SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
- Konu Yazar
- #1
Ortaçağ'da, el yazması kitapların bölüm başlarındaki ilk kelimelerin ilk harfleri miniumdiye isimlendirilen maden kırmızısı (sülyen)le boyanır,böylece dekor yapılırdıKüçük boydaki renkli ve boyalı,genellikle el yazması kitapların süslemesinde kullanılan, ince hatlarla yapılan, ayrıntıları kayıtlı resimlere bahşedilen minyatüradı da buradan gelmektedir
Minyatür fotoğraf bununla birlikte nakşdiye de isimlendirilmiştir Bunları yapanlara da nakkaşdenirdi İslam topluluklarda resim,yani çizgiyle betimleme sanatı yasaklanmıştı Bunun nedeni, Tanrının yarattıklarını insanların çizgiyle her tarafta yapması, tasviri işinin günahsayılmasıydı Kendine has özellikleri dolayısıyla bu günahın çerçevesi dışında kalan minyatür sanatı,Selçuk ve Osmanlı toplumlarında büyük ölçüde istek görmüş ve gelişmişti Eski bir süre çizgisinden günümüze değin ulaşan minyatürler, tarihimizin değişik yönlerine,özellikle toplum hayatının ayrıntılarına ışık yakalamak bakımından son derece yardımcı olmuştur Düğünleri,asilzade çevrelerde sünnet düğünü şenliklerini,av, savaş,kabul töreni, kuşatmalar, kır ve su kenarı eğlencelerini, cirit oyunlarını ayrıntıları ve dağıtılmış yönleriyle gösteren minyatürler,ait oldukları görev ve dönemlerin toplum hayatını, geleneklerini, kıyafetlerini, törelerini incelemek bakımından gerçekten son derece yararlı ve renkli kaynaklardır
Bilimsel araştırmalar, minyatürün temelde bir Orta Asya Türk sanatı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır Çin'de minyatürün gelişmesi,Uygur nakkaşlarının Çin'e göçmesiyle başlamıştı Aynı nakkaşlardan bazıları da İran'a göçmüş ve İran minyatürcülüğünün doğmasında çıkış noktası olmuştur İranlı minyatürcülerin çoğu, Belh, Horasan, Buhara gibi Türk kentlerinden göç etmiş Türk asıllı kimselerdi Buna karşılık, Arap minyatürleri Türk ve İran minyatürlerindeki incelikten yoksundur Üslup bakımından aynı değeri taşımaz Avrupa'da minyatür Ortaçağ'da yaygınlaşmıştır Bilhassa yazma kitapların süslenmesinde bu fotoğraf tekniğinden yararlanılıyordu Aşina en eski Osmanlı minyatürü Fatih Sultan Mehmet devrinden kalmadır III Murat'ın oğlunun sünnet düğününü anlatan Sûrnameyi 427 resimle süsleyen Nakkaş Osman,o devrin en değerli minyatür ustasıdır 17yüzyılda Nakşı (Ahmet Mustafa), 18yüzyılda Levni (Edirneli Abdülcelil Çelebi) gibi ustalar,bu sanata yeni katkılarda bulunmuşlardır Minyatür yapan nakkaş,sırf pamuktan yapılma hint kağıdı kullanır,bunu misket bir levha üzerine serip, gene mermer bir silindir,ya da fildişi bir çubuğu sürterek parlatırdı Sonrada kedi tüyünden ya da kuşun kalem tüyüne ipekle bağlanmış samurdan fırçasını alıp,çevresindeki badana çanaklarına daldırırdı
Minyatür tarzındaki özellikler, figürlerin birbirini kapatmayacak bir düzenle istifi,şahısların önemini boyutlarıyla açıkça belirtmek, bakış açısı (uzaklık ve derinliği) hiç bir şekilde vermemek, renklerde ışıkgölge etkisi aramaksızın düz boyamak, ayrıntıları olduğu gibi dağlamak esaslarıyla açıklama edilebilirdi *
Minyatür fotoğraf bununla birlikte nakşdiye de isimlendirilmiştir Bunları yapanlara da nakkaşdenirdi İslam topluluklarda resim,yani çizgiyle betimleme sanatı yasaklanmıştı Bunun nedeni, Tanrının yarattıklarını insanların çizgiyle her tarafta yapması, tasviri işinin günahsayılmasıydı Kendine has özellikleri dolayısıyla bu günahın çerçevesi dışında kalan minyatür sanatı,Selçuk ve Osmanlı toplumlarında büyük ölçüde istek görmüş ve gelişmişti Eski bir süre çizgisinden günümüze değin ulaşan minyatürler, tarihimizin değişik yönlerine,özellikle toplum hayatının ayrıntılarına ışık yakalamak bakımından son derece yardımcı olmuştur Düğünleri,asilzade çevrelerde sünnet düğünü şenliklerini,av, savaş,kabul töreni, kuşatmalar, kır ve su kenarı eğlencelerini, cirit oyunlarını ayrıntıları ve dağıtılmış yönleriyle gösteren minyatürler,ait oldukları görev ve dönemlerin toplum hayatını, geleneklerini, kıyafetlerini, törelerini incelemek bakımından gerçekten son derece yararlı ve renkli kaynaklardır
Bilimsel araştırmalar, minyatürün temelde bir Orta Asya Türk sanatı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır Çin'de minyatürün gelişmesi,Uygur nakkaşlarının Çin'e göçmesiyle başlamıştı Aynı nakkaşlardan bazıları da İran'a göçmüş ve İran minyatürcülüğünün doğmasında çıkış noktası olmuştur İranlı minyatürcülerin çoğu, Belh, Horasan, Buhara gibi Türk kentlerinden göç etmiş Türk asıllı kimselerdi Buna karşılık, Arap minyatürleri Türk ve İran minyatürlerindeki incelikten yoksundur Üslup bakımından aynı değeri taşımaz Avrupa'da minyatür Ortaçağ'da yaygınlaşmıştır Bilhassa yazma kitapların süslenmesinde bu fotoğraf tekniğinden yararlanılıyordu Aşina en eski Osmanlı minyatürü Fatih Sultan Mehmet devrinden kalmadır III Murat'ın oğlunun sünnet düğününü anlatan Sûrnameyi 427 resimle süsleyen Nakkaş Osman,o devrin en değerli minyatür ustasıdır 17yüzyılda Nakşı (Ahmet Mustafa), 18yüzyılda Levni (Edirneli Abdülcelil Çelebi) gibi ustalar,bu sanata yeni katkılarda bulunmuşlardır Minyatür yapan nakkaş,sırf pamuktan yapılma hint kağıdı kullanır,bunu misket bir levha üzerine serip, gene mermer bir silindir,ya da fildişi bir çubuğu sürterek parlatırdı Sonrada kedi tüyünden ya da kuşun kalem tüyüne ipekle bağlanmış samurdan fırçasını alıp,çevresindeki badana çanaklarına daldırırdı
Minyatür tarzındaki özellikler, figürlerin birbirini kapatmayacak bir düzenle istifi,şahısların önemini boyutlarıyla açıkça belirtmek, bakış açısı (uzaklık ve derinliği) hiç bir şekilde vermemek, renklerde ışıkgölge etkisi aramaksızın düz boyamak, ayrıntıları olduğu gibi dağlamak esaslarıyla açıklama edilebilirdi *