Psikolojik kökenli ağrılarla ilgili soru ve cevaplar

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Psikolojik kökenli ağrılarla ilgili soru ve cevaplar

Psikolojik kökenli ağrı ve sancıları hiçbir ilaç geçirmiyor. Nedeni kolay kolay bulunamayan bu ağrılar için Prof. Dr. Sedat Özkan, "Çocukluğa kadar bakılmalı. Öfke çok ağrıtır" diyor..

[/URL]

Son dönemde herkesin ortak derdi haline gelen psikolojik kökenli ağrılarla ilgili sorularımızı Tıp Fakültesi Liyazon Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan yanıtladı.

* Psikolojik kökenli ağrılar diğerlerinden nasıl ayırt edilir?
Ağrı kelimesi; Latince ceza, intikam, işkence sözcüğünden türemedir. Psikolojik olarak ağrı çeken insanlar aslında psikolojik olarak haykırış içindedir. Bu ağrıyı çeken insanlar, 'Sıkıntılıyım, mutsuzum' demektedir. Çoğu zaman kendileri bile bunun farkında değildirler. Kişi; duygusunu, öfkesini, ızdırabını, tepkisini ya da beklentisini beden dili ile ifade etmektedir. Sıkıntılarını dışa vuramayan kişiler bu ağrıları çeker. Kişi duygularını, iç çatışmasını, öfke ve beklentisini dile getiremez, bedenselleştirir. Söyleyemediklerinin acısını, ağrı olarak çeker. Bu ağrılar en fazla kırsal kesim kadınlarında görülür.

* Bir ağrının psikolojik olup olmadığını nasıl anlıyorsunuz?
Sinir sistemi içinde öyle bir ağrı mekanizması yoktur. Örneğin hasta, kolunun bir bölgesi yerine 'Kolum ağrıyor' der. Bunu bir doktor kolaylıkla anlayabilir. Ağrı yakınmasının çoğul olması, ağrıyı çeken kişinin durumunu anlatır. Her türlü ilacı kullandığı halde bir türlü ağrıdan kurtulamayan hastalar oluyor. Altı aydan fazla süren dirençli ağrıda fiziksel bulgular olmayabiliyor. Bu tip ağrının nedeni geleceğe dönük plan eksikliği, iletişimde beden dilini kullanamamaktan kaynaklanıyor.

BÜYÜK AİLELER DİKKAT!
* Kimler psikolojik olarak ağrı çeker?
Psikolojik ağrılar büyük ölçüde ailede öğrenilmiştir. Kişilik yapılarında, sadomazoistik örtülü özellikler vardır. Yaşam öyküsünde; 15 yaşından önce annebaba kaybı, geniş aileden gelme, ailede beden dilinin yaygın kullanılması gibi durumlar sıklıkla görülür. Bu insanlar yakınmalarını dramatize ederler. Ağrının ortaya çıkışı ile yaşamlarındaki olaylar ilintilidir. Bu tip kişilerin ailelerinde şiddet öyküsü daha yaygındır. Aile geleneği içinde, 'Sıkılıyorum, bunalıyorum, öfkeliyim' denmesi ayıp kabul edilmiştir.

SIKINTI VE STRES YAPAR
* Yaşadığımız kaygılar, korkular psikolojik ağrılara mı sebep oluyor?
Bedenimiz, on binlerce yıl öncesine göre pek değişmedi. Ancak beynimize gelen uyaranlar ve yeni psikolojik uyum zorlukları arttı. Hastalar zorlayıcı yaşam olaylarının pek farkında değil ya da bu değişime karşı kendilerini ifade edemeyip, ağrı çekiyor. Sıkıntı, stres onlarda ağrı olarak baş gösterebiliyor. Gerginlik baş ağrısı, migren, peptik ülser ağrısı, eklem ağrısı, barsak ağrıları gibi sendromlarda bu tür psikofizyolojik süreçler görülüyor. Ağrılar aslında sözsüz bir anlam taşıyor. Aynı zamanda gücü temsil ediyor. Ağrı ve cinsellik arasında da bir ilişki bulunuyor.

Ağrıyı en çok onlar çekiyor!
* Ailesinde depresyon ve alkolizmle savaşanlar
* Eşinden kötü muamele görenler
* Yakın çevresinde özürlü kişiler olanlar
* Yakın çevresinde kronik ağrıları olanlar

* Çene ağrısı: Çenesi ağrıyan kişi aslında karşısındakine, 'Ben seni çiğ çiğ yemek istiyorum' demek ister. Çene ve ağız bölgesinin sembolik anlamı çoktur. Bu bölgelerdeki ağrılar daha çok sevgi nesneleri ile ilgili sorunlardan kaynaklanır. Çiğnerken, konuşurken insanın ağzında 15-20 kiloya eşdeğer bir basınç oluşur. 'Birisini çiğ çiğ yiyecek' kadar öfkelenen bir insanda; bu basınç 100 kilonun üzerine çıkar. Diş gıcırdatmasında da, duygusal stres tetikleyicidir. Psikiyatrist yardımı gerektirir.
* Baş ağrısı: Psikolojik baş ağrısında; başını ağrıtan kişilerle ilgili, ikilemli sevgi, öfke ve bağımlılık ilişkisi sorgulanmalıdır.
* Mide ağrısı: Psikolojik kökenli mide ağrısı özellikle erkeklerde görülür. Bağımlı kişilik yapısı ve psikolojik doyum, beslenme ile ilişkilendirilebilir.

AŞK ACISI KALBİ AĞRITIR
* Kalp ağrısı:
Heyecanların ve duyguların ifadesi ile kalp arasında bağlantı kurulur. Kişi, karşı cins ile ilgili gereksinim ve çatışmalarını, kalp bölgesi ile daha kolay ifade edebilir.
* Karın ağrısı:Psikolojik karın ağrısı; karşılanmayan, doyurulmayan ebeveyn ya da onlar yerine geçen sembolik kişilerden sevgi ve ilgi beklentisini ifade edebilir.
* Bel ağrısı:Bel bölgesindeki psikolojik ağrı; cinsellik ve güç algısı ile ilgili olabilir.

* Neden yaşadığımız stres bir süre sonra baş ağrısı olarak ortaya çıkıyor?
Ruhumuzda biriken gerilimler ve öfkelere psikolojik çözüm üretilemezse bir süre sonra irademiz dışında sinir sistemimiz bozulmaya başlar. Baş ağrısı da bunun sembolik yansıması olur. Psikolojik kökenli ağrılar içinde en sık rastlananı baş ağrılarıdır.

ÇEŞİT ÇEŞİT AĞRI VAR!
* Baş ağrısı psikolojik sebeplerden mi kaynaklanır?
Baş ağrısının bir kısmı fizikseldir. Bir kısmı migren tipidir, bir kısmı küme, bir kısmı da gerilim nedeniyle olan baş ağrısıdır. Tıbbi sebepler çok çeşitlidir. Migren daha çok nörofizyolojiktir, psikolojik kökenli değildir. Psikolojimizi bozan küme baş ağrıları daha çok geceleri sıklaşır ve çoğunlukla erkeklerde görülür. Bu ağrıların fizyolojik bileşkeleri vardır. Tek taraflıdır. Migrende bulantı-kusma sıktır, kümede ise seyrektir. Kimyasal boyutu vardır, melatonin ile ilgilidir. Gerilim tipi baş ağrısı, psikolojik ve davranışsaldır. Duyguların zorlanmasıyla ilgilidir; çevresel ilişkilerden etkilenir.

KADINLARDA AĞRI ÇOK
* Ev kadınlarının ve iş kadınlarının ağrı tipleri değişir mi?
Ev kadınlarında kronik ağrı daha yaygındır.

* Baş ağrıları kişinin psikolojisini nasıl etkiler?
Sebebi ne olursa olsun, kişiyi bezdirir, yaşam kalitesini bozar, verimliliğini aksatır, zamanla depresyona yol açar.

* Kadın ve erkeklerde baş ağrıları farklı mıdır? Hangisi bunu daha kolay atlatır?
Kadınlarda ağrı da, baş ağrısı da daha fazladır. Bundan, hormonal sebeplerin yanında ataerkil toplum ve algılar sorumludur.

* Psikolojik ağrılar hastaya yerleşir mi, yoksa sadece bir sorun olduğunda mı ortaya çıkar?
Kronik ağrılı hastaların yüzde 43'ünde depresyon tanımlanmış olup, yarısından çoğunda hastalık öyküsü vardır. Kronik ağrılı hastalarda depresyon görülme sıklığı ve yaygınlığı normal nüfusa göre fazladır. Depresif hastalarda da ağrı yakınması sıktır. Ünlü psikiyatrist Freud'a göre psikolojik ağrı, bilinçdışına vuran suçluluk duygusuna bağlıdır. Kronik ağrı hastalarında; acı ve öfkeyle oluşan yaşam öyküsü, çocuklukta ihmal edilmişlik, ortaya konmamış agresiflik vardır.
 
Geri
Üst