Osmanlı İmparatorluğu'nun Türkiye Dışındaki Mimari Yapıları. Cami Resimleri

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Osmanlı İmparatorluğu'nun Türkiye Dışındaki Mimari Yapıları. Cami Resimleri


Türkiye Dışındaki Osmanlı Mimari Yapıları

Türkiye dışındaki Osmanlı mimari yapıtları gerek zaman gerek mekân içinde çok geniş bir tarihsel sürece ve coğrafi alana

yayılır. Osmanlı mimari eylemi Osmanlı hakimiyetinin yayıldığı tüm coğrafi bölgelerde karşımıza çıkar. Yapı faaliyeti değişik

bölgelerin Osmanlı İmparatorluğu'ndan koptukları farklı tarihlere kadar devam eder. Böylece, Osmanlı hakimiyetinin bulunduğu

bölgelerde inşa edilen yapılar, mimari uslûplarına bakılmadan tarihsel bir olgu olarak Osmanlı yapısı kabul edilir. Ancak, bu

yapılarda Osmanlı öncesi geleneklerin devam ettiği tislûp özellikleri (Orta Doğu ülkelerinde olduğu gibi), Osmanlı uslûbu

veya ilk ikisinin bileşiminden ortaya çıkan uslûp özellikleri ile XVIII yüzyıldan sonra görülmeğe başlayan Avrupa sanatı

uslûpları, beraberce görülebilir.

Dış İşleri Bakanlığı'nın "Türkiye Dışındaki Osmanlı Mimari Yapıtları" adlı yayınından faydalanılmıştır.



Arnavutluk - Akçahisar

Kale mahallesinde bir ev


Arnavutluk- Avlonya

Muradiye Camii


Arnavutluk - Belgrad

Bekarlar Camii


Arnavutluk- Ergiri

Palorto Mahallesi


Arnavutluk - İskodra

Kir nehri üzerinde köprü


Arnavutluk - Tiran

Ethem Bey Camii


Bosna Hersek- Banya Luka

Yeni Camii


Bosna Hersek - Bılagay

Tekke


Bosna Hersek - Mostar

Köprü


Evler


Bosna Hersek - Saray Bosna

Gazi Hüsrev Bey Camii


Gazi Hüsrev Bey hanı


Bulgaristan - Cebel

Cami


Bulgaristan - Ruscuk

Seyyid Mustafa Paşa Camii


Bulgaristan- Silistre



Bulgaristan - Sofya


Seyfullah Efendi Camii



Cezayir

Beylerbeyi Sarayı


Keçiova Camii


Irak - Bağdat

İmam-ı Azam Külliyesi


Saray Camii Minaresi


Saat kulesi


Kara Ömer Camii


İdadi


İsrail, Kudüs ve çevresi - Akka

El-Umdan Hanı


Türk çarşısı


Müze


Kubbet-ül Sahra


Altın Kapı


Libya - Trablusgarp

Karamanlı Ahmet Paşa Camii


Karamanlı kalesi


Lübnan - Beyrut

Baabda sarayı


Cuniye Sarayı




Ceyde Sarayı


Lübnan - Trablus

El-Tel saat kulesi


Büyük Mansuri Camii


Macaristan - Budin

Gül Baba Türbesi


hakkında bilgi

XV. yüzyıl sonlarıyla XVI. yüzyıl başlarında yaşamış şair bir Bektaşî dervişidir. Evliya Çelebi'nin babasından naklen

yazdığına göre Merzifonludur ve Fatih döneminden Kanunî döneminde Budin (Buda)in fethi sırasında şehit düştüğü 1541 tarihine

kadar birçok savaşa katılmıştır. Şeyhülislâm Ebussuud Efendi'nin 2 Eylül 1541 tarihinde cenaze namazını kıldırdığı ve bu

namazda Kanuni Sultan Süleyman'ın bulunduğu bilgileri de Evliya Çelebi'den alınmadır. Evliya Çelebi, elinde büyük bir kılıçla

savaşlara katılan Gül Baba'ya bu lâkabın verilmesine, külahından daima bir gül taşımasının sebep olduğunu da belirtmiştir.

1663'te Budin'i ziyaret eden Evliya Çelebi, seyahatnâmesinde şunları da yazmaktadır: "Gül Baba, bir çiçekli bahçe içinde,

kurşun örtülü bir kubbede gömülüdür. Sandukası yeşil çuha ile örtülü olup mübarek başlarında Bektaşî tacı bulunur. Etrafı

çeşitli Arap harfli Kur'an âyetleriyle süslüdür."
Evliya Çelebi, Gül Baba'yı Fatih döneminden Kanuni döneminde 1541 yılına kadar, 120 yılı aşkın bir süre yaşatarak, büyük bir

hata yapmış ve Fatih döneminde yaşamış Gül Mehmet Dede'yle karıştırmıştır. Isparta'nın Uluborlu ilçesine bağlı İlegüp

köyündeki Veli Baba dergâhına ait kayıtlar içinde 1935 yılında bulunan bir şecere Gül Baba'nın gerçek kimliğini

aydınlatmıştır. Bu şecereye göre , "Gül Dede" olarak da anılan " Gül Baba"nın asıl adı Cafer'dir. Babası, Kutb'ül Arifîn

Veli'üddin İbn Yalınkılıç olup İlegüp köyündendir. Gül Baba, Kanunî Sultan Süleyman'ın daveti üzerine Budin seferine

katılmıştır. Osmanlı döneminde ordu sefere çıktığında askerin moralini güçlendirmek için dervişler, saz şairleri de sefere

katılıyor, mola zamanlarında dualar okunuyor, destanlar söyleniyordu. Dervişler, saz şairleri gerektiğinde silâhlanıp savaşa

da katılıyorlardı. Gül Baba, savaşlara katılan dervişlerden biriydi. Yeniçeriler Hacı Bektaş Velî'yi pîrleri kabul

ettiklerinden Bektaşî dervişleri çok seviyorlardı. Gül Baba, Budin (Buda)'in fethi sırasında 1 Eylül 1541 günü şehit düşmüş,

2 Eylül 1541 günü cenaze namazı Fethiye Camisi'ne çevrilen Mátyás (Meryem Ana) Kilisesi'nde kılınmıştır ve bugün

Gültepe-Rózsadomp adı verilen tepede toprağa verilmiştir. Şehâdet tarihini 2 Eylül 1541 olarak gösteren kaynaklar da

bulunmaktadır.

Isparta ili belgelerine göre Gül Baba'nın kardeşi Seyyid Hüseyin'in lâkabı da Sümbül Dede'dir. Misâlî mahlâsıyla Hurûfî tarzı

şiirler yazan Gül Baba'nın şiir ve düzyazılarını içeren Miftah'ül Gayb ve Güldeste adlı yazma eserler bulunmaktadır.
Kanunî Sultan Süleyman'ın, hakkında; "Gül Baba Budin gözcüsü olup himmetleri hâzır ve nâzır ola ola" dediği Gül Baba hakkında

Macar araştırmacıların da makaleleri bulunmaktadır. Macar Türkolog Gyula Nemeth ise gül sözcüğünün gülmek eyleminin emir

şekli olduğunu belirterek Gül Baba lâkabını gülmekle açıklamaya çalışmıştır. Alman Thedor Menzel'e göre ise Bektaşi Tekkesi

şeyhi işareti olarak tacında gül taşıdığı için Gül Baba lâkabı verilmiştir. Macar ressam Ferenc Eisenhut, 1886 yılında

yaptığı ve bugün Ankara'da Macar Büyükelçiliği'nde asılı "Gül Baba'nın Şehâdeti" adlı tablosunda Gül Baba'nın tacından yere

düşmüş gülünü de unutmamıştır.

Macaristan'daki Türkler kadar Macarlar tarafından da sevilen Gül Baba'nın efsanevî hayatı Danimarkalı Andersen tarafından

1841 yılında kaleme alınmıştır. Macar besteci J.Huszka da Gül Baba adlı bir senfonik eser bestelemiştir. Gül Baba, Macar

edebiyatı, sinema ve operet sanatın da yerini almıştır.

Macaristan- Peçevi

Yakovalı Hasan Paşa Camii


Makedonya Cumhuriyeti - Debre

Tekke Camii


Keçi köprüsü


Alaca Camii


Makedonya Cumhuriyeti - Ohri



Yahya Paşa Camii


Mısır - Kahire

Mahmut Paşa Camii


Melike Safiye Camii


Bab el Azap


Mehmed Ali Camii


Sinan Paşa Camii
 
Geri
Üst