AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Neden Rüya Görürüz

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
Neden Rüya Görürüz?
Bilim adamları arasında uzun yıllar araştırmalara karşın bir türlü çözüme kavuşturulamayan rüyanın varlığı hala sırrını korumakta ve keşfedilmeyi beklemektedir
Rüya konusunda Doğu ve Batı bilginleri arasında zaman zaman ayrı yaklaşımlar sergilenmiş, Batı bilginleri çoğunlukla rüyanın insanın günlük yaşantısı sonucu gördüğü şey olarak yorumlarken, Doğu bilginleri bu görüşe katılmakla birlikte Allah'tan gelen ilahi bir mesaj olarak ta görmüşlerdir
Hazreti Peygamber'e inen vahyin sadık rüya ile başlaması ve Kur'anı Kerim' in bir çok ayetinde bir takım peygamberlere rüya ile birtakım gerçekleşecek olaylar hakkında işaretler verilmesi İslam alimlerini rüyanın üstünde yoğunlaşmasına sebep teşkil etmiştir Mesela Kur'anı Kerim'de Yusuf (AS)'in rüyası, Hazreti İbrahim'in, oğlunu kurban etmek hususunda gördüğü rüya ile amel etmesi İslam alimleri açısından bir misal olmuştur Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname isimli eserinde insan yürek ve ruhunun uyku ve ölümle temizlendiğinden bahsederek şöyle der:
Ehlullah demişlerdir ki; Ruhun kıstak alemine açılmış iki penceresi vardır; uyku, ilham
Rüyada ara sıra insan ilerde başına gelecek halleri tıpkı, bazen de rumuzlu görür ama, bu ancak ifade ettirilmekle öğrenilir Eğer duyu organları dış aleme kapalı, gönül aynası her türlü kötülüklerden arınmış, tamamlanmış ise Levhi mahfuzdaki manevi suretler ve bilinmeyen emirler gönül aynasına akseder ve görülür Eğer duyu organları dış alemle meşgul, gönül aynası paslı ise, ruh bu alemi seyredemez
Ruh rüyada, duyuların hafızada bıraktığı hayallerle uğraşırMevlana Celaleddini Ruminin meşhur Mesnevi'sini serh eden büyük İslam bilginlerinden Sari Abdullah ise, rüya hakkında şöyle demektedir:
İnsanda iki nevi ruh vardır: Biri hayvani ruh, ötekisi de rahmani ruhtur Hayvani ruh, her zaman insandan ayrılmaz Tuzun eti muhafaza ettiği gibi, insanı kokmadan korur Rahmani ruh ise, insana uyku halinde alemi melekutu seyrettirir; ahvali gaybı havassa aksettirir
Batılı bilginler; bilhassa Freud, Fromm, Jung rüya konusunda değişik ve uzun yılları alan çalışmalar yapmışlar ve rüyayı insan hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak görmüşlerdir
Freud, rüyayı çocuksu ve akıldışı arzularımızın bir tatmini olarak görmektedir Rüyalarımızı yaratıcı motifleri akıldışı arzularımız ve düşüncelerimiz olarak yorumlamaktadır Uykumuzda, gündüzleri varlıklarından farkında olmadığımız ya da olamadığımız dürtülerimiz canlanmaktadırlar Bilincimiz tarafından bastırılan ve dışlanan akıldışı nefret edilen şey, açgözlülük, kıskançlık ve bilhassa de eğri cinsel arzular, rüyalarımızda birdenbire ortaya çıkıverirler
Freud bu akıldışı arzuları içimizde taşıdığımızı, fakat toplumun etkisi nedeniyle onları bastırmakla kurtulamadığımızı iddia etmektedir Uyku sırasında bilincimiz kadar uygulanan teftiş azaldığından, bu arzular canlanırlar ve kendilerini rüyalarımız aracılığı ile muhakkak ederler
Jung'un rüya yorumuna gelince, onun rüya yorumuna yaklaşımı rüyanın amacını denetlemek ve bilinçaltının kayıtlı bir sembolü niçin seçtiğini ve rüyayı görebilen kişiye kendi yaşamı ve yaşamına karşısında tutumu hakkında ne göstermeye çalıştığını anlamaktı Jung sembollerin rüyayı görene özgü bir gücü olduğunu ve rahat bir yorumla sınırlanamayacağını bahis etmektedir
Büyük rüya yorumcularından Erich Fromm ise rüyaları unutulmuş bir dil olarak görür ve geçmişin halk müziği için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel veya rastlantısaldır Rastlantısal semboller kişiseldir ve kişisel çağrışıma ilişkindirler Geleneksel semboller tek anlamlıdır Evrensel sembollerin mesela güneş sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır
Kaynak: ruyalarcom *
 
Rüya görme konusu insanlık tarihi boyunca büyük merak konusu olmuş ve farklı perspektiflerden ele alınmıştır. Doğu ve Batı kültürlerinde rüyalara ilişkin farklı yorumlar yapılmıştır. Batı bilginleri genellikle rüyaları insanın günlük yaşantısının bir yansıması olarak görmüş, Freud gibi psikanalistler ise rüyaların içerisinde bastırılmış arzuların ifadesi olduğunu savunmuşlardır. Öte yandan, Doğu bilginleri ise rüyaları Allah'tan gelen ilahi mesajlar olarak yorumlamışlardır.

İslam alimleri de rüyalara farklı bir bakış açısı getirmişlerdir. Kur'an-ı Kerim'de peygamberlere rüya yoluyla ilahi mesajların iletilmesi, rüyanın önemini vurgulamıştır. Örneğin, Hz. Yusuf'un rüyasının gerçekleşmesi ve Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etme emrini rüya ile alması gibi örnekler İslam alimlerinin rüya konusuna ilgi göstermesine sebep olmuştur.

Rüyaların sembollerle dolu olduğu düşünülerek yorumlanması, Jung gibi psikanalistlerin de ilgi odağı olmuştur. Jung, rüyaların sembolik bir dil olduğunu ve rüyanın gören kişinin yaşamı ve tutumları hakkında ipuçları sunduğunu savunmuştur. Ayrıca, Erich Fromm rüyaları unutulmuş bir dil olarak görüp, sembollerin evrensel, geleneksel veya kişisel olabileceğini belirtmiştir.

Rüyaların ne anlama geldiği hala tam olarak çözülebilmiş bir konu olmasa da, farklı kültürler ve bilimsel açıklamalar üzerinden çeşitli yorumlar yapılmıştır. Herkesin rüya deneyimleri ve yorumları farklı olabilir, ancak rüyaların insan psikolojisi üzerinde etkili olduğu ve birçok insan için önemli bir konu olduğu inkar edilemez.
 
Geri
Üst