Romantik Dönem İngiliz Edebiyatı Hakkında Bilgi

theking

Yeni Üye
Katılım
2 Şubat 2024
Mesajlar
231.543
Tepkime puanı
2
Puan
38
Yaş
36
ingiliz edebiyatında romantik dönem - ingiliz edebiyatı romantizm akımı - ingiliz edebiyatı romantik dönem yazarları

18. yüzyılın sonu büyük bir karışıklık dönemiydi. 1776'daki Amerikan Bağımsızlık Savaşı ile 1789'daki Fransız Devrimi insanlara yön veren eski düşünceleri temelinden sarstı. Bu arada yazarlar, özellikle de şairler, daha adaletli bir geleceğin coşkusunu ve umutlarını paylaşıyorlardı.

William Wordsworth ile Samuel Taylor Coleridge, Lyrical Ballads (1800; "Lirik Baladlar") adlı gündelik dille yazılmış ve 18. yüzyılın biçimsel şiirine benzemeyen değişik şiirleriyle bir yenilik başlatmak istediler. Wordsworth bu şiirlerin yanı sıra en uzun ve en büyük şiiri olan "The Prelude"da (1850; "Başlangıç") doğa sevgisini ve İngiltere'deki Göller Bölgesi'nin güzelliklerinin kendisi üzerindeki derin etkisini dile getirdi. Coleridge'in "The Ancient Mariner" (1797-98; "İhtiyar Denizcinin Türküsü") gibi şiirleri ise değişik ve gizemliydi.

Romantizm Akımı'na katılmamakla birlikte bu akımın bazı özelliklerini benimseyen bir şair de William Blake'ti. Gelecekten haber veren ve başkaldıran bir şair olan Blake'in uzun şiirleri kendi iç dünyasına yönelen kişisel, bu yüzden de anlaşılması güç şiirlerdir. Blake "Jerusalem" (1820;"Kudüs") şiiri ve bazı duygulu lirik şiirleriyle ün yapmış, bunların çoğunu da resimleyerek kendisi basmıştır.

Güzellik, gerçek ve özgürlük daha genç bir şairler grubunun da esin kaynağı oldu. Öldüğü zaman ancak 26 yaşında olan John Keats, ardında İngiliz dilinde yazılmış en güzel şiirlerden bazılarını bıraktı. Percy Bysshe Shelley, şiirin insanların dünyayı düzeltmeleri için bir esin kaynağı olduğuna inanıyordu. Arkadaşı Lord Byron'nın tedirgin duyarlığı ise Childe Harold (1812-18) ve Don Juan (1819-24) gibi şiir kitaplarında yankılandı.

18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılın başında ortaya çıkan önemli bir gelişme de romana karşı artan ilgiydi. Doğaya ve insan duygularına yönelen ilgi "gotik roman" adı verilen korku ve heyecan dolu öykülerde doruğa çıktı. Mary Shelley'nin Frankeştayn (Frankestein; 1818) adlı romanı buna örnekti.
Gerçek anlamıyla ilk çağdaş romancı Jane Austen'dir.

Kişilerini orta sınıfın sıradan insanları arasından seçen Austen, çağının törelerini ve değer yargılarını ince bir güldürü anlayışıyla sergiler. Dili ve olaylar dizisi basit gibi görünen bu romanların, yazıldıkları dönemden beri yazarlar ve okurlarda hayranlık uyandıran bir derinliği ve karmaşıklığı vardır.



alıntı
 
Geri
Üst