istiklal marşının yazılış ve besteleniş oykusu

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
İstiklal Marşının yazılış ve besteleniş oykusu

İstiklal Marşının yazılış oykusu
Turkiye de, ulusal marş yazılması onerisi, once 1920 yılında İsmet Paşa dan (İnonu) geldi Maarif Vekaletinde bu oneriyi dikkate alarak bir yarışma duzenledi O gunlerde Turk Kurtuluş savaşı en heyecanlı gunlerini yaşıyordu; toplumda ulusal bilinci pekiştirecek, ulusculuk duygusunu daha da canlı kılacak bir marşa gereksinme duyuluyordu Yarışmada ayrıca gufteyi yazacak olana 500TL, besteyi yazacak olana 1000TL odul vereceği duyuruldu Yarışmaya katılan 724 şiirden hicbiri başarılı bulunmadı Mehmet Akif Ersoy, boyle bir odulden rahatsızlık duyduğu icin yarışmaya katılmamıştı Donemin Maarif Vekil Hamdullah Suphi (Tanrıover) ,Mehmet Akif e Mektup yazıp, kendisi icin sakıncalı gorduğu konularda guvence verdikten sonra Mehmet Akif, 48 saat gibi kısa bir surede marşın guftesini yazıp imzasız olarak Maali Vekaline gonderdi TBMM nin 1 Mart 1921 tarihli toplantısında okunan bu şiir, 12 Mart 1921 tarihli toplantıda da ulusal marş olarak kabul edildi

İstiklal Marşının besteleniş oykusu
Yeni Turkiye Cumhuriyeti’nin de bir milli marşı olmalıydı Daha Cumhuriyet kurulmadan İstiklal Savaşı sırasında, Garp Cephesi Komutanlığı’ndan bu arzu doğmuştu Durum, sonradan Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi’ye havale edildi Boylece Turk milli marşı olarak İstiklal Marşıadı ile yaptırılacak marşın hazırlıklarına girildi Beste ve gufte icin beşer yuz lira armağan kararlaştırılarak genelge ve mektuplarla butun yurda duyurulduBeste yarışmasına ancak 24 besteci katılmıştı

1924’te Ankara’da maarif vekaletinde toplanan bir kurul, Ali Rifat Cağatay’ın marşını resmi marş olarak kabul ederek ilgili kurullar ile butun okullara bildirmiştir Bu marş, 1924’ten 1930 yıllarına kadar soylenip calındıktan sonra 1930 sıralarında yeni bir emirle Riyaseti Cumhur Orkestrası şefi Zeki Ungor’un bestesi milli marş bestesi olarak kabul edilmiştir Zeki Ungor, İstiklal Marşı’nın besteleniş hikayesini şoyle anlatmıştır:

İstiklal savaşının devam ettiği sıralarda ben, Muzikai Humayun muallimi idim Yani doğrudan doğruya Saray’a ve Vahdettin’e bağlıydık Bando, Fasıl Takımı ve Orkestra benim emrimde idi
Şişli’de Uğurlu Han’ın 4 numarasında oturuyordum Kurtuluş ordusu suvarilerinin İzmir’e girdiklerinden iki veya uc gun sonra evimde, TalimTerbiye Heyeti azası ve terbiye mutehassısı dostum Haydar merhumla oturuyorduk Kapı calındı İlkokul oğretmeni İhsan merhum geldi Buyuk bir heyecan icinde, suvarilerin İzmir’e girişlerini anlatmaya başladı Hepimiz coşmuştuk Hemen kalkıp piyano başına gectim Ve derhal icimde doğan parcayı calmaya koyuldum
İlk etapta marşın giriş kısmındaki akoru oluşturdum Bu şekilde iki, uc mezur yaptım Arkadaşlarım: Aman dediler, bu cok guzel bir şey olacakBunun uzerine İhsan’a İzmir’in kurtuluşunu ve buyuk zaferi butun teferruatı ile anlatmasını rica ettim O anlattı, ben caldım Boylece kısa zamanda eserin taslağı ortaya cıktı Ertesi gun de calıştım İki gun sonra beste bitti
 
İstiklal Marşı'nın yazılış ve besteleniş öyküsü oldukça ilginç ve duygusal detaylar içeriyor. Marşın yazılış süreci, Türkiye'nin o dönemdeki zorlu şartları ve milli mücadele ruhuyla doğrudan bağlantılıdır.

İstiklal Marşı'nın yazılış öyküsünde, Mehmet Akif Ersoy'un duyarlı yaklaşımı ve ödül almaktan kaçınması dikkat çekicidir. O dönemde milli bilincin, ulusal bağımsızlık duygusunun yoğun olduğu bir zamanda, bu marşın yazılması büyük önem taşıyordu. Mehmet Akif Ersoy'un kısa sürede marşın güftesini yazıp yetkililere iletmek suretiyle gösterdiği duyarlılık ve vatanseverlik takdire şayandır.

Besteleniş sürecinde ise, 24 bestecinin katılımıyla gerçekleşen yarışmada Zeki Ungor'un bestesinin seçilmesi ve resmi marş olarak kabul edilmesi önemlidir. Ungor'un marşın bestelenişini anlatırken yaşadığı heyecan ve coşku, o dönemdeki milli ruhu ve vatan sevgisini yansıtmaktadır.

İstiklal Marşı'nın yazılış ve besteleniş öyküsü, Türk ulusal mücadelesinin önemli bir parçası olarak tarihe geçmiştir. Bu marş, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük aşkını ifade eden kutsal bir sembol olmaya devam etmektedir.
 
Geri
Üst