AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Ebu muhammed el-basri

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
350.999
Çözümler
1
Tepkime puanı
17
Puan
308
Yaş
36
EBU MUHAMMED ELBASRÎ YAŞAMI

Basra velilerinin buyuklerinden İsmi, Kasım bin Abdullah elBasri, kunyesi EbU Muhammed'dir Doğum tarihi bilinmemektedir 1184 (H580) senesinde Basra'da vefat etti

Kucuk yaştan itibaren din ve fen ilimlerini oğrendi Nefsinin isteklerine hep sırt cevirdiTasavvuf buyuklerinin sohbetinde ileri derecelere kavuştu Zamanında Irak'ta bulunan evliyanın gozbebeği, ariflerin, Allahu tealaya yakın olanların en ustunlerinden oldu Maliki mezhebi alimlerinden idi Bu mezheb hukumlerine gore fetva verirdi Sohbetlerinde fıkıh ilmini ve tasavvufi hakikatleri anlatırdı İnsanlar, onun yuksek manalı, kalplere tesir eden kıymetli sozlerini dinleyip istifade edebilmek icin, sohbetlerine koşarlardı Her biri pekcok manaları ifade eden veciz sozleri, insanlar arasında dilden dile dolaşırdı

Haram ve şupheli şeylere hic yanaşmaz, dunyaya meyil ve itibar etmezdi Devamlı ibadet ve taatle, Allahu tealanın razı olduğu, beğendiği işleri yapmakla meşgUl idi Kendi halinde yaşardı Kimseye karışmaz, ne yiyip ne ictiğini, nafakasının nereden geldiğini kimse bilmezdi Cok defa Hızır aleyhisselam ile goruşup sohbet ederlerdi Kerametleri pek coktur

EbU Abdullahi Belhi hazretleri şoyle anlatıyor: Bir gun Mekkei mukerremede, Mescidi Haram icinde bulunan Makamı İbrahim denilen yerde oturuyordum Duha, kuşluk vakti idi Birden EbU Muhammed elBasri hazretlerini gordum Yanında dort kişi daha vardı Kabei muazzamayı yedi defa tavaf edip namaz kıldılar Sonra BeniŞeybe kapısından cıktılar Ben de onlara tabi olup, arkalarından gittim İclerinden birisi beni geri cevirmek istedi Fakat EbU Muhammed hazretleri mani olup; Onu bırak, mani olma!buyurdu Sonra herbirini, diğerinin onune gelecek şekilde bir hizaya getirdi En sonlarında da ben vardım Sonra onlardan herbirinin, adım atarken bir ondekinin ayak izine basmasını, başka yere basmamasını emretti Onumuzden yurumeye başladı Biz arkasından emrettiği şekilde yuruyorduk Altımızdaki yer katlanıp duruluyor ve cok mesafe alıyorduk Medinei munevvereye ulaştık Duha vakti ile oğle namazı arasındaki az bir zamanda, Mekke'den Medine'ye gelmiştik Halbuki, bu mesafe takriben on iki gunluk yol idi Oğle namazını Mescidi Nebi'de kıldık Namazdan sonra aynen evvelki gibi yola cıktık Kısa zamanda kendimizi Kudus'teki Mescidi Aksa'da bulduk İkindi namazını orada kıldık Sonra yine aynı şekilde yola cıktık Akşam namazını bir sed uzerinde kılıp, aynı şekilde yola devam ettik Yine az bir zaman icinde buyuk bir dağın başına vardık Namaz vakti gelince yatsı namazını kıldık EbU Muhammed hazretleri dağın en yuksek yerinde oturdu Biz de etrafındaydık Dağın her tarafından, ona bazı kimseler gelmeye başladı Her birisi heybetli kimselerdi EbU Muhammed hazretlerinden, guneş misali nUr yayılıyordu Ve gelenlerin her biri, ay gibi parlıyordu Her biri gelip selam veriyor ve EbU Muhammed hazretlerinin huzUrunda oturuyorduSonra diğer bazı kimseler, havadan inip yanına geldiler Bunlar da havada yuruyorlar, şimşek cakması gibi parlıyorlardı Bazıları EbU Muhammed hazretlerine bir şeyler soruyorlar, o da cevap veriyor, onlarla konuşuyordu Oyle tatlı sohbet ediyor ve oyle guzel konuşuyordu ki, bu hal karşısında o heybetli kimselerden bazıları duşup bayılıyor, bazıları ayakta titreyerek zor duruyorlardı Bazıları goz yaşlarını sel gibi akıtıyorlardı Bazıları feryad ediyorlar, bazıları da havada done done gidip, gozden kayboluyorlardı Oyle bir hal idi ki, sabah namazı vaktinde orada bulunanlar ile beraber sabah namazını kılıncaya kadar, sanki dağın altımızda sallandığını hissediyorduk Sonra dağın arka tarafına indi Peşinden biz de geldik Bir de ne gorelim, onumuzde sonu gorulmeyen, bembeyaz, cok nUrlu ve tatlı bir yer vardı Miskden daha tatlı olan kokusu her tarafa yayılıyordu Biz orada bazı kimseler gorduk Ceşitli tesbihler soyliyerek, Allahu tealayı zikrediyorlardı Onların nUrları gozleri kamaştırıyordu EbU Muhammed hazretleri de, Allahu tealanın zikri ile kendinden gecmiş bir halde, sağa sola sallanıyordu Ayakta zor duruyordu Allahu tealaya şoyle niyazda bulunuyordu:

Ya Rabbi! Sana olan şevk beni sarsıyor Senden ayrı olmak beni perişan ediyor Azabından cok korkuyor isem de, rahmetinden umitsiz değilim Bana gazab etmenden korkuyorum ve bu hal beni mahvediyor Senin muhabbetin ile şaşkın haldeyim Senin yakınlığın, beni derleyip toparlıyor ve sevindiriyor Seninle beraber olmak, benim en buyuk surUr ve sevincimdirBu hal duha vaktine kadar devam etti Sonra geldiğimiz yere donduk Orası, dunku gorduğumuz gibi değildi Kimseler yoktu Sonra yurudu Biz hep kendisini takib ediyorduk Altın ve gumuşlerle suslu bir şehre geldik Orada, dalları birbirine girmiş cok guzel ağaclar, tatlı suların aktığı nehirler, dallarda dizilmiş ve olgunlaşmış cok meyveler vardı Biz, o şehre girdik Olgun meyvelerden yiyip, tatlı sulardan ictik EbU Muhammed hazretleri, bizlere birer tane elma almamızı emretti Emir icabı hepimiz birer elma aldık, yalnız Mekkei mukerremede benim onlarla birlikte gitmemi istemeyip, beni reddeden kimse elma alamadı EbU Muhammed hazretleri ona;

Bu, senin edebte kusUr etmen ve bu kimsenin hatırını kırman sebebiyledirbuyurup, beni işaret etti Sonra bana; Bunun icin Allahu tealadan magfiret iste! Bu yol, edebi muhafaza ve edebin hukumlerine riayet etmek uzerine kurulmuşturbuyurdu

Ben, o şahıs icin cenabı Hak'tan magfiret diledim O kimse de, mahcUb bir şekilde cok tovbe ve istigfar etti Bundan sonra EbU Muhammed hazretleri; Şimdi sen de arkadaşların gibi bir elma al!buyurdu O talebe de elini uzattı ve elmayı aldı EbU Muhammed sonra buyurdu ki: Burası evliya şehridir Buraya veli olmayan giremez Sen veli olduğun icin buraya girdin Fakat bir defa edebe riayetsizlik etmen sebebiyle, o nimetten mahrUm olmuş idin Tovbe ve istigfardan sonra tekrar o elmadan alabildin

Sonra yuruduk, bazı yerlerden gectik Araziye isabet eden bir felaket sebebiyle kurumuş bir ağac gorduk Onun icin dua ettiler, hemen ağac yeşerip, yaprak actı Bir de baktım Mekkei mukerremeye gelmişiz Oğle namazı vakti idi Namazı kıldık Sonra, kendisi hayatta olduğu muddetce bu durumdan hic kimseye bir şey anlatmamam icin benden soz aldı Sonra kayboldular Bir muddet onları hic goremedim

Bir zaman sonra, EbU Muhammed hazretlerini gormek arzusu bende dayanılmaz bir hale gelince Basra'ya gittim Yanında gunlerce kaldım Bir gun Basra'nın dışına cıktı Ben de yanında idim Eshabı kiramdan Talha bin Ubeydullah'ın turbesine geldik Kabri gorunce geriye dondu Sonra donup kabri ziyaret etti

Başı one eğik, cok saygılı ve cok edebli olarak, mahzUn bir halde idi Sonra ben ziyaret ederken, donup tekrar gitmesinin hikmetini sual ettim Birinci defa gittiğimde, Talha hazretleri oturuyordu Uzerinde cok kıymetli yeşil bir elbise, başında inci ve mucevherlerle suslu cok guzel bir tac vardı Yanında da, iki tane hUri vardı O durumda gidip ziyaret etmekten haya ettim O hUriler gittikten sonra ziyaret ettimbuyurdu O hayatta olduğu muddetce ben bu hali hic kimseye anlatmadım

EbU Muhammed Basri hazretleri halvethanesinden, yalnız kaldığı yerden cıkıp gezerken kuru bir ağacın yanına varsa, ağac o anda yapraklanırdı Bir hastanın yanına gitse, hasta o an şifa bulurdu Sıkıntısı varsa hafifler, afiyet bulurdu Derdi olan da derdinden kurtulurdu

1184 (H580) yılında vefat eden EbU Muhammed Basri hazretleri Basra'da defnedildi Kabri herkes tarafından bilinmekte ve ziyaret edilmektedir

ŞU GORDUĞUN MALLARIN HEPSİ EMANETTİR

Menavi hazretleri kendisini sevenlerden birinin şoyle naklettiğini haber vermektedir:

EbU Muhammedi Basri hazretlerini ziyaret icin Basra'ya gelmiştim Gectiğim yerlerde hayvan suruleri, araziler, hurmalıklar gordum Bunların kime ait olduğunu sordum EbU Muhammed hazretlerine ait olduğunu soylediler Hatırıma, bunlar hukumdarların işidir diye geldi Acaba Allah adamlarından birisi, kalbini boyle şeylerle niye meşgUl ediyor? Bu duşuncelerle yoluma devam ettim Kur'anı kerimden En'am sUresini okuyordum Kalbimden oyle niyet ettim ki, o zatın kapısına vardığım zaman hangi ayeti kerimeyi okuyor olursam, o ayet benim halimi bildirsin Bu niyetlerle ve En'am sUresini okuyarak, o zatın dergahının eşiğine ayağımı koyduğumda, En'am sUresinin; Onlar ki, Allahu tealanın kendilerini hidayetine eriştirdiği kimselerdir Sen de onların gittiği yoldan yurumealindeki 90 ayetini okuyordum Ben henuz iceri girmek icin izin istemeden, hizmetci acele ile cıkıp beni karşıladı ve EbU Muhammed hazretlerinin yanına goturdu Bu hale cok hayret ettim EbU Muhammed hazretleri, ismim ile hitab ederek: Ya Omer! Benim malım diye yeryuzunde gorduğun şeylerin hepsi emanettir Onlara aid en ufak bir muhabbet, bu kulun kalbinde yoktur Allah adamları bunları, Allahu tealanın dinine hizmet ve O'nun kullarına yardım icin ellerinde bulundurur Ama zerre kadar bunlara muhabbet etmez ve bunlarla kalbini meşgUl etmez Zaten, kalbinde zerre kadar dunya duşuncesi bulunan kimseye, Allahu tealayı tanımak nasib olmaz Nerede kaldı ki, bunlara gonul vermiş olsunlarBu hali gorunce, hayretim ve EbU Muhammed hazretlerine olan muhabbet ve bağlılığım daha da arttı
Kaynaklar:
1) Camiu KeramatilEvliya; c2, s235
2) Tabakatu'lMemalik; c1, s150
 
Geri
Üst