AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

marmara bölgesinde hangi el sanatları yapılıyor

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Marmara Bölgesi'nde yapılan el sanatları nelerdir?,Marmara Bölgesi el sanatları,Marmara Bölgesi el sanatları hakında bilgi,Marmara Bölgesi el sanatları ile ilgili bilgi
Kaşıkçılık
Taraklı İlçesi ’nde yüzyıllardan bu yanlamasına sürdürülen fazla yaygın geleneksel bir el sanatıdır İlçenin Alballar, Kemaller, Esenyurt ve Şanslı köylerinde yaşatılan bu gelenek, bugün halen onlarca “Kaşık EviKaşık Odasında sürdürülmektedir Bu köylerimizde özellikle kış aylarında yoğun bir üretim yapılmaktadır İkiyüze yakın aktif ustası ile kaşıkçılık, ilin en yaygın geleneksel el sanatları arasındadır Daha önceki yıllarda Taraklı İlçe merkezi ve bütün köyler kaşık, kepçe, yaba, maşa, semer ve tarak işleriyle uğraşırken, son zamanlarda ham madde bulmak zorlaşınca bu işleri iş edinen köylerin dıştan uğraşan insan sayısı oldukça azalmıştır Kaşıklar, özel olarak yapı edilmiş kaşık evlerindeodalarında yapılır
“Kaşık EviOdası, kaşık yapımı için evlerin bitişiğine, 1,5 metre yüksekliğinde ve 3mgenişliğinde kaşık odaları yapılır Bu kaşık odasında 3 kaşık ustası birlikte çalışır Kaşık ustaları haftanın 6 günü çalışıp yalnızca cumartesi günü dinlenirler
Kaşık yapımında çeşitli bıçak ve keskiler kullanılır Kaşıklar kepçe, yemek yemek kaşığı ve mama kaşığı olarak üç boyda imal edilir Kaşık imal aşamaları şöyledir:
Birinci safha: Ağaç iki kaşık boyunda tomsak halinde kesilir Tomsak halindeki ağaç nacakla taslak haline getirilip kaşık formuna sokulur Bu işe “taslama denir
İkinci faz: Nacakla baş ve sap kısımları düzeltilir Bu safhaya “iğinnek denir
Üçüncü faz: Kaşık yapımı için özel olarak üretilmiş “kaşık tezi üstünde keserle ağız kısmının içi oyulur Bu işleme “keserlek denir
Dördüncü aşama: Özel olarak üretilmiş bıçakla sapı ve arkası düzeltilir
Beşinci aşama: Kaşığın içi “iğdi denen özel bıçakla keser izleri düzeltilip, inceltilir Bu safhaya “yalaklama denir
Altıncı faz: Törpü ile kaşığın dışı düzeltilerek bıçak izleri kaybedilir
Yedinci evre: Bu aşamada kaşık zımparalanıp, yün ya da keçe ile perdahlanır Bu aşamadan daha sonra kaşık kullanıma hazırdır
Kaşık yapımında şimşir ve kayın ağacı kullanılır Şimşir ağacından yapılan kaşık diğer ağaçların kaşıklarına göre daha değerlidir
Kaşık odalarında, kaşığın yanına kepçe, şekerlik, çerezlik ve dağıtılmış hayvan figürleri (at, deve, kartal, fil) de yapılır Yani çeyiz sandığı, sehpa, telefonluk fotoğraf çerçevesi, tepsi, rahle (sini), mihale (altlık), abajur, ekmek sepeti, peçetelik vb ev, başvuru ve süsleme eşyası, bu geleneksel sanatçılarının ürünleri arasında yer almaktadır
Tarakçılık
Taraklı ’ nın geleneksel el sanatlarından olan “tarakçılık günümüzde 8090 yıl öncesine dek Taraklı Çarşısı ’nda 23 dükkanda yapılmaktaymış Tarakçı Mehmet ve Tarakçı Ahmet bu sanatın 8090 sene öncesinin ünlü ustalarıdır Yörede yaşayan yaşlılar, tarak faydalanma alışkanlığının saçta kepeklenmeyi, dökülmeyi, bitlenmeyi önlediğini söylemektedir
Yörede tarak; Şimşir, Gürgen, Armut ve iyi tür Ceviz ağacından yapılırmış Şimşir ağacı beyaz renk, sert ve dayanıklı olduğundan daha fazla tercih edilmektedir Şimşir bununla beraber tespihçiler göre tespih yapımında da kullanılmaktadır
Semercilik
Sakarya'da 3040 yıl öncesine değin “At ve “Eşek gibi hayvanların binek ve ağırlık taşıyıcı olarak manâlı bir yeri vardı Tarlalardaki ürünler eşeklerle ile kente getirilirdi Tarlada el ile biçilen buğday sapları, öteki ürünler eşeğin üstünde toparlanıp bağlanarak harman yerine getirilirdi
Evvelden kent içerisinde her değişiklik siklet taşımacılığı da “Eşeklerle ya da “Beygir Arabaları ile yapılırdı Günümüzde taşımacılığın motorlu araçlarla yapılması, yani traktörlerle kente ulaştırılması neticesinde at ve eşek gibi hayvanlar önemini yitirmiş, dolayısıyla “Semercilik zenaatı 35 dükkan açık havada neredeyse terkedilmiştir Bu sanat günümüzde Geyve, Taraklı ve Pamukova ’daki 23 dükkanda yaşatılmaktadır
Tartı ve binek hayvanı olarak kullanılan beygir, eşek ve katır gibi hayvanların taşıyacaklar yükün hayvanın sırtına zarar vermemesi için ağaç iskelet üzerine deri ile keçe arası kamış otları ile doldurulup sarılarak dikilen semer çok itina isteyen bir sanat dalıdır Dengesiz yapılmış bir semer hayvanın sırtının yaralanmasına niçin olur
Taraklı, Geyve ve Pamukova ilçelerinde eski geleneksel hoşgörüyle (artistçırak ilişkisiyle) yetişmiş birkaç usta göre halen sürdürülen semer yapımı; günümüzde turistik niyet zarfında minyatür biçimde de üretilmektedir
Süpürgecilik
93 Harbi esnasında (18771878 yıllarında), öncelikle Balkanlar ve Rumeli ’nden gelen Muhacirler (göçmenler) göre yöreye taşınmış bir geleneksel el sanatıdır Süpürge büyüyen teknoloji karşı temizleme aracı olarak önemini yitirmekte olup geleneksel bir sanat ürünü olarak değerini korumaktadırNişan ve düğün geleneklerinde aynalı veya süslü süpürge diye de anılan çeşidiyle birlikte farklı ebatlarda ve aksesuarlarla üretilen süpürgeler, Türkiye ’nin dört bir yanında talep görmektedir 1957 ’de Süpürgeciler Borsası ’nın ilde faaliyete geçmesi ile birlikte daha örgütlü bir yapıya kavuşmuştur Günümüzde hem geleneksel, ayrıca de modern vasıta ve gereçlerle üretimi yapılmaktadır
Geçmişte ufak dükkanlarda süpürge üreten esnafı bugün, daha çağdaş bir üretim tekniğiyle kesin alanlarda (Eski garajlar ve Ticaret Borsası içindeki bölgede) imal yapmaktadır
Geleneksel süpürge üretiminde; tarladan toplanan süpürge telleri süpürge yapımına uygun uzunlukta kesilir Tohumları ve yaprakları ayıklanıp demetler haline getirilerek üretici kadar Borsada satışa çıkarılır Üreticinin belirlediği fiyatlar üzerinden müzayede ile süpürge yapımcıları göre satın alınan süpürge telleri, yumuşak olması ve kükürtün kolay ıslanması için su ile ıslatılır Islatılan teller küçük kapalı ve bir ocağı bulunan penceresiz bir odaya konarak kükürtle ağartılır Ağartılan bu süpürge telleri ayıklayıcıdiye anılan kişi kadar bıçakla ayıklanır Kalın, dolgun ve etli olanlar tepelik, ince ve zayıf tellerde işlik olarak ayrılır Kısa, kırık, koyu renkte akıcı olmayan teller ayıklanarak küçük el süpürgeleri ve top süpürge yapımında kullanılır Teller sarıcılarca (taslakçı) temizlenir 49, ya da daha çoğu bir araya getirilip, yavru demetler yapılır Bunların ikisi birleştirilir, pamuk ipliğiyle bağlanarak, süpürge taslağı oluşturulur Bağlayıcılarca (tepeci) bu taslağın sapına 45 tel yerleştirilerek, tepelik yapılır Ayakcakdenilen bacak mengenesinden yararlanılarak sap, üç veya daha fazla yerinden galvanize telle bağlanır Süpürge taslağına el mengenesi(falaka) yardımıyla süpürge biçimi verilir Tokmakla vurularak bu biçim pekiştirilir Üç ya da daha fazla yerinden çuvaldızla dikilir Evlenme geleneklerinde manâlı yer tutan ve sapına kabara denilen kocaman başlı özel bir çivi çakıldığında kullanan bayanın kız olduğunun göstergesi; evin kapısı dışına asıldığında ise burada evlenecek çağda kız bulunduğunu belirten simge olan ve aynalı şekliyle evlenen kızın çeyiz eşyaları arasında vazgeçilemez konumdaki süpürge, yukarıda sözü edilen işlemlerden sonra kullanıma sunulmak üzere satışa çıkarılır
Sakarya ’ya üretilen bambaşka ebat ve özellikteki süpürgeler yurt içi ve dışında alıcı bulmaktadır
Sepetçilik
Günümüzde işlevini az önce kaybetmeyen sepetçilik atalardan öğrenildiği gibi halen; saz, söğüt, ceviz ve fındık dallarından örülerek yapılmaktadır Eşya, gıda vb Taşıma amacından diğer konut içi dekorasyonunda da kullanılmaya başlanmıştır Hayvancılıkla uğraşan kırsal kesimlerde yaygın olarak kullanılan keçe, çul ve ağaçtan yapılan semer kullanıldığı dönem boyunca geleneksel sanatların bir kolunu oluşturmuştur
Bilhassa Sapanca Kestanelik Mevkii, AdapazarıAbalı ve Geyve ’de meyve sepeti, çamaşır sepeti, ekmeklik, gazetelik, masa, sandalye ve abajur gibi birbirinden öbür çeşitleri de taşıyan ürünler yöremizde yapılmaktadır Son yıllarda Çanakkale Biga ’dan gelen Romanların da etkisi ile yerleşik Romanların mahsul çeşidi bir hayli artmış ve zenginleşmiştir
Esas ustaları: Yaşar Kurt, Seyit Ali Karaçoban, Hasan Göncel, Selim Ipek, Mustafa Tunç, Remziye Gülüm, Yaşar Gülüm, Mustafa Karaçoban, Abdullah Bakır, Salih Bakır, Ali Doğulu, Dursun İldiz, Zekeriya Tunç, Demir Tunç ve Bekir Çubuk
Hasırcılık
Hasır zembil diye de adlandırılan bu geleneksel mahsul suyun ve sazlığın bol olduğu Sapanca ve AdapazarıAbalı çevresinde günümüzde Romanlar tarafından üretilmektedir
Çömlekçilik
Yörede Roma ve Bizanslılar, dönemi kalıntılarda çok sayıda çömlek bulunmuştur Fakat Çömlekçilik sanatı Adapazarı ’na 93 Harbi ’nde (18771878 yıllarında) gelen Muhacirler tarafından getirilmiş ve yerleştirilmiştir Sakarya Poyrazlar Gölü çevresinde toprak, çömlek ve tuğla yapımına çok elverişlidir Çömlek imalinde kullanılan “Cimil çamurun Poyralar Gölü ve çevresinde bulunuşu, Adapazarı ’ndaki tek çömlek atölyesinin de KarasuKaynarca yol ayrımında Dağdibi Mahallesi ’nde (Köyü ’nde) olmasında etkili olmuştur
Yılın 8 ayı etkinlik bildiren bu atölyede, Aralık, Ocak, Şubat, Martaylarında çalışmazlar Nedeni ise, kışın çömlek üretiminin yapılamamasıdır
Yapılışı ve Çeşitleri:Çevreden alınan balçık, balçık yalağına koyulur Buradan çıkarılarak, silindirden geçirilir ve yabancı maddelerden arıtılır daha sonra çırak alır ustanın önünde topaç yapar ve sanatkâr çamura işlerİşlenen çamurun hava Şartlarına kadar umma süresi ortalama 20 gündür sonradan fırına istif olunur 3 gün 3 gece odunla yanar Akort deliklerinden bakılarak, pişip pişmediği teftiş edilir Piştikten daha sonra kapıları açılır, 2 gün soğumaya bırakılır ve ocak boşaltılır Bu esnada ıskartalar sağlamlarından ayrılır Normalde bir fırında 15002000 parça araç gereç çıkar
Hasbi Uluç ve Süleyman Kurtanoğlu ilerlemiş yaşlarına karşın çömlekçilik yapmaktadırlar KarasuKaynarca yolu üzerinde Dağdibi Mahallesi ’nde kendilerine ait atölyede saksı, ibrik testi, şamdanlık, bakraç, biblo, şekerlik, küp vb çömlek çeşitlerini üretmektedirler Hasbi Uluç ’un oğlu Muharrem Uluç ve torunu da bu atölyede çalışıp, çömlekçiliğin son temsilcileri olarak benzer atölyede bu sanatı yaşatmaktadırlar
Sıcak demircilik
Altay, Orhon ve Yenisey dolaylarında yapılan kazılarda Türk maden işçiliğinin en eski örnekleri bulunmuştur Altın, bakır ve tunçtan üretilmiş eşyaların yanı sıra demir işçiliğinin de özel bir yeri vardır Orta Asya Türkleri için eski bazı kaynaklarda “demir üreten ve bu madeni en iyi işleyen kavim olarak laf edildiğine rastlanmıştır Orta Asya maden sanatını Selçuklu ve Osmanlılar çok ileri bir düzeye getirmişlerdir Maden işçiliği silahlar, gündelik eşyalar ve süsleme eşyaları olarak üç esas gruba ayrılabilir Türklerde maden işçiliğinin gelişmesinin nedeni olarak, Selçuklu ve Osmanlı gibi Türk devletlerinin sürekli savaş halinde olmalarını gösterebiliriz Demir ve çelikten yapılmış zırh, miğfer, kalkan gibi savunma silahlarına, dövülerek hazırlanan yüksek kalitede kılıç ve bıçaklara da çoğu kez rastlamaktayız
İlimizde bu el sanatının en güzel örneklerine Taraklı İlçesi Yenidoğan (İğdelik) Mahallesi ’nde yaşayan Abdallarda rastlanmaktadır Geleneksel olarak yalnız sergilemeye yönelik miğfer, zırh, kalkan gibi savaş araçlarının yanı sıra, günümüz çağdaş araç ve gereçleriyle de sürdürülen dekor sanatı açısından göze hitap eden sıcak demircilik ürünleri arasında; kartal, tavşan, beygir, yılan, yaprak ve üzüm vb gibi hayvan ve bitki figürlerinin birebir örnekleri, sehpa, fener, şamdan, ahize, duvar apliği, süsleyici meren korkuluğu vb çoğu süsleme ve başvuru eşyası sıcak demir ustaları tarafından yapılamaktadır Keza demir atölyelerinde balta, keser, kazma vb ürünlerde üretilmektedir ustaları: Gülağ Yanık, Ahmet Yanık (Abdal kökenli) ve Vefalı Tanyel, İsmail Özçekiş, Bayram Görgel, Yaşar Akyıldız (Roman Kökenli)
Bakırcılık
İnsanoğlunun bakırı bulması ve işlemesini öğrenmesi ile Bakır Çağı'nı (Kalkolitik Devir MÖ 50003000) başlattığı günden bu yandan sürekli bakırcılık sanatının çok eski bir geçmişi vardır Anadolu ’da yapılan kazıbilimsel kazılarda bakırcılık sanatının en eski örneklerinden bakır kaplar, ok ve mızrak uçları, işlemeli havanlar, siniler, kazanlar, farklı alanlara yönlendirilmiş kaplar ile iğnelere rastlanılmıştır
İlimizde bakırcılık sanatı 1960'lı yıllara dek önemini korumuş, “Uzun Çarşıdaki dükkanlarda çok sayıda sanatçı kadar sürdürülmüştür 1960'lı yıllarda Alüminyum, Plastik ve daha sonraları Çelik'ten üretim edilmiş fabrikasyon türü mutfak gereçlerinin piyasaya hakim olması ile bu sanat önemini yitirmiştir
070 milim ile 15 milim arası kalınlıklardaki düz veya disk (yuvarlak) pirinç ya da bakır levhalar işlenerek dağıtılmış formlarda şekillendirilmektedir Bakır eşya olarak mutfak gereçleri zengin bir farklılık gösterir her yemek türü için farklı bir kazan, farklı bir tencere, öbür bir sahan türünün gelişmesine neden olmuştur
Bugün Orhan Camii ’nin yanına “Bakırcılar İçi adlı sokakta günümüzde de yaşatılmaya çalışılan bir geleneksel el sanatıdır 1930 ’larda 15 dek bakırcıdan oluşan sokakta, bugün birkaç tane bakırcı kalmıştır
Bastonculuk
Adamakıllı el emeği göz nuru olan ve ilk kez Taraklı, Akyazı ilçeleri ve Kayalar Memduhiye Köyü ’nde elde etmek üzere yaşatılan bastonculuk, özellikle Akyazı ’da yapılan geçme ağaçlı ve fazla motifli baston çeşitleri ile Kayalar Memduhiye Köyü ’nde biçim ve işleme zenginliği bakımından nitelikli bir biçimde baston üretimi yapılmaktadır
Hammadesinin tamamı ya da büyük bir bölümü ağaçtan üretim edilen bu bastonlarda Yılan baş, Kurtbaş, atbaşı, Balıkbaşı, Kartal başı ve Arslan başı gibi motifler yer almaktadır Baston ve asaların sap kısımları; gümüş, altın, kemik, sedef gibi malzemelerden, karoser kısımları ise gül, kiraz, abanoz, kızılcık, bambu, kamış vb ağaçlardan yapılmaktadır Günümüzde öbür biçim ve malzemeden yapılmış, sapları ve gövdesinde badana, metal işlemeli motifler, elle tutulan bölümünde birçok öbür materyal kullanılan değişik gaye için bastonlar yapılmaktadır Bastonlara, yerli ve yabancı turistlerin özel bir ilgi göstermesi el sanatlarına olan ilginin yurtdışına da sıçraması Baston Ustalarını özel siparişler hazırlanma yoluna sevk etmiştir İlimizde de baston yapımı, gelenek ve göreneklerine bağlı olmakla birlikte zamanın gerektirdiği bütün yeniliklere açık ve bu yeniliklere çok kısa zamanda ahenk sağlayabilen bir yapıya dönüşmüştür
Ağaç, bu ustaların elinde ağaç olmaktan çıkmakta, bir bayan parmağına dolanan iplik misali, her defasında “bir benzeri daha olmayan“ bastonlar üretilmektedir Bu bastonlar el sanatları ustalarının işine olan sevgi ve saygısını simgelemektedir Sakarya Kayalar Memduhiye ’deki Nihat ÇAKINER yörede yaşamış en önemli baston ustasıdır
Pabuççuluk
İlimizde ayakkabıcılığın tarihçesi çok eskilere dayanmakla birlikte, günümüzde modern atölye ve fabrikaların açılması sonucu değişen üretim teknikleri karşısında bu geleneksel sanat dalı değil olmaya yüz tutmuştur
Bir Zamanlar tabakhaneden hayvan derileri alınan ve işlenen ve de daha ziyade mest, yemeni türü pabuç yapımı yörede yaygınmış Zamanla teknolojinin de ilerlemesi ile birlikte mest ve yemenilerin yerini iskarpin almış, halen mevcudiyeti eksik sayıda da olsa İlimizde el işçiliği sonbahar nuru ile yapılan ayakkabılarımız yapılmakta ve sağlık bakımından da seçim edilmektedir
Günümüz adıyla ayakkabıcılık diye anılan bu geleneksel el sanatı teknolojinin etkisiyle çağdaş teknoloji ile üretime geçse de, AdapazarıUzun Çarşı ’da ve Taraklı ’da halen geleneksel el sanatı olarak yaşatılmaya çalışılmaktadır
Yorgancılık
Özellikle Balkan Muhacirleri ve Karadeniz ’den yöreye göç edenler tarafından ilde etkin ve geleneksel olarak yürütülen yorgancılık ürünleri, Türkiye ’nin bir çok yerine satılmakta ve talep görmektedir
İşlemeler
Dokuma sanatı ile fazla kaynaşmış olan işleme, kumaşın ve nakış ipliğinin cinsine göre çeşitlenir Bu işlemeler teknik bakımdan bir yüzlü veya iki yüzlü edinmek üzere iki gruba ayrılır Her iki teknikte de kumaş dikdörtgen biçimindeki ayaklı gergef veya çember biçimindeki kasnağa gerilerek işleme yapılabilir
Bir yüzlü olanlar, “hesap işi adını alır Pesend, mürver iğnesi, müşabbak, susma, ciğer deldi, kesme, verev iğne gibi yedi türde yapılır Bunların yanı sıra, göçlerin etkisini yansıtan Astragan, Rumen, Girit ve Slav gibi iğne örneklerini de Sakarya işlemelerinde görmekteyiz Hesap işi; motifler, aralıklı dokunmuş kumaşların atkı ve çözgüleri sayılarak işlendiği için bu adı almıştır
iki yüzlü işlemelerde ise işlenecek bezemelerin desenleri dokumalara çizilerek yapılır Bu türde renkli ipliklerle yapılanlara anavata, kasnak, kanaviçe, sırmalarla yapılanlara da al adı verilir
Türk el işlemeleri; işlendikleri yer ve bölgelere tarafından de adlandırılırlar Saray, çarşı, ev işi, Sakarya işleri gibi
İşlemeler, mendil, peçete, başörtüsü (çevre), havlu, seccade, terlik, yatak örtüsü, Kur ’an kılıfı, kuşak, peşkir ile bayan ve erkek giysilerinin çeşitli yerlerinde kullanılır
Çevreler; işlemeler aralarında kayda değer bir yer tutmaktadır Sırma ile bitmiş şamata anlamına gelen çevreler, büyük kare şeklinde olup, dört kenarı işli, köşelerinde ise keza birer motif yer alan, oya ya da nakışlarla süslü parçalardır Çevrelerin şamata olarak kullanılanlarına “Yağlık adı verilir
İnce işlerde çok renkli nakışlarda kumaşın rengi olarak genelde beyaz seçim edilir İşlemede kullanılan renkler ise kırmızı, yeşil, mavi, sarı ve beyaz ’dır Bu renklerin yanı sıra altın ve gümüş teller de kullanılır
Geometrik desenler, hayvan figürleri, stilize edilmiş bitkisel formlar işleme sanatında genelde desen olarak kullanılmıştır Anadolu ’nun bir fazla uygun genç kızlar ve kadınlar, kasnaklarındaki bezlere sevgilerini, özlemlerini, isteklerini dokuyarak, bunları motif ve renklerle anlatırlar Örneğin; selvilerle bezenmiş bir çevre hasretinden ölmeyi düşünen bir aşığı, sevgilisine sarı bir çevre gönderen aşık ise sararıp solduğunu anlatır
Sakarya işlemeleri, jurnal ihtiyacı tedarik eden en küçüğünden en büyüğüne dek her türlü eşyaya uygulanabilir Anadolu insanının duygu, akıl ve hayat biçimini yansıtmasının yanı sıra estetik beğenisini de işlemelerle göz önüne serer
El sanatlarımızın kibar örneklerinden olan oyalar; donatmak, süslenmek amacından diğer taşıdıkları anlamlarla bir irtibat arabulucu olarak da kullanılmaktadır Günümüzde Anadolu'da tığ, iğne, mekik, firketefilkete gibi araçlarla yapılan oyaların ya bordür ya da bir motif olarak tasarlanmış olanları, kullanılan araç doğrultusunda ve tekniklerine tarafından öbür adlar almaktadır Bunlar; iğne, tığ, mekik, firketefilkete, koza, yün, mum, boncuk ve kumaş artığı olarak sıralanabilir
İlimizde işlemeler eski önemini kaybederek çeyiz sandıklarında varlığını korumaya çalışmaktadır Geleneksel kıyafetlerle birlikte kullanılan oyalarımızın yanı sıra takılarda muhabere aksesuarlardandır Anadolu'da yaşayan bütün uygarlıklar kıymetli ve sözde değerli taşlarla metalle birlikte veya farklı işleyerek sanatsal kaliteli eserler üretmişlerdir
Eskiden beri sürdürülen el işlemeciliği, yöre kadınlarının becerilerini, beğenilerini yansıtır Günümüzde yemeniler, yağlıklar, kefiyeler, çevreler, para, tütün ve saat keseleri bunların benzersiz örnekleridir Keseler, pembe başta edinmek üzere sarı, yeşil, al ve ak işlemlidir Yer yer krem, bej ve gri kullanılmıştır Çevre, bindallı, yağlık, kefiye vb eşyada altın ve gümüş ipliklerle çeşitli motifler işlenmiştir
Yazmalar; pamuklu kumaşlar üzerine boya, fırça ve tahta kalıpla çizilerek ya da basılarak yapılan bir el sanatı dalıdır Genel Olarak ıhlamur ağacından oyulan kalıplar kullanılırKalıpların ıhlamur ağacından yapılmasının nedeni ise; bu ağacın yumuşak, dirençli, boyayı emici özelliğe sahip olmasındandır Kumaş üzerine beş ayrı teknikle uygulanır: 1)El Işi 2)Kalem İşi 3)Baskı İşi 4)Batırma İşi 5)Kara Kalem İşi
Yazmalarda maksimum dört renk kullanılır Bu renklerden beyaz; saflığı, kırmızı; kan ve suçu, yeşil; ümit ve ilkbaharı, siyah da matemi ifade eder
Yaşlılar ve dullar genel olarak eksik çiçekli, içi manâsız ve siyah yazma, gençler ise açık renkli ve fazla çiçekli yazmaları tercih ederler Kaynanasından memnun olmayan gelinin derdini açıklama yapmak için “kaynana yumruğu motifli yazma taktığının söylenmesi yazmaların da bir irtibat aracı olarak kullanıldığına işaret eder Yazmalarda; geometrik şekiller, geyik, insan gibi figürlü bezemeler, sütun, kazan kulbu gibi nesneli bezemeler vardır
Oyalar; ince örgüler sınıfında bulunan kumaşlara kenar süsü olarak işlenen, donatmak ve süslenmek ihtiyacı ile yapılan el sanatlarımızın kibar örneklerindendir Oyalar öbür şekillerde sınıflandırılabilir; a) Oya yapımında kullanılan aletlere göre; iğne oyası, tığ oyası, mekik oyası, firkete oyası b) Kullanılan malzemeye göre; boncuk oyası, koza oyası, mum oyası, yün oyası, deniz kabuğu gibi c) Kullanıldıkları alana kadar; paçavra oyası, yazma oyası, çamaşır oyası, kese oyası ve sehpa örtüsü gibi İğne oyacılığı; ipek böcekçiliğinin olduğu yerlerde gelişmiş ve asıl araç gereç olarak ipek iplik kullanılır Bütün iğne oyalarında açılış aynıdır Oyalanacak kumaşın kenarı önce “zürafa adı verilen düğümlerle çevrilir Bu işlemden sonradan eşit aralıklarla esas motifin yapımına geçilir Sırasıyla, önce kök, sonradan yaprak ve asıl motifin yapılmasıyla iğne oyaları tamamlanır İğne oyalarında motiflerin dik durmasını temin etmek amacı ile at kılı, misina, saç kullanıldığı gibi, yumurta akı, şekerli su veya jelatinle de kolalanabilir
İğne oyacılığı, genelde danenin çevresini süsleyen bir sanat olarak gelişmiştir Oyaları biçimlerine tarafından beşe ayrılır Bunlar gül, menekşe, zambak, papatya, karanfil, haşhaş gibi çiçeklere benzeşen oyalar, ıtır, şeftali, söğüt, karanfil yapraklarına benzeyen yaprak motifli oyalar, Gönül Dolabı, Mecnun Yuvası, Yar Yare Küstü gibi soyut adlı oyalar, Süreyya, Diba gibi özel yaşamları bilinenlere yakıştırılan oyalar ve Kayınvalide Oyası, Elti Küstü, Esas Güldüren, Malak Sattıran gibi iltifat, hiciv niteliği içeren oyalardır
Oyalar da renklerine ve motiflerine tarafından farklı alanlara yönlendirilmiş anlamlar taşımaktadır Mesela; yeşilin öbür tonlarıyla işlenen bir oya, gelinin yeni evinden ve eşinden memnun olduğunun, sarı ile işlenen oya ise mutsuzluğun ve bezginliğin ifadesidir Nikah töreninden bir gün daha sonra okutulan geleneksel Mevlüt ’te kayınvalideye takılan “Çakır Dikeni isimli oya, gelinin kayınvalideye bana diken gibi batma mesajını iletir Başına “biber motifli oya bağlayan gelin ise “aramız biber gibi acı demektedir
Evlenecek kızların çeyizine konulmak üzere hazırlanan bu geleneksel el işleri; bugün geçim kaynağı olarak da üretilmektedir Bilhassa Ferizli, Hendek, Kaynarca, Akyazı, Geyve ve Adapazarı Merkez ilçe ve köylerinde el işleri yapılmaktadır Bu alanda isim yapmış olanları: Akız Güreşçi, Zekiye Tanyel, Sevcan Umay, Semra Cihanker, Mine Tunç, Netiye Yavuz, Gürcü Adağ, Yıldız Yavuz, Canan Yavuz, Hanife Yavuz, Aysel Özkırcan, Bahar Bakır, Sevcan Bakır, Döndü Yavuz, Filiz Yaman, Tülay Kılıç, Neşe Ana Kapı, Derya Adağ *
 
Marmara Bölgesi'nde yapılan el sanatları oldukça zengin ve çeşitlidir. Bu bölgede geleneksel el sanatları arasında kaşıkçılık, tarakçılık, semercilik, süpürgecilik, sepetçilik, hasırcılık, çömlekçilik, sıcak demircilik, bakırcılık, bastonculuk, pabuççuluk, yorgancılık, işlemeler, oyalar ve daha birçok el sanatı yer almaktadır.

Kaşıkçılık, Taraklı İlçesi'nde yaygın bir geleneğe sahiptir. Kaşık ustaları özel odalarda çalışarak kaşıkları şekillendirirler. Kaşık yapımında şimşir ve kayın ağacı kullanılmaktadır.

Tarakçılık, Taraklı'da uzun bir geçmişe sahiptir ve yörede tarak üretimi devam etmektedir. Semercilik ise Sakarya'da yıllar öncesine dayanan bir el sanatıdır ve at, eşek gibi hayvanların sırtında yük taşımak için kullanılan semerler yapılır.

Süpürgecilik, 93 Harbi sırasında Balkanlar ve Rumeli'den gelen göçmenler tarafından yöreye taşınmış ve günümüzde hala geleneksel bir sanat olarak devam etmektedir. Sepetçilik de Marmara Bölgesi'nde yaygın olarak yapılan el sanatları arasındadır.

Hasırcılık, Sapanca ve Adapazarı civarında Romanlar tarafından icra edilmektedir. Çömlekçilik ise Adapazarı'nda 93 Harbi sırasında gelen Muhacirler tarafından getirilmiş ve günümüzde de devam etmektedir.

Sıcak demircilik, Orta Asya Türkleri için önemli bir geleneğe sahiptir ve Sakarya'da sıcak demircilik ustaları bulunmaktadır. Bakırcılık da ilde önemli bir el sanatıdır ve eski zamanlarda yoğun bir şekilde yapılmaktaydı.

Bastonculuk, Akyazı ve Taraklı ilçelerinde yapılan geleneksel bir el sanatıdır. Pabuççuluk, ayakkabıcılığın tarihçesine uzanan ve günümüzde de devam eden bir el sanatıdır. Yorgancılık, Balkan Muhacirleri ve Karadeniz'den gelen göçmenler tarafından yörede yapılan bir el sanatıdır.

İşlemeler ise dokuma sanatıyla iç içe olan ve çeşitli motiflerin işlendiği el sanatları arasındadır. Oyalar da özellikle geleneksel düğün ve özel günlerde kullanılan ve simgesel anlamlar taşıyan önemli el işlerindendir. El sanatları, Marmara Bölgesi'nin kültürel zenginliğini yansıtan önemli unsurlardır.
 
Geri
Üst