SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Farabi'nin Ahlak Anlayışı
Asıl adı, Muhammed bin Turhan bin Uzluğ bin Turhan etTurki elFarabi olup EbU Nasr Muhammed diye tanınmaktadır 873 senesinde Turkistan'ın Farab şehrinde doğduDoğduğu yerden dolayı ona Farabi denildi Aslen Turk olup babası Vesic kalesinde bir Turk kumandanıydı Batı felsefe dunyasında Alfarabius diye tanınır İlk oğrenimini Farab'da gordu Babasının tavsiyesiyle Bağdat'a ilim oğrenmeye gitti Burada hıristiyan filozof EbU Bişr Metta bin Yunus'tan felsefe dersleri aldı Bu arada Arapca,Farsca,Yunanca ve Latinceyi cok iyi derecede oğrenerek Aristo ve Eflatun'un eserlerini defalarca okudu Derinden derine bunların etkisi altında kaldı EbU Bekr Serac'dan gramer ve mantık okudu Daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi
İslam felsefesine zihinciliği getirmekle kalmamış, bu felsefenin ilk kez kapılarını acan da kendisi olmuştur O, metafiziğe mantık yoluyle ulaşmış, İslam diniyle felsefe arasında sıkı bir ilişki kurmuştur
Farabi, kendileri ile, milletlerin ve şehirlerin bu hayatta dunya mutluluğu ve oteki hayatta ustun mutluluğu elde ettikleri insani nesneleri dorde ayırır Bunlar:
1) Nazari erdemler,
2) duşunme erdemleri,
3) ahlaki erdemler,
4) işlek (ameli) sanatlardır
Farabi, tum bu insani nesnelerin birbirinden ayrılmamaları gerektiği, aksi takdirde bunların eksik ve sakat olacaklarını duşunuyor En guclu duşunme erdemiyle en guclu ahlaki erdemi birbiriyle bağlantılı goruyor Burada sadece ahlaki erdemler uzerinde durulacak fakat duşunme erdemleriyle birlikte incelenmesi daha doğru olacaktır
Ahlaki erdemler (fazilet) ve aşağılıklar (rezilet) ancak belirli bir huydan doğan eylemlerin, belli bir zamanda defalarca tekrar edilmesi ve ona alışık hale gelmesiyle, insanda meydana gelir ve yerleşir Bu sebeple huyun değişmesi zordur Bu huylar, iyiyseler erdem; kotuyseler aşağılık olacaklardır
Farabi, bircok milletin, bir milletin veya bir şehrin başına ortak bir olay geldiğinde, onların ortak (erdemli) faziletli amacları icin en faydalı olan nesneyi iyice keşfetmeyi sağlayan bir duşunme erdemi (fazileti) olduğunu soyluyor Ona gore, bir erdemli amac icin en faydalı olan ile en guzel olan arasında fark yoktur Bu duşunme erdeminin siyasi bir duşunme erdemi olduğunu ifade ediyor
Siyasi (duşunce) erdemler ile ahlaki erdemler arasında karşılıklı bir etkileşim vardır Bir yandan siyasi (duşunce) erdemlerinin gercekleşmesi ahlaki erdemlerin miktarıyla doğru orantılı iken, diğer yandan siyasi lider kadronun yonetim tarzları ve oncelikleri bireylerin hayattaki gayelerini ve ahlaklarını belirleyebilmektedir
Farabi, ahlaki erdemleri ve aşağılıkları belirli bir huydan oluşan eylemlerin tekrar edilmesiyle alışkanlıkla yerleşmesinden dolayı huyların değiştirilemeyeceğini duşunuyor Ahlaki erdemleri ve aşağılıkları, huyların iyi olup olmamasına bağlıyor Ona gore faziletli amac icin en faydalı nesne duşunme erdemiyle birlikte keşfedilir
Farabi, duşunce erdemlerine ornek olarak, hikmet, akıllılık, anlayış yetkinliği gibi erdemleri sıralar Ahlaki erdemler, ise iffet, yiğitlik, comertlik ve adalet gibi istekle ilgili olan erdemlerdir Bu erdemlerin ise alışkanlık ile edinildiğini soyluyor Bu sebeple ahlaki erdemlerin kazanılmasını duşunce erdemlerinde olduğu gibi insani bir cabayı gerektirdiğini belirtiyor
Farabi'ye gore her insan, iyiliğe ve kotuluğe eşit olcude yatkın olarak doğar Şuphesiz bu durum, ahlak konusunda eğitimin ve alışkanlıkların son derece onemli olduğunu gostermektedir Her şeyden once ahlak pratik bir ilim olduğu icin yaparak ve yaşayarak oğrenilir Nasıl ki herhangi bir sanat oğrenip o konuda gerekli beceriyi kazanmak icin cok alıştırma yapmaya ve tekrara ihtiyac varsa ahlaklı olabilmek icin de iyi ve guzel davranışları benimseyip onları huy ve ikinci bir karakter haline getirmeye ihtiyac vardır Ahlak alışkanlıklar sonucu kazanıldığına gore değişebilmektedir Şu halde insanın mutluluktan pay alabilmesi icin kendini mutluluğa goturecek erdemli davranışları kazanma ve kazandıktan sonra da onları koruma konusunda surekli ve ciddi caba gostermesi gerekir Farabi'ye gore coğunlukla iyi davranış sergileyen herkes adildir
Asıl adı, Muhammed bin Turhan bin Uzluğ bin Turhan etTurki elFarabi olup EbU Nasr Muhammed diye tanınmaktadır 873 senesinde Turkistan'ın Farab şehrinde doğduDoğduğu yerden dolayı ona Farabi denildi Aslen Turk olup babası Vesic kalesinde bir Turk kumandanıydı Batı felsefe dunyasında Alfarabius diye tanınır İlk oğrenimini Farab'da gordu Babasının tavsiyesiyle Bağdat'a ilim oğrenmeye gitti Burada hıristiyan filozof EbU Bişr Metta bin Yunus'tan felsefe dersleri aldı Bu arada Arapca,Farsca,Yunanca ve Latinceyi cok iyi derecede oğrenerek Aristo ve Eflatun'un eserlerini defalarca okudu Derinden derine bunların etkisi altında kaldı EbU Bekr Serac'dan gramer ve mantık okudu Daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi
İslam felsefesine zihinciliği getirmekle kalmamış, bu felsefenin ilk kez kapılarını acan da kendisi olmuştur O, metafiziğe mantık yoluyle ulaşmış, İslam diniyle felsefe arasında sıkı bir ilişki kurmuştur
Farabi, kendileri ile, milletlerin ve şehirlerin bu hayatta dunya mutluluğu ve oteki hayatta ustun mutluluğu elde ettikleri insani nesneleri dorde ayırır Bunlar:
1) Nazari erdemler,
2) duşunme erdemleri,
3) ahlaki erdemler,
4) işlek (ameli) sanatlardır
Farabi, tum bu insani nesnelerin birbirinden ayrılmamaları gerektiği, aksi takdirde bunların eksik ve sakat olacaklarını duşunuyor En guclu duşunme erdemiyle en guclu ahlaki erdemi birbiriyle bağlantılı goruyor Burada sadece ahlaki erdemler uzerinde durulacak fakat duşunme erdemleriyle birlikte incelenmesi daha doğru olacaktır
Ahlaki erdemler (fazilet) ve aşağılıklar (rezilet) ancak belirli bir huydan doğan eylemlerin, belli bir zamanda defalarca tekrar edilmesi ve ona alışık hale gelmesiyle, insanda meydana gelir ve yerleşir Bu sebeple huyun değişmesi zordur Bu huylar, iyiyseler erdem; kotuyseler aşağılık olacaklardır
Farabi, bircok milletin, bir milletin veya bir şehrin başına ortak bir olay geldiğinde, onların ortak (erdemli) faziletli amacları icin en faydalı olan nesneyi iyice keşfetmeyi sağlayan bir duşunme erdemi (fazileti) olduğunu soyluyor Ona gore, bir erdemli amac icin en faydalı olan ile en guzel olan arasında fark yoktur Bu duşunme erdeminin siyasi bir duşunme erdemi olduğunu ifade ediyor
Siyasi (duşunce) erdemler ile ahlaki erdemler arasında karşılıklı bir etkileşim vardır Bir yandan siyasi (duşunce) erdemlerinin gercekleşmesi ahlaki erdemlerin miktarıyla doğru orantılı iken, diğer yandan siyasi lider kadronun yonetim tarzları ve oncelikleri bireylerin hayattaki gayelerini ve ahlaklarını belirleyebilmektedir
Farabi, ahlaki erdemleri ve aşağılıkları belirli bir huydan oluşan eylemlerin tekrar edilmesiyle alışkanlıkla yerleşmesinden dolayı huyların değiştirilemeyeceğini duşunuyor Ahlaki erdemleri ve aşağılıkları, huyların iyi olup olmamasına bağlıyor Ona gore faziletli amac icin en faydalı nesne duşunme erdemiyle birlikte keşfedilir
Farabi, duşunce erdemlerine ornek olarak, hikmet, akıllılık, anlayış yetkinliği gibi erdemleri sıralar Ahlaki erdemler, ise iffet, yiğitlik, comertlik ve adalet gibi istekle ilgili olan erdemlerdir Bu erdemlerin ise alışkanlık ile edinildiğini soyluyor Bu sebeple ahlaki erdemlerin kazanılmasını duşunce erdemlerinde olduğu gibi insani bir cabayı gerektirdiğini belirtiyor
Farabi'ye gore her insan, iyiliğe ve kotuluğe eşit olcude yatkın olarak doğar Şuphesiz bu durum, ahlak konusunda eğitimin ve alışkanlıkların son derece onemli olduğunu gostermektedir Her şeyden once ahlak pratik bir ilim olduğu icin yaparak ve yaşayarak oğrenilir Nasıl ki herhangi bir sanat oğrenip o konuda gerekli beceriyi kazanmak icin cok alıştırma yapmaya ve tekrara ihtiyac varsa ahlaklı olabilmek icin de iyi ve guzel davranışları benimseyip onları huy ve ikinci bir karakter haline getirmeye ihtiyac vardır Ahlak alışkanlıklar sonucu kazanıldığına gore değişebilmektedir Şu halde insanın mutluluktan pay alabilmesi icin kendini mutluluğa goturecek erdemli davranışları kazanma ve kazandıktan sonra da onları koruma konusunda surekli ve ciddi caba gostermesi gerekir Farabi'ye gore coğunlukla iyi davranış sergileyen herkes adildir