Kuranı Kerimde İbadetle İlgili Ayetler

zeberus

Yeni Üye
Katılım
29 Ocak 2024
Mesajlar
74.060
Tepkime puanı
2
Puan
38
Yaş
36
Kuranda İbadetle İlgili Ayetler Nelerdir




Hiç Kuşkusuz namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar

Ankebût sûresi (29), 45

Âyeti kerîmenin tamamının anlamı şöyledir: Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl Hiç Kuşkusuz namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar Allah'ı hatırasına yapmak kuşkusuz en büyük ibadettir Allah yaptıklarınızı bilir

Âyette hayasızlık ve musibet diye tercüme edilen fahşâve münkerkelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır Fuhşiyat, açıktan ve alenî işlenilen bütün çirkinlikleri, edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları açıklayan bir kelimedir Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği tüm uygun olmayan davranışları ve günahları açıklama için kullanılır Öncelikle namaz içinde böyle şeyler yapılmaz, onun gerektirdiği bütün edeplere uyularak namaz kılınır Fiilen şuurla ve hakikatına erilerek, haberdar olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz, namaz açık havada da insanı her türlü çirkinlikten, uygunsuz davranıştan, edep dışı hareketlerden alıkoyar Onun için Resûli Ekrem Efendimiz: Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah'tan daha pozitif uzaklaşmasını sağlarbuyurmuştur (Münâvî, Feyzü'lkadîr, VI, 221) Kur'lahza'ın namazla ilgili çoğu âyeti vardır Nevevî'nin konuyla ilgili olarak yalnızca bu âyetle yetinmesinin sebebi, onun kapsayıcılığından olsa gerektir

Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz

Bakara sûresi (2), 238
Beş zaman namazı eksiksiz kılmak ve bunu ara vermeksizin yapmak gerekir Çünkü âyetteki muhafaza kelimesi namazların eksiksiz, en mükemmel şekilde ve vaktinde kılınması gibi özellikleri kapsamına alır Ayrıca bütün rükünlerini ve şartlarını da yerine getirerek namaz kılmamız icap eder Zira âyetin devamındaki Allah için boyun eğerek kalkın namaza durunemri bunu gerektirir Burada geçen kunut tabiri, taati, huşûu, boyun eğmeyi ve ayakta durmayı açıklama eder fakat, dilimizde buna an durmak denir Peygamberimiz: Namazın en faziletlisi kunutu uzun olandırbuyurmuştur (Müslim, Müsâfirîn 164165)

Orta namaz dediğimiz salâtı vustânın hangi vaktin namazı olduğu hakkında değişik fikirler ileri sürülmüşse de, genel kabul görebilen ikindi namazı olduğudur Sahâbeden HzAli, İbni Mes'ûd, Ebû Eyyûb, İbni Ömer, Semüre İbni Cündeb, Ebû Hüreyre, İbni Abbas, Ebû Saîd elHudrî, HzÂişe ve daha birçokları salâtı vustânın ikindi namazı olduğu görüşündedir Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, bir görüşünde İmam Şâfiî ve Ahmed İbni Hanbel de aynı kanaattedirler HzÖmer, Ebû Mûsa ve Muâz'ın da aralarında bulunduğu bir takım sahâbîler ise sabahleyin namazı olduğunu söylemişlerdir Bir Takım sahâbîlerin öğle namazı, bazılarının akşam, bazılarının da yatsı namazı dedikleri nakledilir Hatta bu düşünceler cuma namazından bayram namazına kadar uzanan bir çerçeveye oturtulmaya çalışılır Bunların herkes üzerinde duracak değiliz Fakat Peygamber Efendimiz'in: Orta namaz ikindi namazıdırhadisi (Tirmizî, Salât 19) ve Ahzab harbi gününde: Bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun(Müslim, Mesâcid 205) buyurması,ikindi namazıdırdiyenlerin delilini teşkil etmektedir Bambaşka namazlar olduğunun ifade edilmesi de, tüm namazların korunması ve hiçbirinin dikkatsizlik edilmemesi gerektiğini ortaya koyar Nitekim âyetin başında tüm namazları muhafaza ediniz emrinin yer alması bunun en belli delilidir

Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın

Tevbe sûresi (9), 5

Bu ayetin tamamının anlamı şöyledir: Haram ayları çıkınca Allah'a karşılıklı koşanları nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, hapsedin ve her gözcülük yapma uygun oturup onları bekleyin Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın Çünkü Allah bağışlayan, esirgeyendir

İnsanın mü'min olmasının en önemli göstergelerinden biri namazdır Namaz kılan insana âyette geçen muamelelerin hiçbiri yapılmaz Bu âyetin hükmü müşrik Arapları kapsamaktadır Onlar iman edip namaz kılmayı ve zekât vermeyi kabul edince, daha önce yapmış oldukları şeyler, küfür ve haksızlıklar bağışlanır Çünkü İslam insanın geçmişini örter, birey âdeta hayata yeni başlamış ve dünyaya yeni gelmiş gibi muamele görür

Cuma namazı kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin Allah'ı fazla zikredin ama kurtuluşa eresiniz


Cum'a sûresi (62), 10

Cuma namazından önce ve sonra kılınacak sünnet namazlar hakkında 101 numaralı hadiste data verilmiştir Bu âyeti kerîmenin bulunduğu Cuma sûresinin dokuzuncu âyetinde cuma ezanı okununca, işi gücü bırakıp Allah'ı anmak üzere cuma namazı kılınması gerektiği belirtilmekte, açıklamakta olduğumuz yukarıdaki onuncu âyette de cuma namazını kıldıktan sonradan herkesin en ince ayrıntısına kadar bağımsızlık olduğu, dilediği şekilde hareket edebileceği açıklama edilmektedir Öteki bir söyleyişle, cuma namazını kılan kimsenin bu görevini yerine getirmiş olduğu, belki ticaretinin başına dönmek istiyorsa dönebileceği, ilim öğrenmek istiyorsa bitmiş kitaplarının başına oturabileceği, ibadet etmek istiyorsa dilediği şekilde ibadet edebileceği, hatta istirahat etmek istiyorsa dinlenebileceği ortaya konmaktadır Âyeti kerîmedeki yeryüzüne dağılınifadesi kesin bir emir değildir Artık herkesin dilediğini yapmakta hür olduğu yönünde bir açıklamadır

Âyeti kerîmenin devamındaki Allah'ı fazla zikredin ama kurtuluşa eresinizbuyruğu, cuma namazı kılanlara bir hatırlatma ve uyarı mâhiyetindedir Ulu Rabbimiz bu kısa ve kısa ve öz tavsiyesi ile bize şöyle demektedir:

Siz cuma namazını kılmakla bir görevi yerine getirdiniz, artık dağılıp gidebilirsiniz; fakat kendinizi tamamen dünyaya kaptırmayın Kalbinizi sürekli surette canlı ve kurnaz tutabilmek için işinizin başında ya da evinizde iken yahut bir yere gelip bu vesileyle Allah'ın adını anıp zikrederek, zaman zaman Kur'an okuyarak, nâfile namazlar kılarak, Allah'ın kullarına ve diğer mahlûkatına iyi davranıp hizmet ederek, O'nun size esirgemeden verdiği lütufları düşünerek Cenâbı Hakk'ı her fırsatta anıp zikredin Böyle davranırsanız Allah'ın rızâsını kazanabilir ve dolayısıyla kurtuluşa erebilirsiniz

Gecenin bir bölümünde de uyanıp kalk ve sana bile bile edinmek üzere, nâfile namaz kıl; şayet bu sâyede Rabbin seni övgüye değerinde bir makama ulaştırır İsrâ sûresi (17), 79


Âyeti kerîmede Peygamber Efendimiz'den, gecenin bir kısmında uykudan kalkması ve namaz kılması istenmektedir Arapçada geceleyin uykudan uyanarak namaz kılmaya teheccüt dendiği için bu namaza da teheccüt namazı adı verilmiştir

Peygamber Efendimiz bütün gece uyumayıp namaz kılan sahâbîlerini ikaz etmiş, bunun vücudu bitap düşüreceğini dikkate alarak bütün gece ibadet etmeyi içten bulmamıştır 152 numaralı hadiste geniş bir şekilde ele alındığı üzere, Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem genç sahâbîsi Abdullah İbni Amr İbni Âs'ın kendini hırpalarcasına ibadet etmesini yasaklamıştır

Âyeti kerîmeden anlaşıldığına göre teheccüt namazı sadece Peygamber Efendimiz'in şahsına kasıtlı olarak bir ibadettir Bu ibadetin Resûlullah için fazladan bir fazilet yani mendup ve nâfile olduğunu söyleyen âlimler vardır Onları böyle düşünmeye sevk eden, Peygamber aleyhisselâm'ın geçmişte kalan ve ileride işlenmesi muhtemel görülen bütün günahlarının bağışlanmasıdır Ümmeti için koşul şüphesiz farklıdır Gece namazı onların günahlarına kefâret ve bağışlanmalarına sebep olur Bazı âlimler ise teheccüt namazı denilen gece namazının Peygamber Efendimiz için beş süre namaz üzerine ilâve edilmiş fazladan bir farz olduğunu söylemişler, bu özel farz ile onun ümmetine olan üstünlüğünün bir kere daha pekiştirildiğini belirtmişlerdir

Âyette Belki bu sâyede Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştırırdiye belirtilen makâmı mahmûd, hamd, minnet ve teşekkürlerini sunma makamı demektir Bu ulu makam Resûli Ekrem Efendimiz'e mahsustur Kıyamet gününde her ümmet, diğer bir ifadeyle tüm beşeriyet Resûlullah'ın şefaatıyla mahşerdeki o korkunç bekleyişten bir lahza önce kurtulmak isteyecekler, kurtulur kurtulmaz da ona bu lütuf ve şefâatinden nedeniyle şükranlarını sunacaklardır Makâmı mahmûd'un, makâmı şefaat olduğu söylenebilir

Vücutları yatak yüzü görmez

Secde sûresi (32), 16
Vücutlarının yatak yüzü görmediği belirli kimseler, geceleyin kalkıp Allah rızâsı için ibadet eden, namaz kılan, dua eden kimselerdir Bu âyeti kerîmenin tamamı şöyledir:

Korkuyla ve ümitle Rablerine yalvarıp ibadet ettikleri için vücutları yatak yüzü görmez Kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda harcarlar

Geceleri kalkıp ibadet eden kimselerin mükâfatı yukarıdaki âyetin devamında (17 numaralı âyette) şöyle belirtilmektedir:

Yaptıklarına karşılık olarak onlar için kendilerini mutlu edecek ne güzel nimetler hazırlanıp saklandığını bilemezler

Âyeti kerîmede bu mükâfatın büyüklüğünü hiç kimsenin tahmin ve düş edemeyeceği belirtilmektedir Onun ne kocaman ve erişilmez bir mükâfat olduğunu sadece Cenâbı Yargı bilir 1884 numaralı hadiste geleceği üzere Peygamber Efendimiz Allah Teâlâ'nın has kulları için hazırladığı bu mükâfatı hiçbir gözün görmediğini, hiçbir kulağın duymadığını, bu büyük lutfun hiçbir insanın hatır ve hayalinden geçmediğini söylemiştir
İbadet ve tâatla meşgul oldukları için vücutları yatak yüzü görmeyen bu bahtiyar insanlardan, aşağıdaki âyette şöyle söz edilmektedir:
ibadet zevki nasip eylesin (âmin) *
 
Geri
Üst