AdBlock kullandığınızı tespit ettik.

Bu sitenin devam edebilmesi için lütfen devre dışı bırakın.

Dilin onemi ile ilgili yazılar

haberci

Yeni Üye
Katılım
4 Şubat 2025
Mesajlar
51.379
Tepkime puanı
1
Puan
1
dilin onemi yazıları,dilin onemiyle ilgili yazılar,dilin onemi ile ilgili yazı,dilin onemi hakkında yazılar
DİLİN ONEMİ
Dil, hic şuphesiz, milletimizin tarih sahnesinde var olması geleceğimiz acısından bugun onemli meselelerimiz arasında yer almaktadır Konunun onemini ifade etme bakımından, mevzuyla ilgili bir şeyler soyleyebilmemiz ve yazabilmemiz icin, aslında dilin mahiyetinin ne olduğuna, neleri kapsadığına, tarihi suzgecten gecip gunumuze kadar nasıl geldiğine, istikbalimiz acısından onun olmazsa olmazımız olup olmadığına bakmamız ve buna gore değerlendirmemiz gerekmektedir
Dil, varlığın kendi var oluşunu ifade etmesi acısından olmazsa olmaz unsurlarından biridir Her ne kadar o, seslerin, hecelerin, kelimelerin ve cumle gruplarının anlamlı ve ahenkli bir şekilde bir araya geldiği bir semboller butunu olsa da, onu milletlerin varlığı, devamlılığı ve geleceği acısından değerlendirdiğimizde dil; bir milletin kendisini, yaşayışını, kulturunu, inancını, devlet anlayışını, tarih şuurunu, geleneklerini, goreneklerini, eğitimini, teknolojisini, mimarisini, musikisini, yemeicme şeklini, giyimini, mutfak kulturunu, yatmasını, kalkmasını; başka bir ifadeyle folklorunu; ic ve dış dunyasını soz ve yazıyı kullanarak ifade ettiği, asla vazgecilmesi mumkun olmayan şah damarı niteliğinde bir unsurdur
Unlu duşunur Wittgenstein: “Dilimin sınırları dunyamın sınırlarıdır İfadesindeki gercekle, dilin sadece duşunceyi aktaran kuru bir ifade unsuru olmadığını, aynı zamanda dilin, kişinin dunyayı algılama bicimi olduğunu ifade etmektedir Bu acıdan dil, duşunce şeklimizle de yakından ilgilidir
Yuksek duşunen insan, şuphesi yuksek şeylerden bahseder ve bunu ince bir uslupla ve ahenkli bir şekilde, dili de vasıta kılarak gercekleştirir
Bugun toplumumuzda hemen her alanda ifade şekillerimiz adeta arabeskleşmiş ve karmaşık bir yapı icine girmiştir Bu nedenle kendimizi ifade etme bicimimiz de değişmiştir Bu durum duşuncede, aşklarımızı ifade etmede, şiirlerimizde, edebiyatta, mimari ve guzel sanatlarda yozlaşmaya kadar giderek kendini gostermektedir Oysa ki bir millet, kendi duşuncelerini, hayat bicimini hicbir şeyin tesiri altında kalmaksızın ifade edebileceği kadarı ile hurdur Bu manada hurriyetin sınırı da, toplumun ve onu oluşturan kişilerin inanmış oldukları değerler butunuyle yakından alakalıdır Dile bu acıdan baktığımızda, dil; bir değerler butunun yazıyla veya sozle, işaretlerle, sembollerle ifade edilme şekli olarak karşımıza cıkar
Dil, bir millet icin cok şey ifade eder Cunku o doğrudan doğruya milleti ifade etmektedir Millet ise, Yavuz Bulent BAKİLER ’in ifadesiyle, “edebiyatı olan bir topluluktur Ona gore edebiyatın temel malzemesi dildir Dil olmazsa edebiyatımız olmaz Yine dunya capında bir sanatkar olan Kırgız yazar Cengiz AYTMATOV ’un da ifadesiyle, “millet edebiyatından tanınır Edebiyat ise varlığını dile borcludur, millet de edebiyatıyla vardır Edebiyat da bizi var eden unsurları, birtakım değerleri tumuyle birden iceren bir ozellik taşımaktadır O gecmişten gunumuze bir kopru kuran vasıtadır
Biz dili her yonuyle işleyen edebiyat sayesinde Dede Korkut ’u, Ahmet Yesevi ’yi, Yunus ’u, Mevlana ’yı, Pir Sultan Abdal ’ı, Karacaoğlan ’ı, Baki ’yi, Suleyman Celebi ’yi, Mehmet Akif ’i, Koca Sinan ’ı, Dede Efendi ’yi, Itrı ’yi… ve tarihin otesindeki nice şahsiyetleri; aynı zamanda yine edebiyat sayesinde gecmişten gunumuze aktarılan kahramanlık şiirlerini, destanları, gazelleri, tarihi hikayeleri ve bunlar gibi pek cok şeyi oğreniyoruz
Dil meselemiz, dunya uzerindeki varlığımızı, millet olan vasfımızı devam ettirebilmemiz ve diğer milletler yanındaki medeniyet yarışında bizde varız diyebilmemiz acısından hayati derecede onem arz eden bir unsur durumundadır
Bugun bizim toplumuz, ne yazık ki gereği kadar uretemeyen bir toplum durumuna duşmuştur Halbuki toplumun ayakta kalabilmesi, elde ettiği başarılara bağlıdır Başarıları elde etmenin yolu ise duşunceden gecmektedir Zihni alanımızın uretken olması, felsefede, bilimde ve sanatta gunumuz itibariyle yeteri derecede başarı sağlayamamış olmamız, toplumumuzun geleceği acısından varlığımızı devam ettirme şansımızı menfi yonde etkilemektedir Kişi, duşuncelerini ancak kelimeler vasıtasıyla bir başka kişiye aktarır Duşunduğu icinde dili kullanır Duşunme geleneğinin etkinliğini yitirmeyen toplumların dili daha gelişmiştir; kavram yapısı daha sistematiktir Bunun sonucu olarak da bu toplumlarda bilim, sanat ve felsefe gibi insani faaliyetler daha gelişmiştir Boylesi toplumların kulturel mirasları ve birikimleri daha fazladır
Dilin gucunu belirleyen şey felsefi duşuncenin ve ilmi uretkenliğin gucudur Bu alanlarda uretken olamayan, tembel olan bir toplum, ihtiyaclarını başka toplumların urettiklerini tuketerek karşılamak zorunda kalır Uretmeden tuketmek siyasi ve iktidasi alanda olduğu gibi dil alanında da bir buzulmeye, giderek yok olmaya goturur, bu da milletler icin felakettir
Bugun konuştuğumuz dilin gecmişe nazaran soz dağarcığı da o kadar fakirleşti ki, adeta dumura uğradı Kuculdu ve buzuldu Bunun neticesinde duşuncelerimiz, gonullerimiz, hayallerimiz, beyinlerimiz, fikir dunyamız ve kapasitemiz de kuculdu Toplum olarak adeta zirveden dibe vurduk Boyle giderse bir kabile dili kadar kelime kadrosuyla konuşacak, konuşamadığımız şekilde yazacak, yazdığımız şekilde duşunecek, duşunemediğimiz şekilde yabancılaşacağız Bu durum farkında olmasak da kendi kendimizi reddetmeye kadar gidecek İşte bu, millet olmayı reddetmektir
Kureselleşen dunyada milli kulturumuz, orfumuz, adetimiz, giyim şeklimiz, değer yargılarımız gun gectikce yozlaşmaktadır Kitle iletişim aracları ve kulturel yozlaşmayı tetikleyen odaklar tarafından milliği benliğimiz erozyona uğratılmış, bunun sonucunda kulturel farklılaşma hız kazanmıştır Bu durum kulture cok kotu yansımıştır Oysa dil meselesi ihmale gelmez Dil ki milletin kalbidir O kalpteki her kriz, millet bunyesini olume yaklaştırır Bunun icin buyukluk iddiasındaki butun milletler, halkıyla, devletiyle, dillerini koruma ve onu zenginleştirme yolunda şuur sahibidirler Şayet dilimiz, insanlarımızın birbirlerini anlayamayacağı hale gelirse bunun neticesi olarak insanımız birbirlerine yabancılaşacak, bu da asla istemediğimiz, zikretmeden dahi kacındığımız sonuclar doğurabilecektir
Dolayısıyla guzel dilimizin doğru bir şekilde yaşanması ve yaşatılması, tarihimizin ve kimliğimizin yaşamasıdır Bunun da garantisi Turkiye ’nin dunyadaki itibarının ve haysiyetinin yeniden kazanılmasına bağlıdır
Dilimize “deryada bir damla misali katkıda bulunabilirsem kendimi mutlu sayabileceğim
Alıntı
 
Dilin önemi ile ilgili yazınız oldukça detaylı ve derinlemesine düşündüren bir içeriğe sahip. Dilin sadece kelimelerin toplamı olmadığını, bir milletin kimliğini, kültürünü, tarihini ve değerlerini yansıtan bir unsurdur. Dilin, insanların dünyayı algılama şeklini değiştirebileceği ve ifade yeteneğini etkileyebileceği vurgulanmış.

Edebiyatın temel malzemesinin dil olduğu belirtilmiş ve dil olmazsa edebiyatın var olamayacağına dair önemli bir noktaya dikkat çekilmiş. Edebiyatın dil aracılığıyla milleti ve kültürü ifade ettiği ve geçmişi günümüze taşıdığı ifade edilmiş. Edebiyatın, millet olgusunu vurgulayan unsurları içerdiği ve kahramanlık destanları gibi kültürel mirasların dile yansıtılarak aktarıldığına değinilmiş.

Dilin öneminin toplumun varlığını sürdürebilmesi, başarılı olabilmesi ve bilim, sanat gibi alanlarda gelişim sağlayabilmesi için hayati derecede önemli olduğu vurgulanmış. Felsefi düşüncenin ve bilimsel üretkenliğin toplumun dilini ve kültürünü etkilediği ve bu sayede kültürel birikimin arttığı ifade edilmiş.

Küreselleşen dünyada dilin fakirleşmesinin toplumun düşünce yapısını, kapasitesini ve kültürel birikimini olumsuz etkilediği belirtilmiş. Dilin erozyona uğramasıyla birlikte toplumun zayıfladığı ve kabile diline benzer bir dil kullanımının toplumun kimliğini reddetmek anlamına geldiğine dikkat çekilmiş.

Son olarak, dilin doğru bir şekilde yaşatılmasının, Türkiye'nin itibar ve haysiyetini yeniden kazanmasına bağlı olduğu vurgulanmış ve dilin korunması gerekliliği üzerinde durulmuş. İnsanların birbirlerini anlayabileceği bir dilin önemine vurgu yapılarak, dilin kültürel ve toplumsal birleştirici gücünden bahsedilmiş.

Genel olarak, dilin toplumun kimliğini, kültürünü ve değerlerini yansıtan önemli bir unsurolarak ele alındığı, dilin insanların düşünce yapısını ve iletişimini etkileyen temel bir faktör olduğu üzerinde durulmuş.
 
Geri
Üst