SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
- Konu Yazar
- #1
Heykel Ve Resim Bulundurmak Caiz mi?
İnsanlığın var olduğu günden beri tevhid dinleri putperestlikle hep mücadele ede gelmişlerdir. Putperestlik ise temelde, “surete ve heykele tazim, ihtiram, saygı ve eğilmek” fiilleri üzerine kurulmuştur.
Binaenaleyh, surete ve heykele tazim ve saygının, tarih boyunca insanlığın inanç hayatında önemli bir sapmaya neden olduğunu görmeli; bu batıl inanışın gerek doğrudan tapınma, gerekse uğur ve şans dileme ve aracı ve vesile kılma da dahil, muhtelif biçimlerinin insanlığın kahir çoğunluğunu peşinde sürükleyip götürdüğünü akıldan uzak tutmamalı; suretçiliğin ve heykelciliğin tevhid dinlerinin nazarında itibar kaybına uğramasını anlayışla karşılamalıyız.
Günümüzde her ne kadar sanat masumiyeti altında adeta yeni bir yüzle insanlık karşısındaki varlığını sürdüren heykelciliğin, tarih boyu kendisine yüklenen “ihtiram ve saygıyı” yeniden canlandırma veya devam ettirme misyonundan tam olarak sıyrıldığını söylemek mümkün değildir. Yani heykelin yapılış ve var oluş nedeni genelde ya tazim ifade etmek, ya ihtiram konusu olmak, ya da bir saygıyı canlı tutmak olmuştur. Bu yaklaşım ise heykeli İslamiyet nezdinde mahkum kılmaya yeterlidir. Bu nedenle heykel için İslamiyet’in barış dalı uzattığını söylemek ve mubah olduğunu ifade etmek güçtür.
Ancak bibloları, çocuk oyuncaklarını, çocuk bebeklerini, küçük figürleri, tek boyutlu resimleri, tek çizgili karikatürleri “heykel” düzeyinde mahkum etmeye gerek yoktur. Çünkü bunlar ihtiram ve tazim ifade etmemekte, Tevhid dini ile olumsuz bir düzlemde buluşmamaktadırlar.
Heykelciliği ve heykel satışını tasvip edemeyiz. Ama bibloların, küçük figürlerin, çocuk bebeklerinin, tek boyutlu resimlerin, gayr-i ahlaki konuları ve meşru olmayan görünümleri işlemedikleri sürece satışını yapmakta bir sakınca yoktur. Doğrusunu Allah bilir.
İslam dini semavi bir din olup insanın dünya ve ahiretini imar etmek için nazil olmuştur. Getirdiği hükümlerin herkesin akıl ve zevkine uyması da mümkün değildir. Çünkü simalar birbirine uymadığı gibi akıl ve huylar da birbirine uymazlar. Akıl ve mantıki veren Allah Teala, insan için hangi hüküm daha uygun, hangi nizam daha güzel ise onu biliyor ve onu indiriyor.
Bunun için emir, nehiy, haram ve helal ile ilgili olan ilahi kanun ve nizamların bazılarına aklımız ermezse de tümüne inanıp hikmetini araştırmamız gerekir. Araştırma yapmadan inkar etmek küfre götürür. Bunun için şu veya bu niye haram olsun? Aklıma yatmıyor, demek büyük bir vebaldir. Birçok kimse heykel ve resim haram oluşundan söz edildiği zaman hoşlanmıyor, "Heykel bir sanattır; neden haram olsun?'' deyip İslam'ın hükmünü tereddütsüz reddediyor.
Müzelerde bulunan heykeller üzerine araştırma yapıldığı zaman cahiliyet devrinde, bu husus Roma ve Bizans devletlerinin hüküm sürdükleri zamanlarda insanların birçokları heykel ve resimlere büyük itina göstererek tapındıkları, putperestlik girdabına girdikleri görülecektir. İnsanı yeryüzüne halife olarak tayin eden Allah Teala, taştan ve ağaçtan kendi eliyle yaptığı heykel ve resimlere yaptığı ibadetten onu kurtarıp layık olduğu makama çıkarmak için canlı mahlukların her türlü heykel ve resimlerini yasakladı.
Bu hususta Peygamber (sav)'in birçok sahih hadisleri vardır. Ez cümle:
"Kıyamet günü bu suretleri yapanlara; yaptığınızı canlandırınız denilecektir."(Buhari)
"Kıyamet günü Allah'ın en şiddetli azabına maruz olanlar, Allah' ın yarattıklarını taklid edenlerdir."(Ahmed bin Hanbel, Müsned)
"Hazreti Aişe bir gün resimli bir yastık satın aldı. Peygamber (sav) dışardan yastığı görünce içeri girmedi. Kapının önünde ayakta kaldı. Hazreti Aişe (ra) da onun yüzündeki memnuniyetsizliği anladı ve şöyle dedi:
- Ya Resulullah! Allah ve O'nun Resulüne tövbe ediyorum, günahım nedir?
Peygamber (sav) ona cevaben buyurdu ki:
- Yastıktır!..
Hazreti Aişe:
- Üzerine oturup yaslanasın diye senin için satın aldım.
Peygamber (sav) buyurdu ki:
- Resim yapanlara azab verilecek, yaptığınızı canlandırınız denilecektir. İçinde resim bulunan eve melekler girmez."(Müslim, IV/90)
Nevevi, Müslim'in şerhinde resimle ilgili görüşünü özetle şöyle ifade ediyor:
"Bizim mezheb ulemasıyla diğer mezheb uleması diyorlar ki: Canlı varlıkların resmini yapmak şiddetle yasaklanmıştır. Resim yapmanın üzerine büyük vebal terettüp eder. Hakkında büyük tehdidler varid olmuştur. Zira resim yapmak, Allah'ın yaratıcılık işini taklid etmek anlamını ifade eder."
"Resim, ister elbise, halı, para, kab ve duvar gibi şeyler üzerinde, ister başka bir şey üzerinde yapılsın haramdır. Yalnız ağaç, deve semeri ve cansız mahlukların resmini yapmak haram değildir. Gölgeli -heykel- ile gölgesiz suretler arasında fark yoktur. Canlılara ait olduktan sonra haramdır."
İbn Hacer, canlı mahlukların suretlerini yapmak haram olduğunu bulundurulmasının da caiz olmadığını belirttikten sonra şöyle der: Cansız mahlukların resimlerini yapmak ve yaptırmakta beis olmadığı gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergilerde hakarete maruz kalmaları halinde dahi, yerde ve ayak altında bulunmalarında herhangi bir beis yoktur. Ama ayak altında kalması için dahi olsa canlı mahlukun resmini yapmak caiz değildir. (Zevacir, II/33; al-Fıkh 'ala'l-Mezahib al-Arba'a, II/41)
Gölgeli, gölgesiz resimler sahabe, tabi'in, cumhuru ulema ile Hanefi, Şafii ve Savri gibi müctehidlerce de haram karşılanmıştır. (Zevacir, II/33)
Ancak haram olmayan resimler de vardır. Şöyle ki:
1. Küçük çocukların oynamaları için oyuncak resimler.
2. Baş veya göbekten itibaren yukarı tarafın resmi. Böyle bir resim tam olmadığından bulunmasında yine beis yoktur. Çünkü böyle bir mahlukun hayat sahibi olup yaşaması mümkün değildir. Bundan anlaşılıyor ki; tapu, nüfus cüzdanı, pasaport ve diğer muameleler için lüzumlu olan vesikalık fotoğraf ile dış ve iç organların fil imlerinin çekilmesinde hiçbir beis yoktur.
3. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergideki resimlerdir. Bu tür resimlerin bulunmasında beis yoktur.
4. İmam Nevevi'nin dediği gibi dağ, deniz, ağaç ve bütün cansız mahlukların resmini yapmak ve yaptırmak.
Yalnız fotoğraf da bu resme dahil mi, değil mi ihtilaflıdır. Birçok bilgine göre dahil değildir. O, aynada görünen resim gibidir. O, haram olmadığı gibi bu da haram değildir. Yani o bir görüntü tesbit edilmiştir.
Bu açıklamaya göre ahlaki ve dini yönüyle İslamiyet'e aykırı olmayan çizimlerin de yasak kapsamına girmediği söylenebilir. Bunun gibi bilgisayar veya başka teknik metodlarla çizilenlerin de aynı şekilde değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Resimle ilgili yasağın üç boyutlu, kabartmalı veya İslam'a aykırı olanlarla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.
Namaz kılınan odada fotoğraf bulundurmak?
Resimler kıble cihetinde ise mekruhluk şiddetlenir, yanda ise azalır, arkada ise daha da azalmış sayılır. Böyle resimler ya indirilmeli, yahut da üzeri örtülerek namaza durulmalıdır. Boy resimlerini kapalı bir yerde tutmak, ancak gerektiğinde görülecek halde muhafaza etmekte beis yoktur. Kağıt paralarla nüfus cüzdanlarındaki vesikalık resimler de caizdir. Bunlar canlandığı farzedildiğinde yaşamayacak derecede küçük ve yarım olan resimlerdir. Ayrıca bazı müseccel şahısları tanımak için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir.
Hırsızlar, diğer suçlular ancak bunlarla kolayca adaletin pençesine teslim edilebilmektedir. Bugünkü resimlerin mühtehcen olmayanları tapılmak için çekilmediğinden, tapılmak için yapılan resimler cümlesinden sayılmayabilirler. Müstehcen resimlerin her türlüsü ise ahlaka, insanlığa ve İslam’a aykırıdır. "Kaynaklarıyla İslam Fıkhı"nda geniş bilgi vardır.
İnsanlığın var olduğu günden beri tevhid dinleri putperestlikle hep mücadele ede gelmişlerdir. Putperestlik ise temelde, “surete ve heykele tazim, ihtiram, saygı ve eğilmek” fiilleri üzerine kurulmuştur.
Binaenaleyh, surete ve heykele tazim ve saygının, tarih boyunca insanlığın inanç hayatında önemli bir sapmaya neden olduğunu görmeli; bu batıl inanışın gerek doğrudan tapınma, gerekse uğur ve şans dileme ve aracı ve vesile kılma da dahil, muhtelif biçimlerinin insanlığın kahir çoğunluğunu peşinde sürükleyip götürdüğünü akıldan uzak tutmamalı; suretçiliğin ve heykelciliğin tevhid dinlerinin nazarında itibar kaybına uğramasını anlayışla karşılamalıyız.
Günümüzde her ne kadar sanat masumiyeti altında adeta yeni bir yüzle insanlık karşısındaki varlığını sürdüren heykelciliğin, tarih boyu kendisine yüklenen “ihtiram ve saygıyı” yeniden canlandırma veya devam ettirme misyonundan tam olarak sıyrıldığını söylemek mümkün değildir. Yani heykelin yapılış ve var oluş nedeni genelde ya tazim ifade etmek, ya ihtiram konusu olmak, ya da bir saygıyı canlı tutmak olmuştur. Bu yaklaşım ise heykeli İslamiyet nezdinde mahkum kılmaya yeterlidir. Bu nedenle heykel için İslamiyet’in barış dalı uzattığını söylemek ve mubah olduğunu ifade etmek güçtür.
Ancak bibloları, çocuk oyuncaklarını, çocuk bebeklerini, küçük figürleri, tek boyutlu resimleri, tek çizgili karikatürleri “heykel” düzeyinde mahkum etmeye gerek yoktur. Çünkü bunlar ihtiram ve tazim ifade etmemekte, Tevhid dini ile olumsuz bir düzlemde buluşmamaktadırlar.
Heykelciliği ve heykel satışını tasvip edemeyiz. Ama bibloların, küçük figürlerin, çocuk bebeklerinin, tek boyutlu resimlerin, gayr-i ahlaki konuları ve meşru olmayan görünümleri işlemedikleri sürece satışını yapmakta bir sakınca yoktur. Doğrusunu Allah bilir.
İslam dini semavi bir din olup insanın dünya ve ahiretini imar etmek için nazil olmuştur. Getirdiği hükümlerin herkesin akıl ve zevkine uyması da mümkün değildir. Çünkü simalar birbirine uymadığı gibi akıl ve huylar da birbirine uymazlar. Akıl ve mantıki veren Allah Teala, insan için hangi hüküm daha uygun, hangi nizam daha güzel ise onu biliyor ve onu indiriyor.
Bunun için emir, nehiy, haram ve helal ile ilgili olan ilahi kanun ve nizamların bazılarına aklımız ermezse de tümüne inanıp hikmetini araştırmamız gerekir. Araştırma yapmadan inkar etmek küfre götürür. Bunun için şu veya bu niye haram olsun? Aklıma yatmıyor, demek büyük bir vebaldir. Birçok kimse heykel ve resim haram oluşundan söz edildiği zaman hoşlanmıyor, "Heykel bir sanattır; neden haram olsun?'' deyip İslam'ın hükmünü tereddütsüz reddediyor.
Müzelerde bulunan heykeller üzerine araştırma yapıldığı zaman cahiliyet devrinde, bu husus Roma ve Bizans devletlerinin hüküm sürdükleri zamanlarda insanların birçokları heykel ve resimlere büyük itina göstererek tapındıkları, putperestlik girdabına girdikleri görülecektir. İnsanı yeryüzüne halife olarak tayin eden Allah Teala, taştan ve ağaçtan kendi eliyle yaptığı heykel ve resimlere yaptığı ibadetten onu kurtarıp layık olduğu makama çıkarmak için canlı mahlukların her türlü heykel ve resimlerini yasakladı.
Bu hususta Peygamber (sav)'in birçok sahih hadisleri vardır. Ez cümle:
"Kıyamet günü bu suretleri yapanlara; yaptığınızı canlandırınız denilecektir."(Buhari)
"Kıyamet günü Allah'ın en şiddetli azabına maruz olanlar, Allah' ın yarattıklarını taklid edenlerdir."(Ahmed bin Hanbel, Müsned)
"Hazreti Aişe bir gün resimli bir yastık satın aldı. Peygamber (sav) dışardan yastığı görünce içeri girmedi. Kapının önünde ayakta kaldı. Hazreti Aişe (ra) da onun yüzündeki memnuniyetsizliği anladı ve şöyle dedi:
- Ya Resulullah! Allah ve O'nun Resulüne tövbe ediyorum, günahım nedir?
Peygamber (sav) ona cevaben buyurdu ki:
- Yastıktır!..
Hazreti Aişe:
- Üzerine oturup yaslanasın diye senin için satın aldım.
Peygamber (sav) buyurdu ki:
- Resim yapanlara azab verilecek, yaptığınızı canlandırınız denilecektir. İçinde resim bulunan eve melekler girmez."(Müslim, IV/90)
Nevevi, Müslim'in şerhinde resimle ilgili görüşünü özetle şöyle ifade ediyor:
"Bizim mezheb ulemasıyla diğer mezheb uleması diyorlar ki: Canlı varlıkların resmini yapmak şiddetle yasaklanmıştır. Resim yapmanın üzerine büyük vebal terettüp eder. Hakkında büyük tehdidler varid olmuştur. Zira resim yapmak, Allah'ın yaratıcılık işini taklid etmek anlamını ifade eder."
"Resim, ister elbise, halı, para, kab ve duvar gibi şeyler üzerinde, ister başka bir şey üzerinde yapılsın haramdır. Yalnız ağaç, deve semeri ve cansız mahlukların resmini yapmak haram değildir. Gölgeli -heykel- ile gölgesiz suretler arasında fark yoktur. Canlılara ait olduktan sonra haramdır."
İbn Hacer, canlı mahlukların suretlerini yapmak haram olduğunu bulundurulmasının da caiz olmadığını belirttikten sonra şöyle der: Cansız mahlukların resimlerini yapmak ve yaptırmakta beis olmadığı gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergilerde hakarete maruz kalmaları halinde dahi, yerde ve ayak altında bulunmalarında herhangi bir beis yoktur. Ama ayak altında kalması için dahi olsa canlı mahlukun resmini yapmak caiz değildir. (Zevacir, II/33; al-Fıkh 'ala'l-Mezahib al-Arba'a, II/41)
Gölgeli, gölgesiz resimler sahabe, tabi'in, cumhuru ulema ile Hanefi, Şafii ve Savri gibi müctehidlerce de haram karşılanmıştır. (Zevacir, II/33)
Ancak haram olmayan resimler de vardır. Şöyle ki:
1. Küçük çocukların oynamaları için oyuncak resimler.
2. Baş veya göbekten itibaren yukarı tarafın resmi. Böyle bir resim tam olmadığından bulunmasında yine beis yoktur. Çünkü böyle bir mahlukun hayat sahibi olup yaşaması mümkün değildir. Bundan anlaşılıyor ki; tapu, nüfus cüzdanı, pasaport ve diğer muameleler için lüzumlu olan vesikalık fotoğraf ile dış ve iç organların fil imlerinin çekilmesinde hiçbir beis yoktur.
3. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergideki resimlerdir. Bu tür resimlerin bulunmasında beis yoktur.
4. İmam Nevevi'nin dediği gibi dağ, deniz, ağaç ve bütün cansız mahlukların resmini yapmak ve yaptırmak.
Yalnız fotoğraf da bu resme dahil mi, değil mi ihtilaflıdır. Birçok bilgine göre dahil değildir. O, aynada görünen resim gibidir. O, haram olmadığı gibi bu da haram değildir. Yani o bir görüntü tesbit edilmiştir.
Bu açıklamaya göre ahlaki ve dini yönüyle İslamiyet'e aykırı olmayan çizimlerin de yasak kapsamına girmediği söylenebilir. Bunun gibi bilgisayar veya başka teknik metodlarla çizilenlerin de aynı şekilde değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Resimle ilgili yasağın üç boyutlu, kabartmalı veya İslam'a aykırı olanlarla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.
Namaz kılınan odada fotoğraf bulundurmak?
Resimler kıble cihetinde ise mekruhluk şiddetlenir, yanda ise azalır, arkada ise daha da azalmış sayılır. Böyle resimler ya indirilmeli, yahut da üzeri örtülerek namaza durulmalıdır. Boy resimlerini kapalı bir yerde tutmak, ancak gerektiğinde görülecek halde muhafaza etmekte beis yoktur. Kağıt paralarla nüfus cüzdanlarındaki vesikalık resimler de caizdir. Bunlar canlandığı farzedildiğinde yaşamayacak derecede küçük ve yarım olan resimlerdir. Ayrıca bazı müseccel şahısları tanımak için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir.
Hırsızlar, diğer suçlular ancak bunlarla kolayca adaletin pençesine teslim edilebilmektedir. Bugünkü resimlerin mühtehcen olmayanları tapılmak için çekilmediğinden, tapılmak için yapılan resimler cümlesinden sayılmayabilirler. Müstehcen resimlerin her türlüsü ise ahlaka, insanlığa ve İslam’a aykırıdır. "Kaynaklarıyla İslam Fıkhı"nda geniş bilgi vardır.