Hüccet nedir neye denir?

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Hüccet hakkında bilgi,

Hüccet, çoğul HÜCEC (Arapçada “belge”, “kanıt”), HÜCCET-İ ŞERİ olarak da bilinir, kadı önünde düzenlenen, yargı makamının onayını taşıyan belge. Genel olarak alım- satım, kiraya verme, devir, vekâlet, atama işlemleri için düzenlenen ve hukuksal geçerliliği olan her belgeyi kapsardı. İsmaili mezhebinde On İki imam’a ve baş daisine verilen bir unvandır. Şiilerde de 300 bin hadisi ezberleyen din bilginlerine “hüccetü’l-İslâm” (İslamın kanıtı) denir.

İslam hukukunda hüccet, hüccetü’l-ilzamiye (suçlayıcı içerikteki belgeler), hüccet-i dafiâ (kanıt sayılmayan belgeler), hüccet-i kâsıra (kişiye özgü belgeler), hüccet-i müsbite (tam kanıtlama belgeleri), hüccet-i müteaddiye (üçüncü kişileri de ilgilendiren belgeler), hüccet-i zahriye (bir hükmün nedenlerine ilişkin açıklamaları içeren belgeler) gibi türlere ayrılırdı. Bunların ortak özelliği, bir hükmü kapsamaktan çok, ikrar, takrir, sözleşme içermeleriydi. Kadının onayı ile tanıkların imzalarının da hüccette yer alması zorunluydu. Bu açıdan vakıfnameler, mülknameler, Itknameler de birer hüccetti. Hüccete dayanarak dava açılmasında zamanaşımı söz konusu değildi. Şer’i nitelikli olma koşulu, hücceti bütün öbür belgelerden ayıran bir özellikti. Gene şer’i bir belge olan ilamla hüccet arasında da içerik ve biçim farkı vardı.

Hüccette tanıkların önünde bir konunun şer’i açıdan saptanması, kadının belgenin en üstünü, tanıkların da yazının bitimini imzalamaları kuraldı. Osmanlı şeriye mahkemelerinde tâlik yazıyla hazırlanan her hüccet için 25-32 akçe arasında “hüccet akçesi” denen vergi alınırdı. Fatih Kanunnamesi de hüccet düzenlenmesi ve alınacak harç konusunda açıklıklar getirmişti. Bir hüccet her ayrı davada konuya bakan kadılarca yeniden onaylanırdı. Bunun için de yan boşluklarına derkenar konması koşuldu. Hüccet nitelikli belgeler genellikle “Sebeb-i tahriri’l-kitâb oldur ki” ya da “Sebeb-i tahrir-i şer’i oldur ki,” “Sebeb-i tahrir-i kitâb-ı sıhhat-nisâb oldur ki,” sözleriyle başlardı. 1795’te yayımlanan bir fermanla eyaletlerden gelen hüccet ve ilamların şer’i yasalara uymayanlarının işleme konması yasaklandı.
 
Hüccet, Arapça kökenli bir terim olup "belge" veya "kanıt" anlamına gelmektedir. Hüccet, özellikle kadı önünde düzenlenen ve yargı makamının onayını taşıyan belgelerdir. Bu belgeler genellikle alım-satım, kiraya verme, devir, vekâlet, atama gibi hukuki işlemler için düzenlenir ve hukuksal geçerliliği vardır.

İslam hukukunda hüccet, farklı türlere ayrılabilmektedir. Bunlar arasında hüccetü’l-ilzamiye (suçlayıcı belgeler), hüccet-i dafiâ (kanıt sayılmayan belgeler), hüccet-i kâsıra (kişiye özel belgeler), hüccet-i müsbite (kanıtlayıcı belgeler), hüccet-i müteaddiye (üçüncü kişileri de ilgilendiren belgeler), hüccet-i zahriye (hüküm nedenlerini anlatan belgeler) gibi çeşitler bulunmaktadır. Hüccetler genellikle ikrar, takrir, sözleşme gibi unsurları içerir ve kadının onayı ile tanıkların imzalarını içermesi gerekmektedir.

Hüccetler genellikle vakıfnameler, mülknameler, itknameler gibi belgeleri de kapsayabilir. Hüccete dayanarak dava açıldığında zamanaşımı söz konusu değildir. Şer'i nitelikli olma koşulu, hücceti diğer belgelerden ayırır. Osmanlı döneminde hüccetler tâlik yazıyla hazırlanır ve bu belgeler için hüccet akçesi adı verilen vergi alınırdı. Hüccetler genellikle kadılar tarafından onaylanır ve her ayrı davada yeniden onaylanması gerekebilir.

Hüccetler, "Sebeb-i tahriri’l-kitâb oldur ki" veya "Sebeb-i tahrir-i şer’i oldur ki," gibi ifadelerle başlayabilir. 1795'te yayımlanan bir fermanla eyaletlerden gelen hüccet ve ilamların şer'î yasalara uymayanlarının işleme konması yasaklandı. Bu belgeler, İslam hukukunda önemli bir yere sahiptir ve hukuki süreçlerde kanıt olarak değerlendirilir.
 
Geri
Üst