AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Kabahatler Kanunun 3. maddesi iptal kararı

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Kabahatler Kanununun 3 maddesi iptal kararı
5326 sayılı KABAHATLER Knun 3 maddesi, Tüzük Mahkemesinin 22072006 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 01032006 tarih, 2005108 , 200635 Karar sayılı kararı ile feshedilmiş ve iptal kararının, Resmi Gazatede yayınlanmasını müteakip 6 ay sonradan yürürlüğe girmesine karar verilmiştir
İptal edilen kanun hükmü ile ilgili :
B 5326 Sayılı Yasa'nın 3 Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Kasıt ve Kapsam
Kabahatler Kanunu'nun Genel kanun niteliğibaşlıklı itiraz konusu 3 maddesinde, Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanırdenilmek suretiyle, Kanun'un Birinci Kısmındaki maddelerinin öteki kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir
Madde gerekçesinden, özel kanunlarda düzensiz biçimde bulunan yönetimle ilgili yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idari yaptırımların belirlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır Böylece, Kanun'un bu kısmında düzenlenen kasıt ve kapsam, betimleme, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, süre bakımından tatbik, yer bakımından kullanım, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık ya da üstteki başlığı aşağıda sayılan genel ilkelerin özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir
Yasa'nın 2 maddesindeki suç deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır 16 maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan yönetimsel yaptırımlar, idari para cezası ve yönetimle ilgili tedbirler olarak belirlenmiştir Yönetimsel tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan öteki tedbirlerdir
İtiraz konusu 3 maddede Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanırdenilmektedir Bu kuralın 2 maddedeki tanımla birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun'un yönetimsel yargının ödev alanını da kapsadığı anlaşılmaktadır Oysa, Yasa'nın 19 maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda suç karşılığında öngörülen belirli bir vakit için; bir iş ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ya da ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten ya da seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine yerinde değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır
Yasa'nın 27 maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, yönetimle ilgili para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına aleyhinde, kararın tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh suç oluşturan mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir Bu kuralın, ilgili kanunlarda bulunan öteki tedbirler dışındaki, yönetimsel para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır
2) Anayasa'ya Anormallik Sorunu
Uygulama kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem ve işleminin yönetimle ilgili adalet denetimine ast tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa'nın 2, 125 ve 155 maddelerine tutarsız olduğu ileri sürülmüştür
Tüzük'nın 125 maddesinin birinci fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşısında yargı yolu açıktır; 140 maddesinin birinci fıkrasında, Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak tayin yaparlar; 142 maddesinde Mahkemelerin kuruluşu, devir ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir; 155 maddesinin birinci fıkrasında da, Danıştay, idarî mahkemelerce bahşedilen kanunun diğer bir idarî adalet merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son çözümleme merciidir Kanunda gösterilen muhakkak davalara da birincil ve son derece mahkemesi olarak bakardenilmektedir Bu kurallara kadar, Anayasa'da idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir Bu ayrım gereğince idarenin ulus gücü kullandığı ve ulus hukuku alanına giren operasyon ve eylemleri idarî hak, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır Buna emrindeki olarak idarî yargının devir alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir
Cinayet hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında yönetimsel yaptırımlara yer verildiği görülmektedir Daha ağır ceza eylemler için bahşedilen yönetimle ilgili para cezalarına aleyhinde yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan fazla ceza hukukunu ilgilendirmesi sebebiyle adli yargının görevli olması doğaldır Ancak, idare hukuku esaslarına kadar tesis edilen bir idari işlemin, yalnızca para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari hak alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması mümkün değildir
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, sadece yaptırımın tarzında hareketle ve idari yargının denetimine bağlı tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde uygulama yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa'nın 125 ve 155 maddelerine aykırıdır, Kural'ın iptali gerekir
İtiraz konusu kaide Anayasa'nın 125 ve 155 maddelerine aykırılığı sebebiyle iptal edildiğinden Anayasa'nın 2 maddesi yönünden hem incelenmesine lüzum görülmemiştir *
 
Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin Tüzük Mahkemesi tarafından iptal edildiğine dair verilen kararın detaylı açıklamalarına yer verilmiş. İptal edilen kanun hükmü ile ilgili açıklamalara göre, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatlere de uygulanacağı belirtilmiştir. Özellikle, kanunun yönetimsel yargının ödev alanını kapsadığına dair bir kuralın bulunduğu ancak bu durumun Anayasa'nın belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine ve idarenin denetime tabi tutulması gereğiyle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.

Anayasa'nın 125 ve 155. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle 3. madde iptal edilmiştir. Anayasa'nın idarî ve adlî yargının ayrılığı ilkesine uygun hareket edilmediği vurgulanmıştır. Özellikle idarenin ulus gücü kullandığı operasyonlarının idarî yargıya, özel hukuk alanına giren işlemlerinin ise adlî yargıya tabi olması gerektiği belirtilmiştir. Yönetimsel yaptırımların idari yargı mercileri tarafından değil, adlî yargı mercileri tarafından denetlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu nedenle, itiraz konusu 3. madde Anayasa'nın belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir. Şimdi, yürütmenin durdurulması ve iptal kararının uygulanması süreci başlayacak ve kabahatlerin uygulanmasında değişiklikler olabilecektir.
 
Geri
Üst