AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Mal Rejimi Tasfiyesi

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Mülk Rejimi Tasfiyesi nedir
Mal Rejimi Tasfiyesi örneği
Mal Rejimi Tasfiyesi hakkında bilgi
Mal rejiminin tasfiyesi:
Eşlerin emrindeki oldukları mülk rejimi sona erdiğinde tasfiye yapılır
Mal rejimi iki halde sona erer genellikle izaç birliğinin boşanma veya eşlerden birinin ölümüyle sona ermesiyle mal rejimi sona erer Ancak ara sıra izaç devam ederken haklı nedenin varlığı halinde etken kararıyla (MK 206214) veya eşlerin kontrat yaparak diğer bir mal rejimine geçmeleriyle de (MK203) mal rejimi sona erer
örneği;
ÖRNEK ARAŞTIRMACI RAPORU
AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
BILIRKIŞI RAPORU
DOSYA NO: 2007… E
DAVACI :
DAVALI :
KONU : Mal Paylaşımı
BİLİRKİŞİYE VERILEN DEVIR
Sayın Mahkemenin 08022010 tarihinde vermiş olduğu ara karar neticesinde tarafıma verilen tahsis, “davacının katılma payı alacağının varlığı ve tespiti bakımından rapor hazırlanması dır
DAVA KONUSU DURUM
Taraflar 01092000 tarihinde evlenmişler ve 27102005 ’ tarihinde açılan Aile Mahkemesinin 2005 E ve 2006 K sayılı kararı ile 24052006 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verilmiştir Bu karar 14062006 tarihinde kesinleşmiştir
Şikayetçi, 14052007 havale tarihli dilekçesinde, tarafların müşterek katkısı ile alınan dava konusu taşınmazdaki hakkının tespiti ile taşınmazın değerinin ½ sinin kendisine verilmesi ve taşınmaz üstüne önlem konulmasını istek etmiştir Davacı harca esas değerinde olarak 6000 TL belirtmiştir
Sanık taraf ise, 12062007 tarihli yanıt dilekçesinde esasa ilişkin olarak, özetle şikayetçi ile aralarında boşanma protokolü yapıldığının, bu protokole kadar boşanma kararının verildiğini, davacının bu protokolde hiçbir talepte bulunmayacağını kabul ettiğini bu nedenle meslek bu davanın kötü niyetli olarak açıldığından reddi gerektiği, hem davacının evin alımına hiçbir katkısını bulunmadığını, davacının çalışmaları sonucu elde ettiği gelirini evin giderlerine harcadığını, kendisinin çalışmaları karşılığı elde ettiği gelir ile bu evin alındığını bahis etmektedir
Şikayetçi 17042008 tarihli cevaba yanıt dilekçesinde dava konusu taşınmazın paylaşımının taraflar aralarında sözlü olarak yapıldığını, bu nedenle protokol kapsamına alınmadığını, oysa davalının edimini yerine getirmemesi üstüne işbu davayı açılmak zorunda kaldıklarını, evin satın alındığı tarihte kendisinin bir meslek kadını olduğunu, keza düğünde kendisine takılan takılarını ve ziynet eşyalarını da satarak elde edilen parayı evin alımı için eşine teslim ettiğini, davacının tüm bu katkılarıyla taşınmazın alındığını, davalı tarafın ise en düşük ücretle çalıştığı, uzun vakit işsiz kaldığı, böylece davalının kendi birikimleri ile evi satın alamayacağı, bütün bu nedenlerle müvekkilin evin tamamı üzerinde katkısı olmasına rağmen, hukuki mal rejimi zarfında yarısını talep edip, davalıyı mağdur etmek istemediğini de demeç etmiştir
I DEĞERLENDIRME
7 Taraflar 4721 Sayılı Yeni Medeni Kanun ’un yürürlüğe girmesinden önceki bir tarihte (2000) evlenmişlerdir Bu tarihten önce veya sonra herhangi bir mülk rejimi sözleşmesi akdetmedikleri görünürde tarafların aralarında, 01012002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi geçerli olacaktır (Yürürlük Kanunu m10)
8 Yasal mülk rejimi tasfiyesinde MK m 228f1 ve m235 uyarınca, mülk rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar Mülk rejiminin sona erme hatıra, MK 2252 uyarınca boşanma davası tarihi (27102005) olup, buna karşılık tasfiye anı, katılma alacağının karar tarihi olmalıdır
9 Dosya zarfında yapılan incelemede, tasfiyeye tâbi edinilmiş mülk olarak,Kağıthane ilinde, …ada, … Parselde bulunan gayrimenkul saptama edilmiştir MK m 2223 kuralı gereği bu taşınmaz davalı namına 21052002 tarihinde kayıt edildiğinden ve tapuda da satış olarak gözüktüğünden, karine gereği “Edinilmiş Mülk sayılır Edinilmiş maldan laf olabilmek için; tarafların izaç birliği içerisinde emekleri karşılığı elde ettikleri bir mülk laf konusu olmalıdır Yukarıda da yer verdiğimiz gibi davacı taraf da bu taşınmazın yasal mülk rejimi tasfiyesine tabi tutularak paylaşılmasını talep etmekte, katkı payı, değer artma payı gibi talepleri ileri sürmeyeceğini belirtmiştir
10 Buna göre aşağı yapacağımız tasfiye hesabında başta dava konusu taşınmazın edinilmiş mülk olduğu karinesine dayanarak, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi yapılacaktır
II EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ
1 Tasfiyesi Istek Edilen, Dava Konusu Malvarlığı
Kağıthane Merkez Mah … ada, … parsel sayılı taşınmaz
Dava konusu taşınmazın 2010 havale tarihli rapora kadar buluş tarihi değeri 130000 TL olduğu belirtilmiştir
2 TASFİYE HESABI
Dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğunu kabul ettiğimiz takdirde yukarıda dava konusu taşınmazın tasfiye anındaki somut değerinin ½ si karine gereği davacı tarafa ait olacaktır
130000 2 65000 TL (davacının katılma alacağı miktarı)
3 DAVALININ KATKI İDDİALARI
A) Tanık beyanlarının takdiri sayın Mahkemeye ait elde etmek üzere, davacı ve sanık tanıklarının ifadeleri incelendiğinde, kanaatimizce söz konusu taşınmazın, davalının ve davacının çalışarak birlikte edindikleri yönündedir Ama sanık tanığı Ö A ’in iddiaları, davalının evin alımına kebap salonundaki hisselerini satarak ve ailesinden takviye alarak katkıda bulunduğu yönündedir
B) Ola Ki bu tanık beyanı sayın Mahkemece dürüst kabul edilecek ise, ve dosya dahilinde davalının mülkiyetinde bulunan dava konusu taşınmaza davalının, ortağı olduğu bir kebap salonundaki hisselerini satması ve yakınlarının bağışları ile kendi bireysel malından edinilmiş mal olan dava konusu taşınmaza bir katkısı olduğu kanaatine varılacak olursa, bu durumda sanık tarafça laf konusu katkının ve miktarlarının ispatlanması halinde, yasal mülk rejimi tasfiyesi kuralları uyarınca, MK m 230 gereği sanık lehine denkleştirme alacağı hesabı yapılması gerekir Bu hesaplama da, MK m 230 son gereği, yapılan katkı maddesi miktarının, taşınmazın EDİNME TARİHİNDEKİ RAYİÇ DEĞERİNE ORANLANARAK, BU KATKI ORANININ MALIN TASFİYE ANINDAKİ DEĞERİ İLE ÇARPILMASI SONUCU, DAVALININ DENKLEŞTİRME ALACAĞI BULUNUR VE BU ALACAK MİKTARI DAVACININ KATILMA ALACAĞINDAN İNDİRİLİR
SONUÇ
Yukarıda arz ettiğimiz gerekçeler doğrultusunda;
1 Dava konusu gayrimenkul, edilmiş mülk rejimi kapsamında değerlendirildiği takdirde, yukarıda da söz ettiğimiz karine gereği, taşınmazın (keşif tarihi değerine tarafından) ½ değeri olan 65000 TL davacının katılma alacağı olarak tespit edilmiştir Ama tasfiye tarihi değeri sayın Mahkemenin karar tarihidir böylece taşınmazın layık şansın dönmesi olabileceği kanaatine varılırsa, karar tarihi itibariyle tekrar bir değerlendirme yapılması gerekecektir Katılma alacağına tasfiyenin sona erdiği tarih olan karar tarihinden itibaren faiz yürütülür (MK m 239son)
2 Ama dava konusu olayda, davalının bireysel malından, edinilmiş malına bir kayma söz konusu olduğu kanaatine varılacak olursa, MKm230 dahilinde davalı lehine denkleştirme yapılması gerekir Bu husus mahkemenin takdirine bırakılmıştır
Saygı ile Mahkemenin takdirine sunulur
KaynakoçDrŞükran ŞIPKA
Medeni Hukuk Öğr Üyesi *
 
Mal rejimi tasfiyesi, eşler arasındaki mülkiyet düzenini sonlandırmak anlamına gelir. Bu, genellikle boşanma durumunda ortaya çıkan bir süreçtir. Mal rejiminin sona erdiği durumda edinilmiş malların ve diğer mülkiyet unsurlarının nasıl paylaşılacağı belirlenir.

Verdiğiniz örnek raporda da görebileceğiniz gibi, boşanma sonrasında eşler arasında mülkiyetin nasıl paylaşılacağına dair bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor, taraflar arasındaki mal varlığının nasıl tasfiye edileceğini, hangi mülklerin hangi tarafa ait olduğunu belirlemek için detaylı bir hesaplama içermektedir. Raporda, edinilmiş malların değerleri üzerinden hesaplamalar yapılarak katılma alacağı ve denkleştirme alacağı gibi kavramlar üzerinde durulmuştur.

Mal rejimi tasfiyesinde, edinilmiş malların katkıları ve değerleri dikkate alınarak adil bir paylaşım yapılması amaçlanır. Hukuk kurallarına uygun bir şekilde mal varlığının tasfiye edilmesi, taraflar arasındaki hak ve sorumlulukların adil bir şekilde belirlenmesini sağlar. Bu süreç, genellikle mahkeme kararlarıyla sonuçlanır ve tarafların anlaşmazlıklarının çözülmesine yardımcı olur.
 
Geri
Üst