AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Sezgicilik Nedir?

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Felsefe tarihinde bilginin kaynağı ve gerceğin kavranması konusunda ortaya atılan sorunlar, birer dizge niteliği kazanmış, değişik duşunme yontemlerine bağlanan cığırların doğmasına yol acmıştır Bilginin duyularla sağlanan bir veri olduğunu ileri suren cığırlar, genellikle maddecilik, deneycilik ve onlara bağlanan oğretilerdir Bilginin duyularla değil de yalnız duşunme yeteneğiyle oluştuğunu ortaya atan akımlar da idealizm adı altında toplanmıştır Bu duşunce akımlarının bilgi konusunda ileri surdukleri yontemlerin iki temel kaynağı vardır Biri icinde yaşanan ve duyularla algılanan doğa, oteki insandaki uretici ve yaratıcı nitelik taşıdığı soylenen us ve kavrayış yeteneği Birincide ağırlık doğaya, ikincide duşunme yeteneğine verilmiştir, iki duşunme biciminden de bircok oğreti doğmuştur
Bergson'un geliştirdiği sezgicilik (intuitio) ucuncu bir yontem niteliği taşır Bu yontem daha once matematikle ilgili sorunların cozumunde kullanılmış, us kurallarından bağımsız bir kavrayış yeteneği diye nitelenmiştir Bilim tarihinde, bir icedoğuşun ilk orneği olarak Arkhimedes'in'buluşu gosterilir Suya batırılan bir nesnenin, yerini değiştirdiği suyun ağırlığınca kendi ağırlığından yitirdiği ve nesnenin neden batmadan suyun yuzunde kaldığı sorununu cozen olay deneyden kaynaklanan bir sezgi sonucu aydınlanmıştır Bu olay bilimsel sezgidiye nitelenmiştir, Duşunme yeteneğini belli bir konu uzerinde yoğunlaştıran duşunurun, deneyle elde edemediği sonucu beklenmedik bir sure icinde icedoğuşla aydınlığa kavuşturacak veriyi kazanması sezgidir
Bergson'un sezgiciliği bilimsel bir nitelik taşır, ozellikle ruhbilimle bağlantılıdır Duşunulen bir sorunun cozumunu kolaylaştıran veriyi elde etmeye, dayanır Daha onceki cağlarda, ozellikle tanrıbilim alanında sezgitanrısal bir uyarı, tanrısal bir ışık olarak nitelenmiştir Augustinus'tan Aquinolu Thomas'a değin gelen Hıristiyan tanrıbilimcilerinde, inanla bağlaşımlı sezgi gerceğin kavranmasından onemliydi İslam tasavvuffunda, ozellikle YeniPlatonculuk'tan kaynaklanan oğretilerde, gerceğin kavranması icedoğuş niteliği taşıyan sezgiyle sağlanabilirdi
Gazali'de sezgi Tanrı'nın insana bilgi ve bilgelik verdiği bir yetenektir Şahabeddin Suhreverdi'ye gore sezgi tanrısal gercekleri kavramak icin bir duyuştur, icedoğuştur Boyle bir yeteneği sağlamak icin, kişinin butun gonluyle Tanrı'ya, ustun gerceğe yonelmesi, butun gecici eğilimlerden, tutkulardan sıyrılması, icinde Tanrı'dan başka bir varlık bırakmaması gerekir YeniPlatonculuk'tan esinlenen tarikatlarda sezgi Tanrı'ya ulaşmanın, kendi ozunde Tanrı'yı gormenin tek koşuludur Onlara gore sezgi usun, kavrayış gucunun butun yetkilerini aşar, en kısa sure icinde en kesin gerceğe varmayı sağlar Ermişlikdenen aşamaya ancak sezgiyle ulaşılır
 
Sezgicilik, felsefe tarihinde önemli bir akımdır ve bilginin kaynağı ile gerçeğin kavranmasına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bu akım, bilginin duyular aracılığıyla mı yoksa sadece düşünme yeteneğiyle mi elde edildiği konusunda temel bir ayrım yapmıştır.

Bilgiyi duyular aracılığıyla elde edildiğini savunan akımlar, genellikle maddecilik ve deneycilik gibi öğretilerle ilişkilendirilir. Diğer yandan, bilginin duyular değil sadece düşünme yeteneğiyle oluştuğunu ileri süren akımlar ise genellikle idealizm adı altında toplanmıştır.

Sezgiciliği geliştiren Bergson'un yaklaşımı, bilgi edinme sürecinde üçüncü bir yöntem olarak öne çıkar. Bu yöntem, matematiksel problemlerin çözümünde de kullanılmış ve akıl kurallarından bağımsız bir kavrayış yeteneği olarak tanımlanmıştır. Bilim tarihindeki örneklerden biri olarak da, Arkhimedes'in suya batırılan nesne problemine getirdiği çözüm, deneysel sezgiyle aydınlanmanın bir örneği olarak gösterilir.

Sezgicilik bilimsel bir nitelik taşır ve özellikle ruhbilimle ilişkilidir. Deneyle elde edilemeyen sonuçlara sezgi yoluyla ulaşılması, bu akımın esaslarından biridir. Geçmişte ise, tanrıbilim ve İslam tasavvufunda sezginin önemli bir yeri olduğu görülmüştür. Hıristiyan ve İslam düşünce geleneğinde sezgi, gerçeğin kavranmasında kilit bir role sahip olarak değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak, sezgicilik felsefe tarihinde önemli bir yer tutar ve bilginin kaynağı ile gerçeğin kavranması konularında farklı bir perspektif sunar. Sezgi, düşünme yeteneğinin ötesinde, derinlemesine ve beklenmedik bir şekilde gerçeğe ulaşma potansiyeli taşıyan bir kavrayış biçimidir. Bu nedenle, sezgi felsefi düşünce açısından ilgi çekici bir konudur.
 
Geri
Üst