Ermeni Sorunu Ve Tarihsel GeliŞimi Hakkında Bilgiler

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
Türkiye’yi yakından ilgilendiren önemli konulardan birisi
Ermenilerin uluslar arası alanlarda Türkiye’yi ve Türk Halkını kendilerine
karşı soykırım yapmakla suçlamalarıdır.Bu suçlamanın gerisinde Ermeniler’in
çok büyük siyasi beklentileri vardır.Konuya geçmeden önce soykırımı
tanımlamak istiyorum.
Soykırım terimi, tanımı olan bir suça ilişkindir.Bu tanım İkinci
Dünya Savaşı’ndan sonra hazırlanarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9
Aralık 1948 günü kararı ile onaylanıp yürürlüğe giren “soykırımın önlenmesi
ve cezalandırılmasına yönelik sözleşme”adlı uluslar arası bir sözleşmeyle
yapılmıştır.Türkiye de bu sözleşmeyi imzalamıştır.Sözleşmeye göre soy kırımı
bir ulusal,etnik,ırksal veya dini gruba mensup insanları,tamamen veya
kısmen,o gruba mensup oldukları için ortadan kaldırmak amacıyla işlenmiş
aşağıdaki eylemlerden biridir.
a) Bir grubun üyelerini öldürmek
b) Bir grubun üyelerine bedeni veya akli zarar vermek
c) Bir grubun üyelerini fiziki olarak tamamen veya kısmen yok etme sonucunu
vereceği önceden bilinen yaşam koşulları altına sokmak
d) Grup içindeki doğumları bilinçli olarak engellemeye yönelik önlemler
dayatmak
e) Bir grubun çocuklarını başka gruplar içine zorla götürmek

Ermenilerin iddia ettiği gibi Osmanlı Devleti’nin 1915 de yapmış olduğu
göç ettirme ve yerleştirme uygulamasında soy kırımın unsurları kesinlikle
bulunmamaktadır.Zira;soykırımın asıl unsuru,yani sırf ermeni oldukları için
Ermenileri yok etmeye yönelik kasıt unsuru yoktur.Göç ettirme ve yerleştirme
O günkü şartlarda asi,saldırgan,bölücü ve düşmanla işbirliği yapan,cephe
gerisindeki Türkleri katleden,Türk köy ve kasabalarını yakıp yıkan,ordunun
ikmal yollarını kesmeye çalışan Ermenilere uygulanmıştır.
Soykırımı iddialarının tarihsel gelişimi söyle olmuştur:
Daha önce Roma ve Bizans hakimiyeti altında yaşayan Ermeniler Türklerin
Anadolu’ya hakim olması ile birlikte,Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti altında
varlıklarını devam ettirmişlerdir.Hatta Türklerin Anadolu’yu fethinde onlara
yardımcı bile olmuşlardır.
Bu dönemde Türklerle Ermeniler iç içe ,yan yana ve birlikte ,dostça
yaşamışlardır.Ermeniler Türk kültüründen etkilenmişler ve kendi istekleri
ile Türkçe konuşmaya başlamışlardır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşu.gelişmesi ve özellikle İstanbul’un
fethi sonucu Bizans’ın yıkılması ile Ermeniler için tarihlerinin hiçbir
döneminde açılmayan yeni bir çağ açılmış,üzerlerindeki her türlü baskı
kalkmıştır.Ermeniler Bizansın mezhepleri yüzünden onlara uyguladıkları
baskıdan kurtulmuşlardır.
Osmanlı yönetiminin Ermenilere karşı hoşgörülü tutumu,Ermeni
toplumu ve kilisesinin yaşamasına ve gelişmesine önemli katkıda
bulunmuştur.Osmanlı İmparatorluğu “gregoryan”Ermenileri “millet adı altında
örgütlemiş ve onları kendi dini liderlerinin yönetimine
bırakmıştır.Fatih,Ermeni patrikhanesini kuran fermanında,patriğin
imparatorlukta yaşayan bütün Ermenilerin hem din hem de dünya lideri
olduğunu karara bağlamıştır.
Ermenilere din,kültür,eğitim ve hayır işlerini yürütebilmeler için
gerekli mali olanaklara kavuşabilmeleri açısından vakıf kurma imkanı
tanınmış.kendi mali güçlerinin yetmemesi halinde Osmanlı yönetimi yardımda
bulunmuştur.,patrikhanenin eksikleri tamamlanmış Ermeni kurumlarına maddi
destek sağlanmıştır.
Ermeni toplumu Osmanlı yönetimi altında kendine tanınan hakları
başarıyla kullanarak hızla gelişmiş ve refaha kavuşmuş,ayrıca Türk-Osmanlı
yaşam tarzı ve kültürünü de benimseyerek kısa süre içinde Osmanlı
yönetiminin güvenini kazanmıştır.Bu güven satesinde iş hayatında olduğu gibi
kamu yönetiminde de önemli yerlere gelmişler,kendisinden “milleti sadıka
“diye bahsettirir olmuşlardır.
Osmanlı tarihi,Ermenilerden 29 paşa,22 bakan,33 milletvekili,7
büyükelçi,11 başkonsolos ve konsolos,11 üniversite öğretim üyesi,41 yüksek
rütbeli memur kaydetmektedir.Ermenilerin yapmış oldukları bakanlıkların
arasında,dışişleri,maliye,ticaret ve posta bakanlıkları gibi önemli ve kilit
mevkiler olmuştur.Böylece Ermeniler Türkler başta olmak üzere 19. yy’ın
sonlarına kadar imparatorluğun bütün unsurları ile barış içerisinde
yaşamışlar,Osmanlı yönetimi ile ilgili herhangi bir sorun ile
karşılaşmamışlardır.
Osmanlı Tarihinde Ermeni sorunu ilk kez 1877-78 Osmanlı –Rus Savaşı
sonucunda imzalanan Berlin Anlaşması’nda ortaya çıkmıştır.Sorunun aslı ise
söyledir:
Ermeni sorununun ortaya çıkışında dünya siyasasındaki gelişmelerin
önemli etkisi ve katkısı vardır.Bunlardan birisi,Sanayi Devrimi’nin sonucu
olan sömürgeciliktir.Bir diğer olay hemen bütün dünyayı etkisi altına alan
Fransız İhtilali ve parelelinde gelişen milliyetçilik olgusudur.Ermeniler
Osmanlı içersindeki azınlıkların birer birer isyanettiklerinive bunların
muhtariyet ya da bağımsızlıklarını ilan ettiklerini görmüşlerdir.Bu olaylar
karşısında kendilerinin de böyle bir harekete girişebilecekleri düşüncesi
ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de Ermeniler ile ilgili yazılmış kaynak kitaplar
incelendiğinde hemen hepsi sorunun ortaya çıkışında baş aktörü Rusya olarak
gösterir.Ancak Rusya Ermeni Ayaklanmalarındaki etkenlerden sadece bir
tanesidir.Rusya’nın yanında İngiltere ,Fransa,ABD ve Almanya’nın da mesele
üzerinde etkileri olmuştur.
Ermeniler,yukarıda sözünü ettiğimiz devletlerin de kışkırtmaları ile
Türk topraklarında bir Ermenistan devleti kurmak amacıyla oluşturdukları
terör örgütleri vasıtası ile birçok isyan çıkartmışlardır.Günümüzdeki Ermeni
iddialarına kaynak olan olayların gelişimi ise birinci dünya savaşı
yıllarında olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın
yanında savaşa katılması Ermeniler tarafından büyük bir fırsat olarak
görülmüştür.Ermeni örgütleri için topyekün isyanı başlatmak için en uygun
zaman savaş zamanı olarak görülmüştü.Osmanlı Hükümeti Ermenilerin harekete
geçebileceğinden kuşkulanıp 1914 ağustosun da Taşnaklar ile Erzurum’da bir
toplantı yapmıştı.Bu toplantıda Taşnaklar savaşa girilmesi halinde sadık
vatandaşlar olarak Ermenilerin Osmanlı ordusunda savaşacakları vaadinde
bulunmuşlardır.Bu vaatlerini yerine getirmemişlerdir;çünkü daha önce kendi
aralarında yaptıkları toplantıda Osmanlı Yönetimine karşı direnişi sürdürme
kararı almışlardı.
Rusya Ermenileri de Ruslar ile birlikte Doğu Anadolu’yu işgal için
hazırlıklara başlamışlardı.Rusya’nın niyeti Ermenileri kullanarak Doğu
Anadolu’yu topraklarına katmaktır.Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilan etmesi
üzerine Taşnak partisinin çıkardığı gazete şunu yazmıştır.
“Ermeniler en küçük bir tereddüt göstermeden İtilaf devletlerinin
yanında yer almışlar,bütün güçlerini Rusya’nın emrine vermişler,gönüllü
alaylar oluşturmuşlardır.”
Taşnak partisi örgütüne şu talimatı vermiştir:
“Ruslar.sınırı geçtiklerinde ve Osmanlı ordusu geri çekilmeye
başladığında her yerde isyanlar çıkarılmalı,Osmanlı ordusu bu şekilde iki
ateş arasına alınmalıdır.Osmanlı Ordularının ilerlemeleri halinde ise Ermeni
askerler silahları ile beraber birliklerini terk edecekler ve çeteler kurup
Ruslar ile birleşeceklerdir.”
Bütün emirler yerine getirilmiş,Rus kuvvetlerinin,Osmanlı ve Rus
Ermenilerinden kurulmuş gönüllü alaylar öncülüğünde ,Osmanlı topraklarına
girmesiyle birlikte,Osmanlı ordusunda bulunan Ermeniler,silahlarıyla
birlikte firar ederek Rus ordusuna katılmışlardır.Rus ordusuna ulaşamayanlar
ise çeteler kurarak isyan etmişlerdir.Yıllarca gerek ermeni gerek misyoner
okul ve kiliselerde saklanan silahlar ortaya çıkmış,askerlik şubeleri
basılarak teni silahlar sağlanmıştır.Silahlanan ermeni çeteleri,partilerin
“Yaşamak istiyorsan önce komşunu öldür”talimatı üzerine erkekler cephelerde
olduğu için savunmasız kalan Türk şehir,kasaba ve köylerine saldırarak
katliama girişmişlerdir.Osmanlı kuvvetlerini arkadan vuran Ermeniler;Osmanlı
birliklerinn harekatını engellemiş,ikmal yollarını kesmiş,köprü ve yolları
imha etmiş,bulundukları şehirlerde ayaklanarak Rus işgalini
kolaylaştırmışlardır.
Savaşın başlaması ile harekete geçen Ermeni çeteleri gerek Anadolu
da gerekse Kafkaslar da katliama girişmişler,yaşlı,çocuk,kadın demeden
yüzbinlerce türk ve müslümanı katletmişlerdir.Bu faaliyetlere katılmayan
Ermenileri de öldürmekten çekinmemişlerdir.
Ermenilerin binlerce Türkün canına mal olan isyan hareketleri
karşısında dahi,Osmanlı Hükümeti’nin ortaya koyduğu sağduyulu tavır
belgeleri ile sabittir.Ancak terör olayları durmak bilmeyince hükümet
ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan ermenileri ,savaş bölgesinden uzak
bölgelere götürmek zorunda kalmıştır.Bu Ermenilerin yerlerinin
değiştirilmesi onların imha edilmesi değil,devletin güvenliğini sağlamak
amacına yöneliktir ve dünyanın en başarılı yer değiştirme hareketidir. Yer
değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır.Hasta ,özürlü,sakat,yetim
çocuklar,dul kadınlar bu sevke tabi tutulmamış,bunlar köylerde koruma altına
alınmış ve ihtiyaçları devletçe karşılanmıştır.Bu tablo Osmanlı Yönetiminin
yer değiştirme konusundaki iyi niyetini göstermektedir.
Yer değiştirme kanunu ile Erzurum,Van ve Bitlis’ten çıkarılan
Ermeniler,Musul’un güney kısmı,Zor ve Urfa illerine,Adana ,Antep ve
Maraş’tan çıkarılan Ermeniler ise Suriye’nin Doğusu’na taşınmışlardır.Bu
esnada Ermenilerin iddia ettikleri gibi 1.500.000 Ermeni ölmemiştir.Zaten
Osmanlı istatistiklerinde Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni nüfusunun
en fazla 1.250.000 civarında olduğu görülmektedir.Yer değiştirme sırasında
sözde soykırım maksadıyla Osmanlı Ordusu tarafından öldürülen bir tek Ermeni
dahi yoktur. Anadolu ve Rumeli’den yer değiştirme maksadı ile ayrılan
Ermeniler’in sayısı ile yeni yerlerine yerleşen Ermenilerin sayısının
birbirini tutması bunun en açık göstergesidir
Sevk sırasında hükümet tarafından alınan önlemler şöyledir:Yolculuk
sırasında Ermenilerin güvenlikleri sağlanmıştır.Yerleşebilmeleri için kredi
tahsis edilmiştir.Gebe kadınlar,hastalar ,sakatlar ve onlara bakacaklar
sevkin dışında tutulmuştur.Yollarda yardım amacıyla iaşe merkezleri
açılmıştır,mahalli yöneticiler her türlü sorundan sorumlu tutulmuş,ihmali
görünenler cezalandırılmıştır.Yer değiştirme işlemi genelde başarı ile
yerine getirilmiştir.
Rusya’da 1917 yılında çıkan ihtilal Rus Ordusu’nda çözülme meydana
getirmiş.Doğu Anadolu’daki cephe Ermeni ve Gürcülerin denetimine
geçmiştir.Bu dönemde Anadolu’nun pek çok yerinde Ermeniler Türklere yönelik
katliamlar yapmıştır.Ermeniler’in Türklere yönelik katliamı esnasında sadece
Erzurum’da öldürülen 2127 erkek nüfus tespit edilmiştir.Erzurum ‘da
pazaryeri tamamen yakılmış,savunmasız insanlar binalara doldurulmuş ve ateşe
verilmiştir.Hasankale tamamen yakılmış,3000’den fazla Hasankale’li
katledilmiştir.
Doğuda Erzincan,Bayburt,Trabzon,Erzurum,Kars,ve Van gibi yerlerin
kasaba ve köyleri dahil olmak üzere hemen hepsi Ermeni katliamına
uğramıştır.
Ermeni katliamı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Fransız ve İngiliz
himaye ve desteği altında Adana, Urfa,Antep,Maraş,Bitlis ve daha birçok il
ve kasabalarında vuku bulmuştur.Sadece Adana ve Osmaniye’de 50 nin üzerinde
köy Ermeniler tarafından yok edilmiştir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Ermeni katliamları ve Ermeni sorunu
Brest-Litovsk Anlaşması ve 3 Aralık 1920 de imzalanan Gümrü Anlaşması ile
sona Ermiştir.Sevr Anlaşması ile kurulması tasarlanan Ermeni Devleti ise
Türk kurtuluş savaşı sonucunda gerçekleştirilememiştir.
1973 yılında yaşlı bir Ermeni Los Angeles de Türk konsolosu mehmet
Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir’i katletmiştir.katilin katliamı sadece
asılsız ermeni soykırımı ile sorumlu tutması basının olayın evveliyatını
öğrenmesi için ilgisini uyandırmıştır.Basında bu konudan sık sık bahsedilmiş
,o zamana kadar davalarını duyurmakta başarısız olan Ermeni milliyetçileri
aşırı sol bir örgüt olan ASALA yı kurmuşlardır.Bu örgüt türk diplamatlarını
katlederek sesini duyurmaya çalışmıştır.Bu örgüt 1975 ile 1985 yılları
arasında 34 Türk diplamatını değişik ülkelerde katletmiştir.Ermeniler bundan
sonra bütün enerjilerini türkler tarafından katledildikleri yolunda
çalışmalar yaparak harcamaya başlamışlardır.Asılsız soykırım konusunda çok
sayıda kitap,makale,belgesel film,sergi gibi faaliyetlerin de katkısıyla
,batı ülkeleri kamuoyunda Ermenilerin Türkler tarafından soykırıma
uğratılmış olduğu hakkında bir kanı yerleşmiştir.Bu kanı,Ermeni terörizmini
izleyen yıllarda bazı ülke parlementolarında asılsız Ermeni soykırımını
tanıyan kararlar alınmasına neden olmuştur
Asılsız Ermeni soykırımını tanıyan parlementolar
şunlardır:Uruguay(1965),Güney
Kıbrıs(1982),Arjantin(1993),Rusya(1995),Kanada(199 6),Yunanistan(1996),Lübnan(1997),
Belçika(1998),İtalya(2000),Vatikan(2000) ve Fransa (2001).Asılsız Ermeni soy
kırımını tanıyan tek uluslar arası kuruluş Avrupa Parlementosu’dur.Avrupa
Parlementosu’nun bu konudaki kararı 1987 tarihlidir.Bu karar 2000 ve 2002
yıllarında başka vesilelerle teyit edilmiştir.
Peki Ermeniler 1915 yılında gerçekleştirilen ve bizim açımızdan bir
zorunluluk haline gelmiş olan yer değiştirme işlemini niçin soy kırımı
olarak yansıtmaya çalışıyorlar?Bundan ne gibi bir çıkarları olabilir?
Türkiye aleyhinde bu faaliyet ve girişimleri sadece düşmanlık ve
intikam duyguları ile açıklamak zordur.Bu duyguların etkisi olmakla beraber
Ermenilerin bu faaliyetlerden bazı beklentileri olduğu ve bunların birbirini
izleyecek 4 aşamada gerçekleşmesini ümit ettikleri anlaşılmaktadır.Bu
aşamalar şöyle özetlenebilir.
Birinci aşama,asılsız soykırımın,başta büyük ülkeler olmak
üzere,mümkün olduğu kadar çok sayıda ülke ile ayrıca belli başlı uluslar
arası kuruluşlar tarafından tanınmasıdır.
İkinci aşama ,Türkiye’nin yabancı ülkelerin asılsız soykırımı
tanımasından etkilenmesi ve bu ülkelerin baskısı ile asılsız soykırımını
tanımak mecburiyetinde kalmasıdır
Üçüncü aşama,Türkiye’nin asılsız soykırıma maruz kalan kişilere
veya onların mirasçılarına tazminat ödemesidir.Burada dikkat edilecek husus
soykırımı tanımanın vaktiyle bazı kişilere zarar verilmiş olduğunun da
kabulü anlamına geleceği ve genel hukuk ilkesi gereğince bu zararın tazmin
edilmesi gerekeceğidir.Diğer bir deyişle üçüncü aşama ikinci aşamanın doğal
bir sonucudur.
Dördüncü ve son aşama ise Sevr Anlaşması ihya edilerek Doğu
Anadolu’dan Ermenistan’a toprak verilmesidir.
Türkiye’nin yapması gereken şey Asılsız Ermeni soykırımını
uluslaralanda yapacağı çalışmalarla çürütmek ve Ermenilerin oyununu
bozmaktır.Bizler şunu biliyoruz ki soykırım yapan birileri var ise o da
500.000 den fazla türkü öldüren Ermenilerdir.Yer değiştirme Ermeniler
tarafından katledilen Türkleri kurtarmak ,Ermenilerin Ruslarla birlik olup
bizi arkamızdan vurmasına son vermek için yapılan zorunlu bir işlemdi.Bu
esnada soykırım amacı ile öldürülmüş olan bir tek Ermeni bile kesinlikle
yoktur.
 
Geri
Üst