SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Isparta'da Kullanılan Belli Başlı Deyimler - Isparta'da Kullanılan Belli Başlı Deyimler Ve Anlamlari Hakkinda - Isparta Sivesi
Ayranı kabarmak: Öfkelenip köpürmek.
Baş göz olmak: Evlenmek.
Bir eli balda bir eli yağda: Bolluk içinde bir yaşayışı olmak.
Çene çalmak: Arkadaşlarıyla şundan bundan konuşup vakit geçirmek.
Çiçeği burnunda: Taptaze.
Devede kulak: Büyük bir varlıktan ya da işten çok küçük bir parça.
Eli kulağında: Olması, gerçekleşmesi çok yakın.
Eli uzun: Fırsat buldukça öteberi aşıran.
Gizli çıkı: Başkalarına duyurmadan, kimseye haber vermeden iş yapan kişi.
Iska geçmek: Üzerinde durmamak, atlamak, önem vermemek.
İçine kapanmak: Çevresindeki kişilerle ilişki kurmamak ve duygularını kimseye açmamak.
İnsan sarrafı: İnsanların iyisini, kötüsünü iyi seçen kimse.
İt sürüsü kadar: Pek çok gereksiz kişi bir arada.
Kabir suali: Çok ayrıntılı, usandırıcı sorular sormak.
Kof çıkmak: Bilgisiz, değersiz, işe yaramaz bir kişi olduğu anlaşılmak.
Laf aramızda: Söylediğim aramızda gizli kalsın.
Leke sürmek: Birine suç yüklemek.
Notunu vermek: Değeri, nasıl bir kişi olduğu üzerine bir kanıya varmak.
Oh çekmek: Birini üzen duruma sevinmek.
Ölü mevsim: İşin ve alışverişin pek az olduğu aylar.
Postu sermek: Kısa bir süre için gittiği yerde, sorumsuzca oturup kalmak.
Püsküllü belâ: Büyük sıkıntı ve zarar veren kişi ya da şey.
Sır küpü: Bildiği sırları hiç kimseye söylemeyen kişi.
Sudan ucuz: Çok ucuz, bedava gibi.
Şifayı bulmak: Hastalanmak, hastalığı artmak.
Taş atmak: Söz dokundurmak.
Tıraş etmek: Usandıracak kadar uzun laflar söylemek.
Toz olmak: Ortadan kaybolmak.
Ucuz atlatmak: Tehlikeli bir durumdan az bir zararla sıyrılmak.
Uyku bastırmak: Çok uykusu gelmek.
Üç aşağı beş yukarı: Yaklaşık olarak, belli bir sayıdan biraz eksik ya da biraz artık olarak.
Vaktini almak: Yapılması için bir süre uğraştırmak, epey bir zaman harcamasını gerektirmek.
Vur patlasın, çal oynasın: Elindeki avucundaki parayı zevk ve eğlencesi uğruna harcayan kişinin durumu.
Yağ bağlamak: 1. Semirmek. 2. Üzerine kat kat biriken yağ katılaşmış olmak.
Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan müşteri.
Zevkine varmak: Güzelliğini, tadını gereği gibi duymak.
Zılgıt yemek: İyice azarlanmak.
Zihni açılmak: Daha iyi anlar ve kavrar olmak.
Zil zurna sarhoş: Aşırı derecede sarhoş.
Zora binmek: İş, zor kullanmakla sonuçlanacak bir durum almak.
Ayranı kabarmak: Öfkelenip köpürmek.
Baş göz olmak: Evlenmek.
Bir eli balda bir eli yağda: Bolluk içinde bir yaşayışı olmak.
Çene çalmak: Arkadaşlarıyla şundan bundan konuşup vakit geçirmek.
Çiçeği burnunda: Taptaze.
Devede kulak: Büyük bir varlıktan ya da işten çok küçük bir parça.
Eli kulağında: Olması, gerçekleşmesi çok yakın.
Eli uzun: Fırsat buldukça öteberi aşıran.
Gizli çıkı: Başkalarına duyurmadan, kimseye haber vermeden iş yapan kişi.
Iska geçmek: Üzerinde durmamak, atlamak, önem vermemek.
İçine kapanmak: Çevresindeki kişilerle ilişki kurmamak ve duygularını kimseye açmamak.
İnsan sarrafı: İnsanların iyisini, kötüsünü iyi seçen kimse.
İt sürüsü kadar: Pek çok gereksiz kişi bir arada.
Kabir suali: Çok ayrıntılı, usandırıcı sorular sormak.
Kof çıkmak: Bilgisiz, değersiz, işe yaramaz bir kişi olduğu anlaşılmak.
Laf aramızda: Söylediğim aramızda gizli kalsın.
Leke sürmek: Birine suç yüklemek.
Notunu vermek: Değeri, nasıl bir kişi olduğu üzerine bir kanıya varmak.
Oh çekmek: Birini üzen duruma sevinmek.
Ölü mevsim: İşin ve alışverişin pek az olduğu aylar.
Postu sermek: Kısa bir süre için gittiği yerde, sorumsuzca oturup kalmak.
Püsküllü belâ: Büyük sıkıntı ve zarar veren kişi ya da şey.
Sır küpü: Bildiği sırları hiç kimseye söylemeyen kişi.
Sudan ucuz: Çok ucuz, bedava gibi.
Şifayı bulmak: Hastalanmak, hastalığı artmak.
Taş atmak: Söz dokundurmak.
Tıraş etmek: Usandıracak kadar uzun laflar söylemek.
Toz olmak: Ortadan kaybolmak.
Ucuz atlatmak: Tehlikeli bir durumdan az bir zararla sıyrılmak.
Uyku bastırmak: Çok uykusu gelmek.
Üç aşağı beş yukarı: Yaklaşık olarak, belli bir sayıdan biraz eksik ya da biraz artık olarak.
Vaktini almak: Yapılması için bir süre uğraştırmak, epey bir zaman harcamasını gerektirmek.
Vur patlasın, çal oynasın: Elindeki avucundaki parayı zevk ve eğlencesi uğruna harcayan kişinin durumu.
Yağ bağlamak: 1. Semirmek. 2. Üzerine kat kat biriken yağ katılaşmış olmak.
Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan müşteri.
Zevkine varmak: Güzelliğini, tadını gereği gibi duymak.
Zılgıt yemek: İyice azarlanmak.
Zihni açılmak: Daha iyi anlar ve kavrar olmak.
Zil zurna sarhoş: Aşırı derecede sarhoş.
Zora binmek: İş, zor kullanmakla sonuçlanacak bir durum almak.