AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Peygamberimizin Sukutu

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Vakar; ağırbaşlılık, temkinli davranmak, ciddi, haysiyet sahibi olmak anlamına gelir ki, kibir, gurur ve bencillik gibi kotu huylardan farklıdır

Vakar, imandan gelen bir ciddiyet ve ağırbaşlılık iken, gurur, imandaki zaafın bir neticesi olarak gorulur Mesela bir idarecinin makamındaki ciddi olması vakar sayılırken, aynı ciddiyeti evinde surdurmesi şefkata, merhamete, samimiyet ve ictenliğe aykırı duşer

Peygamberimiz son derece vakarlı, ciddi ve izzet sahibi idi Onun peygamberlik vakarı, gorene once bir urperti ve korku verir, fakat daha sonra onun ne kadar şefkatli bir insan olduğunun farkına varırdı Peygamberlik gibi yuce bir gorevi omuzlayan insanın, etrafında bulunan binlerce Muslumana hak ve hakikat dersi veren bir insanın ciddi ve vakarlı olması kadar tabii bir şey yoktur Zaten vakar, peygamberliğin en onemli ozelliklerinden birisi olarak belirtilmektedir

Peygamberimiz ciddiyete zarar veren hareketlerde bulunmazdı Onun konuşması hikmetle doluydu Boş ve luzumsuz sozler soylemezdi Dedikodu yapmaz; kimsenin aleyhinde bulunmadığı gibi, başkalarını o halde gorurse de engel olurdu

Gulmesi sadece tebessumdu Sadece gulumserdi Gozlerinin ici gulerdi, yuzu ışıl ışıl olurdu, Tatlı ve şirin bir durum alırdı Sesli olarak gulmez, kahkaha atmazdı Hoşuna giden bir şey olur veya sevindirici bir haber duyarsa, sadece dişleri gorunur ve inci gibi parlardı

Peygamberimizin oturuşu da gayet vakarlı idi Oturduğu zaman cubbesiyle ayaklarını ve dizlerini orter, elleriyle kendisine cekiduzen verirdi Başkalarını rahatsız edecek veya uzecek hareketlerde hicbir zaman bulunmazdı Coğunlukla bağdaş kurarak veya dizustu otururdu Sağa sola yayılmaz, ayaklarım uzatmazdı Ozellikle kıbleye hic uzatmazdı

Peygamberimizin yurumesi de vakurdu Sağa sola bakışlarını salmaz, karşıya bakarak sert, fakat mutevazı adımlarla yururdu Yuruyuşu yuksekten akan suyu andırırdı

Kısaca, Peygamberimiz konuşmasında, susmasında, oturmasında, yurumesinde, ibadetinde ve butun yaşayışında vakur bir insandı

Peygamberimizin halinde sukUt, yani sessizlik hakimdi SukUtu cok sever, ihtiyac olmadan konuşmazdı Guzel konuşmayan veya konuşurken edep ve terbiyeye uymayan kişiden yuzunu cevirirdi

Sahabilere, Resulullahla sohbet eder miydiniz?diye sorduklarında, onlar, Evet, fakat o cok az konuşurduşeklinde cevap verirlerdi

Peygamberimiz konuşsa dahi az ve oz konuşur, luzumsuz lakırdı yapmazdı

EbU Malik, babasından Peygamberimizin konuşması ve susması ile ilgili gorduklerini şoyle anlatıyor:

Biz cocukken Resulullahın (asm) meclisinde otururduk Ben ondan daha az konuşan hicbir kimse gormedim Bazı Sahabiler konuşup da sozu uzattıkları zaman tebessum ederdi

Peygamberimizin uvey evladı Hind ise, Peygamberimizin sukUtunu şu şekilde anlatır:

Onun sukUtu dort şekilde olurdu:

Soylenenlere karşı tahammul ve sabrederek, başkalarına sataşmaktan kacınmak icin, başkalarından hoşuna giden bir hareket gorurse takdir manasında ve tefekkur icin susardı

SukUtu, bedene kolay ve hafif gelen bir ibadet olarak vasıflandıran Peygamberimiz, bir meselenin mahiyetini bilmeden peşin fikirle konuşan kimseleri de ikaz ederdi

Yine Peygamberimiz, Sahabilerin sorusu uzerine cihat, oruc ve zekattan sonra en hayırlı ibadetin sukUt olduğunu bildirerek, şoyle buyuruyordu: Susmak, konuşunca da hayır konuşmakMuaz bin Cebel'in, Dilimizin soylediklerinden mes'ul olur muyuz?demesi uzerine Peygamberimiz şoyle buyurdu:

insanları Cehenneme yuzustu duşurecek olan şey, dillerinden başkası değildir Kim Allah'a ve ahiret gunune inanıyorsa, ya hayır soylesin, ya da sussun Hayır konuşun, faydalanın, kotu konuşmayın ki, selamette olasınız

Yerinde konuşmanın, boş yere soz soylememenin onemini her fırsatta Peygamberimiz bildirmektedir Bazen de Sahabilerin sorusu uzerine bu meseleye dikkatimizi cekmektedir

Ubade bin Samit anlatıyor:

Bir gun Peygamber Efendimiz bineğine binerek Sahabileri ile birlikte bir yolculuğa cıktı Sahabilerden hicbiri onun onune gecmiyor, hep sağında ve solunda yuruyorlardı Muaz bin Cebel sordu:

Ya Resulallah! Allah'tan bizim gunumuzu sizin gununuzden once getirmesini dilerim Allah o gunu bize gostermesin Şayet size bir şey olursa sizden sonra hangi amelleri yapmamızı tavsiye edersiniz?

Peygamber Efendimiz:

Allah yolunda cihada devam ediniz

Muaz:

Anam babam size feda olsun

Peygamber Efendimiz:

Allah yolunda cihad cok iyi bir şeydir Fakat bugunku insanlar icin ondan daha onemli bir şey vardır

Muaz:

Ondan daha onemli şey herhalde oruc tutmak ve sadaka vermektir

Peygamber Efendimiz:

Orucla sadaka elbette iyi şeylerdir Fakat onlardan daha onemli bir şey vardır

Bunun uzerine Muaz iyi bildiği butun şeyleri sırasıyla soyledi Peygamberimiz hepsine de:

Daha onemli bir şey vardırdiye cevap verdi

Sonunda Muaz:

Oyleyse ya Resulallah acıklayın bize O onemli olan şey nedir?

Peygamber Efendimiz dilini gostererek:

Bununla, iyilikten başka hicbir şey soylememektirbuyurdular
 
Geri
Üst