AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Kureselleşme Nedir - Kureselleşme Hakkında

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
52.415
Tepkime puanı
1
Puan
1
Kureselleşmenin Tarihi,
Kureselleşmenin Tanımı,
Kureselleşmenin Turkiye'ye Etkileri
Kureselleşme Hakkında Bilgi
Kureselleşme Nedir?
Kureselleşme sozcuğunu yirmi yuzyılın son ceyreğinin başlarından itibaren, ozellikle 1990 ’lı yıllarda duyar ve kullanır olduk
Terimin İngilizce karşılığı globalisation (globalleşme) olup, kokundeki “globe sozcuğu uc boyutlu yuvarlak bir fiziksel şekli, ikinci anlamıyla da dunyayı ya da diğer bir ifade yer kureyi ifade etmektedir
Kureselleşmenin pek cok tanımı bulunmaktadır Meydan Larousse ’ nin tarifine gore global “tumuyle ele alınmış olan manasındadır
Bir tanıma gore ; kureselleşme, ideolojik acıdan değerlendirildiğinde, kapitalist sistemin kendisini devam ettirebilmesi icin daha cok uretmek ve daha cok mal satmak ihtiyacını karşılamak amacıyla dunya pazarında serbestleşme ve sınırların kaldırılması surecidir
Kureselleşme taraftarlarına gore kureselleşme ; ekonomik, siyasal, sosyal ve kulturel değerlerin ve bu değerler cercevesinde oluşmuş birikimlerin ulusal sınırlar dışına taşarak dunya geneline yayılması olup, ulkeler arasında fiziksel ve ekonomik ozgurluklerin geliştirilmesi anlamını taşımaktadır Yani kureselleşme, farklı toplumsal kulturlerin ve inancların daha yakından tanınması, ulkeler arasında her turlu ilişkinin yaygınlaşması ve yoğunlaşması ; ideolojik ayrımlara dayalı kutupların ortadan kalkması sonuclarını doğuran kacınılmaz bir surectir
Kureselleşme karşıtlarına gore ise kureselleşme ; soğuk savaş doneminden sonra, Batı ’ nın zaferini yeni bir acılımla dunya geneline yaymasıdır Bu acılımla uluslar arası sermayenin egemenliği kayıtsız – şartsız hale gelmekte ve dunya olceğinde tekelleşmektedir Dolayısıyla kureselleşme karşıtları kureselleşmeyi “emperyalizmin yeni yuzu olarak gormektedirler diyebiliriz
Kureselleşme herkese hoş cağrışımlar yaptıran bir sozcuk Herkes kendi bağlı olduğu inanc sistemi veya ideoloji acısından, kureselleşme kavramına sıcak bakmasını tahrik eden ve mumkun kılan nedenler bulabilir Fareli koyun kavalcısının kavalından da herkesin kulağına hoş gelen nağmeler dokulduğu icindir ki butun koyun cocuklarını peşinden surukleyebilmişti
Kureselleşmenin Kısa Tarihcesi :
1989 yılında soğuk savaşın sona ermesinin ardından icinde bulunduğumuz dunya cok hızlı bir değişim surecine girmiş bulunmaktadır Bu surecin temelleri uzun yıllar oncesine dayanan bir kureselleşme sureci olarak değerlendirmek doğru olacaktır Bu surecte uc temel nokta onem taşımaktadır Bunların ilki ; 1453 yılında Osmanlılar tarafından İstanbul ’ un fethiyle sona eren Ortacağ karanlığından kurtulmaya calışan Batı ’ nın deniz aşırı yeni keşiflere yelken acmasıyla ortaya cıkan zenginleşmelere dayalı gelişmelerdir Bu surec, Avrupa ’ da 1800 ’ lu yılların sonlarında başlayan endustri devrimine kadar devam etmiştir
İkinci temel donuşum noktası ise 1890 ’ da başlayan endustri devrimi olmuştur Endustrii devrimini yaşamaya başlayan Kıta Avrupa ’ sında ortaya cıkan gelişmeler ceşitli şekillerde dunyanın diğer bolumlerine de ulaşarak insanlığı buyuk olcude etkisi altına almıştır Bu donemin ardından yaşanan somurgecilik ise o donemdeki kureselleşmenin nihai sonuclarını oluşturmuştur Zaman icinde şekil değiştirerek kureselleşme yada kureselleştirme cabaları soğuk savaşın bittiği 1990 ’ lı yıllara kadar gelmiştir
1990 ’ lı yılların başından itibaren kureselleşme ucuncu temel cıkış noktasını yakalamıştır 1970 ’ li yıllardan itibaren dunya ekonomisinde soz sahibi olmaya başlayan cok uluslu şirketler, 1990 yılından sonra “yeni dunya duzeni kavramı etrafında tek kutuplu dunyada batıyı, tek ekonomik ve siyasi guc haline getirme planını ortaya koymuştur
Burada ifade edilen uc temel cıkış noktasından sonuncusu icerik ve metod olarak diğerlerinden ayrılmaktadır 1990 ’ lı yıllarda on plana cıkan kureselleşme cabalarının ardında, yuzyıla yakın bir zaman diliminde ortaya cıkan gelişmelere bakıldığında, bilim ve teknolojide ortaya cıkan gelişmeler acısından yukarıda sayılan ilk iki cıkış noktasından farklı olarak, piyasalara ulaşmada artık zaman ve mesafe kavramının anlamını yitirdiği gorulmektedir Bu cok onemli bir gelişmedir ve batı sermayesinin yegane kazanc kapısını teşkil etmektedir
Kureselleşmenin Etkileri
Tarihsel surec incelendiği zaman dunyanın bazen tek kutuplu, bazen iki, bazen de cok kutuplu uluslar arası sistemlere sahne olduğu gorulecektir Bu uluslar arası sistemlerin en cok değişime uğradığı zaman dilimi 20 yuzyıl olmuştur 20 yuzyıl icerisinde ; II Dunya Savaşı oncesinde genelde guc dengeleri uzerine kurulu ve eşit gucte bircok devletin oluşturduğu “cok kutuplu II Dunya Savaşı ’ n dan sonra ABD ve Sovyetler Birliğinin oluşturdukları soğuk savaş yıllarının etken olduğu “iki kutuplu ve en son olarak da 1992 yılında Sovyetler Birliği ’ nin dağılmasıyla, ABD ile suren ezeli rekabetten vazgecmesiyle ve soğuk savaşın sona ermesiyle beliren “tek kutuplu duzen olmak uzere ayrı uluslar arası sisteme tanık olmuştur
II Dunya Savaşı sonrası Sovyet Rusya tehdidiyle gerilimli bir ortam yaşayan Batı Avrupa ulkeleri once NATO ‘ yu kurarak kendi guvenliklerini sağlamışlar, ancak ondan sonradır ki etkileri gunumuze kadar uzanan ekonomik buyume hamlesini gercekleştirebilmişlerdir Cunku guvenlik şemsiyesi olmadan ekonomik buyumenin sağlanması beklenemezdi Guvenlik şemsiyesi sağlandıktan sonra ABD hukumetlerince Avrupa ’ ya yapılan Marshall yardımları buyumede başat faktoru oynamıştır Gorulen odur ki kureselleşmenin temelleri o gunlerde atılmaya başlamıştır O gunlere kadar totaliter rejimlerle yonetilmiş olan Almanya bile cok yonlu işbirliklerine değer veren sağlam bir demokrasi ulkesi durumuna gelmiştir
Soğuk savaş sonrasında dunyadaki tum ulkelerin birbirleri ile diyalog kurmaları, birbirleri ile iyi ilişkiler icine girerek, bir daha savaş ortamının oluşmamasını sağlamak maksadıyla attıkları buyuk bir adımdır Bu donemdeki bazı bolgesel nitelikteki catışmalar ve savaş dışında, ulkelerin coğrafyalarını buyuk olcude değiştirecek buyuk savaşlar yaşanmamıştır Cok kutuplu donemlerin aksine ulkelerin coğrafyaları oturmuş gozukmektedir Bu sayede dunyada baş dondurucu bir değişim başlamıştır Daha onceleri savaşlarla yitirilen kaynaklar bilim, teknoloji ve insanlığın refahı icin harcanmaya başlamıştır Ancak bu toz pembe tabloya bakılarak buyuk guclerin diğer gucler uzerindeki egemenlik haklarından vazgecildiği sonucu cıkarılmamalıdır Yeni dunyada artık bir ulkeyi fethetmek icin fiziki ayak basma ve işgal etmek gerekli gorulmemektedir Ekonomik olarak zayıf gucleri egemenliği altına almak ve buna bağlı olarak istediği siyasal kararları, aldırabilmek ve uygulatabilmek, menfaatlerine hizmet edecek şekilde uluslar ustu seviyede orgutler ve birlikler kurarak ve ilgisi kapsamında olan ulkeleri bunlara uye yapmak, boylece dolaylı yollardan zayıf gucleri kendine bağlamak yeni dunya duzeninde gelişmiş ulkelerin kuresel stratejisi durumuna gelmiştir
Tıpkı kureselleşme oncesi yaşanan olaylarda olduğu gibi, dunyada etkinliği fazla olan gelişmiş ulkelerin sadece askeri guce sahip olmalarının yeterli olmadığı, bunun yanında ekonomik guce de sahip olmaları gerektiği gerceği gibi, kureselleşmenin altında yatan gercekte de oncu olan ulkelerin bu konuyu esas aldıkları saklanamaz bir gercek olarak ortaya cıkmaktadır Bu durumda bize ; savaş ve tek kurşun atılmadan ulkelerin kontrole alınmasını, boylece de kureselleşme maskesi kullanılarak menfaat elde edilme isteğinin yattığı gerceğini duşundurmektedir Diğer taraftan dunya enerji kaynaklarının giderek azalması, gelişmiş ulkelerin enerji kaynaklarının bulunduğu bolgelerde istikrarı sağlamak goruntusu altında, etkinliklerini artırmak ve jeostratejik konumdaki ulkeler uzerinde nufuz etmek ve mevcut nufuzlarını korumak istemeleri sonucunda da bu oluşumu kullanmak istedikleri aşikardır
Kureselleşmenin Ekonomik Boyutu :
Kureselleşme felsefesinin en onemli kolu ekonomiktir Bir alıcının ve birde satıcının olduğu pazarda değişim aracı olarak, paraya ihtiyac vardır Kureselleşmede onumuze cıkan sorunlardan biri de dunya nufusunun % 25 ’ ni teşkil etmesine karşılık, dunya sermayesinin % 80 ’ inin kureselleşmeyi motive eden batılı ulkelerin (G7) elinde bulunması problemidir İleri teknoloji, mal ve hizmet uretimi ile birlikte aynı merkez sermaye gucunu de elinde bulundurmaktadır
Kuresel ekonomik yapılanmada onemli rol oynayan uc orgut bulunmaktadır Bunlar Uluslar arası Para Fonu (IMF), Dunya Bankası ve onceleri GATT daha sonra Dunya Ticaret Orgutu (WTO) dur İşte bu kurumlar dunyayı ekonomik anlamda kuresel bir anlayışla yonetme eğilimindeki kurumlar olarak kureselliğin ekonomik ve finansal boyutuna da ağırlığını koymuş orgutlerdir
Tuketici ve yatırıma ihtiyac duyan ulkeler, kureselleşme denkleminde aynı anda iki şeyi talep eder durumdadır Birincisi uretmek icin gerekli olan teknoloji, mal ve hizmetler, ikincisi bunları alacak para
Kureselleşmenin ekonomik boyutunun iki etkeni vardır Bunlar kuresel uretim ve kuresel finanstır Uretimin kureselleşmesi ; sermayenin uretim alanı olarak dunyayı bir butun bicimde değerlendirmesi, kureselleşmiş uretim sisteminin parcalarının maliyet avantajı ve ekonomik acıdan en uygun bolgelerde gercekleştirmesidir Kuşkusuz ki hammadde, ara malı, emek ve dışsal maliyetler uretim maliyetini dolayısıyla yatırım bolgelerini etkiler
Kuresel finansı veya finansın kureselleşmesini, ulusal devletler tarafından duzenleme dışı bırakılmış, kendi kuralı ile 24 saat ve elektronik bir şekilde yurutulen para hareketi olarak betimleyebiliriz Finansın bu denli kureselleşmesinin en onemli nedeni ve hızlandırıcısı bilgisayar teknolojisidir Bugun İstanbul ’ daki bir borsacı dunyanın herhangi bir yerinde işlem goren bir menkul kıymeti alıp satma olanağına sahip olabiliyor Bunun anlamı tum dunyada hukumetlerden bağımsız olarak 24 saat boyunca finansın akışı, dolayısıyla sermayenin kureselleşmesi demektir Bu akışta esas olan da sermayeyi hukumetlerin kendi ulkelerine cekebilmeleridir
Bu durum bayrakları, vatanları ve ordularıyla bağımsız olan ulkeleri istemedikleri bedelleri odeme mecburiyeti ile karşı karşıya bırakmaktadır Ve bu surec cok hızlı ilerlemektedir Gelişmekte olan ulkeler bu anlamda kureselleşmenin kıskacına duşme tehdidi ile karşı karşıyadır İleri teknoloji urunlerinin ve iletişim teknolojilerinin birbiri ardınca yenilenerek dunyaya sunulması bitmez tukenmez ihtiyaclar listesi oluşturmaktadır
Kureselleşmenin Siyasal Boyutu :
Coğrafya ’ dan bağımsız bir politika, politikadan bağımsız bir ekonomi duşunulemez Jeostratejik temeline oturtulmuş bir ekonomi, politik ise uygun gucle ve uygun yer ve zamanda başarıyla uygulamaya koyulabilir Bu yonuyle II nci Dunya Savaşından sonra tam anlamıyla karşıt olarak ikiye ayrılmış dunyada, iki ayrı model birbirine karşı uygulamaya konmuş ve bu mucadele elli yıl sonra katılımcı demokrasiyi ve liberal ekonomiyi savunan Batı Dunyası bu aşamanın kazanan tarafı olmuştur
Batılı ulkeler tarafından uretilen mal ve hizmetler ile bunlara ait bilgiler dunyada sınır tanımaksızın serbest olarak dolaşmak istemektedir Bu durum alıcı ulkelerin pazar nitelikleri, siyasal yapıları ve yonetim bicimleriyle direkt ilgili olduğu icin o ulkelerin mevcut siyasi yapılarının değişmesi “kureselleşmenin bir gereği olarak ortaya cıkmakta, bu noktada da kureselleşme olgusunun en buyuk kozu demokrasi ve hur rejimler olarak gundeme gelmektedir
Demokratik sistemlerin zayıf ve duzenli olmadığı ulkelerde sınırlamaların ve yasaların varlığı ortaya istikrarsız pazarlar cıkarmakta dolayısıyla siyasal boyutta kureselleşme ulke yonetimlerini nihai hedefte tam demokrasiye ulaşma mecburiyetiyle karşı karşıya bırakmaktadır Dunyada enerji kaynakları ve coğrafyaların sağladığı stratejik onemden dolayı demokrasi dışı veya gorunurde adı demokrasi ve cumhuriyet olan bazı ulke yonetimleriyle batılıların ittifakları gelecekteki bu gerceği değiştirmeyerek, sadece bir geciş surecini ifade edecektir
Demokrasinin ve demokratik hakların gundeme getirilmesi, azınlık haklarını, farklı kimliklerin kendilerini ifade edebilmelerini ve kulturlerini koruma isteklerini muhatap ulkelerin siyasal sorunlarının arasına sokmaktadır
alıntı
 
Küreselleşme, dünya genelinde ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel değerlerin ulusal sınırları aşarak yayılması sürecidir. Küreselleşme terimi özellikle 1990'lı yıllardan itibaren kullanılmaya başlanmış olup, İngilizce karşılığı "globalization" olan bu kavram, dünya üzerindeki ilişkilerin ve etkileşimlerin artarak küresel boyutlara ulaşması anlamına gelmektedir. Küreselleşmenin temel amacı, uluslararası ilişkilerin artması ve ulusal sınırların kalkmasıyla birlikte ekonomik büyümenin ve serbest ticaretin teşvik edilmesidir.

Küreselleşmenin tarihsel sürecine baktığımızda, 1989'da Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle dünyada hızlı bir değişim sürecinin başladığını görüyoruz. Bu süreç, Ortaçağ karanlığından kurtulmaya çalışan Batı'nın deniz aşırı keşifler yapmasıyla başlamış, endüstri devrimi ve ardından gelen sömürgecilik dönemleriyle şekillenmiştir. 1990'lı yıllardan itibaren ise küreselleşme yeni bir boyut kazanmış, çok uluslu şirketlerin öncülüğünde ekonomik ve siyasi alanlarda tek kutuplu düzenin öne çıktığı bir döneme girilmiştir.

Küreselleşmenin Türkiye'ye etkilerine gelince, Türkiye de diğer ülkeler gibi küreselleşme sürecinden etkilenmektedir. Küreselleşme, Türkiye ekonomisini uluslararası piyasalara açarak dış ticaretin gelişmesine, teknoloji transferine ve yabancı sermaye girişine olanak sağlamıştır. Ancak bu süreç Türkiye'deki ekonomik eşitsizlikleri de derinleştirebilirken, küresel rekabet ortamında Türk şirketlerini hem fırsatlar hem de risklerle karşı karşıya bırakmaktadır. Küreselleşmenin Türkiye'ye etkileri arasında kalkınma hızının artması, işsizlik sorununun derinleşmesi, kültürel etkileşimlerin artması gibi birçok faktör bulunmaktadır.

Küreselleşmenin ekonomik boyutunda, dünya sermayesinin büyük bir kısmının batılı ülkelerin elinde olması ve uluslararası finans kurumlarının etkisinin artması gibi unsurlar önemli rol oynamaktadır. IMF, Dünya Bankası ve WTO gibi kurumlar küresel ekonomiyi şekillendiren aktörler arasında yer alırken, küresel üretim ve finansmanın belirleyiciliği giderek artmaktadır. Küreselleşme ile birlikte teknoloji transferi, ticaret hacminin genişlemesi ve finansal dolaşımın hızlanması gibi etkiler ortaya çıkmaktadır.

Küreselleşmenin siyasi boyutu ise demokrasi, insan hakları, azınlık hakları gibi konuları gündeme getirerek ülkeler arasındaki siyasi etkileşimi artırmaktadır. Başta demokrasi olmak üzere, siyasi sistemlerin ve yönetim biçimlerinin uluslararası standartlara göre değerlendirilmesi ve bu alanda reformların teşvik edilmesi küreselleşmenin siyasi boyutunu oluşturur.

Sonuç olarak, küreselleşme dünya genelinde birçok alanda etkili olan karmaşık bir süreçtir. Ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda önemli değişimlere neden olurken, ülkeler arasındaki ilişkileri derinleştirmekte ve uluslararası işbirliğini teşvik etmektedir. Her ne kadar olumlu yönleri olsa da küreselleşmenin getirdiği zorluklar ve adaletsizlikler de göz ardı edilmemelidir.
 
Geri
Üst