AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Mersinde Bulunan Tarihi Yerler

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
mersinin tarihi yerleri, mersinin tarihi eserleri ,içel tarihi mekanları,Mersinin tarihi yerleri nedir, mersinin tarihi eserleri nelerdir,mersinin turistik gezilecek yerleri

İçel İli Tarihi Yerleri


St. Paul Kilisesi

Tarsus ilçe merkezinde Çarşıbaşı mevkiindeki St. Paul Kilisesi'nin 1102 yılında St. Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir. Kilise bahçesine batı yönde bulunan ve cephesi oldukça süslü bir kapıdan girilir. Yapı bu bahçe içerisinde yaklaşık 460 m2.lik bir alanı kapsamaktadır. Kesme taşlarla inşa edilen yapının dış uzun cephelerinde kör kemerler bulunmaktadır. Batıdaki ana kapıdan girilen salonun genişliği 19.30 m. uzunluğu 17.50 m.dir. Girişin sağında ve solunda birer yarım plaster sütun ve bu sütunların hizasında salonu üç sahına (nef) ayıran, ikişerli iki sıra halinde dört serbest sütun yer alır. Kuzey ve güney duvarlarda da yine yarım sütunlar bulunmaktadır. Aslında bu sütunlar gri renkli granit olup, antik çağ yapılarına ait olmaları muhtemeldir. Orta salonun genişliği 12.60 m. olup, üzeri tonozludur. Tavanın merkezine rastlayan bölümde, ortada Hz. İsa olmak üzere doğuda Yohannes ve Mattaios, batıda Marcos ve Lucas'ın freskleri bulunmaktadır. Yapının kuzey-batı köşesinde İse bir çan kulesi yer almaktadır. Yapı ve çevresi yıl içerisinde oldukça büyük bir yenileme görmüş, çevresi çevre düzenlemesi ve İstimlâk ile düzenlenmiştir.

St. Paul Kuyusu

Tarsus ilçe merkezinde, Kızılmurat Mahallesinde, Cumhuriyet Alanının yaklaşık 300 m. kadar kuzeyinde, eski Tarsus evlerinin yoğun olduğu bölgede, öteden beri St.Paulus'un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan kuyu, St.Paul us Kuyusu olarak bilinir. Bu evin bahçesinde yakın zamana kadar yapılan küçük bir kazı çalışmasında bazı duvarlar ortaya çıkarılmıştır. St. Paul us’un Hıristiyanlık için önemine bağlı olarak, bu kalıntıların ve kuyunun çok eskiden beri kutsal sayılması, kentte yakın zamana kadar yaşayan Hıristiyan cemaatinin inancının izleri olarak yorumlanmaktadır.

Halen çevre düzenlemesi ve çevre istimlâkları yapılmış olan kuyunun çapı 1.15 m.dir. Ağız taşının silindir biçiminde olmasına karşın, asıl kuyu gövdesi kare biçimlidir ve dörtgen kesme taşlarla yapılmıştır. Derinliği 38 m. olan kuyunun suyu yaz-kış hiç eksilmez. Kudüs'e hacı olmak için yöreden geçen Hıristiyanlarca kutsal sayılan bu kuyu suyundan içilir. Bunun yanı sıra yapılan kazı çalışmalarında St. Paul us’un doğduğu ev olarak tahmin edilen evin taş duvarları St. Paul Kuyusu'nun hemen yanında gün ışığına çıkarılmıştır.


Makam-ı Şerif Camii Ve Danyal Peygamber Kabri

Makam-ı Şerif Camii şehir merkezinde 1857 yılında yapılmıştır. Camiye yeni bir bölüm eklenmiştir. Yeni yapıdan eski kısma üç kapı açılmakta ve üç basamakla ana makama inilmektedir. Burası basık bir kubbe ile örtülüdür. Mihrabı düz ve sadedir. Doğusunda Danyal Peygamberin kabri yer almaktadır. Bu nedenle camiye Makam Camii adı verilmiştir. Danyal Peygamber 2. Babil Kralı Nebukadnesar (M.Ö 605-562) zamanında yaşamış, Yahudileri Babil esaretinden ilmi ve kehanetleriyle kurtarmıştır. Rivayete göre Babil Kralı rüyasında İsrailoğullarından gelecek bir erkek çocuğun kendi tahtını sarsacağını bildirilmesi üzerine İsrailoğullarından doğacak erkek çocukların öldürülmesini emretmiştir. Bu nedenle Danyal Peygamber doğunca ailesi onu dağ başında bir mağaraya bırakmıştır. Mağarada bir erkek ve bir dişi aslan himayesinde büyüyen Danyal, delikanlı olunca kavmi arasına karışmıştır.

Bir kıtlık senesinde Tarsus'a davet edilen Danyal Peygamber'in Tarsus'a gelmesiyle birlikte bolluk olmuştur. Bu nedenle Danyal Peygamber Babil'e geri gönderilmemiş, ölünce Tarsus'da şimdiki Makam Camiinin bulunduğu yere gömülmüştür. “İS 630-640 yıllarında Hz. Ömer zamanında Tarsus İSlam Kuvvetleri tarafından fethedilir. Şehrin imarı sırasında İslam Kuvvetleri komutanı Ebul Musa Eş Arı tarafından, kapısı mühürlü bir odanın içerisinde bir sanduka bulunur. Ebul Musa tarafından açılan sandukada kefeni altın işlemeli olan ve parmağında bir yüzük bulunan devasal büyüklükte bir cenaze görülür. Yüzükte iki aslanın ortasında bir çocuk figürü tasvir edilmişti. Yüzük komutan Ebul Musa tarafından Hz. Ömer’ e gönderilir. Hz. Ömer yüzüğü Hz. Ali’ye gösterir. Hz. Ali; yüzüğün Danyal Peygambere ait olduğunu, zira bu yüzük üzerindeki tasvirlerin de, Danyal Peygamberin başından geçen olayın bir sembolü olarak betimlendiğini söyler. Bunun üzerine Hz. Ömer cenazenin çalınmaması için, mezarı daha derinlere gömülmesini emreder. Komutan Ebul Musa da, nehrin akıntısını keser ve mezarı derine gömer üzerini de harç tabakasıyla kapatır ve kimsenin mezarı çalmaması için de nehrin mezarın üzerinden akmasını sağlar. Tarsus Müze Müdürlüğü tarafından 2006 yılında yapılan Arkeolojik kazılar sonucu Danyal Peygamberin türbesine ulaşılmıştır.

Ulu Camii

Tarsus ilçesinde bulunan camii 1579 yılında Ramazanoğullarından Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu-Osmanlı üslubunda tek şerefeli minaresi olan camii yapımında tamamen kesme taş kullanılmıştır. 47x13 m. boyutlarında dikdörtgen camiye kuzey yönünden abidevi portalla girilmektedir. Bu portal Memlük mimari özelliklerini taşıyan siyah-beyaz mermerlerle süslüdür. Son cemaat yeri, doğu-batı doğrultusunda 14 adet baklava dilimli sütunların taşıdığı orijinal kiremitlerle örtülü 16 kubbeden revaklı ve 5 kapılı avlu yer alır. Camiinin içi doğu-batı doğrultusunda üç nefe ayrılır. Mihrabı klasik üslupla yapılmıştır. Camiinin iç mekân sütunları "İran Kemeri" adı verilen yarı sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Camiinin doğu kısmına bitişik türbede Şit Aleyhisselam, Lokman Hekim ve Halife Memun gömülüdür.

Camiinin kuzey doğusunda 1895 yılında Tarsus Kaymakamı Ziya Bey tarafından yaptırılmış sekizgen kaideli kesme taşlı Saat Kulesi yer almaktadır.


Bilal-İ Habeş Makamı Ve Mescidi (Tarsus)

Bilal-i Habeşi Makamı ve Mescidi, Ulu Caminin güneybatı tarafında bulunmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)' in müezzini olan Bilal-i Habeşi'nin Hz. Ömer zamanında fetih edilen yerleri ziyareti esnasında Tarsus'a geldiği, Kırkkaşık denilen yerde, yani şimdiki makamı ve mescidi bulunan yerde ezan okuyup, namaz kıldırdığı için 7. Yüzyılda makamı, 16.yüzyılda da mescidi inşa edilmiştir. Mescit kara planlı olup, üstü büyük bir kubbeyle örtülüdür. Üç bölümlü, üç kubbeli son cemaat mahalli mevcuttur. İçeride Bilal-i Habeşi'ye ait makam kısmı vardır. Ayrıca mescidin yanına bir de kuyu inşa ettirilmiştir. Osmanlı arşiv belgelerinde, 1519 tarihinde Bilal-i Habeşi makamı adına bir vakfın kurulduğu anlaşılmaktadır.

Aya Thekla (Meryemlik - Hagıa Thekla)

Silifke ilçesinin Taşucu Beldesi yolu üzerinde 4.km.den sağa dönülen 1 km.lik bir yolla ulaşılan bölge Hıristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinde olan Meryemlik'e ulaşılır. Meryemlik'in tarihi Azize Thekla'nın buraya gelişi ile başlar. Yaklaşık İ550 yılında kurulmuştur.

İsa Peygamber'in havarilerinden olan St. Paul’un vaazları dinleyerek etkilenen 17 yaşındaki Thekla kendini Hıristiyanlık dinine adar. St. Paul’un öğrencisi olan Azize Thekla yörede(Konya, Yalvaç, Kapadokya) Hıristiyanlığı yaymak için çalışma yaparken paganların(Romalılar) baskılarına maruz kalıp öldürüleceğini anlayınca kaçarak Silifke'ye gelir. Babası tarafından ateşe atılarak yakılmak istenen Theckla yağmurun yağması sonucu bu ölümden de kurtulur. Yer altında bulunan bu mağarada saklanır ve dinini yaymaya devam eder. Bunun yanı sıra hastalara da şifa dağıtmaktadır. Yine öldürüleceği bir sırada bu mağarada kaybolduğuna inanılır.

Aya Thekla'nın içinde yaşadığı mağara onun kayboluşundan sonra Hıristiyanlarca kutsal yerlerden sayılmış, İS312 yılında din serbest bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu mağara bölümü daha sonra IV. yy.da kiliseye (yeraltı Kilisesi) dönüştürülmüştür. Üzerinde bugün sadece apsisinin bir bulunan Azize Thekla Kilisesi, Üç Nefli Thekla Bazilikası, Büyük Sarnıç, Nekropol Alanı ve Kutsal Yol görülecek yerlerdendir.

Ayathekla Hakkındaki Öykü

Hıristiyanlık âleminin Anadolu'daki en önemli hac merkezlerinden biri olan Aya Tekla'nın öyküsü çok ilginçtir.

Konyalı Ohepsiphoros'un evinde vaaz veren İsa’nın en önemli havarilerinden St. Paul’u dinleyen komşu kızı Theckla ondan çok etkilenmiş. Hıristiyanlığı yaydığı için Seleukeia(Silifke)'nin Romalı valisine ihbar edilen St. Paul değneklerle dövülmüş. Theckla'nın babası İse kızının yakılmasını istemiş. Theckla alevlerin üzerine atıldığı zaman birden yağmur başlamış ve Theckla yanmaktan kurtulmuş. St. Paul’u takip edip, Antiokheia'ya giden Theckla burada da vahşi hayvanlara atılmış ama yine bir mucize eseri kurtulmuş. Seleuikeia'ya dönen Theckla sığındığı mağarada Hıristiyanlığı yaydıktan sonra ölmüş.

Hıristiyanlığın ilk kadın dindarlarından olan Azize Theckla'nın yaşadığı mağara yörenin ilk Hıristiyan bazilikasına çevrildikten sonra burası Hac Merkezi olmuş. Daha sonra mağaranın üzerine Theckla anısına bir bazilika daha yapılmıştır.

Alahan Manastırı

Mut ilçesinin 20 km. kuzeyinde Orman Ürünleri deposunun yanından sağa sapılan 4-5 km.lik bir yolla ulaşılan Geçimli (Malya) köyü civarındadır.1000-1200 m. yükseklikte Göksu Vadisine bakan dik bir yamaç üzerindedir.

Hıristiyanlığın Kapadokya ve Konya'da yayılması sırasında bu yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması, inanmayanlar tarafından öldürülme korkusu, Hz. İsa’ya inananları dağlık bölgelerde mağaralarda kaya oyuklarında ibadete zorlamıştır. İsa’nın havarilerinden olan St. Paul ve yine Tarsus'ta yaşamış Hıristiyan öncülerinden Barnabas İS441 yılında Hıristiyanlığı yaymak için Konya ve Kapadokya'yı dolaşmışlardır.

Alahan Manastırının Barnabas'ın ziyareti anısına yapıldığı söylenmektedir.

İS440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, Kayalara oyulmuş Keşiş Odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Kilise binaları Ayasofya Müzesi ile ortak özellikler göstermektedir. Süslemelerinde usta bir taş oymacılığı göze çarpmaktadır. İlk Kilise Korint başlıklı iki dizi sütunla üç nef'e ayrılmıştır. Narteksten ana mekâna geçilen kapının atkı ve yan dikmeleri üzerinde St. Paul, St. Pierce figürlerinden başka bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cebrail, Mikail’in simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, İncil yazarlarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motiflerini gösteren kabartmalar yer almaktadır.
 
Geri
Üst