SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Mahcubiyet Şiirleri
Mahcubiyetle ilgili şiir
Mahcubiyet
Utangaç bir günde,
Mahçubiyet
Adamakıllı ıslatmışsa,
Ruhumu.
Cümleler ağırlaşır.
Sonra kelimeler
Ve bir hece
Belli belirsiz,
Dudaktan dökülen.
Zembereği çıkmıştır artık
Yürek boşa atmakta.
Saat,
Hep aynı zamanda.
Bitap düşen yelkovan,
Bilmem ki,
Kaçın kaç geçtiği yerde.
Hüseyin Karayel
Mahcubiyet
Bir ukde içimde geçmişten kalan
Yüreğimde aşka edilen niyet
Sigaramdan çıkan puslu bir duman
İçime saplanan dert mahcubiyet
Ne kadar gülsem de yüreğim buruk
Benim hüznüm ile soldu mutluluk
Damarlarım da kan ağzımda soluk
İçimde yaşayan fert mahcubiyet
Ne kadar dayandım sabrımı bilsen
Ölümden daha çok acımasız sen
Ölüm senden hafif bir ölç istersen
Bir kere kendini tart mahcubiyet
Yıllardır içimde mahcubiyetim
Müebbet yemişim yok beraatım
Kırk sekiz aylıkken dediler yetim
Asıldı alnıma kart mahcubiyet
Gurbet ellerinde perişan kaldım
Anne yüreğine misafir geldim
Babamın resminde hüznüne daldım
Her bayram içimde kurt mahcubiyet
Dayanak bulunca kuşkularımdan
Tebessüm istedim başkalarından
Kurtulurum sandım keşkeler imden
Birken oldu ki üç dört mahcubiyet
Gençlikte olurmuş duyduk vesselam
Yöneldik bir aşka yolladık selam
Gerisin geriye geldi ters selam
Anladım ki bana şart mahcubiyet
Görünmez kimseye saklanır bende
Her gün yenilenir paklanır bende
Ne zaman ki gülsem diklenir bende
Dertle bir olur namert mahcubiyet
Önce dudaklarım ardından alnım
Ve ayaklarından öptü ya gönlüm
Sen yine karşımda kırk yıllık kanlım
Peşimde bir bela dert mahcubiyet
Hiç korkum kalmadı olacaklardan
Zaten ümitsizdim geleceklerden
Fırtına koparsa gülücüklerden
Yorgan ol üstümü ört mahcubiyet
Suskunluğum size anlatır beni
Çalar ben şarkısı dinletir beni
Kurtuluşum yoktur al götür beni
Oldun bana vatan, yurt mahcubiyet
Savaş Çakır
Olmaya Adımlar
/gururuma/
Gururum kırıldıysa itelendiğim yerde
Büyük nimet olmuştur ruhumun ermesine
Gözümün yağmurları aç gönlümü besler de
Müsebbibidir artık nefsimi yermesine
Yaradanı anmaya güzel vesile olur
Tek üflemelik nefsim bir nazarla kaybolur
/varlığıma/
Varlığımı yok sayan kalır karşımda mahçup
Suçluluk duygusuyla erir gölgesi bile
Nedamet gömleğiyle gözler önünden uçup
Mahcubiyet göğünden düşer simgesi bile
Hakkı muhib olarak sonsuza dek susayım
Şaşıp gaflette kalan kör nefsime kusayım
/ölüm hedefime/
Zulmün kapı kırması bin kapıya vesile
Dağların ötesinde vuslat görmüştü Ferhat
Hedefe varmak ister alnının teri ile
Sonucu bilmez ama isyanla etmez feryat
Son darbeyi vurunca kente membayı salar
Diriye can verirken ölüme anlam dolar
/asıl varoluşuma/
Kederin yoksa eğer henüz yarım insansın
Olmaya giden adım acı ve sevinçlerde
Dostun ya da düşmanın varsın gülüyor sansın
Hayatın, kazandığın namuslu övünçlerde
Ben küçücük odamda yine mahkum olayım
Adım arzdan silinsin 'hiç' te varlık bulayım
Müjgan Akyüz
Korkarım
korkarım
yol ikiye ayrıldı mı bıçak sırtında
kâh sağımdan, kâh solumdan korkarım
devden korkmam, şu küçücük cüssemle
ben kendini, dev sanandan korkarım
düşüncenin en sancılı yerinde
kutsal yolda akıttığın terinde
sabahın en erken saatlerinde
an'dan değil ben zamandan korkarım
en güzel an'a kurulsun saatler
zamanı gelince sussun saatler
durunca sevgiliye koşsun saatler
candan değil ben canandan korkarım
kutlu zamanları yitireli çok oldu
mavi bir sevdayı bitireli çok oldu
aşk, ateşini getireli çok oldu
yakan dan değil, yanandan korkarım
Abdurrahman Kara
Mahcubiyetle ilgili şiir
Mahcubiyet
Utangaç bir günde,
Mahçubiyet
Adamakıllı ıslatmışsa,
Ruhumu.
Cümleler ağırlaşır.
Sonra kelimeler
Ve bir hece
Belli belirsiz,
Dudaktan dökülen.
Zembereği çıkmıştır artık
Yürek boşa atmakta.
Saat,
Hep aynı zamanda.
Bitap düşen yelkovan,
Bilmem ki,
Kaçın kaç geçtiği yerde.
Hüseyin Karayel
Mahcubiyet
Bir ukde içimde geçmişten kalan
Yüreğimde aşka edilen niyet
Sigaramdan çıkan puslu bir duman
İçime saplanan dert mahcubiyet
Ne kadar gülsem de yüreğim buruk
Benim hüznüm ile soldu mutluluk
Damarlarım da kan ağzımda soluk
İçimde yaşayan fert mahcubiyet
Ne kadar dayandım sabrımı bilsen
Ölümden daha çok acımasız sen
Ölüm senden hafif bir ölç istersen
Bir kere kendini tart mahcubiyet
Yıllardır içimde mahcubiyetim
Müebbet yemişim yok beraatım
Kırk sekiz aylıkken dediler yetim
Asıldı alnıma kart mahcubiyet
Gurbet ellerinde perişan kaldım
Anne yüreğine misafir geldim
Babamın resminde hüznüne daldım
Her bayram içimde kurt mahcubiyet
Dayanak bulunca kuşkularımdan
Tebessüm istedim başkalarından
Kurtulurum sandım keşkeler imden
Birken oldu ki üç dört mahcubiyet
Gençlikte olurmuş duyduk vesselam
Yöneldik bir aşka yolladık selam
Gerisin geriye geldi ters selam
Anladım ki bana şart mahcubiyet
Görünmez kimseye saklanır bende
Her gün yenilenir paklanır bende
Ne zaman ki gülsem diklenir bende
Dertle bir olur namert mahcubiyet
Önce dudaklarım ardından alnım
Ve ayaklarından öptü ya gönlüm
Sen yine karşımda kırk yıllık kanlım
Peşimde bir bela dert mahcubiyet
Hiç korkum kalmadı olacaklardan
Zaten ümitsizdim geleceklerden
Fırtına koparsa gülücüklerden
Yorgan ol üstümü ört mahcubiyet
Suskunluğum size anlatır beni
Çalar ben şarkısı dinletir beni
Kurtuluşum yoktur al götür beni
Oldun bana vatan, yurt mahcubiyet
Savaş Çakır
Olmaya Adımlar
/gururuma/
Gururum kırıldıysa itelendiğim yerde
Büyük nimet olmuştur ruhumun ermesine
Gözümün yağmurları aç gönlümü besler de
Müsebbibidir artık nefsimi yermesine
Yaradanı anmaya güzel vesile olur
Tek üflemelik nefsim bir nazarla kaybolur
/varlığıma/
Varlığımı yok sayan kalır karşımda mahçup
Suçluluk duygusuyla erir gölgesi bile
Nedamet gömleğiyle gözler önünden uçup
Mahcubiyet göğünden düşer simgesi bile
Hakkı muhib olarak sonsuza dek susayım
Şaşıp gaflette kalan kör nefsime kusayım
/ölüm hedefime/
Zulmün kapı kırması bin kapıya vesile
Dağların ötesinde vuslat görmüştü Ferhat
Hedefe varmak ister alnının teri ile
Sonucu bilmez ama isyanla etmez feryat
Son darbeyi vurunca kente membayı salar
Diriye can verirken ölüme anlam dolar
/asıl varoluşuma/
Kederin yoksa eğer henüz yarım insansın
Olmaya giden adım acı ve sevinçlerde
Dostun ya da düşmanın varsın gülüyor sansın
Hayatın, kazandığın namuslu övünçlerde
Ben küçücük odamda yine mahkum olayım
Adım arzdan silinsin 'hiç' te varlık bulayım
Müjgan Akyüz
Korkarım
korkarım
yol ikiye ayrıldı mı bıçak sırtında
kâh sağımdan, kâh solumdan korkarım
devden korkmam, şu küçücük cüssemle
ben kendini, dev sanandan korkarım
düşüncenin en sancılı yerinde
kutsal yolda akıttığın terinde
sabahın en erken saatlerinde
an'dan değil ben zamandan korkarım
en güzel an'a kurulsun saatler
zamanı gelince sussun saatler
durunca sevgiliye koşsun saatler
candan değil ben canandan korkarım
kutlu zamanları yitireli çok oldu
mavi bir sevdayı bitireli çok oldu
aşk, ateşini getireli çok oldu
yakan dan değil, yanandan korkarım
Abdurrahman Kara