AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Osmanlı İmparatorluğu Gerileme ve Çöküş -1. dönem

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Osmanlı Devleti Gerileme ve Çöküş
Osmanlı Devletinde Gerileme
Osmanlı Devletinde Çöküş
Osmanlı Devleti
Gerileme ve Çökme (16991923) I
Böylece Tuna'yı geçip Türk kuşatma kuvvetlerinin üstüne dürüst gelen Haçlı ordusuna, bu kez da, Viyana kuşatmasının karşısında olan ve bu sebeple sadrazamla arası açık bulunan Budin Beylerbeyi İbrahim Paşa yol verdi ve kendisi askerini toplayıp Budin'e çekildi Yetmiş bin şahsiyet düşman ordusu aleyhinde, yanında o sırada on bin kadar askeri bulunan Kara Mustafa Paşa, akşam vaktine kadar cesurca çarpıştı ise de, bunca ihanet karşı herşeyin bittiğini görerek, büyük bir gayretle oradan uzaklaşıp darmadağın çekilen orduyu Yanıkkale önlerinde topladı
Viyana bozgunu doğrusu Türk kuvvetleri aralarında pozitif bir zayiata yol açmamış, oysa psikolojik etkisi büyük olmuştu Macaristan'daki kaleleri takviye eden Sadrâzam, Belgrad kışlağına çekildi Fakat bu sırada Sadrâzama karşı olan, merkezdeki paşalar, Viyana bozgunu nedeniyle onun idamına ferman çıkarttırmayı başardılar Bu Nedenle Kara Mustafa Paşanın idamı, Osmanlı ordusunu derleyip toparlayabilecek ve olası bir bozgunun önüne geçebilecek kudretli bir paşadan, devleti yoksun bıraktı
Nitekim ertesi yıl, Venedik de kutsal ittfaka katıldı ve böylece Osmanlı kuvvetleri, Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venedik elde etmek üzere dört cephede zorunda kaldı Osmanlı kuvvetleri, zaman zaman başarılar kazanmasına rağmen, savaşların uzun sürmesiyle ağır kayıplara uğradı ve 1699'da Karlofça Antlaşmasını imzalamaya zoraki kalındı Osmanlı İmparatorluğu, bu hadiseyle birincil defa, büyük eyaletlerini düşmana bırakmış ve artık devrin aleyhine döndüğünü anlamıştı Nitekim bu antlaşmayla Türkler, yaklaşık olarak tüm Macaristan'ı Avusturyalılara, Ukrayna ve Podolya'yı Lehlilere, Azak Kalesini Ruslara, Dalmaçya sahillerini ve Mora'yı da Venediklilere terk etti Sadece Timaşvar vilayeti, müdafilerin kahramanlığı sayesinde bir müddet için kurtarılabildi Bu ağır mağlubiyet ve kayıplar, Türkler üzerinde böylece acı bir tesir bıraktı fakat, Aldı Nemçe (Avusturya) bizim nazlı Budin'idiye feryat etmelerine sebep oldu
Karlofça Antlaşmasının imzalanmasından sonradan Osmanlı Devleti, bilhassa sınırların kuvvetlendirilmesi, idarî, malî ve iktisadî durumun ıslahı, ordu ve donanmanın tekrar düzene konulması ile uğraştı üstelik, ötedenberi Türkleri taklit eden Avrupa ve Rusya, ilim ve teknikte çabuk ilerliyor ve Osmanlıları daha adaleli bir şekilde kuşatıyorlardı Artık, Avrupa aleyhinde Türkler, askerî ve teknik sahalarda onlardaki ilerlemenin sırrını araştırmaya tenezzül etmeye mecbur oldular Bu suretle 17 yüzyılda, Osmanlı Devletini kendi bünyesine kadar ıslah etme düşüncesi, 18 asrın başında yerini Avrupa'dan iktibas etme fikrine bıraktı Sultan III Ahmed vaktinde (17031730) Damad İbrahim Paşanın Pasarofça Barıştırma Antlaşmasının verdiği refah bir uçtan bir uca giriştiği kültür ve imar faaliyetleri aralarında, Avrupa'nın tesirleri de mühim rol oynadı Avrupa'nın kayda değer merkezlerine ilk kez elçiler gönderildi Böylece Türkler Garp (Batı) medeniyetini sathî de olsa tanımak fırsatı buldular Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi ile ile birlikte Paris'e giden Said Çelebi, orada matbaanın önemini kavrayarak, dönüşünde bir Macar mühtedîsi (İslâma girmiş) olan İbrahim Müteferrika ile birlikte, İstanbul'da basımevi kurulması için teşebbüse geçti Şeyhülislâmın fetvası ve padişahın fermanı ile onaylama edilen rapor neticesinde, Batı'nın bu manâlı buluşu Türkiye'ye girdi Matbaa ile, bir yanlamasına büyük ilim ve kültür eserleri fazla sayıda basılıp dağıtılırken, bir yandan da padişah ve sadrazam İstanbul'daki ilim, kültür ve sanat çevrelerini yakından desteklemek suretiyle, bu sahalarda büyük bir canlılık meydana getirdiler Yalova'da kâğıt, İstanbul'da çini ve kumaş fabrikaları açıldı öte yandan bu barışma devresinde, devlet adamları arasında görülen müsriflik ve müsriflik genel bir hoşnutsuzluk doğurdu Nitekim, Patrona Halil İsyanıyla (1730) Lâle Devri diye de adlandırılan bu devir sona ererken, ilmî gelişmelere karşı gruplar da isyanı destekleyerek böylece fazla ilmî gelişmenin baltalanmasına sebep oldular
Bütün negatif şartlara rağmen fevkalade uyarı ve ihtimamla yetiştirilen Osmanlı şehzadeleri, tahta çıktıkları vakit, devleti içine düştüğü bunalımlı durumdan kurtarmak ve eski haşmetli devrine ulaştırmak için maksimum çaba sarfediyorlardı Nitekim III Ahmed'in yerine geçen Sultan I Mahmud (17301754) ve III Mustafa (17571773) dönemlerinde humbaracı ve topçu ocaklarının Batı tarzında teşkilatlandırılmasına girişildi Bir Fransız subayı iken Müslümanlığı kabul ederek Ahmed adını alan Comte de Bonneval, 1731'de humbaracı ocağının ıslahına başladı Ocağın ihtiyaç duyduğu tâlimli askeri geliştirmek üzere de 1734 yılında Üsküdar'da bir hendesehâne (mühendislik okulu) açıldı Nitekim disiplinli ve modern tâlim ve edep ile yetiştirilen bu askerî sınıfın Rusya ve Avusturya ile 17361739'da yapılan savaşlarda büyük hizmeti görüldü Ancak, bu derslik 1747'de yeniçerilerin baskını sonucu kapatıldı Sultan III Mustafa da tahta geçer geçmez, Fransa'dan mühendisler getirterek Mühendishane ve Bahriye sınıfını ve mekteplerini modern usullere kadar ıslah etmeye ve onları tâlim ve terbiyeye girişti Batıdaki gelişmeleri öğrenmek amacıyla Fransa ve Almanya'ya elçiler yolladı Tıp ve Gökbilim sahaları ile ilgili araştırmalar hızlandırıldı
Karlofça Antlaşmasından sonradan Osmanlı tahtına defalarca, devletin içine düştüğü durumu görebilen ve kurtarmak için çareler arayan padişahlar çıktı ise de, bunların önlerinde tekrar tekrar iki büyük engel oluştu:
Bunlardan birincisi, Türk ordusunun esasını teşkil eden yeniçerilerin modern askerî bilgi ve tekniğe kapalı ve uzak kalmaları, hattâ eski harmoni ve ananelerini de terkederek, askerlikle ilgilerini kesmeleriydi Bu şart onları, sadece savaş zamanlarında cepheye dışarı giden, askerlikten habersiz bir istif haline getirdi Bu sebeple topçu veya humbaracı sınıfında yapılan şartların değişmesi, umumî neticenin elde edilmesini sağlayamıyordu
Bir başka husus, yeniliklere değer veren ve ilme açık bu padişahların yanında kendilerine muavin olacak değerli devlet adamları yoktu
Nitekim, Batının askerî tekniği Türkiye'ye girerken, 1768'de başlayan ve 1774'de sona eren Rus Harbi, Türk ordusunun (yeniçeri kuvvetleri) mukavemet edemediğini ve perişanlığını tüm dünyaya gösterdi Bu ağır bozgun üstüne imzalanan Ufak Kaynarca Anlaşması (1774), Kırım Hanlığını Osmanlılardan koparıyor ve bir Türk gölü olan Karadeniz'de Rusya, donanma bulundurma hakkını elde ediyordu Çağdaş bir ordunun çekirdeğini, topçu sınıfını teşkil ederek, geleceğe ümitle bakan ve yeni hamlelere girişen Sultan III Mustafa, bu büyük kayıplara uğradıktan daha sonra ve bilhassa asırlarca süvarileriyle Avrupa'yı titreten ve Rusları atlarının ayakları aşağı tutan koca Kırım Hanlığının elden çıktığını görünce, fazla felakete uğramış halde felç geçirdi ve az sonra da vefat etti (1774) *
 
Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş sürecinde pek çok faktör rol oynamıştır. Viyana Kuşatması ve sonrasında yaşanan bozgun, Osmanlı Devleti'nin askeri gücünde ciddi darbelere neden olmuştur. 1699'da imzalanan Karlofça Antlaşması ise Osmanlı'nın toprak kayıplarını beraberinde getirmiştir. Bu antlaşma ile Macaristan, Ukrayna, Podolya gibi önemli bölgeler Avusturya, Lehistan ve Rusya gibi devletlere bırakılmıştır.

Osmanlı Devleti, antlaşmanın ardından sınırlarını güçlendirme, idari, mali ve ekonomik düzenlemeler yapma, ordusunu ve donanmayı tekrar yapılandırma çabalarına girişmiştir. Ancak, Avrupa ve Rusya'nın hızla ilerleyen teknolojik ve askeri gelişmeleri karşısında geri kalmıştır. Bu durum Osmanlı'yı Avrupa'dan ilham alma ve teknik yeniliklere adapte olma yoluna itmiştir.

Sultan III. Ahmed döneminde (1703-1730) başlayan kalkınma ve reform çabaları, Osmanlı'nın Batı tarzında modernleşme sürecini hızlandırmıştır. Matbaanın İstanbul'a girişi, sanat ve kültür alanındaki gelişmeler, Avrupa'ya elçiler gönderilmesi gibi adımlar atılmıştır. Ancak, Lale Devri olarak adlandırılan dönemde görülen isyanlar ve hoşnutsuzluklar, ilerlemelerin engellenmesine neden olmuştur.

III. Mahmud (1730-1754) ve III. Mustafa (1757-1773) dönemlerinde askeri yapılanma ve eğitimde önemli adımlar atılmıştır. Batılı uzmanlar getirilerek askeri birimlerin modernize edilmesi, mühendislik okullarının açılması gibi çalışmalar yapılmıştır. Ancak, yeniçerilerin direnci ve yeniliklere kapalı tutumu, ilerleme çabalarını sınırlamıştır.

1768-1774 Rus Harbi ve Ufak Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin askeri zayıflığının kayda değer bir örneğidir. Bu dönemde Osmanlı ordusu Rus güçlerine karşı başarısız olmuş, Karadeniz'de Rus donanmasına haklar tanınmıştır. Bu durum III. Mustafa'nın büyük çabalarına rağmen Osmanlı Devleti'nin çıkmazını net bir biçimde ortaya koymuştur.

Tüm bu gelişmeler Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş sürecinde yaşadığı sıkıntıları ve ilerleyen güçler karşısında zorlu mücadelesini göstermektedir. Bu dönemde yapılan reform ve yenilik çabaları, ancak köklü ve derinlemesine yapısal değişiklikler ile devletin toparlanmasını sağlayabileceği açıkça görülmektedir.
 
Geri
Üst