SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
- Konu Yazar
- #1
Nükleer santral gerekli mi,
Nükleer Enerji neden Gerekli
Nükleer Enerji Gerekli Mi
Aydın Üniversitesi Siyaset Akademisi’nde atom yüksek mühendisi ve aynı zamanda İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Saygın Enerji politikaları üzerine yaptığı çok önemli ve derin sunum;
Türkiye’de nükleer santral gerekli mi? Alternatifleri nelerdir? Nükleer santralin tehlikeleri nelerdir? Japonya’da 11 Mart’ta yaşanan Fukuşima nükleer santrali faciası doğal refleks olarak aklımıza ister istemez bu soruları getirdi. Fukuşima santrali Tokyo’ya sadece 250 km. uzaktaydı ve yarattığı etki hem ekonomik olarak hem de sağlıklarını tehdit etmesi açısından büyük bir facia oluşturdu. Sonuçta Kırklareli İğneada’ya yapılması planlanan nükleer santral de İstanbul’a 250 km. uzakta. Çevreciler ayaklandı, iktidar muhalifleri bunu seçim propagandası gibi kullanmaya başladı, ancak “Türkiye’ye nükleer santral gerekli mi?” sorusunu serinkanlılıkla ve mantıklı bir şekilde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle bilmemiz gereken 2 önemli konu var: birincisi nükleer santral anlaşmalarımız 1960’lı yıllarda yapılmış ve o zamandan Akkuyu/Mersin, Sinop ve İğneada/Kırklareli en uygun yerler olarak tespit edilmiş. Yani bu santraller ile ilgili sorumluluk 1960’dan itibaren tüm hükümetleri bağlayan bir durum. Şu anki iktidar partisi yani AK Parti, Ruslarla Akkuyu’yu son düzenlemeleri içeren anlaşmayı imzaladı. İkincisi de bugün gelişmiş tüm ülkelerde nükleer santral bulunuyor; bir tehdit hissetseler halklarını ve ekonomilerini tehdit edecek bu santralleri ülkelerine kurarlar mıydı? Şu an nükleer santrali olmayan ve bu enerjiyi reddeden iki ülke bulunuyor: İtalya ve Yunanistan.
Aslında herhangi bir terör, savaş veya doğal afet olmadığı durumlarda nükleer santralin çevreye herhangi bir zararı yok. Ancak tıpkı Çernobil ve Fukişima’da yaşanan patlamaların etkisi bir bomba etkisi gibi anlık bir etki değil. Faciayı yaratan santral patladıktan sonra çevreye yayılan radyasyon ve bu radyasyonun çevreye ve insan sağlığına verdiği etkidir. Hepimiz hatırlarız Çernobil kazasından sonra yıllarca satılamayan çayımız ve fındığımızın ekonomimize verdiği zararı, Rize dolaylarında yaşayan vatandaşlarımızda kansere yakalanma oranlarındaki artışı. Bu acı olaylar şimdi aynı şekilde Japon ekonomisini ve Japon halkını da etkileyecek. Daha şimdiden Avrupalı gemi ve kargo şirketleri emniyet nedeniyle Japon deniz sularına tankerlerini sokmayı durdurdu. Yayılan radyasyonla birlikte o bölgede yetişen tarım ürünleri, deniz ürünleri, içme ve yıkanma sularına kadar hepsine radyasyon karıştığı için kullanılamaz durumda. Japon ekonomisi çöktüğü gibi, kaç kişinin radyasyondan etkileneceği henüz bilinmiyor.
Bu facia tam da Türkiye’de yapılacak 3 nükleer santralden ilkinin temel atma töreninden önce vuku buldu. Durum bu iken, herkesin gözü hükümetin üzerinde herkesin beklentisi nükleer santral yapımının durdurulması yönünde. Çok önemli enerji kaynağı olan nükleer santraller Türkiye’ye yapılmazsa ne olur? Prof. Dr. Hasan Saygın’a göre nükleer enerji santrali kullanılmadan var olan enerji kaynaklarıyla daha 15-20 yıl idare edebiliriz. Ayrıca yenilenebilir enerji bakımından oldukça zengin bir ülkeyiz ve bu kaynaklar kullanılmıyor; güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve en önemlisi şu an sadece % 36’sı kullanılan akarsularımız.
Almanya elektrik tüketiminde rüzgâr enerjisini en etkin şekilde kullanan ülke iken, Türkiye gibi rüzgârı bol bir ülkede rüzgâr enerjisi neden kullanılmıyor? Akarsular üzerine yapılacak barajlar hem çevreye fayda sağlayacak hem de elektrik enerjisine dönüşecekken neden bu olasılığı düşünmüyoruz? Üstüne üstlük Rusya’dan boru hatları yüzünden dolaylı ve pahalı aldığımız Türkmen doğalgazının %60’ını elektrik üretiminde kullanırken.
Enerji insanların hayatında, devletlerin bekasında çok önemli. İşte bu yüzden gelişmiş ülkeler petrol, doğalgaz, nükleer enerjileri kontrol etmek istiyorlar. New York’ta yaşanacak 1 saatlik bir elektrik kesintisi konfora alışmış Amerikan halkı için bir kaos ortamı yaratır, suç oranı artar ve her şeyden önemlisi devlete olan güveni bitirir. İsrail’de yaşanacak aynı kesinti İsrail devletinin tüm güvenlik sistemini yok edeceği gibi İsrail devletini tarihten silebilir. Enerjinin bu kadar önemli olduğu bir dünyada, nükleer santrallerin açılımı konusunda sağduyulu davranmalı, hükümeti eleştirmeyi direkt siyaset malzemesi yapmak yerine yapıcı öneriler sunmalı.
Alıntı: gercekgundem.com
Nükleer Enerji neden Gerekli
Nükleer Enerji Gerekli Mi
Aydın Üniversitesi Siyaset Akademisi’nde atom yüksek mühendisi ve aynı zamanda İstanbul Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Saygın Enerji politikaları üzerine yaptığı çok önemli ve derin sunum;
Türkiye’de nükleer santral gerekli mi? Alternatifleri nelerdir? Nükleer santralin tehlikeleri nelerdir? Japonya’da 11 Mart’ta yaşanan Fukuşima nükleer santrali faciası doğal refleks olarak aklımıza ister istemez bu soruları getirdi. Fukuşima santrali Tokyo’ya sadece 250 km. uzaktaydı ve yarattığı etki hem ekonomik olarak hem de sağlıklarını tehdit etmesi açısından büyük bir facia oluşturdu. Sonuçta Kırklareli İğneada’ya yapılması planlanan nükleer santral de İstanbul’a 250 km. uzakta. Çevreciler ayaklandı, iktidar muhalifleri bunu seçim propagandası gibi kullanmaya başladı, ancak “Türkiye’ye nükleer santral gerekli mi?” sorusunu serinkanlılıkla ve mantıklı bir şekilde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle bilmemiz gereken 2 önemli konu var: birincisi nükleer santral anlaşmalarımız 1960’lı yıllarda yapılmış ve o zamandan Akkuyu/Mersin, Sinop ve İğneada/Kırklareli en uygun yerler olarak tespit edilmiş. Yani bu santraller ile ilgili sorumluluk 1960’dan itibaren tüm hükümetleri bağlayan bir durum. Şu anki iktidar partisi yani AK Parti, Ruslarla Akkuyu’yu son düzenlemeleri içeren anlaşmayı imzaladı. İkincisi de bugün gelişmiş tüm ülkelerde nükleer santral bulunuyor; bir tehdit hissetseler halklarını ve ekonomilerini tehdit edecek bu santralleri ülkelerine kurarlar mıydı? Şu an nükleer santrali olmayan ve bu enerjiyi reddeden iki ülke bulunuyor: İtalya ve Yunanistan.
Aslında herhangi bir terör, savaş veya doğal afet olmadığı durumlarda nükleer santralin çevreye herhangi bir zararı yok. Ancak tıpkı Çernobil ve Fukişima’da yaşanan patlamaların etkisi bir bomba etkisi gibi anlık bir etki değil. Faciayı yaratan santral patladıktan sonra çevreye yayılan radyasyon ve bu radyasyonun çevreye ve insan sağlığına verdiği etkidir. Hepimiz hatırlarız Çernobil kazasından sonra yıllarca satılamayan çayımız ve fındığımızın ekonomimize verdiği zararı, Rize dolaylarında yaşayan vatandaşlarımızda kansere yakalanma oranlarındaki artışı. Bu acı olaylar şimdi aynı şekilde Japon ekonomisini ve Japon halkını da etkileyecek. Daha şimdiden Avrupalı gemi ve kargo şirketleri emniyet nedeniyle Japon deniz sularına tankerlerini sokmayı durdurdu. Yayılan radyasyonla birlikte o bölgede yetişen tarım ürünleri, deniz ürünleri, içme ve yıkanma sularına kadar hepsine radyasyon karıştığı için kullanılamaz durumda. Japon ekonomisi çöktüğü gibi, kaç kişinin radyasyondan etkileneceği henüz bilinmiyor.
Bu facia tam da Türkiye’de yapılacak 3 nükleer santralden ilkinin temel atma töreninden önce vuku buldu. Durum bu iken, herkesin gözü hükümetin üzerinde herkesin beklentisi nükleer santral yapımının durdurulması yönünde. Çok önemli enerji kaynağı olan nükleer santraller Türkiye’ye yapılmazsa ne olur? Prof. Dr. Hasan Saygın’a göre nükleer enerji santrali kullanılmadan var olan enerji kaynaklarıyla daha 15-20 yıl idare edebiliriz. Ayrıca yenilenebilir enerji bakımından oldukça zengin bir ülkeyiz ve bu kaynaklar kullanılmıyor; güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve en önemlisi şu an sadece % 36’sı kullanılan akarsularımız.
Almanya elektrik tüketiminde rüzgâr enerjisini en etkin şekilde kullanan ülke iken, Türkiye gibi rüzgârı bol bir ülkede rüzgâr enerjisi neden kullanılmıyor? Akarsular üzerine yapılacak barajlar hem çevreye fayda sağlayacak hem de elektrik enerjisine dönüşecekken neden bu olasılığı düşünmüyoruz? Üstüne üstlük Rusya’dan boru hatları yüzünden dolaylı ve pahalı aldığımız Türkmen doğalgazının %60’ını elektrik üretiminde kullanırken.
Enerji insanların hayatında, devletlerin bekasında çok önemli. İşte bu yüzden gelişmiş ülkeler petrol, doğalgaz, nükleer enerjileri kontrol etmek istiyorlar. New York’ta yaşanacak 1 saatlik bir elektrik kesintisi konfora alışmış Amerikan halkı için bir kaos ortamı yaratır, suç oranı artar ve her şeyden önemlisi devlete olan güveni bitirir. İsrail’de yaşanacak aynı kesinti İsrail devletinin tüm güvenlik sistemini yok edeceği gibi İsrail devletini tarihten silebilir. Enerjinin bu kadar önemli olduğu bir dünyada, nükleer santrallerin açılımı konusunda sağduyulu davranmalı, hükümeti eleştirmeyi direkt siyaset malzemesi yapmak yerine yapıcı öneriler sunmalı.
Alıntı: gercekgundem.com