Oksijen bizi çevreleyen havanın beşte birini oluşturur. Solunum yoluyla vücudumuz akciğerlerimize hava taşır. Burada havadaki oksijenin bir kısmı kana karışır. Aynı zamanda artık bir gaz olan karbondioksit kandan havaya aktarılır. Bu işleme gazların değişimi adı verilir.
Kalp-Akciğer
Nefes aldığımızda hava kanalları akciğerlere oksijen taşır. Nefes verdiğimizde ise, yine aynı kanallar akciğerlerden dışarı karbondioksit taşırlar.Akciğerler kalbimizle büyük bir uyum içinde çalışır. Üstteki çizimde yer alan okları izleyerek oksijen açısından zengin kanın akciğerlerden kalbin sol kısmına geçişini görebilirsiniz. Kalpte bu kan en büyük atardamar olan aorta aktarılır ve vücudun her yerine pompalanır.
Çizimde mavi kanallardaki okları izleyerek oksijen açısından fakir olan kanın (karbondioksit taşıyan kanı) kalbin sağ kesiminde görebilirsiniz.
Gazların değişimi .
Oksijen ve karbondioksit akciğer alveolü adı verilen küçük hava keseciklerinde değiştirilir. Bu kesecikler kılcal damarlarla doğrudan ilişki içindedir. Hava keselerinin ve kılcal damarların duvarları nemli ve çok incedir. Oksijen molekülleri bu ince duvarlardan süzülerek kılcal damarlardaki kana geçerler. Alyuvarlardaki hemoglobin oksijeni alır. Aynı zamanda kan plazması küçük hava keselerindeki havaya karbondioksiti aktarır.
Ne yazık ki, solunum sistemi akciğerleri otomobil ek-sozlarından, sigara dumanından, zararlı gaz ve kimyevi maddelerden korumaya elverişli değildir. Bir bebeğin akciğerleri temiz ve pembe renktedir. Uzun yıllar sigara içen, havası kirlenmiş bölgelerde yaşayan ya da bazı maden ve fabrikalarda uzun süre çalışan insanların ciğerleri ise siyah parçalı gri renktedir. Bakteriler ve virüsler solunum hastalıklarına neden olabilirler. Bunun en yaygın biçimi soğuk algınlığıdır.
Burnumuzda, boğazımızda ya da sinüslerimize yerleşen bir mikrop hastalığa yol açar ve burun akması, öksürük, hapşırık gibi belirtiler ortaya çıkar. Virüslerin yol açtığı diğer hastalıklar gibi soğuk algınlığı ilaçlarla tedavi edilemez. Fakat bu durumda bağışıklık sistemimiz devreye girer ve virüslere savaş açar. Soğuk algınlığı yaklaşık bir haftada iyileşir. Bronşit hastalığında hava kanallarının dokusu şişer. Astım hastalığında ise bronş kasları hava akımını engelleyecek biçimde çalışır.
Yüzyılımızın başlarında en öldürücü hastalıklardan ikisi solunum yolları hastalıklarıydı. Bunlardan biri olan tüberkülozda bakteri-akciğer dokusunu tahrip eder. İkinci hastalık zatürrede ise, akciğerlerdeki hava kesecikleri yapışkan bir sıvıyla dolar. Her iki durumda da kana yeterli miktarda oksijen karışamaz. Ancak modern ilaçlar genellikle bu tip solunum yolları hastalıklarının önünü alabilmektedir.
alıntı
Solunum sistemimiz vücudumuzun oksijen ihtiyacını karşılar. Oksijen ise vücudumuzun yakıtının, yani gıdaların ve yiyeceklerin yakılmasında kullanılır.Oksijen bizi çevreleyen havanın beşte birini oluşturur. Solunum yoluyla vücudumuz akciğerlerimize hava taşır. Burada havadaki oksijenin bir kısmı kana karışır. Aynı zamanda artık bir gaz olan karbondioksit kandan havaya aktarılır. Bu işleme gazların değişimi adı verilir.
Kalp-Akciğer
Nefes aldığımızda hava kanalları akciğerlere oksijen taşır. Nefes verdiğimizde ise, yine aynı kanallar akciğerlerden dışarı karbondioksit taşırlar.Akciğerler kalbimizle büyük bir uyum içinde çalışır. Üstteki çizimde yer alan okları izleyerek oksijen açısından zengin kanın akciğerlerden kalbin sol kısmına geçişini görebilirsiniz. Kalpte bu kan en büyük atardamar olan aorta aktarılır ve vücudun her yerine pompalanır.
Çizimde mavi kanallardaki okları izleyerek oksijen açısından fakir olan kanın (karbondioksit taşıyan kanı) kalbin sağ kesiminde görebilirsiniz.
Gazların değişimi .
Oksijen ve karbondioksit akciğer alveolü adı verilen küçük hava keseciklerinde değiştirilir. Bu kesecikler kılcal damarlarla doğrudan ilişki içindedir. Hava keselerinin ve kılcal damarların duvarları nemli ve çok incedir. Oksijen molekülleri bu ince duvarlardan süzülerek kılcal damarlardaki kana geçerler. Alyuvarlardaki hemoglobin oksijeni alır. Aynı zamanda kan plazması küçük hava keselerindeki havaya karbondioksiti aktarır.
Ne yazık ki, solunum sistemi akciğerleri otomobil ek-sozlarından, sigara dumanından, zararlı gaz ve kimyevi maddelerden korumaya elverişli değildir. Bir bebeğin akciğerleri temiz ve pembe renktedir. Uzun yıllar sigara içen, havası kirlenmiş bölgelerde yaşayan ya da bazı maden ve fabrikalarda uzun süre çalışan insanların ciğerleri ise siyah parçalı gri renktedir. Bakteriler ve virüsler solunum hastalıklarına neden olabilirler. Bunun en yaygın biçimi soğuk algınlığıdır.
Burnumuzda, boğazımızda ya da sinüslerimize yerleşen bir mikrop hastalığa yol açar ve burun akması, öksürük, hapşırık gibi belirtiler ortaya çıkar. Virüslerin yol açtığı diğer hastalıklar gibi soğuk algınlığı ilaçlarla tedavi edilemez. Fakat bu durumda bağışıklık sistemimiz devreye girer ve virüslere savaş açar. Soğuk algınlığı yaklaşık bir haftada iyileşir. Bronşit hastalığında hava kanallarının dokusu şişer. Astım hastalığında ise bronş kasları hava akımını engelleyecek biçimde çalışır.
Yüzyılımızın başlarında en öldürücü hastalıklardan ikisi solunum yolları hastalıklarıydı. Bunlardan biri olan tüberkülozda bakteri-akciğer dokusunu tahrip eder. İkinci hastalık zatürrede ise, akciğerlerdeki hava kesecikleri yapışkan bir sıvıyla dolar. Her iki durumda da kana yeterli miktarda oksijen karışamaz. Ancak modern ilaçlar genellikle bu tip solunum yolları hastalıklarının önünü alabilmektedir.
alıntı
