Osmanlı Toplumunda Sosyal Hareketlilik Hakkında Bilgi

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
osmanlı devletinde sosyal yaşam - osmanlıda sosyal yapı - osmanlıda sosyal hareketlilik çeşitleri

Osmanlı toplumunda kişiler yönetenler (askeri) ve yönetilenler (reaya) diye ikiye ayrılıyordu. Bu sosyal gruplar arasında geçiş serbestti. Bu durum ya padişah fermanıyla ya da kişilerin yetenekleriyle oluyordu. Toplumda sosyal hareketlilik iki şekilde yaşanmıştır:

Yatay Hareketlilik

Bir toplumun ülke toprakları üzerinde köyden şehre veya bir bölgeden başka bir bölgeye gidip gelmesi ya da oraya göçerek yerleşmesi olayına toplumun yatay hareketliliği denir. Bu hareketlerin bir kısmı kendiliğinden gerçekleşmiş, bir kısmı da devletin imar ve iskân politikası sonunda ortaya çıkmıştır.

Bu uygulama doğrultusunda Anadolu’dan bir kısım Türk aileler Balkanlara yerleştirilmiştir. Devlet yatay hareketliliği teşvik etmiş ve bu hareketliliğe katılanların yerlerini terk etmelerini önlemek için tedbirler almıştır.

Dikey Hareketlilik

Dikey hareketlilik; bir toplulukta sınıflar arası geçişleri ifade eder. Osmanlı Dönemi dahil Türk toplumunda hiçbir zaman doğuştan gelen ve birbirine geçişi kabul etmeyen bir sınıf sistemi görülmemiştir. Mesela; askeriye mensupları, emekli olduğunda veya görevinden alındığında yönetilenler sınıfına (reaya) geçmiş olurdu. Reayadan bir kişi de padişahın fermanıyla askeri sınıfa geçebilirdi. Bunun için gerekli şartlar şunlardı:

Müslüman olmak

Devlet görevini en iyi şekilde yapmak

Padişaha tam bağlı olmak

Osmanlı Devleti’nde yönetenler sınıfına geçebilmenin yollarından biri devşirme sistemi, diğeri de medrese eğitimi görmekti. Savaşlarda başarı göstererek tımar sahibi olmak, kalemiye sınıfına dâhil bir büroya kâtip olarak girmek de yönetenler sınıfına geçmenin yollarındandı.

Osmanlı Toplum Yapısında Meydana Gelen Değişmeler

XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren taşra yönetimiyle ilgi olan dirliklerin büyük bölümünü ele geçiren kapıkullarının merkezden bağımsız olarak çiftlik ve malikaneler kurmaları resmi hüviyet sahibi yeni tip köy zenginini ortaya çıkarmıştır. Bu gelişmelerden sonra tımarlı sipahilerin büyük bölümü dirliklerini kaybetmiştir. Yeni gelişmeler köylünün;

Arazilerinin daralmasına,

Geçim sıkıntısına düşmesine ve borçlarını ödeyememesine,

Elinden çıkardığı topraklarda ücretle çalışmasına,

Köyünü terk etmesi gibi kötü durumlara neden olmuştur.

Osmanlı dirlik sisteminin bozulması ve Coğrafya Keşifler’inden sonra Anadolu’da ticari canlılığın kaybolması ekonomik sıkıntılara yol açmıştır. İşsiz kalan halk Anadolu’daki isyanlara katılmıştır. 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden Celali İsyanları Anadolu’daki halkı önemli ölçüde etkilemiştir:

Tımarlı sipahiler ortadan kalkmıştır.

Celâlilere karşı silahlanan köylüler, ayanların paralı askeri olmuştur.

Köyden şehire ve güvenli bölgelere göçler hızlanmış, yeni köyler kurulmuştur.

Tarım üretimi düşmüş ve köy – şehir dengesi bozulmuştur.

Bu olumsuzluklara karşı devlet, köylünün mülkünü gasbeden ehl-i örfe karşı 17. yüzyıl boyunca adaletnameler yayınlanarak halkı korumak istediyse de tam başarılı olmamıştır.

alıntı
 
Geri
Üst