Osmanlida topragin mulkiyeti kime aittir?

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Admin

Yönetici
Site Sorumlusu
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
265.115
Çözümler
3
Tepkime puanı
1
Puan
38

Osmanlıda toprağın mülkiyeti kime aittir?​

Osmanlılarda topraklar, miri arazi rejimi gereği, tamamen devlete ait durumdadır. Tımar sistemi ile yalnızca kullanım hakkı reayaya tanınmıştır. Böylelikle Osmanlı Devleti, hem hazinenin en önemli gelir kaynaklarından olan verginin toplanması işini hem de asker toplama işini beraber yapma imkanına kavuşmuş olmaktadır.

Osmanlıda mülkiyeti Müslümanlara ait olan topraklara ne denir?​

Öşür Topraklar:Fetih sırasında Müslümanlara ait olan veya ele geçirildiğinde müslümanlara verilmiş olan topraklardır.Bu topraklar sahiplerinin mülkü olup, istedikleri gibi tasarruf edebilirlerdi. Bu mal sahipleri öldükleri zaman toprakları varislerine kalabiliyordu.

Tımar sisteminde topraklar mülkiyeti kime aittir?​

Tımar sisteminde topraklar mülkiyeti kime aittir?
Tımar arazilerinin tamamı devlete aitti ve köylülere devredilmesi yasaktı. Osmanlı İmparatorluğu bir ülkeyle savaşa girdiğinde tımarlı sipahilerin sefere katılması zorunluydu. Bu zorunluluğa uymayanların elinden toprakları alınırdı. Not – Tımar sistemine kayıtlı topraklar babadan oğula geçebilirdi.

Mülkiyeti gayrimüslimlere ait topraklar nelerdir?​

Mülkiyeti gayrimüslimlere ait topraklar nelerdir?
Haraciye (Haracî topraklar): Bu topraklar bir yerin fethinden sonra GAYRî MÜSLİM halkın elinde bırakılan,onlara mülk olarak verilen topraklardır. Sahipleri, dilediği gibi kullanırlar,satabilirler, vakfedebilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi.

Osmanlı Devletinde reaya ait arazilere ne denir?​

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmaya başlayan bu terim, günümüzde “devlet arazisi” olarak adlandırılır. Kelimenin sözlük anlamı da “hükümetin, hazinenin malı olan” demektir. Miri arazilerin mülkiyeti devlete aittir.

Osmanlı Miri araziyi nasıl kullanmıştır?​

Miri arazilerin mülkiyeti devlete aittir. Miri arazi terimi, Selçuklu döneminden bu yana kullanılan bir terimdir. Bu devlet arazileri, işletilmek üzere tapu bedeli karşılığında reayaya tevfiz edilir. Bundan dolayı bu araziden yararlanmak hakkı da reayaya verilirdi.

Müsadere ilk kez hangi padişah döneminde açılmıştır?​

Müsadere ilk kez hangi padişah döneminde açılmıştır?
Devletin verdiği görevler sırasında edinilen mal varlığının kamuya ait sayılması kuralına dayanılarak birçok İslam devletinde uygulanan müsadere, Fatih Sultan Mehmet döneminden başlayarak Osmanlılarda benimsendi.

Osmanlıda feodalite nasıl başladı?​

Osmanlıda feodalite nasıl başladı?
Roma, ardından Frank İmparatorluğu yıkılıp merkezî otorite kaybolunca, iktisadî faaliyetler zayıfladı. Cemiyet parçalandı. Bunun üzerine halkın müşterek menfaatler karşılığında birleşmesi gerekti. Böylece IX. asırda feodalite doğdu.
Gayrimüslimlere ait topraklardan alınan vergiye ne denir?​
Haraç: Gayri Müslimlerden alınan ürün vergisidir.
Osmanlıda gayrimüslimlerin nasıl yargılanması?​
Zimmet anlaşmasının imzalanması ile gayrimüslimlere İslam toplumunda yaşama izni verilir, can ve malları İslam devletinin güvencesi altına alınır. Bunun anlamı bir Müslüman’ın bir gayrimüslimi öldürmesi durumunda bir Müslüman’ı öldürmüş gibi cezalandırılmasıdır.
 
Osmanlıdaki toprak mülkiyeti konusu oldukça karmaşıktır ve farklı sosyal grupların farklı toprak mülkiyeti hakları vardı. Osmanlı Devleti'nin genel politikası, toprakların merkezi otoriteye ait olmasıydı. Özellikle miri arazi rejimi ile devletin toprakların mülkiyetine sahip olduğu ve reaya denilen köylülere kullanım hakkı verdiği bilinmektedir.

Müslümanlara ait topraklar genellikle öşür toprakları olarak adlandırılmıştır. Fetih sırasında Müslümanlara ait olan veya ele geçirilen topraklar, sahiplerinin mülkü olup istedikleri gibi tasarruf edebildikleri topraklardır. Öşür topraklarında sahipleri öldüğünde topraklar varislerine kalabiliyordu.

Tımar sistemine göre ise toprakların mülkiyeti devlete aitti ve tımar arazileri köylülere devredilemezdi. Tımarlı sipahiler, sefere katılmak zorundaydı ve bu zorunluluğa uymayanların toprakları ellerinden alınabilirdi. Tımar arazileri babadan oğula geçebiliyordu.

Gayrimüslimlere ait topraklar ise haraciye toprakları olarak adlandırılmıştır. Bu topraklar genellikle fethedilen bir yerde yaşayan gayrimüslimlere mülk olarak verilirdi ve sahipleri diledikleri gibi kullanabilir, satabilir, vakfedebilir ya da miras bırakabilirdi.

Reaya ise Osmanlı Devleti'nin mülkiyetine ait olan arazilere verilen bir isimdir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar devam eden terimdir. Reaya arazileri devlet hazinesine ait olup, köylülere kullanım hakkı verilirdi.

Osmanlı Devleti, miri arazileri reaya kullanımına sunarak topraklarının verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlamıştır. Miri arazi terimi genelde devlete ait tarım arazilerini ifade etmek için kullanılmıştır.

Müsadere uygulaması ise Osmanlılarda mal varlığının kamuya ait sayılması kuralı üzerine kurulmuş ve Fatih Sultan Mehmet döneminde benimsenmiştir. Müsadere, devletin verdiği görevler sırasında elde edilen mal varlığının kamuya ait sayılması anlamına gelir.

Feodalite ise Osmanlı'da dönemin ihtiyaçları ve koşulları doğrultusunda toplumsal yapının şekillenmesiyle ortaya çıkmış bir sistemdir. Roma ve Frank İmparatorluklarının yıkılmasıyla merkezi otoritenin zayıflaması, feodalitenin doğmasına neden olmuştur.

Gayrimüslimlere ait topraklardan alınan vergi olan haraç, Osmanlı Devleti'nin gayrimüslim vatandaşlarından alınan ürün vergisidir. Bu vergi, gayrimüslimlerin devlete vergi ödemelerini sağlamak için kullanılmıştır.

Osmanlı'da gayrimüslimlerin yargılanması konusunda ise zimmet anlaşmasının imzalanmasıyla, gayrimüslimlere İslam toplumunda yaşama izni verilmiş ve can ve malları İslam devletinin güvencesi altına alınmıştır. Bir Müslüman'ın bir gayrimüslimi öldürmesi durumunda, aynı şekilde cezalandırılması gerektiği kaydedilmiştir.
 
Geri
Üst