SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
İkinci Viyana Kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenleri nelerdir kısaca,
Anadolu, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’nın hakimi olan Osmanlı Devleti, yaşadığı en parlak dönemlerde Orta Avrupa’nın kapılarına dayanarak Batı Avrupa’yı da tehdit etmeye başlamıştı. Osmanlının oluşturduğu tehditin farkında olan Avrupa devletleri, her fırsatta Osmanlıyı bu topraklardan kovmak için çaba gösteriyor olsa da Avrupa’da yaşanan karışıklıklar, anlaşmazlıklar her seferinde buna engel oluyordu.
Kuşatmanın başladığı dönemde Avusturya İmparatorluğu, Macaristan üzerinde çok büyük baskı oluşturuyordu. Avrupa’da mezhep konusunda yaşanan ayrılıklar, özellikle bu iki devlet arasında büyük sorunlara neden oluyordu. Macaristan, bu anlaşmazlıklar karşısında Osmanlı Devleti’nden yardım istemişti. Bu durumu fırsat bilen Osmanlılar, Macaristana destek olmak için Viyana üzerine sefere giderek şehri kuşatmışlardır.
Kuşatmanın hemen ardından Kral Leopold, Vatikan’a haber göndererek Viyana’nın tüm Avrupalı devletler tarafından korunması gerektiğini, aksi takdirde burada Osmanlıların başarıyı yakalaması durumunda tehditin boyutunun çok daha büyüyebileceğini bildirdi. Bu haber üzerine Papalık, bunun dini bir mesele olduğunu tüm Avrupaya duyurmuştur ve tüm devletlerden Viyana’yı savunmaya geçmelerini istemiştir.
Osmanlı Devleti’nde o dönemde asker içerisinde yaşanan bozulmalar, ilk kez bu savaşın üzerine patlak vermiştir. Savaşın içerisinde olan askeri birlikler, özellikle de Osmanlı’ya yeminli olan küçük beylik gibi birimler, bu noktada disiplinsiz davranmışlardır ve 200 bin kişilik bir ordu, Haçlı İttifâkı karşısında Viyana’da bozguna uğramıştır. Bu bozgun ile birlikte Avrupa milletleri, bir arada olmaları halinde Osmanlıya karşı etkili olabileceklerini fark etmişlerdir ve bu dönemden sonra kendi aralarında anlaşmalar yaparak Osmanlı üzerine bu şekilde saldırılar düzenlemişlerdir.
Anadolu, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’nın hakimi olan Osmanlı Devleti, yaşadığı en parlak dönemlerde Orta Avrupa’nın kapılarına dayanarak Batı Avrupa’yı da tehdit etmeye başlamıştı. Osmanlının oluşturduğu tehditin farkında olan Avrupa devletleri, her fırsatta Osmanlıyı bu topraklardan kovmak için çaba gösteriyor olsa da Avrupa’da yaşanan karışıklıklar, anlaşmazlıklar her seferinde buna engel oluyordu.
Kuşatmanın başladığı dönemde Avusturya İmparatorluğu, Macaristan üzerinde çok büyük baskı oluşturuyordu. Avrupa’da mezhep konusunda yaşanan ayrılıklar, özellikle bu iki devlet arasında büyük sorunlara neden oluyordu. Macaristan, bu anlaşmazlıklar karşısında Osmanlı Devleti’nden yardım istemişti. Bu durumu fırsat bilen Osmanlılar, Macaristana destek olmak için Viyana üzerine sefere giderek şehri kuşatmışlardır.
Kuşatmanın hemen ardından Kral Leopold, Vatikan’a haber göndererek Viyana’nın tüm Avrupalı devletler tarafından korunması gerektiğini, aksi takdirde burada Osmanlıların başarıyı yakalaması durumunda tehditin boyutunun çok daha büyüyebileceğini bildirdi. Bu haber üzerine Papalık, bunun dini bir mesele olduğunu tüm Avrupaya duyurmuştur ve tüm devletlerden Viyana’yı savunmaya geçmelerini istemiştir.
Osmanlı Devleti’nde o dönemde asker içerisinde yaşanan bozulmalar, ilk kez bu savaşın üzerine patlak vermiştir. Savaşın içerisinde olan askeri birlikler, özellikle de Osmanlı’ya yeminli olan küçük beylik gibi birimler, bu noktada disiplinsiz davranmışlardır ve 200 bin kişilik bir ordu, Haçlı İttifâkı karşısında Viyana’da bozguna uğramıştır. Bu bozgun ile birlikte Avrupa milletleri, bir arada olmaları halinde Osmanlıya karşı etkili olabileceklerini fark etmişlerdir ve bu dönemden sonra kendi aralarında anlaşmalar yaparak Osmanlı üzerine bu şekilde saldırılar düzenlemişlerdir.