osmanlı devletinin yükselme dönemindeki sosyal ve siyasi yapısı
Sosyal hayat: Halkın büyük çoğunluğunu müslümanlar oluşturmuştur.
Hristiyan ve Musevi halka dini inançlarında serbestlik tanınmıştır.
Türkler, yerleşik ve göçebe hayat sürdürürken,. Müslüman olmayanlar kasaba ve şehirlerde yaşarlardı.
Halk yöneticiler ve Reaya olmak üzere ikiye ayrıl*mıştı. Reaya Müslüman ve Hristiyan halka denilirdi. Re*aya deyimi sonradan müslüman olmayan halk için kullandı.
Şehrin en yüksek sivil yöneticisi Kadı idi, yargı işlerine bakarlardı. Malların fiat tespitinde bulunurlardı.
Lonca teşkilatı, esnafları ve sanatkarları denetlerdi. Loncalarda, çıraktan kalfaya; kalfadan, lonca ustalarına kadar belirli sınıflaşma vardı. Buralardaki Esnaf ve zanaatkarlar ara*sında karşılıklı yardımlaşma sağlanırdı.
DEVLET YÖNETİMİ
Padişah: Devletin başında Osman Beyin soyundan gelen Bey, Gazi, Han, Hakan, Hünkar Sultan gibi ünvan*larla anılan, hükümdarlar bulunurdu. Saltanat babadan oğula geçerdi. Büyük şehzade padişah olurdu.
Fatihin hazırladığı Kanunname-i Ali Osmani ile hü*kümdarlık mutlak hale getirildi. Bu kanunname ile devle*tin bütünlüğü için kardeş katli gelenek haline geldi. Bu gelenek I. Ahmet tarafından kaldırıldı.
Şehzadeler sancak beyi olarak atandıklarında Lala denilen hocaların bilgileriyle, devlet tecrübesi kazanır*lardı.
I. Selim'in, Mısır'ı fethinden sonra Osmanlı padişah*lar Halife ünvanı aldılar. Halife Rüy-yı zemin (Dünya hali*fesi), Zıllulahi Filâlem (Allahın yeryüzünde gölgesi), Hali*fet'ül Müslümin (Bütün müslümanların halifesi) sıfat*larını aldılar. Böylece Teokratik yetkilere de sahip ol*du*lar.
Tahta gelen padişah, para bastırır, hutbe okutur, kılıç kuşanır ve komşu ülkelere haberciler gönderirdi.
Divan: Devletin siyasi, idari, adli, mali ve diğer konu*larda kararlar aldığı kuruldur. Topkapı sarayında Kubbe*altı denilen yerde toplanırdı. Son karar padişaha aitti.
Fatih ve diğer padişahlar divan başkanlığını vezira*zama bıraktılar. Padişahlar Divan çalışmlarını kafes ar*kasından takip ederlerdi.
Divan üyeleri, kararları birlikte padişaha sunarlardı.. Vezirazam, daha önce Arz odasında padişaha bilgiler verirdi. Divan dağıldıktan sonra vezirazam, Paşakapısı, sonradan Babiâli denilen makamda çalışmasına edvam ederdi.
Divan üyeleri Vezirazam (Sadrazam), Vezirler, Ka*zeskerler, Defterdar, Nişancı, Müftü, Asıl üye olmayan Reisülküttap, Kaptan-ı Derya ve Yeniçeriağası toplantı*lara katabilirdi.
Vezirazam: Padişahın vekili ve divan başkanıdır. Padişahın mühürünü taşırdı. Padişah, sefere çıkmadı*ğında, orduyu komuta ederdi. Bütün işlerden sorum*luydu.
Vezirler: Ulema (bilginler) sınıfından seçilirdi. Resmi ünvanları Kubbealtı vezirleridir. Divan'da görüşlerini bil*dirirler, padişaha ve sadrazama devlet işlerine yardımcı olurlardı. Serdar (Komutan) olarak seferlere katılırlar ve emirlerinde asker bulunurdu. Maaş yerie Has denilen toprak alırlardı.
Kazaskerler: Vezirlerden sonraki üyelerdir. Önceleri bir kazasker vardı, daha sonra Rumeli ve Anadolu ka*zas*keri olmak üzere sayıları iki oldu. Rumeli kazaskeri rütbe ba*kımından daha önde idi. Divan'daki büyük hu*kuki davalara bakarlardı. Bölgelerindeki kadıların ve mü*derrislerin gö*revlendirilmesini yaparlardı. Kazaskerlere Sadr ünvanı verilirdi.
Defterdarlar: Kuruluş döneminde bir defterdar vardı. Fatih döneminde Rumeli ve Anadolu Defterdarı olarak sayı ikiye yükseldiiki defterdarlık oluşturuldu. Sadra*zamla birlikte devletin mali işlerine bakardı. Başdefter*darın onayı olmadan harcama yapılamazdı. Rumeli def*terdar, Kazaskerlerden sonra gelen üye idi.
Nişancı: Devletlerarası yazışmalarla ilgilenirdi. Fer*man ve beratlar üzerine padişahın tuğrası (imzası)'nı çe*kerdi. Has, zemet, tımar defterlerini tutar, bunların dağı*tımına bakardı. Kanunları çok iyi bilirlerdi, gerekti*ğinde Divan'a bilgiler verirlerdi.
Müftü: Divan kararlarının İslam dinine uygun olup olmadığı konusunda fetva verirdi. Halife ünvanını alın*ma*sından sonra önemleri arttı. Resmi bir makam olarak, müftülüğün ne zaman kurulduğu belli olmamakla bera*ber, devletin başlangıcından beri, divan çalışmalarında yer almıştır. Kanuni devrinde Şeyh-ül İslam adı verilmiş olup sadrazama eşit sayılmıştır.
Reisülküttap: Doğrudan divan üyesi değildi. XVII yy'dan sonra önemi arttı. Katipler sınıfından bilgili kişiler arasından seçilirdi. Devletin gizli yazışmalarını yapardı. Zamanla dış ilişkilerle ilgili görevleri yerine getirdiler.
Kaptan-ı Derya (Kaptanpaşa): Deniz kuvvetlerinin başkomutanıydı. Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumlu idi. İlk zamanlarda devlet içerisinde makam ola*rak yeri Anadolu beylerbeyinden sonraydı. XVI. yy'ın ikinci yarısıda, vezir rutbesiyle Divan üyesi oldu.
Yeniçeriağası: Yeniçeri ocağının amiriydi. Ve*zir rüt*besini almışsa, Divana katılırdı. Vezir değilse top*lantıya katılmaz, padişahla doğrudan görüşürdü.
Sosyal hayat: Halkın büyük çoğunluğunu müslümanlar oluşturmuştur.
Hristiyan ve Musevi halka dini inançlarında serbestlik tanınmıştır.
Türkler, yerleşik ve göçebe hayat sürdürürken,. Müslüman olmayanlar kasaba ve şehirlerde yaşarlardı.
Halk yöneticiler ve Reaya olmak üzere ikiye ayrıl*mıştı. Reaya Müslüman ve Hristiyan halka denilirdi. Re*aya deyimi sonradan müslüman olmayan halk için kullandı.
Şehrin en yüksek sivil yöneticisi Kadı idi, yargı işlerine bakarlardı. Malların fiat tespitinde bulunurlardı.
Lonca teşkilatı, esnafları ve sanatkarları denetlerdi. Loncalarda, çıraktan kalfaya; kalfadan, lonca ustalarına kadar belirli sınıflaşma vardı. Buralardaki Esnaf ve zanaatkarlar ara*sında karşılıklı yardımlaşma sağlanırdı.
DEVLET YÖNETİMİ
Padişah: Devletin başında Osman Beyin soyundan gelen Bey, Gazi, Han, Hakan, Hünkar Sultan gibi ünvan*larla anılan, hükümdarlar bulunurdu. Saltanat babadan oğula geçerdi. Büyük şehzade padişah olurdu.
Fatihin hazırladığı Kanunname-i Ali Osmani ile hü*kümdarlık mutlak hale getirildi. Bu kanunname ile devle*tin bütünlüğü için kardeş katli gelenek haline geldi. Bu gelenek I. Ahmet tarafından kaldırıldı.
Şehzadeler sancak beyi olarak atandıklarında Lala denilen hocaların bilgileriyle, devlet tecrübesi kazanır*lardı.
I. Selim'in, Mısır'ı fethinden sonra Osmanlı padişah*lar Halife ünvanı aldılar. Halife Rüy-yı zemin (Dünya hali*fesi), Zıllulahi Filâlem (Allahın yeryüzünde gölgesi), Hali*fet'ül Müslümin (Bütün müslümanların halifesi) sıfat*larını aldılar. Böylece Teokratik yetkilere de sahip ol*du*lar.
Tahta gelen padişah, para bastırır, hutbe okutur, kılıç kuşanır ve komşu ülkelere haberciler gönderirdi.
Divan: Devletin siyasi, idari, adli, mali ve diğer konu*larda kararlar aldığı kuruldur. Topkapı sarayında Kubbe*altı denilen yerde toplanırdı. Son karar padişaha aitti.
Fatih ve diğer padişahlar divan başkanlığını vezira*zama bıraktılar. Padişahlar Divan çalışmlarını kafes ar*kasından takip ederlerdi.
Divan üyeleri, kararları birlikte padişaha sunarlardı.. Vezirazam, daha önce Arz odasında padişaha bilgiler verirdi. Divan dağıldıktan sonra vezirazam, Paşakapısı, sonradan Babiâli denilen makamda çalışmasına edvam ederdi.
Divan üyeleri Vezirazam (Sadrazam), Vezirler, Ka*zeskerler, Defterdar, Nişancı, Müftü, Asıl üye olmayan Reisülküttap, Kaptan-ı Derya ve Yeniçeriağası toplantı*lara katabilirdi.
Vezirazam: Padişahın vekili ve divan başkanıdır. Padişahın mühürünü taşırdı. Padişah, sefere çıkmadı*ğında, orduyu komuta ederdi. Bütün işlerden sorum*luydu.
Vezirler: Ulema (bilginler) sınıfından seçilirdi. Resmi ünvanları Kubbealtı vezirleridir. Divan'da görüşlerini bil*dirirler, padişaha ve sadrazama devlet işlerine yardımcı olurlardı. Serdar (Komutan) olarak seferlere katılırlar ve emirlerinde asker bulunurdu. Maaş yerie Has denilen toprak alırlardı.
Kazaskerler: Vezirlerden sonraki üyelerdir. Önceleri bir kazasker vardı, daha sonra Rumeli ve Anadolu ka*zas*keri olmak üzere sayıları iki oldu. Rumeli kazaskeri rütbe ba*kımından daha önde idi. Divan'daki büyük hu*kuki davalara bakarlardı. Bölgelerindeki kadıların ve mü*derrislerin gö*revlendirilmesini yaparlardı. Kazaskerlere Sadr ünvanı verilirdi.
Defterdarlar: Kuruluş döneminde bir defterdar vardı. Fatih döneminde Rumeli ve Anadolu Defterdarı olarak sayı ikiye yükseldiiki defterdarlık oluşturuldu. Sadra*zamla birlikte devletin mali işlerine bakardı. Başdefter*darın onayı olmadan harcama yapılamazdı. Rumeli def*terdar, Kazaskerlerden sonra gelen üye idi.
Nişancı: Devletlerarası yazışmalarla ilgilenirdi. Fer*man ve beratlar üzerine padişahın tuğrası (imzası)'nı çe*kerdi. Has, zemet, tımar defterlerini tutar, bunların dağı*tımına bakardı. Kanunları çok iyi bilirlerdi, gerekti*ğinde Divan'a bilgiler verirlerdi.
Müftü: Divan kararlarının İslam dinine uygun olup olmadığı konusunda fetva verirdi. Halife ünvanını alın*ma*sından sonra önemleri arttı. Resmi bir makam olarak, müftülüğün ne zaman kurulduğu belli olmamakla bera*ber, devletin başlangıcından beri, divan çalışmalarında yer almıştır. Kanuni devrinde Şeyh-ül İslam adı verilmiş olup sadrazama eşit sayılmıştır.
Reisülküttap: Doğrudan divan üyesi değildi. XVII yy'dan sonra önemi arttı. Katipler sınıfından bilgili kişiler arasından seçilirdi. Devletin gizli yazışmalarını yapardı. Zamanla dış ilişkilerle ilgili görevleri yerine getirdiler.
Kaptan-ı Derya (Kaptanpaşa): Deniz kuvvetlerinin başkomutanıydı. Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumlu idi. İlk zamanlarda devlet içerisinde makam ola*rak yeri Anadolu beylerbeyinden sonraydı. XVI. yy'ın ikinci yarısıda, vezir rutbesiyle Divan üyesi oldu.
Yeniçeriağası: Yeniçeri ocağının amiriydi. Ve*zir rüt*besini almışsa, Divana katılırdı. Vezir değilse top*lantıya katılmaz, padişahla doğrudan görüşürdü.