AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Peygamber efendimizi mujdeleyici haberler

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
peygamber efendimizi mujdeleyici haberleri

Peygamberimiz ’in ZuhUrunu Mujdeleyen Haber ve Hadiseler

Peygamber Efendimiz doğmadan once bircok ilahi tecelli zuhUr etmişti Butun kainat adeta O ’na hasret cekmekteydi Cunku O, yaratılışın sebebi idi

Evvela Allah Teala, daha onceki peygamberlerden, RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’e iman edip yardımcı olmaları husUsunda ahd ve misak almıştır Bu O ’nun zuhUrunun en buyuk mujdelerinden biridir Ayeti kerimede şoyle buyrulur:

وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ

“Hani bir vakit Allah Teala peygamberlerden ahit almıştı: «–And olsun ki size kitap ve hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir peygamber gelecek, O ’na mutlaka inanacaksınız ve O ’na mutlaka yardım edeceksiniz, ikrar edip bu ahdi kabUl ettiniz mi?» demişti «–İkrar ettik» demişlerdi de: «–Şahit olun, Ben de sizinle beraber şahitlerdenim» demişti (Ali İmran, 81)

Hazreti İbrahim ile oğlu Hazreti İsmail, Kabe ’nin inşasını tamamladıktan sonra ellerini kaldırıp Peygamber aleyhissalatu vesselam icin şoyle dua etmişlerdi:

رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ

“Ey Rabbimiz! Onlara, iclerinden Sen ’in ayetlerini kendilerine okuyacak, kitap ve hikmeti oğretecek ve onları(n

nefislerini) tezkiye edecek (kotulukten arındırıp kemale erdirecek) bir peygamber gonder! Cunku aziz olan ve her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sen ’sin! (elBakara, 129)

Hazreti Îsa aleyhisselam da peygamberliğini İsrailoğulları ’na bildirirken Varlık NUru ’nu mujdeliyordu:

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ

“Meryem oğlu Îsa: «Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben, benden once gelmiş olan Tevrat ’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygamberi mujdeleyen, Allah ’ın size gonderilmiş bir peygamberiyim!» demişti… (esSaff, 6)

Annesi Hazreti Amine, Varlık NUru ’na hamile olduğunun ilk gunlerinde bir ruya gordu Ruyada kendisine:

“Ey Amine! Sen bu ummetin efendisine hamilesin! Dunyayı şereflendirdiği zaman: «Her hasetcinin şerrinden O ’nu tek olan Allah ’a havale ederim!» diye dua et ve O ’na «Muhammed» ismini ver! diye seslenildiğini işitti44

Bunun icindir ki, Allah RasUlu sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurmuşlardır:

“Ben, ceddim İbrahim ’in duası, kardeşim Îsa ’nın mujdesi ve annemin ruyasıyım (Hakim, II, 453; Ahmed, IV, 127128)

Bununla birlikte Allah RasUlu sallallahu aleyhi ve sellem ’in isim ve sıfatları, Tevrat ve İncil ’de yazılı olup yahUdi ve hristiyan alimleri bu hususta tam bir bilgiye sahiptiler Nitekim bunların insaf ehli olanları hakkında Kur ’anı Kerim ’de şoyle buyrulur:

الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ

“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil ’de (isim ve sıfatlarını) yazılı buldukları O RasUl ’e, O ummi peygambere tabi olurlar… (elA ’raf, 157)

Hatta ehli kitab alimleri, Peygamber Efendimiz ’i, oz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlardı:

الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمْ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, O ’nu kendi evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar Buna rağmen şuphesiz onlardan bir fırka, bile bile gerceği gizlerler (elBakara, 146)

Nitekim yahUdilerin en buyuk alimlerinden iken musluman olan Abdullah bin Selam radıyallahu anh:45

“–Ben, RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’i, kendi oğlumdan daha iyi tanırım! dediği zaman Hazreti Omer radıyallahu anh:

“–Ey İbni Selam! Bu nasıl olur? diye sordu O ise:

“–Ben Muhammed aleyhissalatu vesselam ’ın gercekten Allah ’ın RasUlu olduğuna yakinen şehadet ederim Kendisinin peygamber olduğunda hic şuphe etmem! Cunku, O ’nun Allah tarafından gonderilen Peygamber olduğu, na ’t ve vasıfları, kitabımızda bulunmaktadır… dedi

Bunun uzerine Hazreti Omer radıyallahu anh:

“–Ey İbni Selam! Allah seni hakikate muvafık kılmıştır! dedi ve onu alnından optu (Vahidi, s 47; Razi, Tefsir, IV, 116)

Ayeti kerimede, Tevrat ve İncil ’de Peygamber Efendimiz ve ashabının vasıf, hal ve şanlarının şoyle beyan edildiği bildirilmektedir:

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا

Muhammed, Allah ’ın RasUlu ’dur Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler Onları rukUa varırken, secde ederken gorursun Allah ’tan lutuf ve rıza isterler Onların alameti, yuzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır İşte bu, onların Tevrat ’ta anlatılan vasıflarıdır İncil ’de ise şoyle vasıflandırılmışlardı: Filizini cıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, govdesi uzerine dikilmiş, ciftcilerin hoşuna giden ekin gibidirler Allah boylece bunları coğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları ofkelendirir Allah, iman edip salih amel işleyenlere, mağfiret ve buyuk bir ecir va ’detmiştir (elFetih, 29)

Abdullah bin Abbas radıyallahu anhuma, birgun Ka ’b elAhbar ’a:46

“–Tevrat ’ta RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in vasıfları nasıl anlatılır? diye sorduğu zaman, Hazreti Ka ’b rahimehullah, bu suale şoyle karşılık vermiştir:

“–O ’nun vasıfları hakkında Tevrat ’ta şunlar yazılıdır:

Muhammed bin Abdullah, Mekke ’de doğacak, Tabe ’ye (Medine ’ye) hicret edecek, Şam ’a hakim olacaktır Kendisi ne kotu soz soyler ne de carşılarda yuksek sesle konuşur Kotuluğe kotulukle karşılık vermez, bilakis affeder ve bağışlar Ummeti de bollukta, darlıkta ve her yerde Allah ’a hamd eder, O ’nu yuceltirler Bellerine izar bağlarlar Kollarını yıkarlar (abdest alırlar) Savaşta saf oldukları gibi namazlarında da saf tutarlar Mescidlerinden arı uğultusu gibi (Kur ’an ve zikir) sesleri gelir Ezan sesleri afakı doldurur (Darimi, Mukaddime, 2)

Ata bin Yesar rahimehullah anlatıyor:

“Abdullah bin Amr radıyallahu anhuma ’ya47 rastladım ve:

«–RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in Tevrat ’ta zikredilen vasıflarını bana soyler misin?» dedim Bunun uzerine:

«–Pekala! Allah ’a yemin olsun, o Kur ’an ’da gecen bazı sıfatlarıyla Tevrat ’ta da mevsuftur (Orada): “Ey Peygamber! Biz Sen ’i insanlara şahit, mujdeci, uyarıcı ve ummiler icin koruyucu olarak gonderdik Sen Ben ’im kulum ve RasUlumsun Ben Sen ’i Mutevekkil diye isimlendirdim… Allah, bozulmuş dini insanların “La ilahe illallah demesiyle duzeltmeden ve o dinle kor gozleri, sağır kulakları, paslanmış kalbleri acmadan O ’nun rUhunu kabzetmez buyrulur» dedi (Buhari, BuyU 50; Tefsir 483)

RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’i butun vasıflarıyla bilen yahUdiler, kendisinin geleceği vakti beklemekteydiler Nitekim Medineli putperest Evs ve Hazrec kabileleri ile yahUdiler ne zaman birbirlerine duşup araları acılsa, yahUdiler:

“–Şu sıralarda bir peygamber gonderilmek uzeredir O ’nun gelmesi pek yakındır O peygamber gelince, biz O ’na tabi olacak, İrem ve Ad kavimleri gibi sizi oldurup kokunuzu kazıyacağız! derlerdi (İbni Esir, elKamil, II, 9596)

Peygamber Efendimiz ’in zevcesi Safiye binti Huyey radıyallahu anha ’nın naklettiğine gore, RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem hicret esnasında Kuba koyune geldiğinde, babası yahUdi Huyey bin Ahtab ile amcası EbU Yasir hemen oraya gitmişler, guneş batarken de cok bitkin ve uzgun bir halde eve donmuşlerdi EbU Yasir, kardeşine:

“–Bu zat, geleceği beklenilen Peygamber midir? diye sordu Huyey:

“–Evet, vallahi odur! dedi EbU Yasir:

“–Bunun o Peygamber olduğundan emin misin? İyice tespit ettin mi? diye sordu Huyey:

“–Evet! karşılığını verdi

“–O halde, O ’na karşı kalbinde ne var? diye sorunca da Huyey:

“–Vallahi hayatta olduğum muddetce O ’na hep duşmanlık besleyeceğim! dedi (EbU Nuaym, Delail, I, 7778)

YahUdiler, gelmesini bekledikleri son peygamberin, kendi ırklarından, yani İsrailoğulları ’ndan olmasını arzu etmekte idiler Allah RasUlu sallallahu aleyhi ve sellem ise İsmail aleyhisselam ’ın nesebinden gelen Araplardan olduğu icin yahUdiler hased ederek O ’na iman etmemişlerdir48

Bu hakikati, İbni Abbas radıyallahu anhuma ’nın şu rivayeti de ortaya koymaktadır:

Hayber yahUdileri ile Gatafan arasında savaş vardı ve yahUdiler her karşılaşmada mağlUb oluyorlardı Sonunda:

“Ey Allah ’ımız! Ahir zamanda gondermeyi va ’dettiğin o ummi peygamber hakkı icin Sen ’den bizi muzaffer kılmanı diliyoruz! duasıyla Hakk ’a yalvarmayı kararlaştırdılar Gatafan ’la karşılaşınca da bu duayı yaptılar Boylece Peygamber Efendimiz ile tevessulde bulundular Savaşın neticesinde Gatafanlıları bozguna uğrattılar Fakat Allah Teala, yahUdilerin dualarında vesile edindikleri Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ’i peygamber olarak gonderince O ’nun peygamberliğini inkar ettiler Bunun uzerine Allah Teala:

وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ

“…Daha once (o peygamberin adını kullanarak, O ’nun hakkı icin diyerek) kafirlere karşı zafer isteyip durdukları halde, o tanıyıp bekledikleri (Peygamber) kendilerine gelince, bu sefer O ’nu inkar ettiler İşte Allah ’ın laneti49 boyle kafirlerin uzerinedir (elBakara, 89) ayetini inzal buyurdu (Kurtubi, II, 27; Vahidi, s 31)

Fahri Kainat Efendimiz ’in zuhUrunu mujdeleyen şu hadise de oldukca calibi dikkattir:

Seyf bin Zi Yezen, Kisra tarafından Yemen hukumdarlığına tayin edilince her taraftan Arap heyetleri gelip kendisini tebrik ettiler Mekke ’den gelen on kişilik heyetin başında da Peygamberimiz ’in dedesi Abdulmuttalib bulunuyordu Hukumdara:

“–Ey hukumdar! Bizler, Allah ’ın dokunulmaz kıldığı Harem ’inin halkı ve Beytullah ’ın hadimleriyiz Hukumdarlığını tebrik etmek niyetiyle geldik! dedi

Yemen hukumdarı onları guzel bir şekilde karşıladı ve uzun bir muddet misafir etti Birgun Abdulmuttalib ’i yanına cağırarak ona şoyle dedi:

“–Ey Abdulmuttalib! Ben sana bir sır emanet edeceğim ki, o sırrı başkası olsaydı acmazdım Fakat ben onun madenini sende gordum Bunun icin onu sana acıklayacağım Allah Teala izin verinceye kadar bu sır sende mahfuz kalsın Şuphesiz ki Allah emrini yerine getirir Kendimize tahsis edip başkasına kapalı tuttuğumuz Kitap ’ta oyle muhim bir haber vardır ki hayatın şerefi, olumun fazileti ondadır; butun insanları, heyet arkadaşlarını, bilhassa seni cok yakından ilgilendirmektedir! dedi

Abdulmuttalib:

“–Ey hukumdar! Butun gocebe halkı sana feda olsun! Nedir o buyuk ve şanlı haber? diye sordu

Hukumdar:

“–Tihame bolgesinde bir cocuk doğacak Alamet olarak, O ’nun iki kurek kemiği arasında bir ben bulunacak Kıyamet gunune kadar, O ’nda imamlık (riyaset), sizde de seyyidlik olacak dedi

Seyf bin Zi Yezen şoyle devam etti:

“–Bu zaman, O ’nun doğacağı zamandır Hatta, belki de doğmuştur Onun ismi Muhammed ’dir Babası ve annesi olmuş olacak Kendisinin bakımını, dedesi ve amcası uzerlerine alacak Allah O ’nu apacık tebliğatta bulunan bir peygamber olarak gonderecek Bizden bir kısım insanları O ’na Ensar (yardımcılar) yapacak Onlarla, dostlarını aziz, duşmanlarını da zelil kılacak O, yeryuzunun en kıymetli bolgelerini fethedecek O ’nun doğumu ile, mecUsilerin taptıkları ateş sonecek Bir olan Rahman ’a ibadet edilecek Kufur ve taşkınlıklar yasaklanacak, putlar kırılacak, şeytan taşlanacak O ’nun sozu hak ile batılın arasını ayıracak, hukmu adaletten ibaret olacak O, daima iyiliği emredip tatbik edecek, kotulukten de nehyedecek ve onu ortadan kaldıracak dedi

Abdulmuttalib:

“–Omrun uzun, şan ve şerefin yuce, saltanatın daim olsun! Bu bahsettiğin benim neslimdir Acaba hukumdar bu hususta biraz daha izahat vererek beni sevindirme lutfunda bulunabilir mi? dedi

Seyf:

“–Ortulere burunmuş Beytullah ’a, mUcizelere ve semavi kitaplara yemin olsun ki ey Abdulmuttalib! Hic yalan yok, muhakkak ki sen O ’nun atasısın! deyince, Abdulmuttalib sevincinden yere kapandı

Hukumdar:

“–Başını yerden kaldır! Kalbin ferah, omrun uzun, şanın yuce olsun! Sana anlattığım alametlerden gorduğun bir şey var mı? dedi

Abdulmuttalib:

“–Evet ey hukumdar! Benim cok sevgili, uzerine titrediğim bir oğlum vardı Onu kavminin şereflilerinden birinin kızı olan Amine ile evlendirmiştim Amine bir cocuk dunyaya getirdi O ’nun ismini Muhammed koydum İki kureğinin arasında da bir ben vardır Anlattığın alametlerin hepsi de kendisinde mevcuttur O ’nun babası ve annesi de vefat etti Kendisinin bakımını ben ve amcası uzerimize aldık dedi

Bunun uzerine hukumdar Seyf:

“–Oğlunu iyi koru! YahUdilere karşı dikkatli ol! Cunku yahUdiler O ’na duşmandırlar Fakat Allah bu hususta onlara fırsat vermeyecektir Bu dediklerimi arkadaşlarına sakın soyleme! Size nasib olan ustunluğu kıskanıp torununun başına gaileler acmayacaklarından emin değilim Eğer, O ’nun peygamber olarak gonderilmesinden once olmeyeceğimi bilseydim, suvarilerim ve piyadelerimle birlikte gider, Yesrib ’i (Medine ’yi) hicret yurdu, devletime başkent yapardım Ne olurdu, O ’nu afet ve belalardan ben koruyaydım! Bir sene sonra onun hakkında bana haber getir! dedi

Ne yazık ki Seyf bin Zi Yezen bir sene gecmeden olduruldu50 (İbni Kesir, elBidaye, III, 2628; Diyarbekri, I, 239241)

Peygamber Efendimiz ’in dedesi Abdulmuttalib ’e, torununun istikbali hakkında verilen diğer bir mujde de şoyledir:

RasUlullah sallallahu aleyhi ve sellem birgun cocuklarla oyuna dalarak Redm mahallesine kadar gitmişlerdi Orada Mudlicoğulları ’ndan bir cemaat, Peygamber Efendimiz ’i yanlarına cağırarak ayaklarına baktılar ve ayak izini incelediler O sırada Abdulmuttalib geldi Onunla kucaklaşıp:

“–Bu cocuk senin neslinden midir? diye sordular Abdulmuttalib:

“–Oğlumdur dedi

Mudlicoğulları:

“–O ’nu iyi muhafaza et! Cunku biz Makamı İbrahim ’deki ayak izine bu cocuğunkinden daha cok benzeyen bir ayak izi gormedik dediler

Abdulmuttalib, oğlu EbU Talib ’e:

“–Bak! Bunlar ne soyluyorlar, dinle! dedi Bunun icin Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ’in amcası EbU Talib, yeğenini titizlikle korurdu51

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem dunyayı şereflendirmeden once butun alem, manevi yonden muthiş bir karanlık icinde idi İnsanlar, son derece bedbaht bir cehalet bataklığında boğulmaktaydılar İnsanlık, şeref ve haysiyetini yitirmişti İnsanların vahşet ve zulmunden, hayvanlar bile iyice bunalmıştı Hayat yaşanmaz hale gelmişti Alem mahzUn, varlıklar mağmUm, gonuller muzdaripti Zayıf ve gucsuzler gulmeyi unutmuştu Yaşama hakkı guclulere aitti Mehmed Akif ’in ifadesi ile:

Sırtlanları gecmişti beşer yırtıcılıkta;

Gucsuz mu bir insan, onu kardeşleri yerdi

Kur ’anı Kerim, bu gerceği şoyle beyan buyurur:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ

“İnsanların kendi işledikleri yuzunden karada ve denizde fesat zuhUr etti… (erRUm, 41)

Ulvi teşrif yaklaştıkca herkes, hatta her şey, daha bir iştiyak ve hasret icerisinde O yuce nUrun imdada yetişip kendilerini karanlıktan kurtarmasını bekliyor, O abı hayatın kendilerine ikram ve ihsan buyrulmasını arzu ediyordu Butun insanlık O ’na teşne ve O ’nu muntazırdı Bunun mujde ve işaretlerini almışlar ve zaman zaman da almaktaydılar

Suleyman Celebi Mevlidi Şerif ’inde, guneşin bile Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ’e aşık olup O ’nun etrafında pervaneler misali donduğunu dile getirerek, ulvi teşrifin mujdesini Hazreti Amine ’nin gonul dilinden şoyle mısralara doker:

Dedi gordum ol Habib ’in anesi

Bir aceb nUr kim guneş pervanesi

İndiler gokten melekler saf saf

Kabe gibi kıldılar beytim tavaf

Dediler oğlun gibi hicbir oğul

Yaradılalı cihan gelmiş değil

Bu gelen ilmi ledun sultanıdır

Bu gelen tevhid u irfan kanıdır…
alıntı
 
Geri
Üst