AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Plüton Nasıl Keşfedildi, Neden Gezegenlikten Çıkarıldı?

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Günümüzde bilinen

en büyük cüce gezegen

olma unvanının sahibi

Plüton

, çoğunuzun da hatırlayacağı üzere bir zamanlar 9. ve güneşe en uzak gezegen olarak sayılıyordu.

Plüton, aynı zamanda

Neptün

'ün yörüngesinin ötesinde, her biri kilometrelerce büyüklükte yüz binlerce kayalık, buzlu cisim ve 1 trilyondan daha fazla kuyruklu yıldızla birlikte gölgeli bir bölge olan

Kuiper Kuşağı

'nın bilinen en büyük üyelerinden birisi. Peki Plüton ne oldu da gezegenlikten cüce gezegen konumuna düştü? Gelin güneş sistemimizin dışlanan üyesi Plüton’un yolcuğuna birlikte bakalım.

9. gezegenin keşfi

Güneş sistemimizde kaç gezegen olduğunu orta yaşlı birisine soracak ya da konuyla ilgili on yıldan daha uzun bir süre önce yazılmış olan kitaplara bakacak olursanız, alacağınız cevabın şu an geçerli olan

8

yerine

“9”

olması gayet normal bir durumdur. Bir zamanlar 9. gezegen olarak değerlendirilen

‘kayıp nesne‘

Plüton’un hikayesi; özünde bir keşif, tartışma ve cüce gezegen sınıfının ortaya çıkış hikayesi.

Geceleri gökyüzüne çıplak gözle dikkatlice baktığımızda,

Ay

ile birlikte her biri güneşe diğerinden daha uzak olan beş klasik gezegen

Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter

ve

Satürn

’ü görebiliriz. Astronomların teleskopları kullanmaya başlamasıyla,

Sir William Herschel

1781 yılında bir başka gezegen olan

Uranüs

’ü keşfetti; ancak görünüşe göre Uranüs, kimsenin anlam veremediği bir şekilde bir yöne doğru çekilmekteydi. Bu da oralarda devasa boyutlarda başka bir şeyin varlığına işaret ediyordu.

1846 yılında astronom

Urbain Lee Verrier

ve

John Couch Adams

’ın çabaları sonucu Uranüs’ü kendine doğru çeken bu nesnenin, aslında başka bir gezegen olan

Neptün

olduğunun ortaya çıkmasıyla da

Dünya

dahil günümüzde bilinen 8 gezegenin hepsi keşfedilmiş oldu.

Ancak Neptün üzerine çalışan astronomlar, Neptün’ün de tıpkı Uranüs gibi bir tarafa doğru çekildiğini fark ettiler ve tahmin üzerine yürüttükleri bir çalışma sonucunda da dokuzuncu nesneyi buldular. Bu soğuk ve mesafeli kaya 1930 yılında

Clyde Tombaugh

tarafından keşfedildi ve yeni gezegen;

Yunan mitolojisi

nden bildiğimiz

Hades

’in

Roma mitolojisi

ndeki karşılığı olan, soğuk ve karanlık

yeraltına

hükmeden tanrısı

Plüton

’a ithafen

‘Plüton’

olarak adlandırıldı.

"Gezegen mi değil mi? " tartışması

Böylelikle 9. gezegen olan Plüton’un varlığı, şaşırtıcı özellikleri sebebiyle çok geçmeden tartışmalara neden olmaya başladı. Dış Güneş sisteminde varlığından haberdar olduğumuz,

soğuk gaz

veya

donmuş buz

dan oluşan diğer gezegenler Dünya’dan çok daha büyükken, öte yandan Plüton, Dünya’nın sadece

iki binde biri

kadardı ve büyük ölçüde

kayalar

dan oluşuyordu. Aslında bakacak olursanız Plüton, boyut açısından

Mars

ve

Jüpiter

arasında dolaşan

Ceres

ve

Pallas

gibi bazı büyük asteroitlerden o kadar da büyük değildi. Ayrıca tuhaf bir yörüngedeydi; bir

elips

şeklinde gerilmişti ve diğer tüm gezegenlere kıyasla da

eğik

duruyordu. Bütün bunlara rağmen oradaki en büyük nesne gibi duran Plüton, yaklaşık

70 yıl

boyunca gezegen sınıfında kalmaya devam etti; sonuçta tıpkı bir gezegene benzeyen bu obje başka ne olabilirdi ki?

Takvim yaprakları 2000 yılına yaklaştığında ise bilim insanları,

Güneş

’e Plüton’dan bile uzak olan, Kuiper kuşağı olarak da bilinen bölgedeki uzaya dağılmış kayaları daha da yakından incelemeye başladı. Bildiğimiz astreoitlerden olamayacak kadar yavaş hareket eden bu soluk ve uzak nesneleri inceleyen bir araştırma ekibi, bu nesnelerden bazılarının endişe verici derecede Plüton’a

benzediğini

fark etti. O halde bu devasa uzay kayaları da mı -

Quaoar, Sedne, Orcus, Makemake ve büyüh ihtimalle daha nicesi

- birer gezegendi? Yoksa gezegen olmayan Plüton muydu?

2005 yılında her şeyi değiştirecek bir şeyin varlığı bulundu: Sadece Plüton’a benzemekle kalmayıp, neredeyse Plüton'la aynı boyutlarda olan bir kaya. O halde, eğer Plüton bir gezegense; çoğumuzun

Truva Savaşı'

nın çıkmasının ardındaki isim olarak bildiği,

Yunan mitolojisi

nde

karışıklık ve tartışmadan

sorumlu tanrıça

Eris

’in ardından adlandırılan bu yeni kayanın hayli hayli bir gezegen olması gerekmez miydi?

Nihai karar: Plüton'un gezegenlikten dışlanışı

Bu durumda Güneş sisteminde kaç gezegen vardı? Sekiz mi? On mu? Düzinelerce, hatta yüzlerce mi? Sınırı tam olarak hangi noktada çekmeliydik?

Uluslararası Astronomi Birliği

(IAU), bu cevaplaması zor soruyu tartışmak adına 2006 yılının Ağustos ayında bir araya geldi. Jenerasyonlar boyunca Plüton’un bir gezegen olduğunu düşünerek büyüyen insanlar Plüton’dan vazgeçmeye hiç hevesli olmasa da, kanıtlar apaçık bir şekilde ortadaydı: IAU’nın kararı, Güneş sistemimizin resmini sonsuza kadar değiştirecekti.

IAU en sonunda ana gezegenlerin hepsinin

ortak bir nokta

sı olduğunu fark etti: Gezegenlerin civarlarında, kendi boyutlarına yakın başka hiçbir şey yoktu. Bu gezegenler çevrelerindeki cisimleri ya uydu olarak yörüngelerine çekiyor, ya onlarla çarpışarak parçalıyor ya da cisimler bir şekilde uzay boşluğuna fırlatılıyordu- yani başka bir deyişle, gezegenler bir yolunu bulup yörüngelerini diğer cisimlerden arındırıyordu. Ancak Plüton bu saydıklarımızdan hiçbirini yapamıyordu: etrafı boyutları onunkisine yakın bir sürü benzer cisimle çevriliydi. Bütün bu veriler göz önünde bulundurulduğunda IAU, Plüton’un sınıfta kaldığı kararına vardı. Artık bir gezegen değildi.

Cüce gezegenler

Basitçe tanımlamak gerekirse,

yerçekiminin etkisiyle

yuvarlak bir şekil alacak kadar büyük; ancak normal bir gezegenin aksine etrafındaki komşularından kurtulamayacak kadar küçük olan nesnelere

‘cüce gezegen’

denir.

Eris, Ceres ve daha birçoğu

yla birlikte Plüton da artık cüce gezegen sınıfının bir üyesi.

İşte yeni bir gezegen bulduğumuzu sanıp daha sonra onu kaybettiğimiz; ancak onun yerine yepyeni bir cisim türünün varlığını öğrendiğimiz Plüton’un hikayesi bu şekilde. Bu hikaye, dramatik açıdan bakacak olursak aslında biraz da üzücü. Hiç üzülme Plüton, sen kalbimizde hala bir gezegensin.

1630334801.jpg

1de36e5c552a7300fe404ee7e7a567bb9c27eab9.jpeg

3ea359192091a80be8fbaa638128c66265a38d0b.jpeg

6230f4bf4c4dde65f96f6a60f31099362cd236a6.jpeg

5f03531acd94a89e494217e848fca04986ff9151.jpeg

9b76163ced4b1fad80aa9d31b941e4556612c91b.jpeg

ed12bb8f93a471f2650b141d40f6ff35e0959b98.jpeg

e3445cb3b1e6c0b43e135240ecedf35028cec773.jpeg
 
Plüton'un keşfi ve gezegenlik statüsünden cüce gezegen statüsüne düşürülmesi gerçekten ilginç ve tartışma yaratan bir konudur. Plüton, 1930 yılında Clyde Tombaugh tarafından keşfedildiği zaman dokuzuncu gezegen olarak kabul ediliyordu. Ancak zamanla, Plüton'un özellikleri ve çevresindeki diğer cisimlerin incelenmesiyle beraber Plüton'un gerçekten bir gezegen olup olmadığı konusunda ciddi tartışmalar başladı.

Ulusal Astronomi Birliği (IAU) 2006 yılında Plüton'un gezegenlik statüsünü yeniden gözden geçirdi ve gezegen tanımını değiştirdi. Buna göre, bir cismin gezegen olarak tanımlanabilmesi için çevresindeki cisimleri belirgin bir şekilde temizlemiş olması gerekiyordu. Plüton'un çevresindeki Kuiper Kuşağı'ndaki diğer benzer büyüklükteki cisimlerle dolu olması, onun bu kriteri karşılamadığını gösterdiği için Plüton artık cüce gezegen olarak sınıflandırıldı.

Cüce gezegenler, büyüklükleri ve yerçekimleri nedeniyle gezegenlerden farklılık gösterirler. Yerçekimi nedeniyle yuvarlak bir şekil almalarına rağmen, etraflarındaki komşularından kurtulamayacak kadar küçüktürler. Eris, Ceres gibi diğer cüce gezegenlerle birlikte Plüton da, bu yeni tanıma göre cüce gezegenler sınıfına dahil edilmiştir.

Sonuç olarak, Plüton'un gezegenlikten çıkarılması bilimsel bir karardır ve gezegen tanımının netleştirilmesi amacıyla yapılmıştır. Plüton hala Güneş Sistemi'nin önemli bir parçası olmakla birlikte, yeni sınıflandırmasıyla daha iyi anlaşılabilir hale gelmiştir. Bu değişim, astronomi alanındaki gelişmelere uygun bir şekilde yapılmıştır ve Güneş Sistemi'nin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamıştır. Plüton'un hala kalbimizde bir yerde olduğunu unutmamak gerekir.
 
Geri
Üst