AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Hoş Geldin!

Bize kaydolarak topluluğumuzun diğer üyeleriyle tartışabilir, paylaşabilir ve özel mesaj gönderebilirsiniz.

Şimdi Kaydolun!

Nimet ve Nimetin Sahibi

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Nimet ve Nimetin Sahibi
Yürek, gönül, sonsuz ve ahirete dair olanın mekânıdır İhtiyaçlarımızı karşılamak, hayırlara vesile elde etmek, vakfetmek için kazandığımız dünyanın yeri ise kalbimiz veya gönlümüz yok, yanı başımızdır Kazanır ve harcarız Tabii ki İslâm ’ın öğrettiği ölçülere tarafından




Dünya doğrudan kötü veya kötüleştirici değildir Oluşum görevlerini yerine getirir, asla Rabbine isyan etmez Yeri göğü, taşı toprağıyla sürekli zikir ve taat halindedir

Dünyayı kötüleştiren ise insandır İnsan onu kötüye kullanarak kendi hayatını da berbat eder Yoksa insanın zulmü dünyaya yüklenmez İnsanın yaptıklarından dünya sorumlu tutulmaz

Nimet ve nimetin sahibi

Dünya da Rabbimizin mucizelerindendir Düzeni, ahengi, yerüstü ve yeraltı zenginlikleriyle, bin bir nimetle bezeli bir sofra gibi önümüze serili haliyle yaratıcısını tanıtan açık seçik bir ayettir

diğer taraftan Mukaddes Kitabımızda ve hadisi şeriflerde dünyaya karşı tedbirli olmamız da öğütlenmektedir Bunun sebebi dünyanın kendisi değil, insanların ahireti unutarak isyana daldıkları bir dünya hayatı yaşamalarıdır İnsan şüphesiz gaflet uykusuyla heba olmuş bir ömür sürebilir, dünya nimetlerinden nice hayra, sevaba da vesile olacak şekilde faydalanabilir

Şuurlu, kalbi açıkgöz bir müslüman, dünya nimetlerini Rabbine hamd ederek alır, onlara bir emanet gibi hassas ve hoş davranır, Rabbinin rızasına uygun şekilde kullanır Rabbinin nimetlerini asla küçümsemez, kötülemez, kötüye kullanmaz

Defalarca O ’nu hatırlayarak

Dünya şımartma ve lezzetini terk ederek, kendine eziyet ederek arınma çabasına, yani ruhbanlığa dinimiz müsaade etmemiştir Hoş yemekler yemenin, güzel kıyafetler giymenin, hoş mahallelerde güzel evlerde yaşamanın İslâm ’a tutarsız bir yanı yoktur Eğer bunları dine tutarsız kabul edersek, karşımıza önce Kur ’lahza ve Allah Rasulü sav Efendimiz çıkar

Tasavvuf erbabı “gaflet kavramıyla dünya ile münasebetlerimize kayda değer bir ölçü getirmiştir Yani esas olan kulun Rabbini unutmamasıdır Dünya nimetleri şımarmaya ve gaflete yol açabileceği gibi, dünya nimetlerine sırtını dönmüş bir zahit kişi de kendi halini beğenip insanları küçümseyerek şımarıp gaflete düşebilir Ne değin iyi gözükse de hali kendisiyle Rabbi arasında perde olur İster şer ister hayır olsun, kulu şımartan her şey onu Rabbinden uzaklaştırır

Her ne halde olursa olsun insan, tevazu ile Rabbini hatırlamalı, O ’nun her zaman yanına olduğunu bilmelidir Bu şekilde zikir halinde olduktan sonradan dünya işlerinin, dünya malının ona bir zararı dokunmaz Şahı Nakşibend ks hazretleri bir gün Kâbe ’nin önünde ağlayarak dua eden birini görür ve sevinir Fakat o kişinin kalbine bakınca, dünyalık için ağladığını anlar ve üzülür Bir başka gün de çarşıda o kadar fazla altın parası olan, bunları saymakla meşgul birine rastlar ve endişelenir Bu kişinin kalbine nazar ettiğinde ise endişesi sevince dönüşür, çünkü adamın kalbi Allah ’la meşgul haldedir Bunun üstüne “ahali içinde Adalet ile olunması gerektiğini söyler

Aylaklık mi tevekkül mü?

Tembelliğimizi, isteksizliğimizi, tevekkül ve dünyayı terk bahanesiyle aklamak mümkün değildir Müslüman, çalışan şampiyon insandır Dünyayı müslümanca yaşar, ahiretine de müslüman olarak gider Kuvvet ya da basit, üstüne düşen din ve dünya işlerini yerine getirir Dünyasını ve ahiretini bir arada düşünür

Dünya işlerini terk edersek ortada ne medeniyet kalır, ne de yaşam kalitesi diye bir şey İslâm tarihinde hepimizin övündüğü o devasa işleri yapan, eserleri meydana getiren ruh çalışmadan nasıl yaşatılabilir?

Müslümanların rahatlık ve gelişimine katkıda bulunmak, tüm insanlığa öncü olmak ve hayırlara vesile olmak için dünya işlerinin hakkını atamak gerekir Dünya gözümüzü bürümesin lakin çalışıp , dünyayı her zaman hayırlara vesile kılmak bir sorumluluktur

Her Zaman arayış içinde olup nasıl daha iyi olabilirim diye sormaktan, kendimizi gözden geçirip eksiklerimizi tamamlamaktan asla geri durmamamız gerekir Bir yanlamasına gönlünü dünyaya kaptırmama, bir yanlamasına da dünyanın hakkını verme niyetini diri tutmak fazla kutsal bir çabadır Bu bir “yolda olma halidir Yolculuğumuzda rehber kuşkusuz dinimizdir, helal ve haram sınırıdır

İşte bu ölçülere göre yaşanmış bir dünya hayatı kutsal bir yaşam, böyle bir ömrün gerisinde varılacak ahiret yurdu ise cennet olacaktır *
 
Geri
Üst