AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Hacivat ve karagöz arasında geçen komik diyaloglar

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.363
Tepkime puanı
1
Puan
1
Hacivat ve karagöz aralarında geçen komik diyaloglar
Unutulmaya yüztutmuş Hacivat ile Karagözü yeni nesillere uyarlamak çok önemlidir Bizde bu yokoluşu engelleyebilmek için Hacivat ile Karagöz arasında geçen komik diyalogları buraya taşıdık
DİLENCİ HACİVAT
Hacivat tüccarın biriyle karşılıklı olur Birlikte mal alıp satmaya başlarlar Ilk zamanlar işler iyi gider, daha sonra bozulur Bir sabah erkenden tüccar çıkagelir ve Hacivat'a iflas ettiklerini, elde avuçta birşey kalmadığını söyler Hacivat parasız ve çaresiz kalır, evine ekmek götüremez olur Meslek arar bulamaz, dilencilik yapmaya başlar:
Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka, diyerek dolanır durur
Karagöz Hacivat'ı dilenirken görür görmez beyninden vurulmuşa döner Kendini hızla toparlar ve Hacivat'ın yanında gider
Karagöz: Hacivatım, bu ne hal böyle?
Hacivat: Halim haraptır, Karagözüm Tüccarın biriyle ortaklık kurdum, koca serveti har vurup harman savurdum
Karagöz: Koca servet mi? Bu işe ne yatırdın sen onu söyle
Hacivat: Bin beş yüz altın Gitti, gitti, bin beş yüz altınım
Karagöz: Ne?! Senin böylece altının var mıydı, Hacivat?
Hacivat: Olmaz olur mu Karagözüm? Babamdan kalan mal varlığı böylece çoktu
Karagöz: Hazıra dağlar dayanmaz derler
Hacivat: Dayandı
Karagöz: Mirasyedinin mirası biter derler
Hacivat: Bitmedi
Karagöz daha sonra Hacivat'tan tüccarın adını öğrenir Tüccara artan bir şekilde, müşterek aradığını, evini ve bahçesini ortaya koyarak iş gerçekleştirmek istediğini söyler ama gelir gider defterini kendisinin tutması gerektiğini bildirir Tüccar, Hacivat'tan sonra yolunacak kaz olarak gördüğü Karagöz'e elindeki bin beş yüz altını verir
Karagöz ertesi gün Hacivat'a bin beş yüz altını verir ve bir daha hiç kimseyle iki taraflı olmamasını söyler Daha ertesi gün Karagöz'ün evine gelen tüccar yanındaki adamı göstererek, evi ve bahçeyi satın almak isteyen bir tip buldum, der Hem ortaklık gereği verdiği altınların bundan sonradan kendisinde duracağını söyler
Bunun üstüne Karagöz altınları gece evine giren hırsızların götürdüğünü, ortaklık kalmadığı için, evini ve bahçesini satmaktan vazgeçtiğini söyler Tüccar durumu kabullenmek istemez Karagöz sesini yükseltir, tüccara diklenir Tüccar, Karagöz'ün karşısında tutunamaz Alıcı kaçar gider Biçare kalan tüccar yol kenarına oturup ava bu vesileyle avlandım der ve hüngür hüngür ağlamaya başlar
KARAGÖZ BALIKÇI
İşsiz kalan Karagöz Hacivat'ın yönlendirmesi üzerine Misi Köyü'ne gitgide artarak oradaki gölden alabalık tutmaya başlar Akşamüstü at arabasına binerek Bursa'ya döner Alabalıkların bir kısmını kendine ayıran Karagöz geri kalanı balıkçılara satar
Bir akşamüstü alabalıkları temizleyen Karagöz'ün hanımı balığın birinin içinde inci bulur Fazla sevinir Derhal odada oturmakta olan Karagöz'e inciyi gösterir Karagöz sevinçten ne yapacağını şaşırır ve oynamaya başlar
Akşam yemeğinden sonra evde konuşulan tek konu incidir Karagöz'ün oğlu Yaşar, baba, ya tuttuğun öteki balıklarda da inci varsa, deyince Karagöz:
Doğru oğlum, o balıklarda da inci olabilir O vakit tuttuğum her alabalığın içini evde temizleriz, karnında inci olup olmadığına bakar, öyle satarız Her gün tuttuğum onon beş alabalığın birinden inci çıksa varlıklı olduk gitti demektir
Karagöz sonraki günlerde düşüncesini tıpkı uygular Evde temizlenen alabalıkların birinden, ikisinden inci çıkmaktadır İncileri kuyumcuya satan Karagöz kısa zamanda fakirlikten kurtulur
Kuyumcu incinin kaynağını merak eder Karagöz'ün ağzını arayan kuyumcu hiçbir şey öğrenemez Bunun üstüne el altından Karagöz'ü peşine düşüp takip etmeye başlar Sonunda olayı çözer ve gölün aleyhinde kıyısında çadır kurarak, beş karısını, oğullarını, kızlarını, gelinlerini, damatlarını ve torunlarını getirir Birlikte fazla çalışarak, çok balık tutarak kısa zamanda göldeki alabalık neslini kuruturlar Gölde bir tane alabalık kalmaz Kuyumcu, torbalar dolusu inciyle servetine mal varlığı katar
Aradan günler, haftalar geçmesine rağmen, bir tek alabalık tutamayan Karagöz yol parası, evin geçimi derken, artan bir şekilde fakirleşir sonradan yeniden Hacivat'ın yönlendirmesi üstüne Hacivat ile birlikte Ulucami'nin üretim işinde çalışmaya başlar
KARAGÖZ İLE HACİVAT: MANGAL SEFASI
Hacivat: Karagözüm, sucuk aldım Gel mangal sefası yapalım
Karagöz: Birer kangal alalım ama benim bahçe küçük, kangala sıcacık kazanç
Hacivat: Kangal demedim Karagözüm, mangal dedim Mangalda sucuk pişirelim
Karagöz: Kangalla çocuk bir arada olmaz Yaşar'ı kangal ısırır
Hacivat: Canım, ne Yaşar'ı, ne kangalı, sucuk dedim, mangal dedim
Karagöz: He pek söylesene, sucuğu mandalla tavana asarsın
Hacivat: O neden? Niçin sucuğu tavana asıyorsun?
Karagöz: Kurusun diye Kuru sucuğun tadı farklı olur
Hacivat: Cilalı Karagözüm, sucuğu kuruttum, mangalı bahçeye oturttum
Karagöz: Ben senin bahçeye gelmem, Hacivat
Hacivat: Gelmezsen gelme Ben de kendime misafir etme çekerim
Uzaklaşıp giden Hacivat'ın ardındaki Karagöz söylenir:
Seni gidi beni bilmez Kangalı kesmiş, sucuk yapmış, mangalda pişirecekmiş Bende o sucuğu yiyecek göz var mı?
KARAGÖZ İLE HACİVAT: PARAYI KİM BULDU
Karagöz iş bulur Yedi gün çalışır ve birincil haftalığını alır Akşamüstü evine dönerken haftalığını kaybeder Geldiği yoldan geriye döner ve düşürdüğü paralarını aramaya başlar Öteki yana da söylenmektedir:
Paracıklarım, paracıklarım, gitti paracıklarım Keşke paralarım cebimde dursaydı da ben kaybolsaydım
Benzer saatte evine dönmekte olan Hacivat Karagöz'le karşılaşır
Hacivat: Hayrola Karagözüm, yanımdan geçersin beni görmezsin Paracıklarım dersin Para mı kaybettin?
Karagöz: Hiç sorma Hacivat Haftalık almıştım, onu kaybettim
Hacivat: Bir görebilen, bir bulan değil mu?
Karagöz: Dört gören, beş bulan var Canımı sıkma, canını yakarım
Hacivat: Aman Karagözüm kızma Para kaybedince ararsın bulamazsan, kadıya gidersin
Karagöz: Hı
Hacivat: Para kaybettin, aradın bulamadın, ne yaparsın? Kadıya gidersin
Karagöz: Demek paramı kadı bulmuş
Hacivat: Kadının para falan bulduğu yok Parayı bulan kadıya bırakır Kaybeden kadıya gider Para kadıdaysa parasını alır
Karagöz: Ya para kadıda yahut
Hacivat: O vakit avcunu yalar
Karagöz: Yani şimdi avcumu yalarsam param bulunur mu?
Hacivat: Nereni yalarsan yala paran bulunmaz
Karagöz: Ne yapmak gerekir?
Hacivat: Kadıya gitmek gerekir Buyur Karagözüm, önden sen yürü
Karagöz: Önden ben yürümem, yanyana gidelim
Hacivat ile Karagöz kadıya giderler Yolda para bulan birisi parayı getirip kadıya teslim etmiştir Fakat paranın sahibinin kim olduğunu bilmemektedir Karagöz'ün haftalığını kaybettiğini öğrenen Hacivat onu kadıya yönlendirir Çünkü Karagöz'ün kaybettiği parayı bulan Hacivat'tır *
 
Çok eğlenceli ve ilginç diyaloglar paylaşmışsınız, teşekkür ederim! Hacivat ve Karagöz arasındaki bu tür komik diyaloglar gerçekten Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Bu karakterlerin zekâsı ve mizah anlayışı asırlardır insanlara eğlence ve hikmet sunmuştur.

Dilemci Hacivat bölümünde, Hacivat ve Karagöz'ün yaşadığı parasal maceraları okurken keyif aldım. Hacivat'ın tüccarla yaşadığı kayıplar ve ardından Karagöz'ün çözüm arayışları gerçekten mizahi bir hikaye sunuyor. Bir diğer bölümde ise Karagöz'ün akıllıca düşünüp inci ticareti yapması ve sonunda işlerin nasıl tersine döndüğünü görmek oldukça keyifliydi.

Son olarak, Parayı Kim Buldu bölümünde Hacivat ve Karagöz'ün para kaybolması ve kadıya başvurma konusu da oldukça mizahi bir şekilde ele alınmış. Bu tür klasik karakterler ve onların yaşadığı komik olaylar Türk halk kültürünün önemli bir parçasıdır.

Geleneksel Türk tiyatrosunun bu önemli figürlerini günümüze taşıyan ve eğlenceli diyaloglarla burada paylaşan sizin gibi kullanıcılar forumun renkli ve keyifli bir yeri haline getiriyor. Eğer başka komik diyaloglarınız varsa paylaşmaktan çekinmeyin, keyifle okurum!
 
Geri
Üst