Asya Şamanizm’inde üç âlem sözkonusudur: Yer yeraltı Gök. Fakat bunlar sembolik ifadelerdir. Yeraltı terimi Asya’nın kimi Şamanist tradisyonlarında öte-alem anlamında kullanılır kimi Şamanist tradisyonlarında ise ölüm olayının akabinde yaşanılan kargaşa ve vicdani hesaplaşma dönemini ifade etmek üzere kullanılır. Dolayısıyla bazı Şamanist tradisyonlarda yeraltı denildiğinde genellikle öte-alemin titreşim düzeyi kaba ve yoğun ortamları sözkonusudur. Yeraltı deyiminin bu anlamda kullanıldığı şamanist tradisyonlarda öte-alemin huzurlu ortamları ise “gölgeler diyarı” gibi başka ifadelerle belirtilmektedir.Yakut Türkleri Çukçiler ve Yukagirler insanın üç “can”ı olduğunu kabul ederler. Ölüm olayında biri mezarda kalır biri “gölgeler diyarı”na iner üçüncüsü ise Göğe çıkar. Ölüler bir süre sonra yeryüzünde tekrar doğabilirler. Uygurlar inandıkları sürekli olarak tekrar doğma olgusuna “sansar” adını verirler.
Asya Şamanizm’ine özellikle Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre insanların yaşadığı Yer ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Kutsal Gök’ten oluşan üç ortam merkezlerinden geçen direk ya da kazık denilen bir eksenle birbirine bağlanırlar. Bu eksen “Göğün göbeği” ile “Yer’in göbeği” arasında yer alır.
Bu kavram Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarında şöyle açıklanır: İnsanların yaşadığı Yer ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Gök’ten oluşan üç alem ya da ortam merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır. “Yer’in göbeği” ile “Göğün göbeği” arasındaki bu eksenin geçtiği bu ortamların ortasındaki delikler ya da açıklıklar bir tür geçittir. Şamanlar “uçuş” (trans deneyimi) sırasında bir ortamdan diğerine geçerken bu irtibat geçitlerinden yararlanırlar. Aynı şekilde ölenler de öte-âleme bu yolla göçerler. Öte-âleme giden şamanlar oraya “Yer’in deliği” geçidinden geçerek gider yine bu delikten ya da kapıdan dönerler. “Yer’in ekseni” kavramı Altay Yakut ve Uygur tradisyonlarının yanısıra Başkurt Kırgız Kalmuk Çukçi Buryat Samoyet Koryak Moğol Tibet Fin Lapon ve Estonya tradisyonlarında da bulunur.
Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre şamanın “Yeraltı”na inebilmesi veya “gökler”e çıkabilmesi için önce “Yer’in Ekseni”ne çıkması gerekir. “Yeraltı”na inmesi gereken Altay şamanı “uçuş” yolculuğunda önce “demir dağ”a (Temir taikşa) tırmanır.Yer’in Ekseni”ne çıkması işte bu sembolik “dağ”ı aşıp “Yerin Göbeği” denilen delikten girmesiyle mümkün olur.
Şaman gölgeler diyarı’na giderken öncelikle “Yerin göbeği”ndeki bu delikten “Yer’in Ekseni”ne ulaşmak sonra da “Yeraltı”nın cehennemi kısmından geçmek zorundadır. Ölen kimseler de bu yolculuğu yaparlar ki bu yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprü’yle karşılaşılır.
Kuzey ve Orta Asya Şamanizm’inde yeraltı âlemi 7 veya 9 katlıdır. Ölüm olayı ile beden terk edildikten sonra kimileri yeraltı katlarındaki ortamlara kimileri ise Gök katlarındaki ortamlara giderler. Şaman da trans deneyimi sırasında yapacağı uygulamanın amacı ve türüne göre ya yeraltı âlemine iner ya da Göğe çıkar. Örneğin bir hastayı iyileştirmek için Göğe çıkması fakat bir ölünün ruhuna eşlik etmek hastanın ruhunu geri getirmek (ölmemesini sağlamak) veya yeryüzünü terk etmek istemeyen ölüleri ‘gölgeler diyarı’na götürmek için Yeraltı’na iner.Fakat herhangi bir nedenle Göğe çıkacak bir şamanın önce yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. Yani hiç kimse “Yeraltı”na (öte-âlem) inmeden Göğe çıkamaz.
Asya Şamanizm’ine özellikle Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre insanların yaşadığı Yer ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Kutsal Gök’ten oluşan üç ortam merkezlerinden geçen direk ya da kazık denilen bir eksenle birbirine bağlanırlar. Bu eksen “Göğün göbeği” ile “Yer’in göbeği” arasında yer alır.
Bu kavram Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarında şöyle açıklanır: İnsanların yaşadığı Yer ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Gök’ten oluşan üç alem ya da ortam merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır. “Yer’in göbeği” ile “Göğün göbeği” arasındaki bu eksenin geçtiği bu ortamların ortasındaki delikler ya da açıklıklar bir tür geçittir. Şamanlar “uçuş” (trans deneyimi) sırasında bir ortamdan diğerine geçerken bu irtibat geçitlerinden yararlanırlar. Aynı şekilde ölenler de öte-âleme bu yolla göçerler. Öte-âleme giden şamanlar oraya “Yer’in deliği” geçidinden geçerek gider yine bu delikten ya da kapıdan dönerler. “Yer’in ekseni” kavramı Altay Yakut ve Uygur tradisyonlarının yanısıra Başkurt Kırgız Kalmuk Çukçi Buryat Samoyet Koryak Moğol Tibet Fin Lapon ve Estonya tradisyonlarında da bulunur.
Altay Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre şamanın “Yeraltı”na inebilmesi veya “gökler”e çıkabilmesi için önce “Yer’in Ekseni”ne çıkması gerekir. “Yeraltı”na inmesi gereken Altay şamanı “uçuş” yolculuğunda önce “demir dağ”a (Temir taikşa) tırmanır.Yer’in Ekseni”ne çıkması işte bu sembolik “dağ”ı aşıp “Yerin Göbeği” denilen delikten girmesiyle mümkün olur.
Şaman gölgeler diyarı’na giderken öncelikle “Yerin göbeği”ndeki bu delikten “Yer’in Ekseni”ne ulaşmak sonra da “Yeraltı”nın cehennemi kısmından geçmek zorundadır. Ölen kimseler de bu yolculuğu yaparlar ki bu yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprü’yle karşılaşılır.
Kuzey ve Orta Asya Şamanizm’inde yeraltı âlemi 7 veya 9 katlıdır. Ölüm olayı ile beden terk edildikten sonra kimileri yeraltı katlarındaki ortamlara kimileri ise Gök katlarındaki ortamlara giderler. Şaman da trans deneyimi sırasında yapacağı uygulamanın amacı ve türüne göre ya yeraltı âlemine iner ya da Göğe çıkar. Örneğin bir hastayı iyileştirmek için Göğe çıkması fakat bir ölünün ruhuna eşlik etmek hastanın ruhunu geri getirmek (ölmemesini sağlamak) veya yeryüzünü terk etmek istemeyen ölüleri ‘gölgeler diyarı’na götürmek için Yeraltı’na iner.Fakat herhangi bir nedenle Göğe çıkacak bir şamanın önce yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. Yani hiç kimse “Yeraltı”na (öte-âlem) inmeden Göğe çıkamaz.