AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Hücre Çeperi Yapısı

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Hücresel Çeperi Yapısı
Hücre ve Hücrenin Yapısı
Hücrenin Yapısı Hücrenin Özellikleri Hücreli Çeşitleri
Hücresel çeperinin diğer bir adı da hücresel duvarıdır Hücresel çeperi yalnızca bitki hücresinde bulunur Selüloz ve kitinden oluşur Cansızdır, sert ve dirençli bir yapısı vardırHücreyi dış etkilerden korur
Hücre çeperi bitki, reel mantar ve prokaryot canlılarda bulunur
Hücreyi patlamaktan korur
esnek ve seçici geçirgen değildir
madde geçişi basit geçitlerle olur
Bitkilerin eşey(sperm ve yumurta)hücrelerinde bulunmaz ayıca selüloz içerdiklerinden hücreli zarına kadar fazla daha dayanıklıdır
virtuecat avatarı
Hücreli ve Hücrenin Yapısı
Bütün canlıların yaşamış en ufak biriminin hücre olduğunu biliyoruz Onu birincil kere 1665 yılında ingiliz bilim adamı Robert Hook, mantar dokusunda gözleyerek, boşluk anlamına gelen hücreselsözcüğünü kullanmıştır Görülen, esasında hücrenin yalnız ölü çeperiydi Bohemyalı fizyolog Purkinje, hücrenin iç kapsamına protoplazma adını vermiştir Hücreli bilimine ilişkin birincil yayınlar, bitkilerde Schleiden (1838) ve hayvanlarda Schawann (1838) île başlar Bu iki araştırıcı Gözenekli Olan Kuramının kurucuları olarak kabul edilirler
Hücreler ya tek başına (birhücreliler ya da protistler olarak bilinen bakteriler, protozoa, birhücreli mantarlar ve algler; hem yüksek bitki ve hayvanların sperma ve yumurtaları) ya da çok hücrelilerde olduğu gibi kayıtlı bir görevi yerine getirmek için farklılaşmış hücresel grupları ( dokular) halinde bulunur Tek bir gözenekli olan halinde yaşamım sürdüren canlılara l düzendeki canlılar, belirtilen görevleri yüklenmek için farklılaşmış hücrelere sahip canlılara da II düzendeki canlılar denir, ikinci düzendeki canlıların hücreleri organizma açık havada fakat doku kültüründe yaşamını sürdürebilir ve çoğalabilir ilk doku kültürünü Amerikalı Rass Harrison (1907) semender hücreleriyle yapmayı başarmıştır Çok hücrelilerin hücreleri birbirine hücreli arası madde ile bağlanmıştır (kemik ve kıkırdakta olduğu gibi) veya bu madde yoluyla ilişkidedir (kan ve lenfte olduğu gibi)
Bir Takım organizmalar gözenekli olan arası maddeye ve hücreli sınırına sahip değildirler bununla beraber bir canlı birimi olarak tanımlanırlar, mesela amiplerden Pelomyxa palustris, güneşsilerden (Heliozoa) Actinosphaerium eichorni, çoğu ışınlı (Radiolaria), delikli (Foraminifera), Opalinidae, bazı silliler (Ciliata), Myxosporidae ve bitkilerden Siphonales, hem mantarların hifleri bu durumdadır Bu organizmalar Ç o k Çekirdeklileryada H ü c r e s i z l e rolarak adlandırılır
Gözenekli Olan Zarı
Hücreyi dış ortamdan ayıran, dağılmasını önleyen, ona şekil veren ve onu dış etkilerden korumaya çalışan, Canlı, elastik, çok ince ve benzeri transparan bir zardır Başlıca yapı maddesi “protein ve yağ dır En kayda değer özelliği seçici iletken olması, en önemli görevi ise, hücreye madde giriş çıkışını düzenlemesidir Çeper fazla ince olduğundan ışık mikroskobuyla kuvvet görülür
Zarların Yapısı
Hücre zarı, hemen hemen %60 Protein, %35 yağ ve %5 oranında da karbonhidrat içerir Bu Moleküllerin nasıl bir düzende yerleştiğini en üyü açıklayan “akan mozaik zar modeli dir Daha eski bir manzara olan Danielli Davson modeli cansız bir zar özelliği taşımakta olup, etkin taşımayı izah edememektedir Akan mozaik modeline göre, zarın çatısını, çift katlı lipid (yağ) tabakası oluşturur Büyüklü küçüklü Protein molekülleri lipid tabakasına düzensiz olarak gömülmüştür (mozaik görünümü) Karbonhidratlar Proteinlerin bazılarına bağlanarak Glikoproteinleri, yağ moleküllerinin bazılarına bağlanarak da glikolipidleri oluştururlar
Bu Moleküller zarın seçici geçirgenliğinde fazla kayda değer rol oynarlar Hücrelerin birbirini tanıması, Hormonlar gibi özel maddelerin hücrelere alınması bunlarla sağlanır böylece bir Canlının öbür dokularındaki çeper yapıları ayrı olabilir Bu modelin en manâlı özelliği yağ tabakasının aralıksız hareket halinde ve akıcı olmasıdır Hücreli zarının seçici geçirgenliğini karşılayan inşa por (delik) denilen açıklıklardır Zardan girip çıkacak moleküllerin büyüklüğü porlar kadar belirlenir Tüm hücrelerde porların büyüklüğü genellikle aynıdır Ancak her hücredeki por sayısı öbür olabilir
Zardan Madde Geçişi
Gözenekli Olan zarı seçici iletken özelliğinden nedeniyle, tüm maddelerin girmesini engeller Seçici geçirgenliğin oluşmasında porların büyüklüğü, zarın kimyasal yapısı ve geçecek moleküllerin durumu etkin olmaktadır Bunlar dikkate alındığında şunlar söylenebilir:
Difüzyon
Maddelerin yoğun oldukları ortamdan az yoğun oldukları ortama dürüst yayılmalarıdır Difüzyon için maddelerin hareketli olmaları gerekir Mürekkebin suda, kolonyanın havada, şekerin çay içinde, O2 ve CO2 ’nin Suda dağılmaları birer difüzyondur Difüzyon iki ortamın yoğunlukları eşdeğer oluncaya değin devam eder Canlı ve cansız zarlar, çeper olmayan ortamlarda gerçekleşir 0 santigrat derecede ve daha düşük Sıcaklıkta difüzyon durur Hücreler bu yolla porlarından geçebilen maddeleri alır ve verirler Difüzyon hızına konsantrasyon farkı, Sıcaklık ve Molekül büyüklüğü etkilidir
Osmoz
Su için özel bir geçiş şeklidir Güya iletken bir çeper aracılığı ile, bir ortamdan öteki ortama su geçişine denir Su oranı fazla olan ortamdan, su oranı eksik olan ortama su geçişi olur Özetle Suyun difüzyonuna osmoz denir Hücreler osmozla su alışverişi yaparlar Böylece hücresel içi su konsantrasyonlarını açıklanmış oranda tutarlar Hücrenin osmozla ilgili üç değişik durumu vardır
Plazmoliz
Hücreler, kendilerinden daha yoğun bir çözelti ortamında kalır ya da böyle bir ortama konulursa su vererek büzülürler Buna plazmoliz denir Tatlı sularda yaşayan Paramesyum, Amip gibi canlılar Tuz suya konulurlarsa plazmoliz olurlar Çünkü tuz su daha yoğundur Hücrenin su oranındaki bozulma hayatsal olaylarını aksatarak ölüme sebep olabilir Sebzelerin tuzlanınca sulanması palzmolizden dolayıdır
Deplazmoliz
Plazmolize uğramiş hücrelerin kendilerinden daha az yoğun ortamda su alarak şişmelerine denir Tohumların çimlenirken ortamdan su almaları, emici tüylerin Toprak suyunu emmesi, ince bağırsaktaki artı suyun kana geçmesi birer deplazmoliz örneğidir
Turgor
Hücrelerin saf (arı) suya konulduklarında gereğinden pozitif su alarak gerginleşmelerine denir Hayvan hücreleri turgor sonucu patlayabilirler Alyuvarların bu şekilde patlamalarına Hemoliz denir Bitki hücrelerinde selülöz zar bulunduğundan turgor Basıncı hücreyi parçalayamaz Aksine turgor basıncı taze dal uçlarında ve otsu bitkilerde dikliği sağlar Küstüm otundaki hareket de turgor basıncından kaynaklanmaktadır neticede difüzyon ve osmoz keza canlı keza de cansız hücreler için geçerlidir Her iki etraf yoğunluğunu eşitleyinceye kadar geçiş olur Geçecek moleküller porlardan sığabilen küçük moleküllerdir Bu iki durum hücrenin müdahalesi olmadan gerçekleşdiğinden enerji harcanmaz Bunu için difüzyonda osmoz pasif nakliye kabul edilir
Etkin Taşıma
Difüzyon ve osmoz yolu ile hücreli, bulunduğu ortamdan istediği değin madde alamaz veya içindeki maddelerin çoğunluğunu dışarı atamaz Çünkü ortam yoğunlukları eşitlenince geçiş durur Bunun için hücreler enerji harcayarak, eşdeğer yoğunluklu veya eksik yoğun ortamlardan madde alırlar ve ya içlerindeki bazı maddeleri fazla yoğun ortamlara verebilirler Buna etkin nakliye denir Harcanan enerji ATP ’dir Olayda enzimlerde kullanılır Bu durum zarın canlılığını ıspatlar
Endositoz ve Ekzositoz
Difüzyon ve etkin nakliye ile porlardan sığabilen maddeler geçebilmektedir Ancak hücreler büyük moleküllü maddelere de gereklilik duymakta ve ya böyle molekülleri dışarı atmak zorundadır Bu şekilde büyük moleküllü maddeler gözenekli olan zarında oluşan bir kesecikle hücreye alınır (Endositoz) Ya Da hücreden salgılanarak atılır (Ekzositoz) Akışkan maddelerin alınmasında hücreli pasiftir Buna Pinositoz denir Katı maddelerin alınmasında ise hücreli daha aktiftir Yalancı ayaklar çıkararak maddelerin etrafını sarar
Ekzositoz
hücresel içerisinde oluşturulan Enzim, Hormon, farklı alanlara yönlendirilmiş Proteinler, bitkilerde Reçine ve eterik yağlar, hayvanlarda mukus ve diğer büyük moleküllü salgı maddelerinin golgi organcılığı yardımıyla, küçük kesecikler halinde dışarı atılmalarına denir Salgı hücrelerinde daha fazla oranda gerçekleştirilir Benzer şekilde gözenekli olan içi sindirim artıkları da boşaltım kofulları ile zardan dışarı atılır Bitkilerde salgı maddeleri çeperdeki geçitlerden geçebilecek büyüklüktedirler Endositoz ile hücre zarını yüzey alanı azalırken ekzositozla gözenekli olan yüzeyi artar Hem endositoz keza de ekzositozda canlı zar ödev yapar ve enerji harcar
Hücresel Stoplazması
Hücre zarı ile çekirdek zarı arasını dolduran, organeller ve plazmadan meydana gelmiş bir karışımdır Organeller ve plazma olarak iki kısımda incelenir
A)Hücreli organelleri
Fazla hücre, gelişmiş yapılı Canlılarda organ ve sistemlerle gerçekleştirilen hayatsal olaylar (solunum, sindirim, dolaşım, üreme vs) tek gözenekli olan canlılarda ve fazla hücrelilerin her bir hücresinde “organel denilen hücresel içi yapılarıyla gerçekleştirilir O halde her hücre organeli bir organ veya sisteme karşılık gelmektedir Her hücrenin kimsesiz canlılık özelliği gösterebilmesi organellerle olası olmaktadır Sentrozom ve Ribozom dışındaki organeller zarla çevrilidir Hücreleri, inşa ve fonksiyon olarak mükemmel işleyen bir devlete benzetebiliriz
Endoplazmik Retikulum
Çekirdek zarına değin uzanan , hücreyi ağ gibi örmüş, hücreli içi kanallar sistemidir Üzerinde Ribozom bulunduranlara granüllü Endoplazmik Retikulum, bulundurmayanlara granülsüz Endoplazmik Retikulum denir ER ’ lar hücre içine ve dışına madde taşınmasında, bir takım maddelerin depolanmasında atama alırlar Ribozomlarda sentezlenen maddeleri de golgi ’ye taşırlar
Ribozom
Işık mikroskobuyla görülemeyen fazla küçük organellerdir Çekirdek zarı, ER, stoplazma sıvısı, kloroplast ve mitokondride bulunurlar Hücrede her türlü protein ve Enzim sentezinin yapıldığı yerlerdir Protein ve RNA ’dan yapılmışlardır Büyük ve küçük alt birimlerden oluşurlar Protein, enzim ve Hormon sentezi süratli olan hücrelerde daha fazla bulunur Birçoğu alt yandan gelerek Polizomları oluştururlar Virüs hariç bütün canlı hücrelerde bulunan esas organeldir
Mitokondri
Çift katlı zarla kenarlı büyük organellerdir Oksijenli solunumun yapıldığı yerlerdir ATP ’yi sentez ve ambar ederler (hücrenin enerji santralleridir) Hücredeki enerji gerektiren reaksiyonların büyük çoğunluğu ATP ’yi mitokondriden sağlar En çok protein ve Lipid ’den yapılmışlardır Az Miktarda, kendilerine has DNA, RNA ve ribozomları vardır İç zar kıvrımlar yaparak krista ’ları oluşturmuştur Mitokondri enerji gereksinimi pozitif olan (karaciğer, yürek kası, vs) hücrelerde daha fazla bulunur
H2O ’nun (suyun) oluştuğu, ATP ’nin üretilip depolandığı yerlerdirBunlardan O2 ’nin kullanılması diğer hiçbir yerde gerçekleşmez
Lisozom
Hücresel içi sindirim enzimlerini taşıyan keseciklerdir Hücreye fagositoz ve pinositozla küskün ya da hücre içerisinde oluşturulmuş her türlü büyük moleküller lisozomlar göre hidroliz edilir Hücresel yaşlanınca lisozomlar patlar ve gözenekli olan kendi kendini sindirir Buna otoliz denir Kurbağa larvalarında kuyruğun kaybolması, ölmüş cesetlerin daha çabuk çürümesi bu intihar kesecikleriyle olası olmaktadır
Koful (Vakuol)
Bitki hücrelerinde ve tek hücrelilerde daha fazla ya da daha büyük olarak bulunurlar Hücrede oluşan artık maddelerin ve pozitif Sıvıların depolandığı keseciklerdir Bitkilerde hücreli yaşlandıkça koful büyür Çünkü tuzlu artıklar kofullarda biriktirilir Kofullar plazmolizde (su kaybetme) küçülür Deplazmoliz ve turgor ’da (su alma) büyür Bitkilerde salgılanan bir fazla koku maddesi koful öz suyundan dışarı atılır Kofullar fagositoz ve pinositozdan, ER ’den, golgiden ve çekirdek zarından oluşabilirler
Golgi
ER ’den oluşmuştur Birbirine paralel uzanmış kanalcık ve kesecikler şeklindedir Salgı maddelerinin oluşturulması, paketlenmesi ve salgılanmasından sorumludurlar Pankreas, süt bezi, hipofiz gibi salgı bezlerinde, Bitkilerin nektar bezlerinde, salgı dokusunda bol bulunur Değişerek lizozomları meydana getirirler
Sentrozom
Yalnızca hayvansal hücrelerde ve bir takım kolay yapılı suyosunu ve mantar hücrelerinde bulunur Silindir şeklindeki iki sentriolden oluşur Hücreli bölünmesi esnasında eşlenerek hücrenin kutuplarına çekilir ve iğ ipliklerini oluştururlar Bu sayede kromozom takımlarının ayrılması sağlanır Her sentriol 9 adet protein yapıdaki tüp demetinden meydana gelmiştir Bitki hücrelerinde sentrozom bulunmadığı takdirde iğ iplikleri stoplazmadaki proteinlerden doğrudan oluşturulur
Plastidler
Yalnız bitkisel hücrelerde yer alan renk maddeleridir Hücreli genç iken renksizdirler zamanla gelişen hücreye kadar kendi renklerini alırlar Kloroplast, kromoplast ve lökoplast olarak üç çeşittir
Gözenekli Olan Plazması
Organcıklar agrasını dolduran kolloid bir akışkan karışımıdır Büyük oranını su oluşturur (%6090) Bu oran su bitkilerinde %98, spor ve tohumlarda %10, insan hücrelerinde %65 ’dir Yalandıkça su oranı azalır Su ile beraber enzimler, Hormonlar, nükleotidler, tRNA ’lar, mRNA ’lar, ATP, aistler, iyonlar, Mineraller, sindirilmiş (amino Asit, üzüm şekeri, yağ asiti, gliserol) ve sindirşmemiş (protein, yağ, nişasta, glikojen) gıda maddeleri plazmayı oluşturur
Çekirdek (Nukleus)
Bakteri, maviyeşil suyosunu ve memelilerin Alyuvarları hariç tüm canlı hücrelerde bulunur Çekirdeği olmayan canlılarda çekirdek maddesi (DNA ’lar) stoplazmaya dağılmış olarak bulunur Çekirdek hücrenin tüm hayatsal olaylarını denetçi (yöneten) merkez ve kalıtımsal maddenin koruyucusudur
Kloroplast
Yeşil renklidirler Klorofil demetleri (Granum) ve bunlar arasını dolduran sıvıdan (stroma) oluşurlar Yaprak ve genç karoser hücrelerinde bulunurlar Bazı bakteriler ve mavi yeşil alg ’lerde kloroplast buunmayıp, klorofil molekülleri, stoplazma sıvısına dağılmıştır Mantarlarda klorofil yoktur Kloroplast Fotosentezle organik besinlerin ve bağımsızlık Oksijenin üretildiği yerlerdir Bu sayede güneşin ışık enerjisi kimyasal enerjiye dönüştürülmüş olur Tüm canlı organizmalar enerjilerini fotosentezle üretilen organik besinlerden sağlarlar Buna tarafından kloroplastlar:
Işığın kullanıldığı (soğurulduğu)
CO2 ’nin tutulup kullanıldığı (indirgendiği)
H2O ’nun kullanıldığı (parçalandığı)
O2 ’nin oluşturulduğu
Glikoz ve nişastanın sentezlendiği yerlerdir
Bunlardan ışığın kullanılması ve suyun parçalanması klorofilden başka hiçbir yerde gerçekleşmez Kloroplast ’ların da mitokondri gibi kendine ait DNA, RNA ve ribozomları vardır
Kromoplastlar
Yeşilin dışındaki renkleri oluşturan pigment maddelerini içeren taneciklerdir Çiçek ve meyvelere renk verirler Karoten (turuncu), kasantofil (sarı) ve likopin (kırmızı) başlıcalarıdır Bitkilerdeki öteki birçok renk, koful öz Suyunun asitlik ya da bazlığına tarafından renk değiştirebilen, “antokyan maddesi tarafından oluşturulur
Lökoplast
Soluk plastidlerdir Nişasta, yağ ve protein depo ederler Bu sebepten en fazla ambar organlarında bulunurlar Bütün plastidler ışık ve sıcaklık etkisiyle birbirlerine dönüşebilirler Tohumların ve patates yumrusunun yeşermesi, Domatesin kızarması, sonbaharda yaprakların sararması gibi
Hücre Çeperi (Gözenekli Olan duvarı)
Yalnızca bakteri ve bitki hücrelerinde bulunur Bir hücre organeli olmayıp hücreyi dışarıdan saran koruyucu bir yapıdır Genel Olarak bir karbondihrat olan selülozdan meydana gelmiştir Bitki türüne kadar zar üstünde kütin, lignin, süberin, kalsiyum ve Silisyum gibi ayrı maddeler birikir Hücre çeperi cansız ve serttir Üzerindeki delikler hücresel zarındaki porlardan daha büyük olduğu için bütün bir geçirgendir Bitkilere dayanıklılık ve esneklik verir Bitkilerin çeperi selülozdan değil diğer maddelerden yapılmıştır
*
 
Hücresel Çeperi Yapısı oldukça önemli bir konudur ve bitki hücreleri, mantarlar ve bazı prokaryotik organizmalarda bulunur. Hücre çeperi, hücreyi dış etkilerden koruyan sert ve dirençli bir yapıya sahiptir. Bu yapı, selüloz ve kitinden oluşur ve hücrenin içeriğinin dışarıya sızmasını engeller. Ayrıca hücreyi patlamaktan korur ve esnek değildir, yalnızca basit geçitler aracılığıyla madde geçişine izin verir.

Hücre çeperi, bitki hücrelerinde bulunurken, hayvan hücrelerinde ve bakterilerde bulunmaz. Bitki hücrelerinde yumurta ve sperm gibi eşey hücrelerinde de hücre çeperi bulunmaz çünkü bu hücrelerin özelleşmiş görevleri vardır. Bitki hücreleri, hücre zarına kıyasla daha dayanıklı olmalarını sağlayan selüloz içeren çeperlere sahiptir.

Hücresel çeper, bitkilerin sağlamlığını ve yapılarını korumalarına yardımcı olur. Ayrıca bitkilerin büyüme ve gelişme süreçlerinde önemli bir rol oynar. Hücresel çeperin anlaşılması, bitki hücrelerinin özelliklerinin ve fonksiyonlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlar.
 
Geri
Üst