AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

kuresel ısınma makale makaleleri

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
Kuresel Isınmayla ilgili makaleler, Kuresel Isınma Makaleleri, Kuresel Isınma hakkında yazılar, Kuresel Isınmayla ilgili yazı
Kuresel ısınma, dunya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış sebebiyle kullanılan 1 terimdir Bu hadise son 50 yıldır iyice saptanabilir duruma gelmiş ve ehemmiyet kazanmıştır Dunya‘nın atmosfere yakın yuzeyinin ortalama sıcaklığı 20 yuzyılda 06 (± 02)°C artmıştır İklim değişimi uzerindeki yaygın bilimsel goruş ise, “son 50 yılda sıcaklık artışının insan hayatı uzerinde farkedilebilir tesirler oluşturduğu yonundedir
Kuresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının nicin olduğu duşunulmektedir Karbondioksit, su buharı, metan gibi birtakım gazların, guneşten gelen radyasyonun 1 yandan dış uzaya yansımasını onleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğurarak yerkurenin fazlaca ısınmasına yol actığı ileri surulmektedir Su buharı, diğer sera gazlarından değişik bi şekilde guneşten gelen radyasyonun şiddetine ve gezegenin ortalama ısısına gore statik olan bağlantılı 1 değişkendir Dolayısıyla kuresel ısınma konusunda pasif etkiye sahiptir yalnız diğer sera gazları, mekan mekan bağımsız değişken bi şekilde kuresel ısınma uzerinde etkin 1 tesir yaratabilirler mesela karbondioksit, yoğun volkanik faaliyet sonucu veya insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun bi şekilde atmosfere salınabilir Bu durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız bi şekilde ortaya cıkabilen ve ortalama ısının artması sonucunu doğuran 1 etkili bi şekilde işlev gorur Bugun sebebiyle bilim cevrelerinde kuresel ısınmadan başat rolun atmosferde karbondioksit oranının artmasına bağlanmaktadır butun ne kadar atmosferdeki karbondioksit, yeşil bitkilerin fotosentez olayında, karbondioksitin litosfer yuzeyinde suda cozunmesiyle, atmosferden cekilmekte ise de, bu mekanizmaların kapasitesinin uzerinde karbondioksit salınımı, gezegen uzerinde sera etkisi yaratmaktadır
Su buharı dışındaki sera gazları dolayısıyla gezegen yuzeyindeki ortalama ısının artması, buharlaşmanın artmasına yol acacaktır Bu ise atmosferde daha cok su buharı, yani bulut oluşmasına yol acar Bulutlar, guneşten gelen radyasyonun 1 bolumunu dış uzaya yansıtırken 1 bolumunu soğurarak ısınırlar, 1 bolumunu de yeryuzune gecirirler Litosfer ve hidrosfere ulaşan bu radyasyonun da 1 bolumu soğurularak ısınmaya yol acarken 1 bolumu dış uzaya yansır Dış uzaya yansıyan radyasyon tekrardan bulut kutlesi birlikte karşılaştığında, eşdeğer hadiseler yaşanır, yansıtılır, soğurulur, dış uzaya kacar Bu mekanizma, su buharı dışındaki sera gazlarının atmosferde artması sonucu bulutların sera etkisini artırmakta, kuresel ısınmaya yepyeni 1 katkıya yol acmaktadır
II Dunya Savaşı sonrasında dunya nufusu iki kat, buna bedel guc kullanımı 4 kat artmıştır 1958 yılında atmosferdeki 315 ppmm3 karbondioksit oranı 2004 ’te 379 ppmm3 olmuştur ABD dunya nufusunun % 4 ’une sahipken karbondioksit uretiminin % 25 ’ini gercekleştirmektedir İngiliz The Observer Gazetesi ’nin Şubat 2004‘te yayımladığı Pentagon‘a ait Kuresel Isınma Raporu ’na gore onumuzdeki 20 sene icerisinde Avrupada bircok kıyı kenti sular altında kalacaktır Guardian gazetesinde 2004 yılında mekan alan kuresel ısınma haritasına gore de, bundan en az etkilenen bolgeler Turkiye ve Ortadoğu birlikte kıyı kesimleri haric Kuzey Afrika ’dır Olcumlere gore 11900 yılları arasında, denizde ve karadaki kuresel sıcaklık butun ikisinde de 0,75 C° yukseldi 1979‘dan beri siyah sıcaklığı deniz sıcaklığının 2 katı hızla yukseldi Uydudan yapılan sıcaklık olcumlerine gore alt troposferdeki sıcaklık 1979 ’dan beri 012 birlikte 022 C° arasında yukselmiştir NASA‘nın hesaplamalarına gore, guvenilir olcumlerin yapılabildiği 1800‘lerden beri 2005 yılı, 1998 ’i gecerek, en sıcak sene olmuştur Dunya Meteoroloji Organizasyonu ve BK İklim Araştırma Biriminin hesaplamalarına gore ise 2005, 1998 yılının ardından halen ikinci sıradadır
 
Küresel ısınma konusunda paylaştığınız bilgiler oldukça detaylı ve önemli noktalara değiniyor. Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında gözlemlenen artışın bir sonucudur. Son 50 yılda bu artış oldukça net bir şekilde görülmekte ve giderek önem kazanmaktadır. Dünya yüzeyinin yakın atmosferinin ortalama sıcaklığı, 20. yüzyılda 0.6 (± 0.2)°C artmıştır. Bilimsel görüşler, son 50 yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde belirgin etkilere sahip olduğu yönündedir.

Küresel ısınmanın nedenlerine gelindiğinde, atmosferde artan sera gazlarının bu etkiye sebep olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit, su buharı, metan gibi gazlar, güneşten gelen radyasyonun bir kısmının atmosferde kalmasını sağlayarak ve ısıyı emerek dünyanın aşırı ısınmasına yol açtığı öne sürülmektedir. Sera gazları arasında su buharı, diğer gazlardan farklı olarak güneş ışınlarının yoğunluğuna ve gezegenin ortalama sıcaklığına bağlı olarak değişmeyen bir değişkendir. Bu sebeple küresel ısınma konusunda pasif bir etkiye sahiptir ancak diğer sera gazları, bağımsız değişken olarak küresel ısınma üzerinde etkili olabilirler. Örneğin, karbondioksit, yoğun volkanik faaliyetlerden veya insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanarak atmosfere yoğun bir şekilde salınabilir.

Sera gazlarının artmasının gezegen yüzeyindeki ortalama sıcaklığı yükselteceği, buharlaşmanın artmasına ve dolayısıyla daha fazla su buharının atmosferde bulut oluşturmasına neden olacağı belirtilmektedir. Bulutlar, güneş ışınlarının bir kısmını yansıtarak bir kısmını emerek ısınırlar ve bu ısının bir kısmını da yeryüzüne iletirler. Bu mekanizma, su buharı dışındaki sera gazlarının atmosferde artmasıyla bulutların sera etkisini artırarak küresel ısınmaya katkıda bulunmaktadır.

Öte yandan, II. Dünya Savaşı sonrasında dünya nüfusu iki katına çıkmış, buna paralel olarak enerji kullanımı da dört kat artmıştır. Atmosferdeki karbondioksit seviyeleri de artış göstermiştir. ABD, dünya nüfusunun %4'üne sahip olmasına rağmen karbondioksit üretiminin %25'ini gerçekleştirmektedir. Bilimsel raporlar, küresel ısınmanın etkilerinin önümüzdeki yıllarda Avrupa'da birçok kıyı kentinin sular altında kalabileceğini göstermektedir. Türkiye ve Ortadoğu da kıyı kesimleri hariç olmak üzere en az etkilenecek bölgeler arasında yer almaktadır.

Son olarak, 1800'lerden beri yapılan ölçümlere göre 2005 yılının ısının en yüksek olduğu yıl olduğu belirtilmektedir. Bu veriler, küresel ısınmanın gerçek bir tehdit oluşturduğunu ve bu konuda ciddi tedbirler alınması gerektiğini göstermektedir.
 
Geri
Üst