SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Kese ne demek anlamı,
kese nedir kısaca
Kese 3 Farklı Anlama Gelir. Şu Şekilde :
1. Anlam : Kese, bursa olarak da bilinir, memelilerde, sürtünme ve gerilime açık bölgelerde, kiriş, kas ya da deri ve kemik çıkıntılarının arasında yer alan torba biçimli küçük yapı­ların ortak adı. Üç türü vardır. Dış keseler özellikle kemik çıkıntılarının üstündeki yu­muşak dokuların, art arda aşırı derecede gerilmesiyle ortaya çıkar. Bazı bilim adam­larınca dış kese olarak sınıflandırılan deri al­tı keseleri normal olarak deri altı dokularıy­la daha derinlerdeki bağdoku örtülerinin birleşme yerlerinde oluşan yarıklardır. Si- novya keseleri ise kiriş, kas ve kemik gibi dokuların arasında yer alan ve iç yüzeyi sinovya adlı kayganlaştırıçı sıvıyı salgılayan bir zarla döşenmiş olan ince duvarlı oluşum­lardır. İnsanda kol ve bacaklardaki büyük eklemlerin çevresinde yer alır.
Özellikle dar ve sivri burunlu pabuç giyen­lerde görülen ve ayak başparmağının, kü­çük parmakların üstüne ya da altına doğru dönmesiyle ortaya’çıkan yapı bozukluğunda (,hallux valgus) başparmağın iç yanında bir kese oluşabilir. Hafif vakalarda uygun ayakkabıların giyilmesi ve ayak bakımı yeterlidir; daha ağır bozukluklarda cerrahi girişim gerekli olabilir.
Gut ve romatoit artrit gibi hastalıklarda eklem ve kiriş kılıflarıyla birlikte keselerde de iltihaplanma olursa da, kese iltihapları­nın (bursit) çoğunun temelinde lokal meka­nik zedelenmeler yatar. Evcil hayvanlarda da kese hastalıkları görülür. Örneğin atlar­da, sert yerde yatma ya da çeşitli yaralanma­lar nedeniyle kronik kese iltihabı gelişebilir.
2. Anlam: Kese, kIse olarak da bilinir, Osmanlılarda 15. yüzyıldan 1877′ye değin kullanılan para birimi. Belli miktardaki paranın keselere konmasıyla oluşturulduğu için bu adla anıl­mıştır. İİci keseye yük denir, altın kese ise surre olarak adlandırılırdı.
II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-81) bir kese 30 bin akçeydi. 1530′larda 20 bin, 1660′ta 40 bin. 1680′den sonra da 50 bin akçe oldu. Bu son belirlemede 1 kuruş 100 akçe sayılarak 500 kuruşa da 1 kese dendi. Kese sistemi, hesapların yazımında olduğu kadar para sayımında da kolaylık sağlıyor­du. 16. yüzyılın sonlarında (1.000 akçenin 1 duka altınına denk olduğu hesabıyla) 1 altın kesesi 1.000 altın, bu da 50.000 akçe değe­rindeydi. 1720′de, 1 kuruşun değeri 120 akçeye çıkınca, 1 kese de 416,66 kuruş sayıldı ve buna divani kese dendi. Avnı dönemde Rumi kese 500 kuruş, Mısır’da kullanılan Mısır kesesi de 600 kuruştu.
Kese sistemi günlük yaşamda yaygın değil­di. Daha çok bütçe hesaplarında, muhalle- fat işlemlerinde, caize, ulufe vb ödemelerde kullanılırdı. Osmanlı bütçesinin kese biri­miyle hesaplanması ilk kez 1653′te başladı ve 1862′ye değin aralıksız sürdü. 1862′de bütçenin kuruş birimi ile bağlanmasına geçildi. 1877′de Heyet-i Mebusan’ın kabul ettiği ilk bütçe yasasıyla da kese sistemi kalktı.
Osmanlı Devleti’nin merkez ve taşra ör­gütlerinde yazışma ve arşivlemede kullanı­lan torbalara da kese denirdi. Bunların korunmasından ve gerektiğinde açılmasın­dan sorumlu evrak ve arşiv görevlileri kesedar olarak adlandırılırdı.
3. Anlam: Kese, para, tütün vb gibi şeyler koymak için kullanılan kumaş, deri ya da örgü torbacık.
Eskiden giysilerde cep olmadığı için yanda taşınacak şeyler kemer ve kuşağa asılan ya da koyna sokulan keseye konurdu.
Erkekler üstlerinde kitap, defter, elifba. Kuran, yazı araçları, temizlik ya da savaş malzemesi koymak için kese taşırlardı. Ev­lenecek genç kızlar çeyizlerinde kocaları için bir kese takımı bulundururlardı. Bu takımda para, saat, mühür, tütün, tarak, divit ve ayna keseleri yer alırdı. Kadınlar boncuktan yapılmış kese kullanırlardı. İğne, tığ ve şişle yapılan örgü keselerin bağları oyalarla süslenirdi. Kumaş ve deri keselere de sırmayla iş yapılırdı. Para keseleri genel­likle kandil biçiminde ve bağcıklı, tütün keseleri dörtgen olurdu.
Hamamda vücudun kirini çıkarmak için cilde sürülen sert yünden ya da kıldan yapılmış torbacıklara da kese denir.
kese nedir kısaca
Kese 3 Farklı Anlama Gelir. Şu Şekilde :
1. Anlam : Kese, bursa olarak da bilinir, memelilerde, sürtünme ve gerilime açık bölgelerde, kiriş, kas ya da deri ve kemik çıkıntılarının arasında yer alan torba biçimli küçük yapı­ların ortak adı. Üç türü vardır. Dış keseler özellikle kemik çıkıntılarının üstündeki yu­muşak dokuların, art arda aşırı derecede gerilmesiyle ortaya çıkar. Bazı bilim adam­larınca dış kese olarak sınıflandırılan deri al­tı keseleri normal olarak deri altı dokularıy­la daha derinlerdeki bağdoku örtülerinin birleşme yerlerinde oluşan yarıklardır. Si- novya keseleri ise kiriş, kas ve kemik gibi dokuların arasında yer alan ve iç yüzeyi sinovya adlı kayganlaştırıçı sıvıyı salgılayan bir zarla döşenmiş olan ince duvarlı oluşum­lardır. İnsanda kol ve bacaklardaki büyük eklemlerin çevresinde yer alır.
Özellikle dar ve sivri burunlu pabuç giyen­lerde görülen ve ayak başparmağının, kü­çük parmakların üstüne ya da altına doğru dönmesiyle ortaya’çıkan yapı bozukluğunda (,hallux valgus) başparmağın iç yanında bir kese oluşabilir. Hafif vakalarda uygun ayakkabıların giyilmesi ve ayak bakımı yeterlidir; daha ağır bozukluklarda cerrahi girişim gerekli olabilir.
Gut ve romatoit artrit gibi hastalıklarda eklem ve kiriş kılıflarıyla birlikte keselerde de iltihaplanma olursa da, kese iltihapları­nın (bursit) çoğunun temelinde lokal meka­nik zedelenmeler yatar. Evcil hayvanlarda da kese hastalıkları görülür. Örneğin atlar­da, sert yerde yatma ya da çeşitli yaralanma­lar nedeniyle kronik kese iltihabı gelişebilir.
2. Anlam: Kese, kIse olarak da bilinir, Osmanlılarda 15. yüzyıldan 1877′ye değin kullanılan para birimi. Belli miktardaki paranın keselere konmasıyla oluşturulduğu için bu adla anıl­mıştır. İİci keseye yük denir, altın kese ise surre olarak adlandırılırdı.
II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-81) bir kese 30 bin akçeydi. 1530′larda 20 bin, 1660′ta 40 bin. 1680′den sonra da 50 bin akçe oldu. Bu son belirlemede 1 kuruş 100 akçe sayılarak 500 kuruşa da 1 kese dendi. Kese sistemi, hesapların yazımında olduğu kadar para sayımında da kolaylık sağlıyor­du. 16. yüzyılın sonlarında (1.000 akçenin 1 duka altınına denk olduğu hesabıyla) 1 altın kesesi 1.000 altın, bu da 50.000 akçe değe­rindeydi. 1720′de, 1 kuruşun değeri 120 akçeye çıkınca, 1 kese de 416,66 kuruş sayıldı ve buna divani kese dendi. Avnı dönemde Rumi kese 500 kuruş, Mısır’da kullanılan Mısır kesesi de 600 kuruştu.
Kese sistemi günlük yaşamda yaygın değil­di. Daha çok bütçe hesaplarında, muhalle- fat işlemlerinde, caize, ulufe vb ödemelerde kullanılırdı. Osmanlı bütçesinin kese biri­miyle hesaplanması ilk kez 1653′te başladı ve 1862′ye değin aralıksız sürdü. 1862′de bütçenin kuruş birimi ile bağlanmasına geçildi. 1877′de Heyet-i Mebusan’ın kabul ettiği ilk bütçe yasasıyla da kese sistemi kalktı.
Osmanlı Devleti’nin merkez ve taşra ör­gütlerinde yazışma ve arşivlemede kullanı­lan torbalara da kese denirdi. Bunların korunmasından ve gerektiğinde açılmasın­dan sorumlu evrak ve arşiv görevlileri kesedar olarak adlandırılırdı.
3. Anlam: Kese, para, tütün vb gibi şeyler koymak için kullanılan kumaş, deri ya da örgü torbacık.
Eskiden giysilerde cep olmadığı için yanda taşınacak şeyler kemer ve kuşağa asılan ya da koyna sokulan keseye konurdu.
Erkekler üstlerinde kitap, defter, elifba. Kuran, yazı araçları, temizlik ya da savaş malzemesi koymak için kese taşırlardı. Ev­lenecek genç kızlar çeyizlerinde kocaları için bir kese takımı bulundururlardı. Bu takımda para, saat, mühür, tütün, tarak, divit ve ayna keseleri yer alırdı. Kadınlar boncuktan yapılmış kese kullanırlardı. İğne, tığ ve şişle yapılan örgü keselerin bağları oyalarla süslenirdi. Kumaş ve deri keselere de sırmayla iş yapılırdı. Para keseleri genel­likle kandil biçiminde ve bağcıklı, tütün keseleri dörtgen olurdu.
Hamamda vücudun kirini çıkarmak için cilde sürülen sert yünden ya da kıldan yapılmış torbacıklara da kese denir.