SoruCevap
Yeni Üye
- Katılım
- 17 Ocak 2024
- Mesajlar
- 350.999
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 17
- Puan
- 308
- Yaş
- 36
Din Nedir? Hakkında Bilgi
İnanca dayanan doğaustu tasarımlar ve işlemler sistemi
Arkeolojik araştırmalar dinsel tasarımların ancak 50 bin yıldan beri varolduklarını tanıtlamışlardır Demek ki insan yirmi milyon yıl (ya da birkac milyon yıl) din duşuncesinden uzak yaşamıştır
İlk tasarımlar insanın doğa karşısında duyduğu gucsuzluk duygusundan doğmuştur Dinle bu temel nedeni her zaman taşımışlar, zamanla daha da derinleştirmişlerdir İnsanla doğaustu guc arasındaki ilişki, daima bir efendikole ilişkisi olarak kalmıştır
Pek korkulan olum olayını anlayıp acıklayamamak da bu ilişkinin efendi yararına kokleşmesini sağlamıştır, efendi oylesine gucludur ki olumden sonra da yardımını ve koruyuculuğunu surdurecektir Once, totemcilik adı verilen hayvanlarda ve bitkilerde koruyucu gucler gorme olayı coktanrıcılığı gercekleştirmiş, zamanla gok saltanatında da yer saltanatında olduğu gibi bir efendilerin efendisi (kral)'ni arama eğilimi coktanrıcılı tektanrıcılığa donuşturmuştur
Antik toplumdan toprak koleliğine dayanan feodal topluma gecilince de dinler, devlet dini olmuşlardır Alman idealisti Hegel, Din Felsefesi Derslerinde, ozetle şoyle der: Hintli icin doğaustu guc her şeydir, insan hictir Yunanlı icin insan her şeydir, doğaustu guc pek az şeydir Hıristiyanlıksa insanda gercekleşen tanrı duşuncesiyle İnsantanrı bireşimine girişmiştir Buna ussal bir bicim verilmesini de felsefe gercekleştirmektedir
Bilgiyi aramak ve sevmekten doğan felsefe, Batı'da ve Doğu'da yuzyıllar boyunca, Tanrı bilgisini aramak ve sevmek niteliğine burunmuştur İlkin insanların olum ve yok olma korkularının avuntusu olan din, giderek, yoksullukların avuntusu olmuştur
İnanca dayanan doğaustu tasarımlar ve işlemler sistemi
Arkeolojik araştırmalar dinsel tasarımların ancak 50 bin yıldan beri varolduklarını tanıtlamışlardır Demek ki insan yirmi milyon yıl (ya da birkac milyon yıl) din duşuncesinden uzak yaşamıştır
İlk tasarımlar insanın doğa karşısında duyduğu gucsuzluk duygusundan doğmuştur Dinle bu temel nedeni her zaman taşımışlar, zamanla daha da derinleştirmişlerdir İnsanla doğaustu guc arasındaki ilişki, daima bir efendikole ilişkisi olarak kalmıştır
Pek korkulan olum olayını anlayıp acıklayamamak da bu ilişkinin efendi yararına kokleşmesini sağlamıştır, efendi oylesine gucludur ki olumden sonra da yardımını ve koruyuculuğunu surdurecektir Once, totemcilik adı verilen hayvanlarda ve bitkilerde koruyucu gucler gorme olayı coktanrıcılığı gercekleştirmiş, zamanla gok saltanatında da yer saltanatında olduğu gibi bir efendilerin efendisi (kral)'ni arama eğilimi coktanrıcılı tektanrıcılığa donuşturmuştur
Antik toplumdan toprak koleliğine dayanan feodal topluma gecilince de dinler, devlet dini olmuşlardır Alman idealisti Hegel, Din Felsefesi Derslerinde, ozetle şoyle der: Hintli icin doğaustu guc her şeydir, insan hictir Yunanlı icin insan her şeydir, doğaustu guc pek az şeydir Hıristiyanlıksa insanda gercekleşen tanrı duşuncesiyle İnsantanrı bireşimine girişmiştir Buna ussal bir bicim verilmesini de felsefe gercekleştirmektedir
Bilgiyi aramak ve sevmekten doğan felsefe, Batı'da ve Doğu'da yuzyıllar boyunca, Tanrı bilgisini aramak ve sevmek niteliğine burunmuştur İlkin insanların olum ve yok olma korkularının avuntusu olan din, giderek, yoksullukların avuntusu olmuştur